Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
netiminin uygulamalarını karşıJaştıran ve benzerlikleri ortaya çıkaran yazar, Şili modclinin ülkemizde uygulanışında Atatürk ilkc ve devrimlerinin bir engel olarak dikilmekte olduğunu, bu yüzden "12 Eylüküler, orduda egemen olduğu bilinen Atatürkçü geleneceğe sahip kesimlerin tepkisini uyandırmak kaygısıyla, hep Atatürk'ten ve Laiklik'ten söz ettUer, ama uygulamada tam tersini yaptüar." diye önemli bir yargıya varıyor. Yazar, ülkemizde îrtica'nın dış kaynaklardan beslendiğini, bir yandan "ülkemiz insanının dinsel duyguları aşırılığa itilmek ve bir yandan da bu çatışma bir MüslümanMusevi çatışması gibi gösterilerek Türkiye'nin bu kavganın içine çekilmek istendiğini" belirtiyor. Yazar îrtica'nın arkasında bazı Ortadoğu ülkelerinin yanı sıra, ABD'nin de bulunduğunu belirliyor. Yeşil kuşak teorisini irdeliyor. Başkan Carter'den alıntılar yapıyor. CIA Eski OrtadoğuDirektörüGrahan Fuller'in: " Kemal izmbittLkendisineentelektüel güven duyan Türkiye, îslamın günlük yaşamdaki yerini yeniden düşünebilmelidir. Türkiye.... demokrasi ile Islam'ı bir aradayaşatacakformülbulunursalran ve Arap dünyasına olağanüstü büyük bir entelektüel öncülük etmiş olacak." şeklindeki açıklamasınayerveriyor. Türkiye'nin çıkarlarını Amerikan gözüyle görmeye koşullandırılmış generallerin komünizme karşı besledikleri aşın korkunun onları, dine sarılmaya yönelttiğini; özünde dış kaynaklı olan îrtica'nın 12 Eylül'ün açıp buyur ettiği kapılardan elini kolunu sallaya sallaya ülkemize girerek yerleşmeye başladığını vurguluyor... Petrol Uğnına Dini Örgütlenme adh bölümde, Yazar petrol üreten Suudi Arabistan'ın uzun yıllar Türkiye'ye petrol vermediğini 12 Eylül'de yapılan girişimler sonucu petrol vermeyi kabul ettiğini, karşılığında tavizler kopardığınıbelirtiyor. 12 eylül döneminde çıkan yasalarla, Islam örgütlerine katılındığını, tslam Kalkınma Bankası'nın amacının "şeriata uygun olarak, üye ülkelerin ve tslam toplumlarının gelişmelerinı sağlamak" olduğunu, Rabıta ile Islam Kalkınma Bankası arasında yakın işbirliği bulunduğunu, Rabıta'nın Kuzey Kıbrıs'ta Islam Üniversitesi kurduğunu, Araplar'la ilişkilerin güçlenmesi uğruna daha ne gibi tavizler verildiğini yazar bir savcı titizliğiyle anlatmaktadır. tran'daki Humeyni yönetimine göre, "Laik Türkiye Cumhuriyeti îslamın ayaklar altına alındığı bir devlettir" cümlesiyle başlayan ve Iran'la ilişkilerini anlatan bölümde, Türkiye'nin Dietrich Gronau'dan "Atatürk ve Cumhuriyetin Doğuşu" HerRül pibi bir kuptarıcı oldu..." Ancak zevkle okunan bu güzel kitap, bir "tarih kitabı" değil. Ciddi sayılabilecek kimi isim ve tarih hataları var. Orneğin Mustafa Kemal, I. Dünya Savaşı yıllarında "Anafartalar Kahramanı" olarak ün kazanmıştı. Ama Gronau, sürekli olarak "Gelibolo Kahramanından" söz ediyor. Ya da bize "Kuvaı Milliyeci" ve "Müdafaai Hukukçu olarak isimlendirilen Kemalist grubu, "Ulusal Fraksiyon" olarak isimlendirmiş. Bunları ve benzer bazı hususları olauğugibibıraktım. Ancak kimi önemli tarih ve isim hataları vardı ki, bunları "Redaktörün Notu" olarak birer dipnotla düzeltmeye çalıştım. Bu düzeltmcler sırasında, yjzarın kendi özgün düşüncesinin ve yaklaşımının ürünü olan "yorumlarına" saygıyla yaklaştım. Ama yanlış bilgidenkaynaklananyorumlarınıdüzeltmeyolunuseçtim. Dietrich Gronau hem Türkleri ve hem de Atatürk'ü çok seviyor. Ama buna rağmen Avrupalıların kimi önyargılarından kendini kurtaramıyor. Özellikle Ermeni sorunu konusunda bunu hissetmemek mümkün değil. Bu türyaklaşımları konusunda da herhangi bir not düşmek gereğini duymadım. "Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyetin Doğuşu" Almanya'da Fischer Verlag tarafından yayınlanmış. Çok ünlü ve popüler bir yayınevi olan Fischer'in kitapları genellikle çok satılır ve okunur. Umanm bu kitap da çok satılan ve okunan kitaplardan biri olsun ve Almanlar'a Türkler'i biraz daha yakın dan tanıma ve değerlendirmc fırsatı versin. Kitabı Türkçe'ye çeviren Gülderen Koralp Pamir de, sanıyorum benim okurken duyduğum zevk ve heyecanı, çeviri yaparken yaşamıştır. • C U M H U R İYET K İ T A P SAYI 2 4 7 Dietrich Gronau, Atatürk'e karşı büyük bir sevgi içinde. Kitabının arka kapağında başlıyor bu sevgi ve hayranlık: "...Genç Cumhuriyeti birkaç on yılın içinde Batı'ya açan reformlarını gerçekleştirmekte gösterdiği başarının tarihte bir eşi daha yoktur..." TOKTAMIŞ ATEŞ ietrich Gronau'nun "Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyetin Doğuşu" başlıklı çalışması, ne bir tarih kitabı, ne de bir edebi eser. Ama çok zevkle okunan bir biyografi. Günümüz dünyasında Türkiye, neredeyse dört bir yandan baskı altında. Kitaptadailginçörneklerinigöreceğimiz" Avrupalı Onyargısı", en haklı olduğumuz davalarda ve konularda bile, bizi zorluyor. Işte böyle bir iklim içinde Dietrich Gronau, hem Türkiye'yi, hem Türkler'i ve hem de Atatvrk'ü çok seven bir insan ve araştırmacı olarak kaleme almış bu kitabı. Gronau, Atatürk'e karşı büyük bir sevgi içinde. Kitabının arka kapağında başlıyor bu sevgi, hayranlık: "...Genç Cumhuriyeti birkaç on yılın içinde Batı'ya açan reformlarını gerçekleştirmekte gösterdiği başarının tarihte bir eşidahayoktur..." Aynı hayranlığın somut ifadesini, kapak içi tanıtım yazısında da görmekteyiz: "...Enerjisivchedefineulaşmaktaki azmi ile Osmanlı Imparatorlu D ğu'nun çoküşünü heıkulvari bir işe dönüştürmeyi başardı.." Gronau'da kimi yerli yazarlarımızda bile zor rastlanan bir heyecanın izlerini bulmak da mümkün: "...Anadolu halkının en ağır şartlarda büyük kayıplar vererek gerçekleştirdiği KurtuJuş Savaşı, Mustafa Kemal'in 10 Eylül 1922'de Izmir'e girmesi ile görkemli bir sona ulaştı. Şehrin sakinleri bir yan dan ağlayıp, bir yandan gülerek Gazi'nin arabasının çevresini aldılar, ayaklarının dibine kırmızı beyaz güller ve karanfiller attılar. Bu gri üniformalı Kahraman'a yanaşabilenler ellerini, yanaşamayanlar arabasının karoserini öptüler. Aynı sevinç gösterileri diğer askerlere de yapıldı. Kadınlar, erkekler ve çocuklar askerlere çiçekler verdiler, herkes onlara dokunmak istiyordu. Süvarilerin atlanna sardanlar dahi S A Y FA 6