Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hukukçu yazar İsmet Kemal Karadayı Adalet mekanizması içinde geçen yıllarının anılarını aktariyor okurlara "Adalet Diye üiye..." adlı kitabında MUAZZEZ MENEMENCİOĞLU Sizi, Türk üil Kurumu üyeliklerimizden bu yana tanıyorutn, uğraşınıza vc sanata ilişkin yayınlarınızın büyük bir hölümiinü biliyorum... lluzır sizi bulmuşken şunu sormak istiyorum: Prof. Cevat Çapan, "Katolik dmi üteki dinlere oranla daba yumuşaktır (bağışlayıcı, hoşgörülü). Çiinkii temelinde (kuruluşunda) kadın (Meryem Ana) vardır" demişti. Siz de kadın seven bir ozansınız. Ancak, onca giizel dizeler yazan, kadtnı seven öteki erkeklerden sizi ayıran özelliğin "bilinç" olduğunu söyleyebilirmiyiz? Meryem de, Havvada mitolojilerdeki Tanrıçalar da ne gü/.eldirler. Dünyayı gü/el, yaşanıhr yapan, dinsel gereksinmeler içinde bile İnsan gerçe misiniz diye bir soruyu sormaktan kendimi alamıyorum. Aynı konuda ve aynı döncmdc sizinlc başkalarının (özellikle politikacıların) süylediklerinin bir karşılaştırmasını yaparak söylenenlerin, söyleyenlerin dünekliğini ya da doğrulanmasını içeren, oldukça da büyiik emek istcyen bir araştırma yazısı... Hem dikkatli, hem değerbilir bir okuyucu dostsunuz. Sizi kutluyor ve tes,ekkür ediyorum. Daha ön ğini en gerekli biçinı ve içeriğiyle algılatan kadın nasıl sevilemez? Annem de bir Meryem'dir, bir Havva'dır, bir Tannça dır. Doğurucu, yaratıcı, sevgi yuınağını lıep taşıyıcı olmuştur... Kadın'a, taa ilkokulJardan bu yana alışığım, yakınım, bağlıyım, sevdalıyım. Arkadaşım, sevgilim, eşim de olmu§tur o. Ona yaklaşışım hep iyi dileklerle ve saygı ile, önyargılarla ya da çıkarcı, rahatsız edici değil. Ayırdına vardığımz "bilinç" özelliğine, onu tamamlayan, kendini bu konuda eğitmelere, uygarlaşmalara sürekli hazırlayış ve verişi de ekleyebiliriz. Yani bir tür çağdaşlaşma, bilimsel bakış... Sonuç daha çok güven, daba çok sevgi getiriyor. Bu nedenlerledir ki, gerçekçi toplumcu görüşün dışına taşırılmaya çalışılan "feminist" akımları, salt biçimci, tutkucu yönleriyle kabul etmiyorum... Son üç kitabınız, Çağımız ve Özgürlüklerimiz, Patlıcan Fidelerine Muska, Adalet Diye Diye (Bir Savcının Anıları) ilgimi çok çekti benim de. 1960'lardan başlayarak yazdıklarınızın (dilek, istek ve öngörü...) yer yer gerçekleştiğini (doğrulandığını) gördükçe, "ben demedim mi?" adlı bir araştırma yazısı yazmayı düşünmez C U M H U R İ Y E T K İ T A P Amacım birikimlerimi aktarmak ce, yine kıskançlık göstermeyen, okuduğunu dikkatli okuyan iki değerbilir dost, Cemal Süreya ile Vecihi Timuroğlu da, buna yakın, onların ve sizin deyiminizle "hakkı yenilmişlik" görünümüne değinmisjerdi... Kitaplarımda görüp parmak bastıklarınızı burada sıralama olanağı yok. Bu benim değil, eleşürmenlerin, incelemecilerin, lanıücıların işi olmalı... 1%0'lar, benim için de, bir aydınlanma ve çağdaşlaşma gelişimirıin, geri ve geç kalmışlıkları gidermeye, yenilenmeye çaba gösterişlerin övgüye değer yıllarıdır. 1920'ler, 1923'ler, 1927'lergibi... Mangaldakül bırakmamış, birtakım ünlere ve makamlara, malvarhklarına kavuşmuş kişiler arasından, döneklerin, yanıltan politikacıların.dediğiyleyaptığıveözü sözü bir olmayanların, sonra da yanılgılarını doğru çizgilere getirmeyi başarmışların vb. çıkması ülkemizde doğaldır. Şaşırtıcı, ibret levhası örnekleri bulup bir yazı ya da kitapçıkta toplamak çok iyi bir düşünüş ama, şu srralarda buna kimin gücü yeter ki acaba, neiyiederderim... Sanatın korunması neden ve niçin gereklidir? "Sanatın korunması" mı ? Kimler koruyacak, nasıl, ne zaman? Sanata değer ve yer vermeyenin yeterli bir eğiüme, geçerli bir politikaya, üstün bir hukuka kolay varamayacağını bilmeyenler mi? Oysa ekonominin bile işleniş ve sunuluşunda güzelim "sanat"ın etkisi ve rolünün olduğunu, o bilisizler ve çağdışına düşmüşlerden başka bilmeyen yoktıır... "Ya işlememişse" kuşkusundan yola çıkarak "idam"a karşı tavır koyuyorsunuz. Niçin? A dost, o dediğiniz, "niçin"lerden, "neden"lerden biri. Okuduğunuz yazımda, başka yazılarımda, başka hukukçuların değini ve incelemelerinde "ölüm cezası"nun kalclırılması ile ilgili us'a, insan'a uygun dilekler ve gerekçeler bulunmaktadır. Yerimiz dar mı bilmiyorum, örneğin: Bu ceza insan yapısı ve yaşama hakkına uygun mu, devletin öç alması anlamına gelmez mi, cezaların kişiselliği ilkesine aykırı düşmez mi, tarih boyunca "ibret veri ci" olabilmiş midir, toplum gereksinmelerindeki kurtuluşlara bir "çare"midir, eylem tanık suçlama seçme yargılama yandgılarını sonuç giderebiİir mi, olayı biraz teokratik ve biraz sondaj yönetimiyle geçiştirmek ya da Emekli hukukçu İsmet Kemal Karadayı kitaplarını arka arkaya yayımlıyor başkalarının üzerine atmak gibi tümüyle yanlış uygulamalardan doğacak o büyük yokedişler ve acılar kolay diııdirilebilirmi?Vb... Şiir, öykü, anı, deneme, gibi sürükleyici yazılarınız ile, doyıırucu hukuk inceleme ve denemeleri, bir anlatım biçiminin, yoğıın bir birikimin sınırlarını genişlctmek için mi? Tüm yazdıklarım, sunmaya çalışlıklarım, kujkusıı/, bir içtepi, istek, beves, beğeni ve daha sonra da birikinılerimi başkularına, topluma sunııp olabildiğince kaıkdarda bulunmayı görev edinme bilincinden kayııaklan mış, güç almış, siirdiirülmüştür. "Sınırları genişletmek" anlamına gelmez mi bu? "Anlatım hiçimleri"nin geni^letilmesini bile başaramayan sanatçıdan, hukukçudan, eğitimciden ne derecc bir etki ve yarar beklenebilir ki r1.. Sanatınızla, hukukunuzla ilgili ilginç birkaç anı, değinme? Mııaz/ez arkadaş, benim "sa nat"ım annemle, "hukuk"um babamla başlar. Annem, yazamamış bir şair, babamsa "oku" diyen bir iyi "amir". Yukarda, okuduğunuzu söylediğiniz üç kitapta, bir de " Arınmalar" adlı gezigünlük anı anlatı kitabımda "ilginc," bulunabilecek anılar, değinmeler olduğu için burada ayrıntdara girmiyorum. Ne ki, oıılar da oralarda eksik... Ben burada haydi, Bakan'lar, Müste^ar lar'la uğra^daşlar ve kollıık görevlileriyle, polirikacılar ve yerel etkileyicilerİe vb. olan çatışmalarımı, savaşımlanmı... katıldığım yarışmalardaki kayırma ve oylama oyunlarıyla sonraya itilijlerimi... "onur vekaletnameleri" dediğim savunmanlıktabana.lütfedilenveçoğunda iyi sonuç aldığım sanatçı düşünür davalannı anımsatayim yeter... özgeçmiijiniz, kitaplarınız, ödülleriniz? Özgeçmişimde, 1927Pülümürdoğumu var. Otuz yıl kadar C. Savcılığı görevi yaptım. Şimdi Savunmanım... Dergilerde ve gazetelerde yayımlanmışlar dısında son okuduğunuz kitnplarla on beşe ula$tım. Bir o kadar da bekleyenvar...Ödüller: 1) 19681969 Yılın Hukukçusu, 2) 1981 İstanbul Barosu'nun "Atatürk tlkeleri ve Hu kuk Devrimi" konıılu inceleme yazısı birinciliği, 3) İzmir Belediyesi'nce düzenlenmiş 1991 "Kadın Şiirleri" yarışmasında mansiyon, 4) Hummanist İnternacional'ın 1992 "Etos Universal Culture Hause" makale yarışması üçüncülüğü... • Adalet Diye Diye /İsmet Kemal Karadayı/ Yön Yaymları/258s. SAYFA 11 S A Y I 1 7 1