01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Veda Yemeği", "Çalı Horozu" ve "Gilles ile Jeanne" adlı kitapları ülkemizde de yayimlanan Michel Tournier Fransa'nın en yaratici yazarlarından biri olaraktanınıyor. Geçenlerde "hayalindeki kütüphane"yi anlatmak için Türkiye'ye gelen Tournier "Ulusal yas" nedeniyle bu projesini gerçekleştiremedi ama sorularımızı yanıtladı. Benim komutanım, fikirler cda Yemeği", "Çalı Horozu" ve "Güles ile Jeanne" adlı kitapları ülkemizde de yayımlanan Michel Tournier Fransa'nın en yaratici yazarlarından biri olarak tanınıyor Roman ve öykülerinin çoğunda mitlere ve onları günümüz toplumlarına uyarlamaya özel bir önem veriyor Masumiyetin yitirilmesi, cinselliğin değışik hallcri ve insanların takıntıları gozdc konulan arasında. en son yayımlanan "Veda Ülkemizden bir Michel Tournier gelip geçti. "V MUSTAFA BALEL Yemeği"nde Hegel okuyan entellektüel bir kadınla balıklardan anlayan bir denizcinin aşkını anlatıyor. Ayrıntılı, felseti provokasyona yer veren bir yazım tarzı var. Fransız Akademisi Roman Rüyuk ödülu ve Goncourt ödülüsahibi. Geçenlerde "hayalindeki kütüphane"yi anlatmak için Türkiye'ye gelen Tournier "Ulusal yas" nedeniyle bu projesini gerçekleştiremedi ama Cumhuriyet KİTAP için yönelttiğimiz soruları ıçienlıkleyanıtladı. "Veda Yemeği"nde yer alan "Ermişler Bayramı Mantarlan" adlı öykünüzde modern toplumların "başarılı insan tipiyle dalga geçiyorsunuz bir bakıma. Parası, evleri, soylu yarış atları olan bir işadamı sıradan bir köylünün huzurundan yoksundur. Burada modern toplumların "gösteriş"ine karşı bir tavır olarak "yalınlık"tan yana olduğunuzdan söz edebilir miyiz? Bakın bunu "Cuma ya da Pasifik Kıyıları"nda adlı kitabım için söyleyebilirsiniz. O kitapta uygarlıkla doğallık karşı karşıya getirilıyor. Modern topluma açık bir Cuma ile bir tur yabanıl bir Cuma arasındaki zıtlık söz konusu orada. Tercih diye bir durum yok ama, bu iki zıdığı karşı karşıya getırmeyi ilginç buluyorum. Kırda yaşa yan ve hiçbir şey yapmayan insamn zıtlığını. Ben şahsen kırda yaşıyorum. 35 yıldır küçük bir köyde yaşıyorum. Köyümün insanlarıyla yaşıyorum. Köyde çocuklar yetiştirdim. Oğullarımdan birini. Eh kentte yaşamak istemiyorum. Çünkü ben toprağı seviyorum. Tabii bu öyküde eğer her şeye sahip olabilecek kadar parası olan adamla hiçbir şey yapmayan adamı, hani şu nehirden alabalık, tepelerden mantar toplamakla yetinen Ernest'i seçtiysem bu tadı tercih ettiğim için seçtim. Yoksa bunun doğaya dönüşü savunmam ve bu görüşü savunanların yandaşı olmamla bir ilgisi yok Benim büyük bir kusurum var. Hiçbir iş yap mayı beçeremiyorum. Bir çivi çak maktan dahi acızim. Elime testere alıp bir odun parçasını kesemem Bu da büyük bir handikap. Tek başına yaşayan bir insan prensipte her şeyi becerebilmelidir Bakın ne diyeceğim, ben yemek yapmasını bile kıvıramam. O zaman gördüğünüz gibi yürümeyen birşeylervar. "Evlilik, çiftlerin birbirine söyleyecek sözleri kalmadığı için bitiyor. Bakir bir kulak bulmak için eş dcğiştiriyorlar." diyorsunuz "Veda Yemeği"ndcki "Suskun Aşıklar" adlı öykünüzde. öteki öykülerinizde de aileyi bir ölçüde mutsuzluk kaynağı olarak gördüğünüz söylenebilir. Aile devrini tamamladı mı sizce? Evet, aile ve söz ilintisini çok ilginç buluyorum. Ben önce radyoyu tanıdım. Savaş öncesi ailece yemeklerde radyo dinlerdik. Sonra aile yemekleri sırasında televizyon seyretmeye başladık. Bu durum aile içi konuşmaları öldürdü. Bu demektir ki üzülmeye değmez. Aile içi k onuşmalar pek de ahım şahım şeyler değildi. Çünkü vasat bir ailede, anne, baba ve çocuklardan oluşan vasat bir ailede insanların kendi aralarında yaptıkları konuşmalar pek de dahice şeyler değildi. Sonuçta televizyonun yaptığı sanırım, bir ölçüde de olsa iyi oldu. O halde aile hayatı bugün ne oldu? Ben birçok aile tanıdım. Aile gençleri, genç aileler... Büyük, çok büyük bir fark var bugünkü aile yaşamıyla altmışlı yıllarınki arasında. Benim zamanımda bir aile çocuğunun eve sevgilisini getirip onunla yatması söz konusu değildi. Eğer istiyorsa çocuğun bunu başka bir yerde yapması gerekirdi. Bir ge'nç kendi evindesevgilisiyle yatamazdı. Ben işte böyle yetiştim. Ve reşit çocukların çekip gitmeleri için haklı gerekçeleri vardı. Çünkü yatmak istiyorlardı. Şimdi öyledeğil. Bugünbunu aşağı yukarı yirmi beş yaşında yapıyor artık. Çocukların sevgililerini evlerine getirdikleri söyleniyor Bu durum her şeyin değişmesine yol açıyor tabii. Artık çocuklar gitmek değil, kene gibi yapışmak eğüimindeler. Evet kalmak eğilimindeler. Anne babalar artık çocuklarından yakayı sıyıramıyorlar bir türlü. BekliC U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 1$T Michel Tournier, Fransız Akademisi Roman Buyuk Odülu ve Goncourt Odulu sahlbl Fransa'nın en yaratıcı yazarlarından biri Roman ve öykulerlnln coğunda mitlere ve onları gunümüz toplumlarına uyarlamaya özel bir önem veriyor Yanda Mustaf a Balel İle söylesl sırasında s A YFA a
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle