05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

mel olgusu" olduğuna işaret ediyor. Böylece "Metafizik ncdir?" sorusu bu şekilde ele alınmakla bir "varolma metafiziği"nin içine girileceğininbelirtisini veriyor. Görülen o ki bir düşünme biçimi olarak metafiziğin insan varlığıyla olan derin ilgisi bu soruşturmanmüzerindeyürüyeceğiyoldur. Şimdi nasıİ bir düşünme veya soru sorma biçimidir ki metafizik, bilimlerle aynı şeyi, varolanı sorduğu haldeonlardan ayrılır? Bilimin sorusu, tek tek varolanlar hakkındadır. Bilimsel soru, bir şey olan varolanı sorar ve onun temellendirici belirlenimini amaçlar. Oysa metafizik varolanın bdtününü ve varolanın sınırına işaret eden "öte" sorusıınu sorar. "Metafizik, varolanı, varolan olarak. ve bütünüyle kavramak üzere yeniden ele geçirmek için, onun ötesi hakkında soru sormak demektir." İşte bu tipte metafiziğin temeline yönelik soru, Heidegger'in ünlü 'hiç' öğretisini kuran "Hiç nedir" sonısudur. Dilin, yokluğunu dile getirmek suretiyle varlığına kapı açtığı bu hiç nerededir? Bilimde ve bilimsel varolmada hiçin bir yeri var mıdır? Bilim yalnızca varolanla ilgili olduğu için, varolanın arka yüzü olan hiçi varolan olmayan olarak reddeder. Her ne kadar bilim, hiç ile 'değil' ile,iş görse de; bu teknik çerçeve içinde hiçe kayıtsız kaJır.Bilim hiç hakkında hiçbir şey bilmek istemez. Ancak bilim hiçi hiç olduğu için dışta bırakmakla bir anlamda onu tanımış olmaz mı? Böyle olsa da bilimin sorma tarzı, "olmayan birşey olarak hiçi soru konusu yapamaz. Ote yandan hiç, varolanın tümünün değillemesi olmak bakımından mantı ğın değilleme kategorisi altına konulamaz mı? Hiç değilleme ediminin bir ürünü değil mi? Heidegger'e göre hiç mantıksal değilleme yüzühden var değildir;'tersine hiç değil'den ve değilleme'den daha köklüdür ve hatta görüleceği gibi, anlama yetisinin bir edimi olarak değillemenin imkânı ve bizzat anlama yetisi de belli bir şekilde hiçe bağlıdırlar. Şimdi hiç, asla bir nesne olarak verilemediğine göre onu nerede ve nasıl buluyoruz ? Heidegger'e göre hiç ancak hiçe ilişkin yaşantıda, bir 'temel heyecan durumu'nda tanınabilir. Nitekim hiç bizim arayış mantığımızı ters yüz etmektedir. Her zaman yapageldi ğimizin tersine, arayacağımız şeyin mevcut olduğunu kabul etmeksizin bir arayış çabasına bizi itmektedir. Bu, "saf bir bulmanın söz konusu olduğu bir arayış"ttr ve bu arayışın haklılığı da ancak hiçin temel bir deneyimi ile gösterilebilir. Hiçe ilişkin bu deneyim, Heidegger'e göre korku (Angst) dediğimiz heyecan durumudur. Korku temel heyecanı öyle bir ruh duruC U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 6 8 mudur ki biz bu durum içerisinde varolanın bütününün ortadan kalktığını, geriye hiçbir dayanağın kalmadığını ayrımsarız ve hiçle yüz yüze geliriz. Hiç, varolmanın (insanın) işte bu korku durumunda kendisini açığa çıkarır. I liçin bu deneyimi, varolmayı varolanın bütününün dışına çıkarır. İnsanın kendi varolmasına geçişidir bu. Bu yüzden varolma "hiçin içine bırakılma"dır. "Varolmanın gizlenmiş korku temeli üstünde hiç içine bırakılmışlığı, bütününde varolanın ötesine geçmektir: Aşıştır." Kendisini hiçin içine bıra kan varolma, hiçin "varolana itici bir işaret ediş" olarak hiçlemesi ile varolan olarak varolanın köklü açıklığı ile karşdaşır. Hiçleyen hiç, varolmayı (insanı), varolanın varlığının karşısına getirir. Bu demektir ki, varhğın bilinci, yani varolma, ancak varolanın ötesine geçmekk hiçin deneyimiyle gerçekleşir. Varolma kendisini hiçin içine bırakmasaydı o ne varolanla ne de kendisiyle ilişkiye girebilirdi. "însan varolması ancak kendini hiçin içine bırakırsa varolanla ilişkiye girebilir. Varolanın ötesine geçmek varolmanın özün de gerçekleşir. Bu öteye geçmc ise metafiziğin takendisidir. Metafiziğin 'insanın doğasına' ait olması bu anlama gelir. O, ne okul felsefesinin bir araştırma konusudur ne de keyfî buluşlar alanı. Metafizik, arolmanın temelojlayıdır. O, Varolmanın ta kendisidir." Bu noktada Heidegger, hiçe ilişkin sorunun varolanın varlığını soran gerçek metafizik soru şekline büründüğünü belirtir: "Hiç varolanın belirsiz bir karşılığı olarak kalmaz, varolanın varlığına ait olarak kendini ortay a çıkarır." Varlıkvarolandabulgulanabilir ljir özellik olmayıp tüm varolandan başka olandır, yani varolan olmayandır. İşte bu yüzden hiçin deneyiminin sağladığı 'aşma', varhğın açıklığına bir geçiştir. Bu da gösteriyor ki" Varlık ve hiç birbirlerineaittirler." Korku yaşantısında, Hiç bize, varlığın derin ama açılmamış özünü gönderir. Tüm varolandan başka olarak varhğın deneyimini, hiç içinde ve hiç aracılığıyla ediniriz: "Hiç varhğın peçesidir." Heidegger varlık ile varolan arasındakibağışöylekurar: "Varlık, özünü hiçbir zaman varolansız sürdüremez ve bir varolan hiçbir şekilde varlıkbiz olamaz." Varolan vardır, önermesinin ontolojik imkânını sağlayan şey varlıktır Bunun anlamı, varolanın hiçbir zaman varlık olmadan olamayacağıdır.Şimdi, Hiçin deneyimiyle varhğın düşünülmesine bir yol açılmış olur. Varlığın düşünülmesine bir yol açılmakla insan, yarar ilgisi ile yöneldiği ve 'hesaplayıcı düşünme' ile nesnel leştirdiği varolanda her geçen gün kaybetmekte olduğu kendisini bulgulayacaktır. Varhğın unutuluşu aynı zamanda insanın unutuluşudur. Çünkü Ileidegger'de varolma (insan) varlık kavramının içinde düşunülür. Nasd ki "varhğın açıklığının insana ihtiyacı var"sa aynı şekilde insan da "ancak ve ancak varlığın açıklığında duruyorsa insandır." "Niçin hep varolan var da hiç yok?" sorusunun temel bir soru olması bu yüzdendir. Nitekim düşünme, bu soruyla metafiziğin temeline geri dönmeyi başarabildiği zaman, insanın özünün değişmesine yol açabilir.Heidegger Yolu'nunbaşlangıcındayız: Felsefeorada duruyor,serüvende. • "Metafizik Nedir?" IMartın Heiclcg&er I Çev.: Yusuf örnek / Türkiye Felsefe Kurumu Yaytm I Ankara 1991 /%s. • S A Y F A 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle