Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Nerededir bu Heidegger? diye sorulacak olursa; varoluşçu düşünceden fenomenolojinin yükselen trendine, Derrida'nın yapı çözümünden postmodern düşüncenin fragmancı, dağılımcı stilinekadarpek çok çağdaş uğrakta ona rastlamak mümkün. TAVLAN ALTUfi eiclegger, Batı felsefi düşünce geleneğinin bir 'terminal'idir; yani o hem bu düşünme tarzı nın 'ulaştırma yolunun sonu'na işaretederhemdebu düşüncenin geç mişi ve şimdisi arasında bir bağıntı noktası olarak durur. Tıpkı bu düşünce geleneğinin ikınci bir terminali olan Wittgenstein gibi, o da felsefenin felsefe içi dönüştürülmesi çabasını, sınıra ya da sona götürmekten kaçınmayan bir köktcnfelsefeci'dir. Ona göre, 'düşünmeye'gidenyolunaçılmasıiçin, köklü bir gelenek oluşturmuş bulunan nıetafizik sistemlerin yerinden sökülmes.i gerekir. Ancak Heidegger'in söküm girişiminin, felsefe dışı bir normdan sozgelişi bilim çıkarak metafiziğin bilgi dışı bırakılması gibi yalınkat (positivist) çabalarla hiçbir ilgisi yoktur. Tersine bu girışim, metafizik düşünüşün şeyleşmiş kabuğunu kırıp metafiziğin içine girnıeyi, metafiziği insan varolmasında yeniden ele geçirmeyi amaçlayan bir düşünümdür. Bu ayırdedici özelliğiyle Heidegger, günümüz Batı felsefesinin çok çeşidi kanallarında etki kaynağı olarak dolaşıp durmaktadır. Nerededir bu Heidegger? diye sorulacak olursa; varoluşçu düşünceden fenomenolojinin yükselen trendine, Derrida'nın yapı çözümünden postmodern düşüncenin fragmancı, dağılımcı stiline kadar pek çok çağdaş uğrakta ona rastlamak mümkündür. Heidegger'i Tanımak Heidegger Yolunun başlangıcındayız: Felsefe orada duruyor, serüven de. ziğin temeli olan şeyi gözden kaçırır ve bu örtükolanın hakikatine hiç yönelmez. Sanki varlık sorusu hep varolandan çıkarak sorulmak zorundadır. Oysa varlığın hakikatini düşünmeyi deneyen bir düşünme, işte tam da kendisini varolan olarak varolanı tasarımlamaya kapalmış olan bu geleneksel metafizik düşünme tarzını kırmalıdır. Varolanın varhğını değil, varlık olarak varlığı düşünmenin yolunu açmalıdır. Bu, bir bakıma metafiziğin kaderi gibi görünen şeyi değiştirmek anlamına gelir. İşte varolana ilişkin bu tasarımlayıcı, nesneleştirici düşünmeden 'düşünürce düşünme'ye geçişi sağlamak için de sorulması gereken tek bir soru vardır; o da "Metafizik nedir" sorusudur. Heidegger bu soruyu, 1929'da Freiburg'daki 'açılış dersi'nde, alışılageldik soruş tarzında sorulmadan kalan şeyi sorgulayacak biçimde sorar. Türkiye Felsefe Kurumu'nun yayımlanmış olduğu "Metafizik Nedir?" adlı kitap, Heidegger Felsefesi açısından çok temel olan işte bu 'ders' metninin çevirisini ve aynı zamanda Heidegger'in yıllar sonra bu metin için yazdığı "Son Söz" (1943) ile "Giriş"i (1949) ve Richard Wisser'in 'ders'e ilişkin yazısmı ("Martin Heidegger'in Dörtlü Sorgulaması. 'Metafizik NedirP'le ÖncüOlana Bakmak") Almanca orijinalleriyle birlikte içeriyor. Burada bir çıkma yapıp sevgili Yusuf Örnek'in bu metinleri Türkçe'ye kazandırmâk için sarf ettiği yoğun çaba için kendisine teşekkür etmek istiyorum. Keşke 'Türkiye I. Felsefe Mantık Bilim Tarihi Sempozyumu'nda sunmuş olduğu "Martin Heidegger'de Metafizik Problemi" başlıklı bildirisini de bu kitaba dahil etmiş olsaydı. "Metafizik Nedir?" metninde Heidegger, bu soruyu, hep yapılageldiği gibi, metafizik üzerine konuşma biçiminde karşılamak yerine; belli bir metafizik soruyu tartışmak suretiyle metafiziğin içine yerleşip onun bu şekilde bize kendisini tanıtmasını amaçlıyor/ umuyor. Metafizik sorunun şu tür bir özelliği var: Böyle bir soru bir defa metafizik problematiğinin bütününü kapsar ve aynı zamanda soruyu soranı da sorunun içine alır. Bu noktada metafiziğin Heidegger için taşıdığı an lam/önem ortaya çıkıyor: Sorunun soruyu soranı içine alması, metafiziğin varolma (dasein) olarak insanın "teC U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 6 8 H Heidegger'in felsefi ilgi odağı haline getirdiği sorun, varhğın hakikati ya da varlığın anlamı sorunudur. "Bugünvarlık sözcüğü ile ne demek istediğimiz sorusuna bir<:evabımız var mı?" sorusuna Heidegger'in karşılığı "Hiçbir şekilde yok"tur. Bu durumda varlıS A YF A 6 ğın anlamı sorusu yeniden konumlanmak durumundadır. Yapılması gereken, tarihi boyunca metafiziğin 'varolan olarak varolandan çıkarak diIe getirmek durumunda kaldığı, fakat bu dile getirmede hep üzerini örtüp perdelediği varlığın kendisine yöneîmek, varlığı sormaktır. Metafizik varolan olarak varolan'ı (on he on) tasarımlayısını daima 'varlığın ışığı'na borçlu olduğu balde, varolanda takılıp kalan bir düşünme olarak bu ışığın kendisini görmez. Varolanı madde, ruh, töz, oluş, isteme, energeia gibi üst belirlemelerle yorumlamaya yöneldiğinde; metafizik, aslında varlığın o fark edilmeyen açığa çıkması (alethie a) hakkında konuşmaktadır, fakat o bu tasarımlama çabasında varolan ile varlığı birbirine karıştırmaktadır. Bu yüzden şimdi, varolanın bütününü varlık sanan ve bu düşünme biçimiyle insanın varlıkla olan bağının kopmasına yol aça'n, insanı varlığın unutulmuşluğuna bırakan metafiziğin temeli soru konusu yapılmalıdır. Metafiziğin hep içinde ilcamet ettiği, fakat sürekli kendisinden uzaklaştığı şey, yani 'asıl düşünülmesi gereken düşünülmelidir. Sürekli biçimde Varolanı varolan olarak tasarımlayan metafizik, varolanda görülebilen açıkolan uğruna, aslında varolanda örtükolanı, metafi