Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
l, Sovyetler Birliği'nde yaşanan çöküşün ardından moral ve örgütsel bir dağınıklık yaşıyor. Reelsosyalistlerin sosyalizm adına önerdikleri hayatın pek "parlak" şeyler içermediği herhangi bir kuşkuya yer bırakmayacak kadar nct bir biçimde ortaya çıktı. Medya ise yaşananlan sosyalizme mal elme çabasına etkin bir biçimde girerek "sosyalizm öldü, tek seçenek kapitalizm" imajını yerleştirmeye çahşıyor. Oysa, yaşanan reelsosyalizme çöküşten önce de eleştirel bakan kimi yazarlar vardı, şimdi de var. Bunlar çöküşü ekonomide, politikada, kültürde halkın inisiyaüfıne çok az yer veren bir anlayışın yenilgisi olarak adlandınyorlar. Ve asıl şimdi, özgürlükçü, fcminist, ekolojik dengeyi gözeten, insan merkezli bir sosyalizm için "gelecek" imkânlannm daha uygun olduğunu söylüyorlar. BütUn moral bozukluğuna rağmen, bu "tarihsel şansa" dikkat çekerek, bizi, hcr şeyi "piyasa" ve "rekabete" indirgeyen "üretim" ve "tüketim" çılgmhğına düşmüş kapilalizme karşı insanların kişilik ve yaratıcılıklannm önündeki engelleri kaldıran, çıkardan değil "işbirliği" vc "dayanışmadan" söz eden "sahiden yeni bir hayat" lahayyül etmeye çağınyorlar. ugün soluduğumuz havanın önemli bir parçasıru oluşturan kapitalizm, kilçük bir adada, îngiltere'de gelişti ve tohumları dünyamn her yanına saçıldı. Kapitalizmle yalnızca sanayi gelişmedi; özel mülkiyet, bireycilik, yaşamın her alanının metalaşması, iyinin ve köttlnün parayla ölçülmesine dayalı bir kültür ortaya çıktı. Ve Amerika üzerinden Kıta Avrupası'na dönerek bir dünya sistemi haline geldi. Yazılı tarihin belki de en önemli sorusu bunun nasıl olduğudur. Smith'den Manc'a, Weber'den Tocquevillc'e dUşllnce dünyasının devlerini de meşgul eden hep aynı soru olmuştur: Neydi bu adanın sırrı? Macfarlane aile, evlilik, aşk, nüfus, şiddet ve kötülük, doğaya karşı tavır, bireyleşme ve özel mülkiyet tutkusu gibi kültürel kalıplann zaman içindeki izlerini sürerek ve onları başka kültürlerle karşılaştırarak yepyeni bir iddiayla ortaya çıkıyor: tngiltere hiçbir zaman köylü toplumu olmamıştır; ve değişim içinde süreklilik vardır. Yazar bizi kendi tarihimiz üzcrinde yeniden düşünmeye, her şeyin değiştiği ya da değişeceği sihirli devrim anlan aramak yerine toplumdaki sürekliliğin izlerini sürerek mevcut kurumsallaşmalan anlamaya kışkırtıyor. Oyunun kurallarının değiştiği, yeniliğin ve geçmişin reddinin şiddeti doğurduğu devrimler vardır ve olacaktır, ama her devrimin içinde devindiği kUHUrcl ortam o devrimlere de damgasını vurur. Neden doğayı hırpalanz, aşklanmız şiddetlidir?. irginia Woolf'un romanları arasında Orlando, her türlü olabilirliği ve gerçekliği dışlayan, fantastik öğelerle bezenmiş konusu, coşkulu, abarülı, mizah yüklü anlatımıyla özgün bir yere sahiptir. Ingiltere'nin en soylu ve nüfuzlu ailelerinden birinin tek mirascısı olan olağanUstü gUzel, duyarlı, şair ruhlu Orlando arayışlar içinde geçen inişli çıkışlı dört yüz yılhk yaşamının orta yerinde büyük bir dönüşüme uğrar. Istanbul'da II. Charles'ın elçisi olarak bulunduğu sırada mucizevi bir biçimde kadın olur. Bir süre Bursa dolaylarında Çingeneler arasında doğayla iç içe yaşar. Yeni kimliğıyle lngillere'ye döndüğünde 18. yy edebiyat çevrelerinin ünlü nükledanlan arasında can sıkmtısından patlar, 19 yy'ın kadınlara biçtiği rolün içinde boğulacak gibi olur. Ancak aykın, enerjik, sorgulayan kişiliğinin yardımıyla tüm toplumsal değişimlerin ve kendi yaşamındaki büyük dönUşUmün üstcsindcn gelmeyi başarır. Romanın sona erdiği 1928 yılında olanca boyun eğmez çağdaşlığıyla dimdik ayaktadır. Sıradışı bir kahramanın olağanüstü öyküsünün, keskin bir mizahla anlatıldığı keyifli bir roman. K adınlık Arzulan; moda, reklam, basın vb. sektörlerin kadınlan "kendilerine rağmen" nasıl "başka bir şey'c dönüştürdüğünü anlatan; kadınların hoşlandığı şeyler hakkında, kadmların hoşlandığı söylenen şeyler hakkında ve kadınların hoşlandıklarını düşünüp gerçekte hoşlanmadıkları şeyler hakkında bir kitaptır. Kadınların, beslenmelerinden konuşmalarına, giyinmelerinden sevişmelerine kadar hemen her düzeyde baskalan tarafmdan nasıl biçimlendirildiklerini anlatan ve bu ideolojik saldırıya karşı kendi kadınlıklarına sahip çıkarak nasıl karşı konabileceği hakkında önemli ipuçları veren bir çahşmadır. Ptyer Loü Cad. 17/2 34400 Çembeıiltaş/Istanbul Tel: 518 7619 Fax: 516 45 77 AYUNTI ayrıntılar önemlidirL