Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Zeynep Oral "Tutkunun Komanı'nı anlattı O'nu herkes tanımalıydı tanıması.bilmesiydi... Leyla Gencer uluslararası bir yetenek. Ama bizde yüzünii Batı'ya dönen kimi insanlarınıız "yerli" olanı görmezlikten gelirler. Doğu'ya dönük olanlarsa zaten varlığını kabııl etmezler. Leyla Gencer'in yeri ve önemi nedir sizîTUIkUNUN MÜRŞİT BALABANULAR ce? Zeynep Oral, ;ROMANI Batıya, doğııya, kuzeye, güneye do"Tutkunun Romanüklüğü pek iyi bilmiyorum ama başka nı, Leyla Gencer"i bir şeyi biliyorum: Ülkemizde değerlekısa bir süre önce ri yıpratmak, yok etmek için elımizden yayuiıiadı. Oral, Batı'da ııygar kentlerin geleni yaparız Yalnız devlet, hükümetIer, yetkililer falan değil: Hadi onlar en ücra köşelerinde farkında değiller, kültür düzeyleri o bile dinlediği fakat, denli gelişmiş, birikimleri yeterli değil iilkemizde "yok saya da polkikalarına ters düştüğü için... yıldığını" belirttiği Leyla Gencer'in büAma insanlarımiz, aydınlarımız, hele yüsüne kapılarak oluşturmuş romasanatla iştigal edenler de başka değerlenın. Zeynep Oral'la kitabı üstüne kori görmezlikten gelerek, kendi değerleııuştuk. Sayın Zeynep Oral, "Tutkunun Ro rini çoğalttıklarını sanırlar. Birini övmanı, Leyla Gencer" kitabınız kısa bir mek alkışlamak, kendilerine yönelik alkışı övgüyü azaltacak sanırlar. Başkalasüre önce yayımlandı? Neden Leyla nnın başansıyla mutlu olmaktansa, o Gencer'i seçtiniz, çıkış noktanız neybaşanyı kendilerinden çalınmış gibi di? görürler... Kalkış noktası bir kitap yazmak deLeyla Gencer'in Batı'ya dönüklüğüğildi. "Şimdi ne yazmalı... Bundan ne gelince: Leyla Gencer'in yaşamı, sonra ne yazacağım..." hiç değildi... Birdenbire, ansızın, günün ya da gece mesleği, işi, dünyası, tutkusu, her şeyi opera... Bildiğiniz gibi opera sanatı Banin birinde karar vermedim: Birikimtı kültür geleneğinin ürünü... lersonucuoldu. YurtdışındaöğrenciliSorunun ğimde her müzik çevpratik yanıtı resinde, "TürkiLeyla ise şöyle: ye'denim" dememle, Gencer'in Leyla Gen"Leyla Gencer'in ülkeyaşamı, cer, sinden" karşılığını almanı ve benim, "evet mesleği, işi, 1960'tan sonra Milaböyle bir isim duydünyası, no'ya yerdum" diye kem küm tutkusu, leştiği haletmemden kaynaklade, her zanan bir utanç... Kültür herşeyi man (bumerkezi kentlerde opera... Onu gün de) tek alanların, sokakların pasaportu onun afişleriyle donan ilk dinlediğimde büyüsüne oldıı: Türk dığını görduğüm za kapılıp çarpıldım. Çıkış pasaportu. Italya, kentlerin en ücra kö$e yeryüzünde Leyla Gencer gibi A.B.D. ve Fransa'nın lerinde dinlediğimde bj r insanın var olmasıydı, bir vatandaşlık "büyüsü ne kapılıp ı • 1 J 1 tekliflerini geri çevirdi. "çarpılmam"... Ve 25 kıtap yazmak degıl. Tek ülkenin Türkiye'nin vatandaşı olyıllık gazetecilik yaşadu. (Türkdevleti ve hükümetleri bunmım boyunca ülkenıde Leyla Gendan da habersiz olduğundan 1988de cer'in "yok sayılması" artık kaldıramaMilano konsolosluğumuzda bir de soyacağım biröfkeye donuştüğünde, onu ruşturma açtılar "bu kadın nereli.''" diyazmaya karar verdim. ye...) Yani çıkış noktası "bir kitap yazmak" Türkiye'de biyografi yapıtları çok değil, yeryüzünde Leyla Gencer gibi az yayımlanıyor. Siz daha önce deRebir insanın var olmasıydı... Önemli ha İsvan'la ilgili olarak "Bir Ses " adlı olan "şimdı ben ne yazacağım" değildi. Önemli olan Leyla Gencer'i herkesin Tutkunun Romanı (Leyla Gencer) Zeynep Oral / Milliyet Yayınları 268 s. Yıl1965 Leyla Cencer, Scalada (Milano) "DonCarlo operasında rart f^ kitabınızı yayımlamıştınız... Ben ülkemi, ülkemin insanlarınıçok ama çok seviyorum. Kimi zaman ülkemden, ülkemin insanlarından nefret ediyorum. Kimi zaman bu ülkenin bir insanı olmaktan sonsuz utanç duyuyorum. Kimi zaman öfkemi dizginleyemiyorum. Sevdiğim, utandığım, öfkelendiğim nefret ettiğim bu ülke "Benim" ülkem. Yaşadığım bu yeryüzü de "Benim" olduğu gibi. Bu "Benim"i mülkiyetçilik duygusuyla değil, sorumluluk duyarak, yaşamdan pay almak, bana dü^en sorumluluğa payımı ödemek amacıyla söylüyorum... 12 Eyliil'den sonra ülkemde yaşananlar ve bunları görmezlikten, bilmezlikten gelen kör ve sağır beyinler, yürekler için yazdım "Bir Ses"i. Önemli olan bir kitap yazmak değildi. önemli olan Reha Isvan'ı herkesin tanıması, bilmesi anlamasıydı. Reha İsvan'ı, Barış Derneği Davası'nı, 12 Eylül'ün bir minik kesiti herkes bilmeliydi. Mecburdum yazmaya. Ancak o zaman yaşayabilirdim bu sevdiğim ve nefret ettiğim ülkemde, bu sevdiğim ve nefret ettiğim yeryüzünde... Değişik alanlarda yazıyorsunuz... Kitaplar, gazete, dergi... Geziler, biyografiler... Sonrası için düşündüklcriniz neler? Bütün kitapların bir "gereklilikten" doğdu. Baştan beri anlatmaya çalıştığım "bıınu herkes bilmeli, anlamalı" duygusundan. . Yalnız kitaplar değil, belki de tüm yazıları, gazete, dergi, hepsini bunun için yazıyorum: "Bu insaru, ^u ülkeyi, !U toplumu (başka top} lumları ne kadar az merak ediyoruz! Gezi kitaplarını ondan yazıyorum) şu Leyla Cencer (1964, Buenos Aıres) olayı, bu sorunu" herkes bilmeli"... Airıa bir itiraf: Kimi zaman "herkes bilmeli"yi yüreğimde "bir kişi bilse", "O bilse" ye kolaylıkla çevıriyorum. Böylece "ne yazacağım" kendiliğinden ortaya çıkryor. Sıra "nasıl yazacağım"a geliyor. Işte ondan sonrası müthi$ bir keyil, korkunç bir işkence, olağanüstü bir serüven, bilinmeyene bir yolculuk... Kimi zaman neyi yazacağım, nasıl yazacağınıı daha baştan belirliyor. Kimi zaman savaş daha uzun sürüyor... Sonrası bir scçim ve hesaplaşrna meselesi: Kendimle, dünyayla, sözcükler, tümceler, kavramlar, kıırgularla cebelleşme... Binbir olasılık içinden birini seçmeyeçaltşma... Dedim ya sonsuz bir key if, sonsuz bir işkence... Sürdürecek miyim? Bilemem ki... Her kitabımı bu son kitap, her yazımı bu son yazımmış gibi yazıyorum. Sanki... S A Y F A 7 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 121