Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Çağdaş edebiyatımızda bir ütopya: Balık îzlerinin Sesi Bir kaçış romanı Balık îzlerinin Sesi / Buket Uzuner / Remzi Kitabevi, İst. 1992/218 s.. 60RSEL A T Ç YA "Üstiin" insanların siradan olanlar karşısındaki yeri, dünya edebiyatı ve kültur tarihi boyunca sık sıkirdeİenmis bir konudur. Ostünlerin sıradanlara yol gösterici olarak yetiştirilmeleri, genellikle toplumcu görüşün yelpazesinde işlenirken, bireycilik, üstünlerin, seçkinlerin, amacı kendinde bir ideal olarak ele alınmasını öngörür. Seçkinlerle yığının aslında birbirine muhtaç olduğu bir Ö Öyle bir sevda ki... \SK I MI1IAIIIIII StVIIA Y K ü Aşkı Muhabbet Sevda Erhan Bener Bîlgi Yayınevi/214s. 23.OOOTL. Erhan Bener'i romanları, oyunları ve çevirüeriyle tanırdık şimdiye kadar. Loş Ayna, Ara Kapı, Baharla Gelen, Böcek, Yalnızlar, onun romanlarından yalnızca bir kaçı. Vüs'a O. Bener'in kardeşi olan Erhan Bener, memurluk dönemine ait anılarını "Bürokratlar" adlı üç ciltlik yapıtında bir araya getirmişti. 1945 yıhndan bu yana edebiyatın içinde olan Bener geçen hafta ilk öykü kitaebını yayımladi: A§kı Muhabbet Sevda. "Aşkı Muhabbet Sevda"da Bener'in 14 öyküsü yer alıyor. Kitabın adından da anlaşılacağı gibi "sevda" öyküleri bunlar. Gençlik aşkları, hüzünler.tutkular, yürek kabartan, insanı tedirgin eden duygular... Bener'in öykülerinin başlıkları şöyle: Alabalık, Ne İmiş Aşkı Muhabbet Sevda, Requiem, Qir Roman Kahramanı, Allegro Cantabile, Arabesk, Humoresque, Apollon, Zephyros ve Hyakinthos, Taşrada Gizli Aşk, Liebestote, Arkası Yarın, Aşk Yüzünden Cinayet, Hâlâ Kanayan, Cosi Fan Turte. gerçekken, bu zorunluluğu bir an için görmek istememek, seçkinlere apayrı, ancak kendileri arasında ütopik bir dünya düşmemek de yazarlar için za man zaman çekici bir konu olmuştur. Çağımızın ütopyalarına Batı edebiyatından Hermann Hesse'nin "Glasperlenspiel" (1943), bizdendePeyamiSafa'nın "Yalnızız" romanlarını anmak isterim. Buket Uzuner, yeni romanı "Balık îzlerinin Sesi"yle seçkinler ütopya zincirine bir yeni halka ekliyor. Kitabın motosu, içeriği hakkında okuyucuya sunulan bir özdeyiş: "Sıra dışı, büyük insanlar, daima sıradan zekalann şiddetli muhalefetiyle karşılaşırlar." 219 sayfalık roman, başlıklı beş bölümden oluşuyor: Başlangıç, Gelişme, Asıl gelişme, Sona Doğru, Asıl son. Başlan gıç'ta özel olarak dünyanın çeşitli ülkelerinden seçilmiş burslu öğrencilerin bir Kuzey ülkesinde toplanmaları, henüz alışılmamış bir roman üslubunda anlatılıyor: Benanlatı tarzında. Bu "ben", Afife Pirî. Kökleri Afife Jale'yle Piri Reis'e uzanıyor. Kitabın ilk sayfasında "kurmaca" özelliğin altı çiziliyor ve kişilerin birçok sanatçı ve bilimadamıyla adaş oluşunun tamamıyla bir hayal ürünü olduğu vurgulanıyor. Seçkin öğrencilerin yerleştirildiği tesis "Fantolt", hayattan, dünyadan yahtılmış haliyle Hesse'nin Kastalien'ini çağrıştırıyor. "Kentin kırk bir kilometre dışında, nefis bir ofmanın Kuzey yeşili çamları içinde, dağların eteklerine, anayoldan adamakıllı içeriye ustaca gizlenecek biçimde inşa edilmişti. Son derece dinlendirici, huzur verici, yahtılmış, sessiz,sakin..."(s.l9) Birleşmiş Milletler'in dünyanın her yerinden topladığı seksensekiz seçkin öğrenci, bir yıl süreli bir pilot projesi çerçevesinde, "normalliğin" dışında bir özgürlük içinde çalışacaktır. "Balık îzlerinin Sesi"nde normal insanlar ve seçkinler iki kutup oluşturuyor. Ve bu siyahbeyaz tablo, roman boyunca işleniyor. Fantolt sakinlerinin çalışma programının ereğini şu sözlerle özetliyor Buket Uzuner: "daha çok bir azınlık olarak aralannda yaşadığımız normal insanların davranış ritmlerini çözmeye yönelik" (s.32) Benanlatıcının kurduğu arkadaşlıklar, daha doğrusu sürdürdüğü ilişkiler, Bachmann'ın "Malina"sını andırıyor: Kadın varlığının akıl ve duygu gibi iki Buket Uzuner "Balık îzlerinin Sesl'yle seçkinler ütopya zlnclrine yeni bir halka ekliyor karşıt gücüne hitap eden iki ayrı erkeğe aynı anda bağlanma. Anders ve Romain'e aynı anda duyduğu ilgi ve sevgi konusunda benanlatıcı içinden şunları geçiriyor: "Mantıklı, sevecen, güvenilir bir crkeğin sakin, huzurlu, dost sıcaklığındaki sularında dinlenen kadın beyninin keyifli doyumunu düşledim. Duygulu coşkulu, sorumsuz ve çılgın bir başka erkeğin, serseri, heyecanlı, sürpriz dolu dalgalı denizinde ter içinde boğuşmanın serüven lezzetiyle ölüp ölüp dirilen dişi ruhun doyumunu düşledim sonrada. Bu ikisi aynı erkekte asla yaşanamaz! Ve bu ikisine de gereksinen kadını düşündümkeyifle." (s.86) Fantolt'ta, ulusallığı bir ufuk sınırlaması olarak niteleyen bir eğitim görüşü egemen. İnsanın doğduğu topraklara gerektiğinde veda edebilmesi isteniyor. Ben anlatıcıya göre "bağnaz bir ulusalcılığın yakasına yapışma tehlikesi belirir" aksi halde Buket Uzuner seçkinlerini uluslararası, evrensel bir eğitim kurumunda yetiştirmeyi düşlüyor. Burda düşman, yabancılar değU, sıradan insanlar. Çoğunlukta oluşları bir tehlike olarak algılanıyor: "Düzenin, disiplinin, aktörenin ve tekdüzeliğin güvencesini tehdit ettiğimiz için bizi yok etmek isteyenler de onlar. Eğer çoğunluk, hak'kın tek ölçütüyse..."(s.l20) "Asıl Son", romanın bence asıl ütopik bölümü. Bir bilimkurgu senaryosu âdeta. "Yerçekimine karşı bir çeşit manyetik alan yaratarak, üç boyutlu bir aracı yürütebilirsiniz." "Evlerin bir yanına takılmış enerji bobinleri (...) Güneş panelleriyle toplanan enerji, bobinlerin içinde hızlandırılarak depolanılıyor." (s. 185) Sanat tarihinin bütün büyük eserlerinin orijinalleriyle donatdmış altıgen bir ev v.s. bu bölümün esrarengiz mekânının yalnızca bazıları. "Balık İzlerinin Sesi", ütopya türünün dayandığı eleştirel tutumu (sıradan çoğunluğun normal ölçülerine öfke) sık sık yansıttığı gibi düşsel bir dünyanın özlemini (seçkinlerin kendilerini dürüst ve saygın bir şekilde evrensel ölçütlerle gerçekleştirebilmeleri) de etkileyici değişik bir üslupla veriyor. Romanda zaman zaman yadırganabilecek çeviri lezzeti, bence böylesi bir uluslararasıulusal üstü eğitim ütopyasına aslında hiç de aykırı düşmüyor. Buket Uzuner'i romanımızda estirdiği bu yeni havadan dolayı kutluyorum. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 121 S A Y F A 5