Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gilles Kepel kitabında dinin güç kazanmasının nedenlerini inceliyor Dünya iman tazeliyor Tanrının İntikamı / Gilles Kepel / Çeviren: Selma Kırmız İletişim Yayınları, tst. 1992 252 s. / 30.000 TL. RUŞENÇAKIR Fransız araştırmacı Gilles Kepel'in "Tannnm İntikamı" adlı kitabı bir yıl gibi kısa bir süre içinde Türkçeve kazandırıldı. 10 yılıaşkın bir süre İslami hareketler üzerine araştırmalar yapan Kepel, ilk olarak 2ü. yüzyılda Mısır'daki Islami hareketleri Hnver Sedat'ın öldürülmesine kaılar ele alan "Peygamber ve Firavun" adlıkitabıyladikkatiçekmişti. Daha sonra, uzun ve yoğun bir çalışmanın sonucunda Fransa'daki Müslüıııanlar ü/.erine (bu arada tabii ki Türkler üzerine de) "İslam'ın Varoşları" kilabını yayımlayan Kepel, birçoklan tanılından "abartılı" olmaklaeleştirilmişti. Ancak yayımlanmasının üzerinden yaklaşık iki yıl geçtikten bonra Fransa'da "türban olayı" patlak verince kitap birdenbire aranır olmuş, Kepel bir bakıma "olacakları önceden gören kişi" olarak kabul edilnıişli. Orıa kuşak İslam araştırmacılarının parlak isimlerinden olan Kepel, Yann Richard ile birlikte düzenledikleri b i r sem pozvumun tebliğlerini ı\e "("aörln« İclnmın A J »*•!• ı " A y d ı n ve Mıhtanları aellı kitapta b i r arava • J ı^> MT / getırdı. LJoç. Nıluter araştırmacının görüşlerine yer verildi. Ne var ki medyanın yoğun ilgisiyle çok parlak bir satış grafiği çizen kitap, uzun birsiire"eksik"okundu. Saddam Hüseyin'in meydan okumasıyla büyük bir endişeye kapılan Batı, Kepel'in kitabında esas olarak ve belki de yalnızca İslam bölümlerine ilgi gösterdi. Halbuki Kepel, 70li yılların sonundan itibaren yaşanan dinin yeniden güç kazanması olayının, medyanın gösterdiği gibi yalnızca İslam âleminde süz konusu olmadığını, tüm tektanrılı dinler için geçerli olduğunu göstermeye çalışıyordu kitabında. Vatikan, ftalya, Polonya, Çekoslovakya ve ABD'de "yeniden Hıristiyanlaşma", İsrail ve diaspora Yahııdilerinde "yeniden Musevileşme" harekct ve harekellilikıeriniayrıntılı bir şekilde incelemişti. Aşağıdan yukarı yukarıdan aşağı Gilles Kepel'in ş.usözlcri, başlıbaşına "Tanrının Intikamı"nı ilginç ve önenıli kılıyor: "Genelde yapılan, Batı dinlerindeki gelişmelerin araştırdmasından çıkan görev ve kavramlar doğrultusunda, Göle'nin türbanlı kızlar üzerine bir makalesinin de yer aldığı bu kitabın ardından Kepel, tüm tek tanrılı dinleri tek potada eriten bir çalışmayagirişti. Körfez krizinin en sıcak günlerinde piyasaya çıkan "Tanrının İntikamı", Kepel'e tam anlamıyla "şöhret kapılarını açtı." Kepel'le röportaj yapmak için televizyon kanalları birbirleriyle yarıştı, henıen hemen tüm basın organlarında S A Y F A 12 . T a n r . | n ı n |ntikamının kapağında yer alan desen İman Kalyonu. Teknenın gövdesı yedl temel ınancı temsll edlyor Sağdan sola pruva'danm"Inanıyorum" yazılmıs, dumen yerine de "Allah'a". Kurekler " v e " a n l a ı n a gellvor Bunların arasındakı kurekcıler, sağdan sola. "mpleklerıne", "kıtaplarına", "peygamberlerlne",'KıyametCunü'ne", "kaderc", "hayra ve serre", ölumden sonra dirilmeye' (basulbadelmevt) kavramiarından olusuyor Yelkendekı ıfadeyse, AllahtanbaskatanrıyokturveMuhammedonunelcisldır'. başka yerlerde olup bitenler üzerine fikir yürütmektir. îslam dünyasındaki olaylara Paris'ten ya da New York'tan bakıltlığında, entegrizm ve fundamentalizmin Katolik ve Protestan dünyasında doğan kategoriler ulduğu düşünülmeden, 'Müslüman Fundemantalizmi' olarak nitelendirilir. Ben aksine, bu tür düşünce tarzının basite indirgeyici ve olaylar hakkındaki bilgilerimizi kısıtlayıcı olduğunu düşüniiyorum." Kepel'in bu eleştirisiolduğu gibi Türkiye'ye de uyarlanabilir. Onun Batılı aydınlara ve medyalara atfettiği "basite indirgeyicilik ve kısıtlayıcılık" tutumu, ne ilginçtir ki bizim Batılılaşmış aydınlarımız ve basınımız için de geçerli. DSP lideri Bülent Ecevit'in "köktendinci" sözciiğüyle yaptığı ise bu yanıltıcı Batılı yaklaşımı terk etmek değil, olsa olsa "öztürkçeleştirmek"ten ibarettir. Kepel, "fundemantalizm" ya da "entegrizm" gibi üstünkörü ve zaman aşımınauğramı^ kavramlar yerine dinihareketleri anlamak için İslam araştırmaları sırasında geliştirdiği iki tanıma başvuruyor: "Aşağıdanyukan"ve "yukarıdan aşağı" dinsel hareketlilik. Modern dünyanın yarattığı kültürel, ekonomik ve toplumsal sorunları dinsel inançlardan ve pratikten uzaklaşmaya bağlayıp, bireylerin yaşadığı rahatsızlıklaı ı alterııatif alanlara akıtarak bıınlardan dinsel b'u muhalif hareketlilik yaratma stratejisi Kepel tarafından "aşağıdan yukarıya yeniden dinselleşme" olarak tanımlanıyor. Bu strateji, siyasi iktidara doğrudan lalip olnıak yerine, öncelikli olarak toplumu kazanmayı hedefliyor. Bu amaçla toplumun bağrında kimi zaman birer "getto" görünümü arzeden "dinsel cemaatler" oluşturuluyor. Bu adalarda toplumda egemen olan modern yaşama paralel dini yaşamlar sürdürülüyor. Bu çizgi "evrimci" olarak nitelendirilebilirse, "yukarıdan aşağıya" strateji de "devrimci" olaOglu gözaltma alınan bir rak tanımlanabilir. Nitekim Keannenin emniyette başlayan, pel de kitabında, bu çizginin alhapishane, duruşma salonları, tın çağını İran İslam Devrimi ile birlikte yaşadığınıbelirtiyor. hastane, parti binalart, TBMM, Fakat Kepel, yalnızca silaha Cüven Park ve sokaklara uzanan başvuran hareketleri bu kategoriye dahil etmiyor. Ona göre şu çileli öyküsü... ya da bu şekilde doğrudan politikayla ilgüenen dinsel hareketler, vadesi ne olursa olsun siyasi iktidarı hedeHedikleri için "yukarıdan aşağı"cıdırlar. Topluammeatma: 19 vıt mun mutlak "kurtuluşu"nu siyasi iktidarın, yani devletin ele geçirilip, ardından toplumun yukarıdan aşağıya yeniden dinselleştirilmesine bağlamaktadırlar. İştebu noktadaciddi sorunlar çıkıyor. Örneğin her türlü dinsel hareketliliğin bir şekilde siyaAlan Yayıncılık setle uğraştığı, belki de uğraşTel: 511 26 00 mak zorunda kaldığı İslam toplumlarında yasallık sınırları için d e s i y a s i faaliyet yürütmeye çalı şan gruplar pekâlâ "aşağıdan yukarıya"cı olarak değerlendirilebilirken, Hıristiyan ve Musevi toplumlarında benzer örgütlenmeler "devrimci" bir görü nümarzedebiliyorlar. Bu nedenle, her toplumun siyasi tarihi ve en önemlisi demokrasi kültürünün gelmiş olduğu nokta, o toplıımlardaki dinsel hareketlerinsıfatlarındabelirleyici bir önem kazanabiliyor. öte yandan, "Tanrının İntikamı"nda Hıristiyan, Musevi ve İslam diinyasından ele alınan örnek olaylarda, "aşağıdan yukarıya" ve "yukarıdan aşağıya" stratejileri arasında gidip gelmelerin çok kolay olduğu ortaya çıkıyor. Örneğin belli bir zirveye ulaşıp tıkanma noktasına varan; bariz başarisızlıklar yaşayan; ya da siyasetin reddedilemez cazibesine kapılan bazı "evrimciler", "yukarıdan aşağıya" çizgisinekayabiliyorlar. Benzer bir şekilde, devrimci çizginin mutlak başarısızlıkları, kimi zaman bazı grupların bütünüyle, çoğunlukla da bunların içinde yer alan bireylerin tek başlarına daha ılımlı yaklaşımlara çark etmelerine, hatta politikadan nefret et ALAN YAYINCILIKTAN YENİ KİTAP ONCA ÇILEDEN SONRA Perihan Akçam Onca ld 'Sonra CUMHURİYET K İ T A P SAYI 115