Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kitapları Uzerine lak Adam'h olsun Anayurt Otcli'yle olsun, nasıl bir dünya biçimlendirdiği biIinmeli. Ben de biliyorum bunu zaten. Biliyorum bilmesine de, bildiğimi hiç karıştırmak niyetinde değilim Bodur Minareden ö t c yazısına. Salt bir yöntem sorunu değilse bile yine de bir yöntem sorunu sayabilirsiniz bunu. Yusuf Atılgan'ın öykücülüğünü seçiyorum ve orada kalıyoruın. Bunun pekala yapılabileceğini düşünüyorum. Çünkü yazar hem tektir, hem yazıları sayısınca çoktur. Hem bir bütündür, hem de parçalarının toplamına ne eşit, ne ondan eksik, ne ondan iazla olan birşey'dir. Mantığa, matematiğe sığmaz şeyler mi söylüyorum, diyorsunuz? Unutmayalım:İkidcn fazla doğrukık değerli mantıklar var ki, üçüncü halin olanaksızlığı ilkesini çarşala dolamışlardır; Oklid geometrisi orta boyullar dünyası için geçerlidir ancak. İyisi mi birkaç sayfalığına bir yana bırakalım böylesine denetim ölçütlerini. Yani ben diyorum ki: romanlarının Yusul Atılgan'ı ile öykülerinin Yusuf Atılgan'ını birbirinden aytrmayabileceğimiz gibi, aynı hakJılıkla, ayırabiliriz de. Tabii orta, sıradan, sadesuya bir yazar karşısında olmadığımız icin bir anlanı taşıyor bu özelleme. Bir yöntem diyeceksek buna, bu yönteme yazarın yazarlığı gerçeklilik kazandırıyor. (TanSeçki,Eylüll982) kes gibi biri olacaktır. Belki de herkes gibi olmaktan kaçmaktadırlar. Konuşmazlar. "konuşmak lüzumsuzdu. (...) BUiyordu, anlamazlardı." Yusuf Atılgan, üretken bir yazar değildir. İki roman, bir öykii kitabı, bir de çocuk kitabı yazdı. 1921 doğumlu bir yazarın, uzun stısuş dönemleriyle ortaya çıkan kitapları. (Aylak Adam 1959, Bodur Minareden Öte 1960, Anayurt Oteli 1970, ekmek Elden Süt Memeden 1980). Her kitabının bir edebiyat olayı oluşu, tartışılması anlatımıyla mi açıklanmalı Yoksa anlattıklarıyla rnı? Yusuf Atılgan, hem anlatımıyla hem anlattıklarıyla ilgi çeker. Kocasının cinsel güçsüzlüğünü, kendi güçsüzlüğüymüş gibi gören, her akşam sevişme mutluluğuna erişmiş bir kadın rolü oynamak için, sabah herkesten önce kalkıp ocağını yakan, su kaynatan, kendi topuldarıyla scvişen bir kadını anlatmak ilginçtir. Ama bütün bu anlatınıda gıcıklayıcı bir anlatımdan kaçmak, konuyu bir onur savunması durumıında tutmakda ilginçtir. (Costeri, Kastml9S5, uyıGO) MUSTAFAÖNEŞ Herşeyialayaalıyor Yusuf Atılgan, öykülerinde güldürü öğelerini bolca kullanıyor. Anlatı özelliklerinden biri bu. Başta kendisi olmak üzere her şeyi alaya aldığında, yazdıklarının gerekliliğinden mi kuşkulanıyor diye düşünebiliyorsunuz. Belki de öykü onun için, kurallarını kendi koyup istediğinde değiştirebileceği bir oyun. Ummadığınız yerde, olaylar üzerinden güldürü esintisi geçirebiliyor. Kendine özgü, alaysama içeren bir bakışıvardünyaya. Masturbasyondan fetişizme "Aylak Adam'm başkişisi ile "Anayurt Otcli'nin başkişisi, birbirlerine kesinJiklc karşıt olan tipler. Atılgan'ın dünya gorüşü açısından bakılırsa, bu bir rastlantı değil. Anayurt Oteli' ndeki otel katibi Zebercet, saçmaya varan bir monotonluğu simgeliyorsa, aylak adaın bunun tam karşıtı olan tipi simgeler. Atılgan, bu iki karşıt tipte insanın durumunun değişmediğini vurgulamak, bu karşıtlarırı birbirlerine dönüşebileceğini belirtmck, iki durumun da bir olguyu , yabancılaşnıa olgusunu dışlaştırdığını göstermek istiyor. Atılgan'ın temel felsetî yanılgısı, yabancılaşrna kavramını, psikolojik bir kavram olarak ele almasında. Bu onıı, soyut ve metafizik bir temellendirmeye götürüyor. Oysa yabancılaşma, somut ve maddi koşulların belirlediği bir durunıdur. "Anayurt Oleli'nâe bu psikolojik ve soyut yabancılaşma ortaya konulmuş. Roman, bu yüzden Zebercet tipinin oluştıırulması doğrultusunda kıırulmuş. Romanda masturbasyondan fetişizme, honıoseksüelliğe ve hayvana kaışi cinsel ilgiye kadar bir dizi cinsel sapıklığı Zeherceı'te izliyoruz. Cinsel sapıklıkları ön plana çıkarma, Atılgan'ın "yabancılaşma" olgusunu toplumsal değil de, bireysel kesitte temellendirnıe eğilirnini açıklıkla ortaya koymakta. Bu bakımdan "Anayurt Oteli", köksiiz, soyut ve bireyci bir içeriği getiriyor. (Roman Kavramı ve Türk Romam, 1977) (Varlık,EkımWl) •8ERNA MORAN Bir tür başkaldırı romam Içeriği ve biçimiyle Saçma'yı yansıtan Anayurt Oteli bireysel bir sorunu dile getirmiyor demektir. Gerçi Zebercet yalnızlığı, iletişimsizliği, kendi psikolojik nedenlerinden ötiirii daha uç noktalarda yaşar, ama sorunu genel insanlık sorunudur. Ayrıca romanın topluma dönük bir yanı olduğunu da ıınutmamahyız. AtJgan haksız düzenden, sömürüden, ezilenlerden söz etmezse de Anayurt Oteli bir tür başkaldırı romanıdır, çünkü dolaylı bir biçimde sergilediği toplum, anlayışsızlığın, acımasızlığın, şiddetin ve ahlaksız lığın yaygın olduğu yozlaşmış bir toplumdur. Metne bu açıdan bakarsak üginç şeyler saptarız. Türk Romamna Ele$tirel Bir Bakış,2. Cill,sayfa2l9236 SENNÜRSEZER Kflçük saplantılar Yusuf Atılgan, her insanda varolan ancak söylenmesi, konuşulması sözsüz ve yazısız bir yasayla kısıtlanmış duyguların, davranışların yazarıdır. Atılgan Aylak Adam'da romancıların kahramanlarını hiç tuvalete göndermediklerini anımsatır. Kahramant C. bu doğal gereksinmesini giderirken, bunu yazmayan (ya da yazamayan) yazarlarla in^ ce ince "dalga geçer". Hoşlandığı ka dından cinsel bakımdan tabu olan bir kadın yakınından, çocukluğunda duyduğu bir tümceyi söylemesini ister: "Kıvamına gelince indirirsin." Bu bir reçel yapımının anlatımıdır. Bilinçaltında, cinsel dürtiinün, (belki de sevginin) anlatımı olarak kalmış bir tümce. Yusuf Atılgan'ın kişileri bu küçük saplantıları, takıntıları bütün yaşamlarının tek amacı durumlarına getirirler. Söyleseler, açıklasalar kurtulacak, hcr KONURERTOP Önemlyerll kalabilmesi Yusuf Atılgan'ın başarısı insanı ve toplumu çok iyi gözlemiş olınasındaydı. Kasabayı olduğu kadar büyük kenti, halkı olduğu kadar aydınları, bizim farkedemediğimiz yanlarıyla canlandırdı. Kişilik arayışlarmı, toplumun insana baskılarını, günümüz insanının saplantılarını, dürtülerini sergiledi. Bunları vazıya dökerken en canalıcı ayrıntılardan yararlandı. Çağdas düzyazımızda kolay yakalanaınayacak bir başarının sahibi oldu. önemli yanı dünya edebiyatının en ileri, öncü deneylerinden beslennıesi ama yerli kalabilmesiydi. (Gösteri,Kasım 1989, Sayt 108) m\ S A Y I 9 NİSUN AKATLI Öykücülüğünü seçiyorum Yusuf Atılgan romanlarıyla da hatta belki daha çok romanlarıyla "edebiyatını" belirlemiş bir yazar. Elbet bu "edebiyat" üzerine konuşulurken, AyC U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 37