Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Mor ve tütün rengini seven, puroya tutkun, Mozart hayram bir ressam: Max Beckmann Rüyaların gercekciliği FERVM.İREZ MaxBeckmann (DieRealitatderTraume in den Bildern Resimlerdeki Rüyaların Gerçekçiligi)/ 1911'den 1950'ye kadar olan yazılar ve konuşmalar/ Serie Piper Yayını, Münih 1940/148 s.Almanca 12 2.1884'te Leipzig'de doğan Beckmann, 27.12.1950'de New York'da ölmüştür 18991903 yılları arasında Weimar Akadenıisi nde Carl Frithjof Smith'ın yanında çalışır. Paris ve Floransa yıllarından sonra 1907'de Berlın'e yerleşir, Berlin'de olduğu sürede VillaRomana ödülünü alır 191415 yılları arasında kendi isteği ile orduda sıhhiye eri olarak görev yapar ve geçirdiği bir depresyondan sonra Frankfurt'a yerleşir. Pıcasso ile karşılaştırabileceğimiz Alman ressamı Max Beckmann, olgunluk dünemi 1918 sonrasına rastladığı ve bıraz da Yeni Nesnelcilik'in 1925 sergısindckı önemli isimlerinden biri ıjduğu için, Ekspresyonist (tfadeci) bir sanatçı sayılamaz. Beckmann'ın savaşın hemen ardından yaptığı resimler, işledikleri korkunç konuJarla, karan lık geleceğin haberciliğini ettilerse de, faşizmin gelişiyle bütün o korkunç göruntüler günlük yaşantıya dönüşur Bu resımlerın habercılik etmek gibı kaygısı da yoktu, sadece Beckmann'ın, dunyaya kaışı kişisel tepkisini yansıtı yordu. Beckmann ın kompozısvonlarının kaynağı, buyük bir olasılıkla, eğik duzlenıleri ve çi/.güeriyle geç düiıem Alman (îotik resmıdır. 1920'lerın sonuna doğru Beckmann, Almanya da olduğu kadar, New York, Basel, Zürib ve 19îl'de Parıs'te açtığı sergilerle oldukça başarılı bir ressam durumuna gelir. Picasso nun Beckmann'ın yapıtlarını "çok giiçlü" bulduğu söylenir. Jeu de Paume Müzesı de, Beckmann dan iki resim satın alarak, onu yabancı bir sanatçıya pek yapmadığı bir biçimde onurlandırmıştı. Renklerden mor ve tütün kahverengisini seven, purova tutkun, Mozart'a hayran "Sanat öğretileme^, sadece sanata giden yol gösterilebilinir ve beninı bunun için hiçbir reçetem ve metodum yok. Benim söylediklerimi ve çizgilerimi her öğrencim başka lürlü algılur " diyen Max Beck mann'ın bazı resimleri 1937'de Hitler taraftarlarınca "Soysuz Sanat" olarak kabul edilince, karısının kızkardeşının yardımıyla Amsterdam'a kaçar. 1947 de ABD'ye yerleşen sanatçı, 1950 Venedik Bienali^nde büyüködülüaJır. Kıtapta, Max Beckmann'ın 19111950 yılları arasındaki çeşitli görüşlerine, mektuplarına ve de özellikle ikinci karısı viyolonıst Mathüde Quappı Beckmann Kaulbach'ın anılarına yer veriJmiş. Bir ressamın tanılddığı bu kitapta hiçbir görsel örneğin olmamasıbüyükbireksiklik. D I T A P T A B İ R B Ö L 0 Karısı Quappi'nin anılarından 1194819501 Aralık başı 1948, St. Louis (Missourı) "llk konserimin genel pruvasına Max da gelmişti, onu görünce çok heyecanlandım vc oldukça kötü çaldım. Konsere gelmemesini rica ettiğim halde, Max konseri dinlemeye de geldi Neyse herşey yolunda gıtti ve ben oldukça başarılıydım, eleştirmenler beni övduler, gazeteler günlerce benden bahsetti, fakat Max'ın tepkisi oldukça ilginçti, 'Bak, yavrum, senın yolunun üstünde durmak istemiyorum. Şayet kemanınla bir kariyer yapmak istiyorsan, seni serbest bırakırım, çünkü bu şekilde beraberyaşayamayız. Ya iyi bir viyolonist olursun, ya da benımle kalırsın, ikisi bir arada olamaz. Sana, senin tiim varlığınla ihtiyacım var veya bu iş boyle yanm olacaksa, o zanıan seni hiç istemiyorum. Max'ın bu sözlerinden sonra, ben de hıçbır konserekatılmadım." Karısı Quappi'nin anılarından1950 "Beckmann resimlerini oturarak yapmazdı, sadece sııluboya veya modeldcn portre çalışırkcn otururdu. Yağlıboya resimlerini yaparken evin içinde aşağıyukarı durmadan dolaşırdı. Bazen çalıştığı tuvali başaşağı çevirir, yahut sola sağa eğerdı. Çoğu kez onun bu konuda kendi kendine konujtuğunu duydum,' Bir resmi başaşağı çevırmek, kompozisyonun dengesini kontrol etmek ıçın yararlıdır, herhangi bir uyumsuzluk varsa hemen kendinı bellı eder! ' Max'ın yağlıboya resimlerine yakından bakıldığında bazı yerlerde boyanın ince, bazı yerlerde oldukça kalın süruldüğü görülür Bunu müziklekarşılaşrırdığınısöyleyerek.görüşlerını şöyle ilade eder: 'Piyanoda herzaman tortissinıo veya devaııılı pianissimoçaimak lyideğildir. Monotonluğıı vecansıkıcılığını gıdermek içın ikısını de dengede tuımak geıckir, aynen f ırç.ı v Lit uşlaı ında < ilduğıı gibi Max Beckmann, Sıesta (Oğle Uykusu), 1947. Berlın Yenı Ulusal Galerı C U M H U H I Y b l K İ T A P S A V 5 5 S A Y F A 9