24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KADIN ESERLERİKÜTÜPHANESİ ULUSLARARASISEMPOZYUMU TARİHLERİ ARASINDA YAPILDI. 8 10 EKÎM Kücük, ama guclü bir ısık azdı. Ve 1990 yılında açılan İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi, Hollandalı Kramer gibi Türkiyeli aydınları da sevinçli, gururlu bir şaşkınlığa boğdu. Geçen haftalarda dünyanın belli başlı kültür merkezlerinden gelen uzmanların yanı sıra Dr. Şirin Tekeli, Dr. Fatmagül Berktay, Dr. Hasan S. Keseroğlu'nun bildiri ve bilgileriyle yüzü aşkın izleyiciyi artık alışmaya başladığımız kötümserlikten kurtaran, umutla, gururla dolduran üç gün yaşattı bize Kadın Eserleri Kütüphanesi. Londra'daki Fawcett (Kadın Eserleri) Kütüphanesi sorumlularından David Doughan, Paris Marguerite Durand Kütüphanesi Müdürü Annie Dizier, Birleşik Devleder'in kültür merkezi Boston'daki Arthur ve Elizabeth Schlesinger Kütüphanesi müdürü Patricia Miller King, Berlin'den Universite Kadın Araştırmalan Destekleme Merkezi sorumlusu Johanna Kootz, Amsterdam'dan Marieke Kramer, ilgili kütüphaneleri tanıtmanın yanı sıra ülkelerindeki universitelerde kadın araştırmalan bölümleri hakkında bilgi verirken, Şirin Tekeli ve Fatmagül Berktay, ülkemizdeki durumu ve etkinlikleri anlattılar, tstanbul Üniversitesi'nde yeni açılan Kadın Araştırmalan ve Uygulama Merkezi'ni ve de elbet Kadın Eserleri Kütüphanesi'ni tanıttılar. Ben, bu yazının sınırları içinde şöyle bir özet yapmak istiyorum: Bugün, dünyanın belli başlı üniversitlerinde kadın ve de erkek binlerce öğrenci, kadının toplumdaki yerini, geçmişini ve geleceğini araştıran "Kadın Eserleri Kütüphanesi Uluslararası Sempozyumu"na dünyanın belli başlı kültür merkezlerinden gelen uzmanlar katıldı. Sempozyumda üç gün boyunca dünyadaki kadın sorunları hakkında bilgi alışverişinde bulunuldu. • • lEMUYEfiİN I I ç yıl kadar önce, Şirin Tekeli AmsterH I dam'daki büromuzda bana, Türkiye'de bir H I kadın eserleri bilgi merkezi kurma olasılığın^ ^ B dan söz ettiğinde bu kadar kısa bir siire içinde, hem de uluslararası bir sempozyuma katılmak üzere bu güzel kütüphaneye geleceğim aklımdan geçmezdi. Uluslararası Kadın Hareketlcri Arşivi ve Bilgi Merkezi olarak, yıllardır dübündüğümüz, ama bir türlü gerçekleştiremediğimiz böyle bir etkinliği böylesine genç bir kuruluşun başarması beni gerçektenşaşırttı." Bu sözler, adı geçen uluslararası kuruluşun sorumlularından Marieke Kramer'in. Ancak itiraf etmek gerekir ki, bir buçuk yıl önce, böyle bir kitaplığın kıırulması yönünde çaba harcayan kurucuları izlerken, sorunlarını dinler, belki biraz, ama biraz yardımcı olmaya çalışırken, İstanbul'da "çok hareketli bir kültür merkezi"nin doğmakta olduğuna inananların sayısı bilimsel çalışmalar yapmakta, kuramlar geliştirmekte. Dişil olmayan toplumun olağan kütüphanelerinde kadınlarla ilgili bilgi ve belgeleri ayıklamanın ya da hatta bulmanın zorluğundan doğmuş olan "Kadın eserleri jcütüphaneleri" dünyanın dört bir yanıda, toplumbilimsel gelişmelerden doğan bu yeni bilim dalının büyümesine sahne oluyor. Örneğin 45 bini aşkın kitabıyla Fawcett Kütüphanesi yılda 3 bin okur/araştırmacıya, Schlesinger Kütüphanesi 35 bini aşkın kitabıyla daha buyuk bir kitleye hizmet veriyor. Bütün bu kütüphaneler, konuyla ilgili belgelerin de toplanma merkezi. Örneğin Marguerite Durand Kütüphanesi'nde, 17. yüzyıldan başlayarak günümüze uzanan binlerce kitap, broşür, belge, el yazılı mektup ve kitap elyazması bulunuyor. Üniversitelerdeki kadın araştırmaları bölümlerinin yanı sıra bu kütüphaneler de dünyadaki kadın harekederinin doğru bir raya oturtulmasında rol oynuyorlar. ö t e yanda, Haliç kıyısında Osmanlılar'dan kalma tarihsel bir binada yalnızca 3 bin kitapla hizmet vermekte olan Kadın Eserleri Kütüphanesi birbirini izleyen kültürel etkinliklerle Türkiye'deki kadın hareketinin de büyük sapmalara uğramadan verimli olabilmesine şimdiden katkıda bulunuyor. Yalnızca üçbeş değerli bilim kadınının gerçekleştirdiği bu büyük başanyı zenginleştirmek, geliştirmek, daha da verimli kılmak, artık bizim elimizde. Bize dünyadaki kadın sorunlarına da bir göz atma fırsatı veren bu sempozyumda not ettiğimiz bir olgu da kadının durumunun iyüeştirilmesi yönünde hayli yol almış, uzun savaşım geçmişi olan ülkelerde bile kadınların bilinçlendirilmesi çalışmalarının tamamlanmamış olduğudur. Başka bir deyişle, dünyadaki bütün kadınların kadın olmaktan yakındığını. hakkını aramaya hazır olduğunu söyleyemiyoruz. Öte yanda kadın sorunları, kültür düzeyi yüksek ülkelerde •İ^^H de ataerkil geleneklere sıkı sıkıya bağlı, Kadınların ekonomik düzeyi düşük ülkelerdeki sodurumunun runlardan çok farklı iyüeştirilmesi değil. Kendileriyle yönünde hayli yol ayrıca konuştuğum almış ülkelerde büe yabancı konukların hepsi, kendi ülkelekadınların rinde de eşlerini döven erkeklerin bulunbüinçlendirümesi duğunu, çalışan kaçalışmaları dınların ev işlerini, tamamlanmamış çocuk bakımını ve "kadın işleri"ni tek durumda. Sempozyuma katılan gelişmiş ülkelere mensup kadınlar, kendi ülkelerinde de eşlerini döven erkekler bulunduğunu belirtiyorlar. dınları erkeklerden ayıran toplumsal ve yasal sorunlar da, bütün ülkelerde hemen hemen aynı. Elbet bu durumu "gelişmiş ülke insanlarından çok da geri değilmişiz" şeklinde değerlendirerek olumlu bir iyimserliğe kapılmak mümkün. Bu durumda (ve her durumda) küçük, ama güçlü bir ışık gibi parıldayan Kadın Eserleri Kütüphanesi'ni daha da zenginleştirmek düşüyor bize. D S A Y F A 13 C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 9 2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle