06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Büyülü matematik Buluşma / Sabahattin Kudret Aksal Cem Yayınevi / 138 s. / 5.000 TL CKK Kod No: 022.464 | HALİL İBRAHİM BAHAR Sabahattin Kudret Aksal'ın yeni şiir kitabı 'Buluşma y K İ T A P T A N B İ R Ş İ İ R Evler ve Bahçeler Evler arası bahçeler vardır küçük, Karışmışlar birbirlerine bitmezler, Avuç içi kadar bir yere ekilmiş Soeanları, salataları, maydanozları birinin Sulanır öbürünün tulumbasından, İç içe girmişler, bir ırmak akmış üstlerinden, Zaman almış götürmüş taflanlarla gülleri. Kocaman bir ceviz görürsünüz gölgesı Yandaki bahçede, kayar birinden ötekine, Sabah, akşam ve öğle Evler vardır, boyunlarını bükmüşler, durmujlar karşılıkh, Bakarlar birbirlerine sundurmalarının eşığinden, O bahçelerin üstünden, dallar arasından. Tavukfarıyla horozları geçer teller arasından, Gagalarlar birbirlerinin çimlerini. Bir kız sırma bir kemerle sıkmış belini, Saçları saman rengi, mavi akşamlara bakar Şekler bir ışık yansın camda, karşıki camdi, Oğlan görünür, bıçkın, soluk yüzlü, ince uzun, Gözlerinin içi meyhane Sabahattin Kudret Aksal'ın ilk şiir kitabı Şarkılı Kahve'nin doğum tarihi 1944. Ozanın yazmaya başlamasının, bundan en az, dört BULUŞMA beş yıl önceye gittiğini doğal sayarsak yarım yüzyıllık bir şiir serüveni söz konusudur. İlk yapıtın okuyucuya ulaştığı gün, ozanımız da yirmi dört yaşındadır. Bana göre Sabahattin Kudret Aksal, şimdilik son yapıtı diyeceğim Buluşma'yla da yirmi dört yaşındadır. Elbette Bufuşma'daki şiirlerle Şarkılı Kahve'dekiler arasında, her bakımdan çok büyük ayrımlar vardır. Şimdi önümüzdeki şiirler yarım yüzyıllık bir gelişim çizgisinin ürünleridir. Bu şiirlerin kandamarları, candamarları en küçük bir kireçlenme belirtisi göstermiyor. Yeni doğmuş bir dölütünkiler gibi yepyenidirler. Çağdaş şiirin bütün özelliklerini yüklenerek doğmuşlardır. Buluşma'mn çıkışından birkaç gün sonraydı. Şiirle çok yakından ilgilenen bir dostun çalışma masasında, bu yapıtı gördüm. Okudun mu? Nasıl buldun? dedim. sabahattin kmlıvt uhsul Bayıldım ama dedi, eliyle başını göstererek, burada kalmıyor. Buna hiç şaşırmadım. Güçlü belleğinde, ozanın eski şiirlerinden beş on tanesi vardı. Değişik ozanların ölçülü uyaklı birçok şiirini, gözü kapalı okuyabildiğini de biliyordum. Anlaşılan, çağdaş şiirlerin belleğe yerleştirilememesini bir eksiklik sayıyordu. Ona, artık bugün şiirler bellek öğesi göz önüne ahnarak yazılmıyor dedim. Şiirde belleğin yardımcıları, ölçünün, uyağın, hemen hemen yürürlükten kalkması yüzyıl önceden başlamıştır. Toplumsal ilişkiler, yaşam biçimleri, nerdeyse öznel nesnel dünyanın algılanmaları, yorumlanmaları tümüyle değişmişken şiirin değişmemesi doğaya aykırı olurdu. Şiir artık sözel dönemlerin geleneksel egemenliğinden çok geniş çapta kurtulmuş sayılır. Arada eski alışkanlıklardan, eski biçimci yapılardan bir türlü kopmak istemeyen manzumecıler de var elbet. Ölçülü uyaklı şiir bugün yazılmaz demiyorum, yazılır ama çağdışı olur, gereksizdir. Aruzla şiir yazmaya kalkışmak eski bir deyimle "abesle iştigaldir." Sabahattin Kudret Aksal'ın, bu yıl Cem yaymlarından çıkan Buluşma'sı yüz yirmi üç şiirden oluşuyor. Bu şiirlerin büyük bir çoğunluğu az sözcüklü, kısa dizeli küçük boyutludur. Çok sözcüklü, uzun dizeli görece büyük boyutlu sayılabilecek olanlar da var. Bu yapıtta tek dizelik şiirler bile görülmekte. Bunlara örnek vermek şu anda bana gerekli gelmiyor. Buluşma'yı okuyacakların hemen saptayabileceği öğelerdir bunlar. Bir de ozanın şiire nasıl baktığını kendi sözlerinden okuyalım. Varlık dergisinin temmuz 1990 sayısında Enver Ercan'ın Buluşma üstüne Sabahattin Kudret Aksal'la yaptığı, ilginç bir konuşma var. Ozanın poetikası için oldukça açık ipuçları veriyor. Bir soruya verdiği yanıttan alıntı yapalım: Şiir yazmak istemediğimi size de birkaç dosta da söyledim. İçtenlikle söyledim. Ne var ki biı konuda karara ulaşmak başka, o kararı yerine getirmek başkadır. Bugün de o istekteyim, yine de kesinlikten uzağım. Neden bu duyguya geldim? Gerçek nedenini bulup söylemek güç, olanaksız gibi. Bakın bir şey daha söyleyeceğim size: Ben şiir yazmaya başladığımd.n bu yana hep, yazdığım bir şiiri bitirdikten sonra şiir yazmayacağıma inanmışımdır. Şiiri büyülü matematik diye tanımladığımı biliyorsunuz. Şimdi söyleyin bana, şiir matematiğin de payını aldığı bir büyüyse, biz de bir kez o büyüyü tutturabilmişsek, aynı olguyu, büyü olgusunu yineleyebileceğimize nasıl inanabiliriz? Bence olacak şey değildir. Bu sözlerde karşıt iki kavram söz konusu. Matematik kesinlik ister. Büyü öncelikle inancı, dolaylı dolaysız salt bir etkilemeyi, etkilenmeyi içerir. Şiirin gelişim tarihini inceleyenler, onun bir tür toplumsallaşma sürecine girmiş en ilkel topluluklarda, kimi gereksinmelerle başlamış büyüsel uygulamalardan, böyle toplu törenlerden doğduğunu ortaya koymuşlardır. Şiirde bildiğimce, matematik üstünde en çok duran ozan Paul Valery'dır. Şiirlerini matematik problemi çözer gibi yazarmış. Bir ozanın dile bakışı şiirini de belirler. Şiir anadilden üretilen daha doğrusu yaratılan, "icat" edilen, bir tür büyüsel etkı uyandıran sözdür. Dilden söze bir yükselme, bir yücelmedir. Sabahattin Kudret Aksal ne düşünüyor? Varlık'tan küçük bir alıntı daha: Nesne ve dil! îki kavram ki doğayı ve insanı simgeliyorlar. Nesnelerin dili zenginleştirdiği yadsınamaz. Oilse daha öteye gidiyor, nesneyı değiştiriyor kimi kez, yeni bir anlamla da dolduruyor üstelik. Ozan'ın bu düşünceye, Buluşma'da olabildiğince bağlandığı gözleniyor. Matematik bir düzenle seçtiği sözcüklerle gerek nesnel, gerek öznel dünyayı dönüştürüyor, okuyucuda güzelduyu uyandıran yapılar kuruyor. Hem sözcükler hem nesneler anlam değişmelerine uğruyor. Böylece şiir, içselleşme yoluyla okuyucusunu da değiştiriyor. Aksal son kerte kendine özgü sözdizimleriyle şiirsel etkiyi, deyim yerindeyse, somutlaştırıyor diyeceğim. Kimi zaman tek sözcük bir dize işlevi görüyor. Dize birimciklerini alt alta değil de düzyazı gibi yan yana dizince büyü bozulmuyor. Sözcüklerin değişik ilişkilerinden, çarpıcı imgeler ortaya çıkıyor. Zengin çağrışımlar çoğul anlamlar birbirini kovalıyor. Bence ozan asıl gücünü, bu özelliklerden alıyor. Buluşma'mn sonunda genç ozana diye sunulmuş, şiir üstüne 24 kısa şiirsel not var. Aksal şiiri için anahtar sözler sayılmah: 1 tmşe avlama / Gelirse kapıyı aç / Düşüncenin içsel sesıdir imge. 5 Çok konuşma / Suskunluğa yakın dur. 9 Ne duygu üret / Ne çağrışım / O okurun işi. 17 Küçük bir sesteki çığlık / Benzemez hiçbir çığlığa. 22 Masanın anlamı yok / Kuşun anlamı yok / Piramidin anlamı yok. Bu sözler tümüyle çağdaş şiirin gerçeklerini yansıtacak özelliktedır. İmge, ıçinde yer aldığı yapıda şiire dönüşmezse boşunadır. Ozan sözcükten şaşma diyor. Nerdeyse sözcüklere nesneler gibi bakıyor. Onlarla veni nesneler, yeni özneler üretiyor, yaratıyor. Kendi başına masanın, kuşun, piramidin bir anlamı yok, üstüne basıyor. Elbette bu sözcükler şiire giririce güzelduyu uyandıracak anlam, ilişki, çağnşım değişmelerine uğruyorlar. Artık şiirin nesnesi, öznesi oluyorlar. Buluşma'daki şiirler genellikle görsel imgelerle yüklü. Sessiz okuma şiirleri. Ama elbette kendilerine özgü bir ses düzenleri var. Sessizliğin sesi de diyebilirim. Şiirle müzik ilişkisi bence gereksiz bir zorlamadır. Görsel imgeler nasıl bir tablo, bir resim değilse, şiirdeki ses de müzik değildir. Şiir başka, müzik başka, resim başka. Bu alanları karıştırmanın bir gereği yok. Okumakla tükenmeyen Buluşma'yı ben özelfikle genç ozanlarımızın elden hiç düşürmemelerini salık veririm. D CUMHURİYET KİTAP: SAVI 25 Sabahattin Kudret Aksal Nesne ve dıl Ikı kavram kı doğayı ve ınsanı sımgelıyor (Fotoğraf Cengız Cıva) S A Y F A 10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle