Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLİM DÜNYASINDAN SON ARAŞTIRMALAR D vitamini takviyesi sadece yaşlılara yarıyor Japon araştırmacılar altı hafta boyu günde iki saat 17 derece sıcaklıkta bulunan kişilerde beden yağı değerlerinin düştüğünü saptadı. Kış aylarında her zaman iyi ısıtılmış ortamlarda bulunanlar, sıcaklık değişimlerine karşı daha hassas oluyorlar ve zayıflamada da zorluk çekiyor (Cell Press). Hollandalı bilimciler on günlük bir zaman çerçevesinde günde altı saatlerini on beş derece sıcaklıkta geçirenlerin soğukla daha iyi başa çıktıklarını gördükleri gibi, şişmanlatmayan kahverengi yağ doku oranının beyaz yağ dokusuna göre daha fazla olduğunu da gördü. Kahverengi yağ hücreleri sıcaklık üretirler ve bu süreç esnasında da bol miktarda kalori yakarlar. İşyerlerinde ve evlerdeki sıcaklık oynamalarının şişmanlık gibi sorunlara iyi gelebilir. Şöyle: Bu tür ilaçlar, bakteri ve virüslerin çoğalmalarını engelleyen ateşin doğal işlevini ve bağışıklık sisteminin daha etkili bir şekilde çalışmasını engelliyor. Öte yandan ise semptomların etkisi zayıfladığından hastalar gereğinden önce işe veya okula dönüyor. İki faktör de grip hastalarının etkin virüsleri diğerlerine bulaştırmalarını ve salgının büyümesini kolaylaştırıyor. Model hesaplamalarına göre, ateş düşürücü ilaçlar her yıl olasılıkla %5 daha fazla insanın hastalanmasına sebep oluyor. Bu sadece Kuzey Amerika’da fazladan bin ölüm vakası demek (Proceedings). Ateş düşürücü ilaçların gerçek etkilerinin ortaya çıkarılması için epidemiyolojik araştırmaların yapılmalı. Yeni Zelanda’da gerçekleştirilen araştırmaya göre D vitamini takviyesi kalp yetmezliği, kanser veya kemik kırılması gibi riskleri önemli ölçüde düşürmüyor. D vitamini eksikliği hastalıkların nedeni değil bir sonucu olarak ortaya çıkıyor (The Lancet Diabetes & Endocrinology). Bilim insanları bu yüzden D vitamini takviyesini çok da gerekli bulmuyorlar. D vitamini bedendeki kalsiyumu desteklediği için sağlıklı kemik, diş ve kaslar için önemli bir maddedir. Cildimiz güneş ışığından faydalandığında ya da yağlı balık, yumurta ve peynir yediğimizde beden bunu doğal olarak üretiyor. Ancak eski araştırmalarda genelde D Ramscar şu örneği veriyor: İki yüz kitaplı bir raftan bir kitabı daha az kitaplı bir raftan bulmak çok daha fazla zamanımızı alır. Araştırmacılar ayrıca yaşlılarla yapılan kelime hazinesi testlerinin de yetişkinlerdeki söz dağarcığını önemli ölçüde düşük gösterdiğini fark etmişler. Bunun nedeni değerlendirmelerde “daha uzun arama süresinin” göz ardı edilmesi. Yaşam boya edinilen deneyimler bellek alanını olağanüstü bir şekilde büyültüyorlar ki bu da arama süresini önemli ölçüde uzatıyor. Hatta bilim insanlarının ilginç bir iddiaları da var: Yaşları ilerlemiş insanlar bilgi artışıyla gençlere kıyasla daha iyi başa çıkabiliyor. vitamini eksikliği ve kalp ve iç organlarda meydana gelen hastalıklar arasında kuvvetli bir bağlantı kurulurken, Auckland Üniversitesi’nde Mark Bolland ve ekibi başka bir sonuca vardı. Ekip kırk bilimsel deneyi ayrıntılı bir şekilde inceleyerek vitamin haplarının bu hastalık risklerini en azından %1015 düşürüp düşürmediğini kontrol etti. Sonuçta vitamin takviyesinden sadece yaşlıların yararlandıkları ortaya çıkmış. Üstelik vitamin takviyesi sadece kemik kırığı riskini düşürüyormuş. Yaşlı beyin de, genç beyin kadar iyi işliyor Çikolata ve tatlı yerine meyve, sebze ve tembellik yerine bol bol yürüyüş. Bu tür sağlıklı yaşam önerileri zayıflamak isteyen bazı kişilere can sıkıcı gelir. Diyet ve çok fazla hareket etmekten hoşlanmayanlar için uluslararası bir araştırma ekibinin ilginç bir sürprizi var şimdi. Düşük sıcaklıklar kilo verme çabasını destekliyor. Hollandalı bilim insanlarının araştırmasına göre üşümek zayıflamayı kolaylaştırıyor. Oysa her zaman sıcak ortamda bulunmak şişmanlık riskini artırıyor. Üşümek zayıflatıyor mu? Ateş düşürücü ilaçlar grip salgınını tetikliyor Ateş düşürücü ilaçlar her yıl yaşanan grip salgınlarını tetikliyor. Daha fazla ha yatta kalan virüsler ve hastaların diğer insanlarla daha fazla ilişki halinde bulunmaları yaklaşık %15 daha fazla enfeksiyona neden olurken, binlerce insanın da ölümüne yol açıyor (Proceedings B). McMaster Üniversitesi’nde David Earn ve ekibi, verilerin analizi için daha önceki yıllarda yaşanan grip salgınlarını ve griple ilgili araştırma sonuçlarını dikkate almış. Araştırmacılar, birçok grip ilacında bulunan atış düşürücü maddelerin istenmeyen sonuçlar doğurduğundan yola çıktı. Hastaya kalp pili yerleştirmek diğer ameliyatları da beraberinde getirir. Pil zayıfladığı zaman hasta yeniden bıçak altına yatmak zorunda. Amerika’da keşfedilen yeni bir yöntemle bu durum değişebilir. Yeni cihaz alternatif enerji kaynaklarından yararlanabiliyor. Illinois Üniversitesi bilim insanları organların doğal hareketlerinden, kalp pilini kalıcı bir şekilde çalıştırmaya yetecek miktarda elektrik enerjisi elde eden bir cihaz geliştirdi (PNAS): “Kalp ve akciğerin hareketleri bir hastanın yaşamı boyu tükenmez bir enerji kaynağını yerine getiriyorlar.” Alet piyezoelektrik etkiden yararlanıyor. Belli başlı malzemeler, esnek olarak biçimlendiklerinde elektrik akımı üretiyorlar. Yeni cihazın üretilmesinde kullanılan kurşunzirkontitanat malzemesi, kurşun, zirkon, titan ve oksijenden oluşuyor. Bu malzeme biyolojik uyumlu bir plastikle kaplandığında Pilsiz çalışan kalp pili Çok yaygın bir kanıya göre beynimiz yaşlılıkta gençliğimizdeki kadar iyi işlemiyor. Fakat Alman bilim insanlarının bir araştırması farklı bir açıklama getirdi: İnsan beyni yaşlılıkta genç beyinden daha kötü değil yalnızca daha yavaş çalışıyor. Tübingen Üniversitesi bilim insanları bu sonuca bilgisayar modellerinin yardımıyla ulaştı. Yaşlılıktaki yavaşlama, olgun beyindeki fonksiyonların azalmasıyla alakalı değil, zamanla daha fazla bilginin birikmesine bağlı olarak gelişmektedir diyor dilbilim uzmanı Michael Ramscar. Deneyler sırasında bilgisayar ilk önce az miktarda veriyle beslenmiş. Bu şekilde bilgisayarın gençlerin beyinlerine benzer nitelikte çalıştığı görülmüş. Fakat tüm bir yaşamın deneyimini bilgisayara yansıtmak için çok daha fazla veri yüklenildiğinde, bilgisayarın gücü azalmamış. Çok daha fazla bilginin işlenmesi gerektiği için bilgisayarın daha fazla zamana ihtiyacı vardı diyen CBT 1403 6 / 7 Şubat 2014 Sıvı halindeki suyun varlığı yaşamın temelini oluşturur. Bu yüzden yabancı gökcisimlerinde su bulunması astronomların ilgisini çeker. Neredeyse bin kilometrelik bir çapa sahip Ceres, asteroid kuşağındaki en büyük gökcismidir. Ve tek küre biçimli cisim olduğu için de küçük gezegen olarak tanımlanır. Ceres, güneş sisteminin dışındaki buzla örtülü gaz gezegenlerine benzediği için bizim için çok ilginçtir diyor NASA’dan Jennifer Rocca. Tıpkı Jüpiter’in uydusu Europa gibi Ceres’in buz örtüsü altında da sıvı bir okyanus olabilir. Önümüzdeki yıl bu küçük gezegene ulaşacak olan Dawn uzay sondası özellikle de yapısını ayrıntılı bir şekilde inceleyecek. Dawn misyonu yöneticisi Chris Russel, kayamsı çekirdeğin neredeyse yüz kilometre kalınlığında bir okyanusla kaplı olduğunu tahmin ediyoruz diyor. Bu da Ceres’in dünyamızdan çok daha fazla tatlı su barındırdığı anlamına geliyor. Dünyamızdakinden daha fazla tatlı suya sahip Avrupa’nın gökyüzü teleskopu Herschel ile astronomlar kaynaçlar da saptadı. Bu sıcak su kaynakları, yüzeyin üzerindeki veya altındaki buzun ısındıktan sonra gaz haline yani su buharına dönüşmesinden sonra oluşur. Ceres, buz tabakasının altındaki suyun devamlı sıvı olarak kalmasını sağlayan bir sıcaklık kaynağına sahip gibi. Küçük gezegenin yoğunluğu çok düşük olduğu için, tamanını kayadan oluştuğunu beklemek doğru değil, aşağı yukarı üçte birlik bir kısmı su olmalı diyor araştırmacılar. Isı üretiminde, gökcismin çekirdeğinde bulunan ve çekirdeğin üzerindeki tabakayı da ısıtan radyoaktif bir malzeme sorumlu. Suda çözünmüş olan amonyak da suyun donma noktasının 100 dereceye kadar düşmesine rağmen sıvı kalmasını sağlıyor. Buzun üstünde toz ve kayadan oluşan bir tabaka yer almakta. Ceres’in üzerindeki etkin volkanizma da suyun eriyerek, gezegenin üzerinde küçük su birikintileri veya kaynaç olarak kendisini göstermesine yardımcı olmakta.