02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör kün. Kronik hastanın tedavisi olası yan etkilerle birlikte gerçi pek kolay değil ama en azından ölüm tehlikesi ortadan kaldırılabiliyor diyor uzmanlar. seksen olmasına rağmen hâlâ kendi kendilerine bakabilen 152 kadın ve erkeği sağlık kontrolünden geçirdikten sonra beslenme alışkanlıkları ve yaşam biçimleri hakkında bilgiler edinmişler. Ve bu şekilde bedensel etkinlik, cinsiyetten, kronik hastalıklardan, bağışıklık fonksiyonu, sigara içimi, beden ağırlığı, sebze, meyve, kahve ve alkol tüketiminden bağımsız olarak, yaşam süresi için önemli bir faktör olarak ortaya çıkmış. On yıllık araştırma sürecinde, haftanın dört günü yapılan on beş dakikalık yürüyüşler bile ölüm riskini %40 düşürmek için yeterli olmuş. Oysa buna karşın yüksek karotinoid içerikli sebzeyle beslenme alışkanlığının olumlu etkisi çok daha düşük çıkmış. Açık havada sık sık hareket etmek her şeyden önce bedenin oksijen alışverişini düzeltiyor, iskelet kaslarını güçlendiriyor ve kemik yoğunluğunun iyileşmesini sağlıyor diyor araştırmacılar. Ayrıca kısa yürüyüşlerin bağışıklık sistemi ve bilişsel beyin yetisi üzerinde yaptığı olumlu etkilerin de yaşam süresinin uzamasında katkısı var diyor araştırmacılar. Farelerle gerçekleştirilen deneylerde araştırmacılar, stres anında alkol tüketimi üzerinde etkili olan bir enzim tespit etti. Leipzig Üniversitesi’nde Thomas Whalter ve ekibi, aşırı alkol tüketimine yatkın genetik yapıya sahip insanların, stres altındayken daha fazla suiistimal edici davranışlara yöneldiklerini söylüyor. Alkolizm beden sağlığı üzerinde çok fazla olumsuz etki yapan, aileye ve genel sağlık sistemine zarar veren en yıkıcı hastalıklardan biri diyor Whalter. Bu nedenle tedavilerde yaşanan çok küçük gelişmeler bile hastalar ve sosyal çevresi için büyük bir adım. Bu karmaşık hastalık çeşitli genler ve çevresel etkenlere bağlı olarak gelişmekte. Hatta alkol tüketiminin enzim etkinliğiyle ilişkili olduğu bile tahmin ediliyordu. Bu tahmini kanıtlamak isteyen araştırmacılar, neprilisin enzimi için gerekli geni taşımayan fareler yetiştirmişler. Bu enzimin Alzheimer ve şişmanlığın oluşumundaki rolü daha önceki araştırmalarla kanıtlanmıştı. Bilim insanları son araştırmada, bu enzimi taşımayan farelerin strese çok daha meyilli olduklarını ve stres altında alkol bağımlılarına dönüştüklerini fark etmişler. Neprilisin etkinliği ve strese bağlı alkol tüketimi arasındaki ilişki artık açıklığa kavuştu. Gerek genetik değişimden geçirilen gerekse ilaçla tedavi edilen hayvanlardan, sonuçları kuvvetlendiren bulgular elde ettik diyor araştırmacılar. Sonuçlar insanlar için de geçerli olabilir. Eğer bu doğruysa sonuçlar yeni bir tedavi anlamına geliyor. Alkol bağımlıları gelecekte ilaçsız olarak tedavi edilebilir. Mesela hastanın metabolizmasına yapılacak basit bir girişimle hastaya yardımcı olunabilir. Alkolizm enzimi bulundu Türkiye’de Yayımlanan Kitapların Konularına Göre Dağılımı ve Türkiye’nin Geleceği Hürriyet gazetesinde bulduğum bir haberi aynen kopyalıyorum: [Türkiye’de 2012’de yayımlanan kitapların konulara göre dağılımı şöyle]: Genel konular 452 Felsefe ve psikoloji 1137 Din 2726 Toplum bilimleri 14.342 Dil ve dil bilimi 504 Doğa bilimleri ve matematik 461 Teknoloji ve uygulamalı bilimler 1954 Güzel sanatlar 1270, Edebiyat 15.034 Coğrafya ve tarih 2664 Konusu belirtilmeyen 1082 Kitap yayımlama rekoru iki konuya ait: Edebiyat ve toplum bilimleri. Ancak toplum bilimleri denilen disiplinlerin, doğa bilimlerine en çok benzeyeni olan tarih, bu sayının içinde değil. Belli ki mesela antropocoğrafya da dışlanmış, çünkü tarih ile coğrafya bir arada ancak 2664 kitabı bulabilmişler. Edebiyatın içinde gezi edebiyatı denilen kısım var mı yok mu bu liste bize söylemiyor. Ama herhalde Türkiye’de senede 10.000 gezi kitabı çıkmıyor. Haydi bu imkânsız sayı doğru olsa bile geri kalan edebiyat; tarih ve coğrafyanın toplamının gene de iki katı! Buradan benim anladığım şu: Türk okuru hoşça vakit geçirmeyi ve politika ile ilgili yazıları okumayı seviyor. Politika diyorum, zira ülkemizdeki sosyal bilim kitaplarının çoğunun politikayla ilgili olduğunu kitapçı listelerinden ve vitrinlerinden tahmin ediyorum. Edebiyat kitaplarıyla toplum bilimlerini toplayın 29.376 kitap ediyor. Buna karşı doğa bilimleri ve matematik sadece 461 kitap. Haydi bunlara tarih ve coğrafyayı da ekleyelim: Etti 3125 kitap. Bu rakam, edebiyat ve toplum bilimleri kitaplarının toplamının hemen hemen onda biri. Buradan ben şunu anlıyorum: Türk okuyucusu (ve sözüm ona aydını; zira ülkemizde her şair vs. de aydından sayılıyor) gerçek dünya ile ilgilenmiyor. Onu hayal dünyasıyla politikacıların söylemi ve bu söylemler hakkındaki söylemler ilgilendiriyor. Türk halkının verdiği oylar da bunu gösteriyor. Gerçek dünya ile yakından ilgili ve bu konuda bilgili tek bir parti çıkartamadı Türkiye Atatürk öldüğünden beri. Atatürk yaşarken de Türkiye’yi yönetenler, ancak onun dürtüsüyle gerçek dünyaya dönmek zorunluluğunu hissediyorlardı. O ölünce o zorunluluk ortadan kalktı. Gerçi geriye HasanÂli Yücel gibi gerçek dünya ile yakından ilgili ve onu bilen birkaç kişi kalmıştı. Bu grubun politikada benim bildiğim tek temsilcisi HasanÂli Yücel’di. Gerçi hiç kuşkum yok ki, İsmet İnönü de HasanÂli Yücel’in bilgi ve arzularını paylaşıyordu, ama Atatürk ölünce, İsmet Paşa’nın cesareti de onunla birlikte mezara girdi. Paşa, hem Türkiye’deki menfaat grupları, hem de düveli muazzama karşısında kendisini (ve ülkesini) güçsüz hissettiği için bir tarafa kayıtsız şartsız angaje oldu, Atatürk’ün terazi politikasını sürdüremedi. Bu dünyada yaşamak isteyen bu dünyayı bilmelidir. Düveli muazzamayı yaratan onun dünya hakkındaki bilgisidir. İngiltere’ye ve Almanya’ya, yirminci yüzyıl başının bu iki büyük devine bir bakın. Göreceksiniz ki ondokuzuncu yüzyılın en önemli doğa bilimi keşiflerinin çoğu bu ülkelerden çıkmıştır ve bu konudaki en çok popüler eser bu ülkelerde basılmıştır. Fransa on dokuzuncu yüzyılın ilkyarısının önemli uluslararası oyuncularındandı. On sekizinci yüzyılın ikinci yarısına bakın en büyük doğa bilimcilerin çoğunun Fransız olduğunu göreceksiniz. Amerika İkinci Dünya Savaşı esnasında ve sonrasında Almanya’nın mirasına kondu. Onun için bugün dünyayı Amerikan gücü yönlendirmektedir. Amerika’da doğa bilimleri eğitimi yirminci yüzyılın son yirmi yılında zayıflamaya başlamıştır. Giderek çuvallamaya başlayan Amerika’nın yaratıcısı bu ihmaldir. Türkiye’yi yönetenlerin ise yarım yüzyıldır doğa bilimlerinden hiçbir haberleri yoktur (yalnız İTÜ mezunu politikacıların iyi matematik bildiklerini teslim edelim; ama işte bir tek soyut düşünce yetmiyor dünyayı anlamaya). En feci durumda olanlar ise 2003’ten beri kurulan hükümetlerimizdir. Şimdi tekrar yukarıda anlattığım geçmişe bakın ve falımızı okumaya başlayın. Çok ileri yaşta yapılan bedensel hareketler bile yaşam süresi üzerinde etkili. Seksen yaşındakiler haftada en az dört kez on beş dakikalık yürüyüşler yaptıkları halde bile doksan yaşına kadar yaşama şansını yüzde kırk kadar artırıyorlar diyor İtalyanlar (Maturitas). Anlaşıldığı üzere hareketin olumlu etkisi belki de çeşitli organlar ve bedenin çeşitli işlevleri üzerindeki etkisine dayanıyor. Roma Dermopatico dell’Immacolata Enstitüsü’nden Cristina Fortes, huzurevinde yaşayan ve yaş ortalaması Kısa yürüyüşler sayesinde daha uzun yaşam CBT 1350/7 1 Şubat 2013 Harvard Tıp Okulu’nda çalışan genetikçi George Church, Neandertal insanını yaşama kazandırabileceğine inanıyor. Kopyalama işlemi için gerekli DNA hemen hemen çözülmüş sayılır, bu nedenle kopyalama süreci, genetikçi henüz hayattayken gerçekleşebilecek. Church’un isteği gerçekten de yasal hale gelirse işlem için geriye sadece Neandertal bebeğini taşıyacak bir kadını bulmak kalıyor. Dünyanın en önemli genetikçilerinden olan 58 yaşındaki Church, Neandertal’ın genetik kodunu fosillerin yardımıyla, DNA’yı yeniden yaratacak kadar çözmüş. Bu DNA, modern insanın kök hücreleriyle bütünleştirildikten sonra çok erken bir gelişim evresindeki embriyoya aşılanacak. Bu şekilde embriyo, modern insan olarak değil Neandertal olarak gelişecektir. Embriyo birkaç gün laboratuvarda yaşadıktan sonra “maceraperest bir kiralık anneye” ihtiyaç duyacaktır. Fakat bu girişimle sadece insanın eski bir akrabası yaratılmış olmayacak. Church ilk embriyonun saklanarak, “politik anlam da kazanabilecek, bir tür Neandertal kültürünün” yaratılmasında kullanılabileceğine inanıyor. Ayrıca kopyalama girişimi modern insanın yararına da olabilecek diyor uzman. Neandertaller sayesinde AIDS, kızamık ya da basit nezle virüsü gibi her türlü virüse karşı dirençlik kazanılabilir. Ve modern insanın kalıtımı Neandertal sayesinde, yaşlanma süreci yavaşlatılana kadar değiştirilebilir. Genetikçinin görüşüne göre yaşam biyolojik yapıtaşlarıyla dolu bir inşaat kutusuna benziyor. Hatta Church, gelecekte diğer biyolojik türlerle bile DNA alışverişinin mümkün olabileceğini sanıyor. Nilgün Özbaşaran Dede Neandertal klonlamak için kiralık anne aranıyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle