23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dünya Ekonomisinin Ekseni Asya’ya Kayıyor Öğr. Gör. Cenan Torunoğlu (İstanbul Kültür Üniversitesi) (Strateji Planlama Derneği Başkan Yardımcısı) cenan.torunoglu@gmail.com K üresel alanda rekabet eden şirketlerin, stratejilerini belirlerken dikkate almaları zorunlu olan unsurların başında, Dünyanın, ortauzun dönemdeki, ekonomik ve demografik eğilimleri gelmektedir. Küresel şirketler, kaynaklarını, bu eğilimlere göre hareketlendirirler ve herkesten erken davranarak, rakiplerine göre avantaj sağlarlar. Çeşitli kamu, özel ve akademik kurum ve kuruluşlar da bu alanda çalışmalar yapmaktadırlar. Bunların bazıları, Birleşmiş Milletler, Avrupa Komisyonu, CIA NIC (National Intelligence Council), OECD, CEPII (Centre d’études prospectives et d’informations internationales), PwC, McKinsey, Cebr (Centre for Economics and Business Research ltd.)’dir. Bu kurum ve kuruluşların yaptıkları araştırma ve öngörüler, Dünyanın ekonomik ve demografik ekseninin Asya’ya kaymakta olduğunu göstermektedir. gücünün bulunduğu bölgelere kaydırmalarına neden olabilmektedir. Bir başka açıdan bakıldığında ise, yaşlı nüfusu artan bölgelere yönelik olarak imal edilen ürünlerin ve verilen hizmetlerin, kullanım kolaylığı sağlayacak bir tasarıma sahip olması gerekecektir. Demografik yapıda gördüğümüz niteliksel ve niceliksel eğilimler, gerek yatırım gerekse pazar yönünden, 20252030 yıllarına kadar, AsyaPasifik ülkelerinin yıldızlaştığı, bu yıllardan sonra, Afrika ülkelerinin de yıldızlaşma yolunda hızlanacakları bir dönem olacağını göstermektedir. Gelişmelere bir de ekonomik yönden bakalım. Dünya gayri safi milli hasılası (GSMH) toplam 67 Trilyon $ düzeyindedir. Halen, bu ekonomik büyüklüğün %33’ü Avrupa’da, %32’si Amerika’da, %30’u AsyaPasifik’te, %2’si ise Afrika’da oluşmaktadır. Dünya ekonomisinin büyüklüğünün, tahmin yapan çeşitli kuruluşlara göre farklılık göstermekle birlikte, yıllık ortalama %1,52,0 düzeyinde artacağı anlaşılmaktadır. Bu oran, gelişmiş ekonomilerde daha düşük, gelişmekte olan ekonomilerde ise daha yüksek olacaktır. Yapılan öngörü çalışmaları, AsyaPasifik ülkelerinin Dünya GSMH’sı içindeki payının artacağını göstermektedir. Bu ülkelerin payının 2025’te %35’e, 2050’de ise %47’ye çıkması beklenmektedir. Avrupa’nın Dünya ekonomisindeki payı ise, 2025’te %28’e, 2050’de ise %19’a gerileyecektir. Afrika ülkelerinin payı da, düşük olmakla birlikte, 2025’te %3’e, 2050’de de %5’e çıkacaktır. Ekonomik gelişmelerdeki bu olgu da, AsyaPasifik ülkelerin yıldızlaşacağı bir döneme girmek olduğumuzu işaret etmektedir. Ekonomideki bu büyüme ve gelişme, Dünya enerji ihtiyacının artmasını da beraberinde getirmektedir. 2010 yılında 384 Quadrillion British Thermal Units (QBTU) olan toplam enerji tüketiminin, 2030 yılında 506 QBTU olması beklenmektedir. Enerji talep artışının %90’ının gelişmekte olan ekonomilerden olacağı hesaplanmaktadır. Artacak talebin sadece %40’ı ise Çin ve Hindistan kaynaklı olacaktır. Dünya ekonomisinde, GSMH bazında en büyük ilk on ülkenin arasında, lider ABD’nin yanı sıra, Avrupa’dan 5 ülke, EKONOMİK GELİŞMELER CBT 1350/13 1 Şubat 2013 Halen 7,1 milyar kişi olan Dünya nüfusunun, 2025’te 8,1 milyara, 2050’de ise 9,7 milyara çıkması beklenmektedir. Bu gelişmeye üç açıdan bakmak gerekir, biri bölgesel gelişme, ikincisi kentsel gelişme, üçüncüsü ise yaşlanma. Halen %55 olan AsyaPasifik ülkelerinin nüfus içindeki payı, 2025’te %68’e çıkmakta, 2050’ye doğru ise gerileyerek %50’lere varmaktadır. Afrika’nın nüfus içindeki payı ise halen %15 düzeyindedir. Bu oran 2050 yılına kadar yükselerek %22’lere varacaktır. Bu gelişmelere karşın, Avrupa ve Kuzey Amerika’nın nüfus içindeki paylarının zaman içinde azalması beklenmektedir. Halen %11 düzeyinde olan Avrupa nüfusunun payının, 2050’de %9’a kadar gerilemesi öngörülmektedir. Nüfus gelişmesinin önemli bir eğilimi de kentleşme yönündedir. Dünya kentsel nüfusunun toplam nüfusa oranı %50’ye ulaşmış durumda (1950’de %30 idi), 2050’de bu oranın %64’e çıkacağı hesaplanmaktadır. Başka bir ifadeyle, 2050’ye kadar artacak nüfus kadar kentsel nüfus artışı söz konusu olacak. Bu olgu, mega kent kavramını da ortaya koyuyor. Kentleşmenin bir başka boyutu da, kentlilerin genel olarak orta gelir grubu özelliklerine sahip olmaları, bunun da tüketim ve hizmet sektörünü önemli ölçüde etkileyecek olmasıdır. Nüfus gelişmesinde dikkate alınması gereken bir diğer olgu da yaşlanma. Dünya nüfusunun halen %9’u 64 yaşın üzerinde, bu oranın 2025’te %12’ye çıkacağı hesaplanıyor. Bölgesel bazda bakınca, bu olgu daha da çarpıcı. 64 üzeri yaş grubunun oranı halen, Avrupa da %18, K. Amerika da %15, Japonya’da %27. Bu oranların 2025 yılında, sırasıyla, %23, %20 ve %36 olması bekleniyor. Halen Dünya ortalaması seviyesinde olan Çin 64 yaş üstü olan nüfusunun da artarak %16’ya çıkması söz konusu olacak. Buna karşın, 2025’e kadar OrtaDoğu, Afrika, AsyaPasifik, Hindistan, G. Amerika ülkelerinin nüfusları ağırlıklı olarak genç nüfus olarak devam edecek, yaşlanma daha sonra başlayacak. Nüfusun, bölgelere göre yaş yapısı, şirketlerin, üretimlerini, genç, dinamik ve eğitimli iş DEMOGRAFİK GELİŞMELER Asya’dan ise 3 ülke olduğunu görürüz. Brezilya da G. Amerika’dan listeye girmektedir (Bkz.Tablo). Cebr tarafından yapılan öngörü çalışmasına göre, 10 yıl sonra, 2022’de bu sıralama değişmektedir. İlk on da ABD liderliğini korumakta, ancak, bu kez Avrupa ve Asya’nın 4’er ülkesi ile Brezilya yer almaktadır. Dikkat çekici bir başka konu da, önümüzdeki on yıl boyunca ekonomilerdeki ortalama yıllık büyüme oranlarındadır. Endonezya için bu oranın %11,1, Hindistan için %10,4 ve Çin için %9.0 düzeyinde olması beklenmektedir. Bu tablodan da görüldüğü gibi, eğilim, AsyaPasifik ülkelerinin ekonomideki ağırlıklarını artıracakları yönündedir. 2030’lu yılların başında, Çin’in ABD’yi geçerek lider konuma gelmesi beklenmekte, Hindistan, Kore ve özellikle de Endonezya hızla büyümektedirler. Ekonomi literatüründe BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) ülkelerine zaman zaman, Endonezya, Meksika, Türkiye, hatta Vietnam, Nijerya gibi ülkeler de eklemlenmektedir. Ancak, hangi ülkelerin üst sıraları zorlayacağı, bu ülkelerin ekonomilerinde gözlenecek performanslar sonucunda görülecektir. Gerek Cebr, gerekse Ocak 2013’te yayımlanan PwC öngörüleri, Türkiye’nin en büyük ilk on ekonomi arasına gir mesinin oldukça zor olacağını göstermektedir. Bu kuruluşlara göre, Türkiye’nin 12. ile 16. ekonomiler arasında yer almasının olası olduğu ifade edilmektedir. Türkiye’nin ilk on ülkeyi zorlaması için, 2023 hedeflerine nasıl ulaşılacağının ortaya konması ve bu hedeflere ulaştıracak stratejilerin, önce belirlenmesi sonra da uygulanması gerekmektedir. Diğer taraftan, büyümenin aynı zamanda kalkınmak olmadığı bilinciyle, büyümeyi sürdürülebilir kılacak eğitim, sağlık, barış, kültür, sanat, kadın hakları gibi kalkınmışlık göstergeleri olan konularda gelişmenin sağlanması da öncelikli ve kaçınılmaz olmalıdır. ÜLKE BAZINDA GELİŞMELER Geçen hafta yayımlanan “Sanat işletmeciliği sanatın doğasını bilmeyi gerektirir” yazısı Öğr. Gör. Okday Korunan’a (İstanbul Kültür Üniversitesi İstanbul Devlet Tiyatrosu Sanatçısı) aittir. Yazarımızdan ve okurlarımızdan özür dileriz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle