Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SANAYİİLEŞME POLİTİKALARI Türkiye sanayiden uzaklaşıyor Cumhuriyetin kuruluşundan 1980’lere kadar olan yıllarda sanayileşme hedefi iktisat politikalarının merkezinde yer almış, 1930’lu yıllarda devletin öncülüğünde gerçekleştirilen sanayi yatırımları ile Cumhuriyet tarihinin en tempolu sanayileşme deneyimlerinden biri yaşanmıştır. B. Ali Eşiyok meye başlamış, 2008 yılında %5.9, 2009 yılında ise %7.9 olarak gerçekleşmiştir. Kriz sonrasında imalat sanayinin özkaynak kârlılığında göreli bir artış izlenmekle birlikte, 2012 yılında gerçekleşen özkaynak kârlılık oranı 2007 yılının 2.5 puan daha aşağısında bulunuyor. İmalat sanayiinde özkaynak kârlılığı yanında aktif kârlılığında da belirgin bir aşınma izleniyor. Buna göre 2007 yılında %6.7 olaTablo 2: İmalat Sanayiinde Kâr Oranları (%) rak gerçekleşen aktif kârlılığının 2008 2007 2008 2009 2010 2011 2012 ve 2009 kriz yıllarında sırasıyla %2.6 ve Net Kâr/Özkaynaklar 13.2 5.9 7.9 10.1 8.9 10.7 %3.8’e geriledikten sonra (izleyen yıllar Net Kâr/Toplam Aktifler 6.7 2.6 3.8 4.6 3.7 4.0 da ılımlı bir artış gösterse de), 2012 yıKaynak: TCMB sektör bilançolarından hareketle kendi hesaplamamız. lındaki aktif kârlılık oranının 2007 yılı değerinden 2.7 puan daha aşağıda gerduğu, bunun da ithalata bağımlı bir sanayi yapısı ile soçekleştiği görülüyor. nuçlandığı görülüyor. Başka bir ifadeyle, sanayinin ekonomi içerisindeki yeri giderek aşınırken, imalat sanayinin İMALAT SANAYİNİN karlarında gözlenen düşüş kaygı verici bir gelişmeye işaret YAPISI DÜŞÜK VE ORTA ediyor. Diğer yandan mevcut sanayinin üretim, katma deTEKNOLOJİLERE DAYALI ğer ve tesis yapısı düşük ve düşükorta teknolojilere dayalı İmalat sanayinin teknolojik düzeyine göre katma degelişiyor ve yapı imalat sanayinin giderek dinamik ve yeğer, üretim değeri ve tesis sayısı incelendiğinde (Tablo nilikçi bir sektör olmaktan uzaklaştığını ortaya koyuyor. 3), yüksek teknoloji içerikli imalat sanayinin katma değer Türkiye imalat sanayiinin son yıllarda içerisine sürükpayının %4.5 pay ile son derece düşük kaldığı görülüyor. lendiği olumsuz gelişmelerde 1989 yılında gündeme gelen ve her türlü sermaye hareketlerinin liberalizasyonuTablo 1: İmalat Sanayii /GSYH (%) nu sağlayan 32 Sayılı Karar’ın olumsuz etkilerini belirtmek gerekiyor. 1990’lı yıllarda başlayan ancak esas etkiYıllar 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 sini 2000’li yıllarda gösterecek olan finansal liberalizasyon politikaları sonucunda, kısa erimli spekülatif sermaye K. Değer Payı (%) 23.9 21.9 20.1 19.1 17.8 17.7 17.4 17.3 17.2 16.8 16.2 15.2 15.7 16.2 15.6 girişlerine bağlı olarak değerlenen TL sonucunda ithalat Kaynak: TÜİK veri tabanından hareketle kendi hesaplamamız. patlarken, yerli sanayi bu gelişmeden son derece olumsuz etkilenmekte, artan kredi genişlemiesi tüketimi besleyeDiğer taraftan ileri teknoloji içerikli sektörlerde üretim sindeki yerine bakmak gerekiyor. Bu bağlamda hazırlanan payı %3 ve tesis sayısı payı ise %0.3 oranında bulunuyor. Tablo 3: Türkiye İmalat Sanayiinin Üretim, KatTablo 1 incelendiğinde, imalat sanayiinin ulusal katma İmalat sanayinde yüksek teknolojilere dayalı sektörlerin ma Değer ve Tesis Sayısına Göre Teknolojik Yapısı (%) değer (GSYH’dan) payında son yıllarda belirgin bir aşın marjinal sayılabilecek üretim, katma değer ve tesis sayı (NACE Rev.2) (2010) ma izleniyor. 1998 yılında imalat sanayi katma değer pa sına karşın, düşük teknoloji kategorisinde yer alan sekTesis Üretim Katma yı %23.9 oranında gerçekleşirken izleyen yıllarda düşme törlerin ortalama paylarının son derece yüksek gerçekleşSayısı Değeri Değer eğilimine girdiği (sadece 2010 yılında bir önceki yıla gö tiği izleniyor. Buna göre imalat sanayiinde düşük teknoDüşük Teknoloji 62.3 40.7 38.9 re mütevazı bir artış gerçekleşmiş) ve 2012 yılında %15.6 loji içerikli sektörlerin katma değer payı %38.9 gibi yükDüşükOrta Teknoloji 28.2 32.5 30.9 oranına gerilediği anlaşılıyor. Başka bir anlatımla, 1998 sek bir oranda tespit edilirken, üretim payı %40.7 ve teYüksek Teknoloji 0.3 3.0 4.5 2012 yılları arasında imalat sanayiinin ulusal katma de sis sayısı payı ise %62.3 gibi yüksek oranlarda bulunuyor. OrtaYüksek Teknoloji 9.3 23.8 25.7 ğerden aldığı payın 8.3 puan aşındığı izleniyor. İmalat sanayiinde düşük teknoloji içerikli sektörler ile Kaynak: Eurostat teknoloji sınıflandırmasından ve TÜİK veri tabaTicarete konu olan sektörlerin başında gelen imalat sa birlikte öne çıkan diğer bir kategori de düşükorta teknonından hareketle kendi hesaplamamız. nayiinin katma değer payında gözlenen düşüş, Türkiye’nin loji kategorisi olduğu anlaşılıyor. Söz konusu kategoride son yıllarda sanayisizleştiğini, ulusal ekonominin bu en imalat sanayiinin katma değer payı %30.9, üretim değeüretken sektöründeki üretim kapasitesindeki genişleme ri payı %32.5 ve tesis sayısı payı ise %28.2 oranında gernin durağanlaştığını, bu tablonun önümüzdeki yıllarda çekleştiği izleniyor. İmalat sanayiinde “Ortaileri tekno rek ulusal tasarruf oranlarını aşındırırken, cari açık ve dış ihracat ve rekabet gücünü (yeni sabit yatırımlarda içe loji” kategorisinde yer alan sektörlerin katma değer payı borçlanma ekonominin yumuşak karnını oluşturmaktadır. Sonuç olarak, mevcut iktisat politikalarında ısrar edilrilmiş teknolojik gelişmelerin sınırlı kalması nedeniyle) %25.7 oranında gerçekleşirken, üretim değeri payı %23.8 mesi halinde ya da iktisat politikalarında sanayi lehine geolumsuz etkileyeceği anlaşılıyor. ve tesis sayısı payı ise %9.3 oranında tespit edilmiştir. rekli dönüşümlerin yapılmaması durumunda, Türkiye’nin İmalat sanayiinin teknolojik yapısına ilişkin bu bulyarısanayileşmiş üretim yapısını aşamayacağını özellikle İMALAT SANAYİİNDE KÂRLAR gular, Türkiye imalat sanayinin üretim yapısının esas olabelirtmek gerekiyor. Bu çerçevede sektörel yeniden yapıDÜŞÜYOR rak düşük ve düşükorta teknolojilere dayalı geliştiğini, İmalat sanayinde özkaynak ve aktif kârlılığını göste ileri teknoloji içerikli sektörlerin üretim, katma değer ve lanmayı hedefleyen yeni bir sanayileşme stratejisini hayata ren Tablo 2 bulguları incelendiğinde, gerek özkaynak ve tesis paylarının marjinal kaldığını ortaya koyuyor. Tüm geçirmesi gerekiyor. Bu stratejinin orta ve uzun dönemde gerekse de aktif karlılığında aşınma izleniyor. 2008/2009 sektörler arasında en yüksek katma değer ve üretim pa ülkenin teknoloji üretme kapasitesini geliştirerek, yarısakrizi öncesinde özkaynak karlılığı %13.2 gibi görece yük yına sahip sektörünün düşük teknoloji içerikli sektörler nayileşmiş üretim yapısını hızla dönüştürmesi gerekiyor. Not sek bir orana yükseldikten sonra krizle birlikte hızla düş kategorisinde yer alan gıda ürünleri imalatı sektörü oldu1 Yerden tasarruf etmek için sektörel değerleri vermiyoruz. S anayileşmenin hız kazandığı ve sanayileşmede önemli gelişmelerin yaşandığı bir başka uğrak noktası da ithal ikamesine dayalı sanayi politikalarının uygulandığı 1960’lı ve 70’li yıllardır. Bu yıllarda da Türkiye sanayide önemli dönüşümler gerçekleştirmiş, tüketim mallarının ve kısmen ara mallarının üretiminde önemli gelişmeler sağlandıktan sonra, model sanayileşmede derinleşmeyi hedefleyen aşamada tıkanmıştır. Başka bir ifadeyle, Cumhuriyetin kuruluşundan 1980’li yıllara kadar olan dönemde (özellikle 1930’lu, 1960’lı ve 70’li yıllar başta olmak üzere) sanayileşme toplumsal bir hedef olarak genel kabul görmüş, iktisat politikalarının merkezinde sanayileşme politikaları yer almıştır. Ancak 1980’li yıllarda uygulanmaya konan neoliberal yeniden yapılanma politikalarının öncellikleri arasında sanayileşme, kalkınma, yatırımlar, planlama gibi araçlar yer almamış, Türkiye ile aynı noktada yarışa başlayan ülkeler önemli mesafeler kat edip birçok açıdan gelişmiş ülkeleri yakalarken, Türkiye yarısanayileşmiş bir üretim yapısını aşamamış ve giderek ithalata bağımlı hale gelmiştir. İmalat Sanayiinin Ulusal Katma Değerden Aldığı Pay Düşüyor: Sanayinin ekonomi içerisindeki yerini anlamak için öncellikle imalat sanayiinin ulusal katma değer içeri ğu, söz konusu sektörün katma değer payının %11.7, üretim değeri payının ise %15.2 gibi yüksek oranda gerçekleştiği anlaşılıyor.1 Gıda sektörüne düşük teknoloji içerikli sektör kategorisinde yer alan tekstil ürünleri imalatı ve giyim eşyası sektörlerinin eklenmesi halinde bu üç sektörün imalat sanayi katma değer payı %27.2 oranında gerçekleşirken, üretim değeri payı %30.1 gibi son derece yüksek bir orana yükseliyor. Hiç kuşkusuz tek başına bu bulgu dahi imalat sanayiinin düşük profilli bir üretim ve katma değer yapısına sahip olduğunu açıkça ortaya koyuyor. 1980’lerden günümüze dek uygulana gelen iktisat politikalarının ülkenin giderek sanayisizleşmesine neden ol CBT 1396 14 /20 Aralık 2013