02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sağlık Neden Beynimizde Fırtınalar Var? Kişisel dürtülerimiz ve bunların yarattığı duygusal gerilimi, içinde yaşadığımız toplumsal ve çevresel koşullara uygun bir şekilde giderebilmek! Bunu sağladığımızda ruhsal iklimimiz daha sağlıklı olmakta, öngörülemeyen ve hasar yaratan fırtınalardan korunmaktayız. Dr. İsmet Bora – VKV Amerikan Hastanesi Psikiyatri Bölümü  İ nsanlar sevgi, şefkat, empati, mizah gibi dünyayı daha iyi ve yaşanılabilir kılan özellikler kadar, kötülük, nefret, acımasızlık, ihanet ve yanlış anlama gibi karanlık özelliklere de sahiptirler. Yukarıda sayılan farklı zihinsel fonksiyonların çoğu zaman abartılı hallerini ruhsal rahatsızlıklarda gözlemlemekteyiz. Çünkü zihinsel fonksiyonlarımız beyin dediğimiz organın ürünüdür ve doğrudan onun etkisi altındadır.  Beyin milyarlarca sinir hücresi ve insan  genomundaki 80.000 genin etkileşimiyle oluşan molekül düzeyinde protein üretimiyle çalışan bir organdır. Son yıllarda tıp insan beyni ve genomunun haritasının çıkartılmasında oldukça aşama kaydetti. Peki neden ruhsal hastalıklar için genlerin belirlenmesi hâlâ bu kadar zor? Yanıt: Genler ruhsal hastalıkları kodlamaz. Genler proteinleri kodlar ve ruhsal hastalıkta her bir gen, genetik olarak değişmiş bir proteinin sinsice neden olduğu bir molekül bozukluğu kodlamaktadır. Gelecekte psikiyatlar, tıpkı bugün adli tıp bilimlerindeki araştırmacıların yaptığı gibi, hastalarına ait DNA bilgisine dayanarak belirtiler ortaya çıkmadan, bu moleküler kötüleşmenin beynin bilgi işleme sürçlerinden hangilerini nasıl etkileyeceğini bilecek ve duygu, düşünce ve davranışlarımızda nasıl ifade bulacağını gösterebilecek. Yukarıda anlattığım genetik yatkınlıkları klinikte çalıştığımız üç hastalık üzerinden anlatmak durumu daha anlaşılır kılacak. Şizofreni için genetik risk diğer hastalıklardan çok daha yüksektir. Şizofrenideki moleküler lezyonlar da çok daha iyi tanımlanmışlardır. Biyolojik olarak çok daha fazla risk taşıyan beynin bilgi işleme sistemlerindeki bir bozukluk için hiç stres faktörüne gerek kalmayabilir veya çok az bir stres hastalık oluşumu için yeterli olabilir. Diğer taraftan birçoğumuz depresyona yol açabilecek genetik yatkınlığı taşıyor olabiliriz. Depresyon psikiyatri pratiğinde yaygın hastalıklardan biridir; biyolojik olarak orta derece tanımlanabilir ve ortaya çıkması için ciddi stres faktörleri gerekebilir. Savaş, işkence, tecavüz veya doğal afetlere maruz kalmış bireylerdeyse normal genoma sahip olunmasına rağmen, bilgi işleme süreçleri bozulabilir. Akut stres reaksiyonları veya Travma Sonrası Stres Bozukluğu belirtileri ortaya çıkabilir. Bu açıklamalardan sonra klinik olarak hastalık belirtileri göstermesek de neden beynimizde fırtınalar yaşıyoruz? Sorunun yanıtı için günlük yaşamımızda kendi duygusal gelgitlerimizi gözlemek bile yeterince açıklayıcı olabilir. Hangimiz büyük bir heyecan ve haz duyarak kontrolsüz alışveriş yapıp, kart ekstreleri geldiğinde büyük bir sıkıntı, şaşkınlık yaşamamıştır. Ya da hangimiz yine büyük bir keyifle arkadaşlarıyla yüksek miktarda alkol alıp bir kazaya, gerilime bulaşıp, ertesi gün olanlara inanamamıştır. Bu yazıyı okuyan kişiler olarak şu an kendinizi gözden geçirdiğinizde hep bir daha aynı hatayı yapmayacağım dediğiniz tekrarlayan, benzer bir profilde hatalar zin GENLER RUHSAL HASTALIKLARI KODLAMAZ! ciri öyküsüne sahip olduğunuzu fark edeceksiniz. İnsan olarak bir profile sahip olmakta yaşamımız süresince devam eden ve öğrenilen ‘’bir ömürlük evrim’’ sürecidir. Dürtülerimizi ve duygularımızı kodladığımız, ve tüm memelilerde ortak olan limbik sistemimiz beynin en eski ve ilkel bölgesidir. Beynin frontal bölgeleri ise soyut kavramları oluşturan ve içinde bulunduğumuz toplumsal koşulları, moral değerleri algılamamızı sağlayan kısmıdır. Bu bölüm diğer memelilerden farklı olarak insana özgüdür ve evrim sürecinde en yeni bölgelerden biridir.      Kişisel dürtülerimiz ve bunların yarattığı duygusal gerilimi, içinde yaşadığımız toplumsal ve çevresel koşullara uygun bir şekilde giderebilmek! Bunu sağladığımızda ruhsal iklimimiz daha sağlıklı olmakta, öngörülemeyen ve hasar yaratan fırtınalardan korunmaktayız. ‘BİR ÖMÜRLÜK EVRİM’ Ne kadar dürtüsel (dikkatsizlik, ani kararlar alma ve değiştirme, zararlı davranışları öngörememe, sabırsızlık, dışa dönük ve haz almaya yönelik , risk almaktan kaçınmayan bir yapı) veya Otokontrollü/KompulsifTakıntılı (ayrıntıcı, dikkatli, alışkanlıkları dışına çıkmayan, yeni kararlar almakta zorlanan, davranışlarının yaratacağı sonuçları öngörmeden harekete geçmeyen, içe dönük, sürekli zarara uğramaktan kaygılanarak risk almayan bir yapı) olarak hayata geleceğimiz genetik olarak limbik sistemimiz ve frontal korteksimizde kodludur. Bu skalanın dürtüsel tarafından vazgeçmek bizi duygusuz, heyecan hissetmeyen varlıklara çevirir. Otokontrol tarafından vazgeçmekse, toplumsal varlıklar olarak hayatımızı sürdürmeyi ve geleceğe güven duymayı olanaksız kılar. İnsan olmakla ilgili bu karmaşık ve zor süreçte, dürtü ve otokontrol zemininde ruhsal iklimimizi düzenlemeye çalışırken iki önemli zihinsel aracımız vardır. Bellek ve Bilinç. İnsan profilimiz, başka bir deyişle bireysel kimliğimiz, biriktirdiğimiz yaşantısal anıların tümleşik halidir. Bellek ardışık ve zamana bağlı bir sistemdir. Geçmiş ve şimdinin yanı sıra, gelecekle de ilgili bir çıkarıma bu sayede sahip olabiliriz. Örneğin torunlarımızın sağlıklı ve yaşanabilir bir dünyaya kavuşup kavuşamayacaklarını düşünebiliriz. Bu geleceği anımsamaktır. Zaman bağlamı içerisinde düşünebilmek ruhumuzun iskeletini oluşturur. Bilinç ise ‘’anımsanan şimdi’’ olarak adlandırılabilecek kavramlar, duygular, anılar ve yaşantılardan oluşan benlik duygusunun farkındalığıdır. O an bizim kim olduğumuzu yine bize söyler.  İnsan olarak bizim ruhsal iklimimizi dengelemekteki araçlarımız belleğimiz ve bilincimiz. Bunları kullanamadığımızda genetik yatkınlıklarla ortaya çıkan; şizofreni, bipolar duygu durum bozuklukları gibi mental hastalıklar tedavi edilmediğinde nasıl tekrarlama ve hastalığın kronikleşme riski artıyorsa, bizim kendi ruhsal iklimimizdeki fırtınalar da artacaktır. Bu süreci olumsuz (diabolik) öğrenme modeli olarak tanımlıyoruz. Devam eden semptomlar veya kötü alışkan SKALANIN İKİ UCU: DÜRTÜSEL VE OTOKONTROLLÜ YAPI lıklar, hasta devreler oluşturarak, sağlıklı telafi edici mekanizmaları ortadan kaldırıp, kritik düzenleyici proteinleri fosforile ederek hasta devrelerdeki hücresel iletinin daha etkin olmasını ve daha iyi hücreler arası bağlantılar kurulmasına yol açar. Bu durumda beyinde olumsuz ve daha baskın bir tür yazılım oluşacak ve depresyon, panik bozukluk, obsesifkompulsif bozukluklar veya skalanın diğer ucundaki alkolmadde bağımlılığı, patolojik kumar, öfke patlamaları vb. ruhsal rahatsızlıklarda, bilişsel süreçlerde değişikliklere neden olacaktır. Tam da bu nedenle depresif kişiler bir olayın olumsuz yönlerini daha fazla algılayacak, panik bozukluğu olan panikten korkacak ya da bağımlı bir insanın her edimi kendisine maddeyi çağrıştıracaktır. BELLEK VE BİLİNCİN ROLÜ CBT 1391 17 / 15 Kasım 2013 Öğrenme süreçlerinin bellek ve bilincimizdeki önemi nedeniyle, özellikle çevresel koşullar ve stres yönetimindeki yetersizliklerle daha bağlantılı ruhsal sıkıntılarda ilaç tedavileriyle birlikte uygulanan bilişsel terapiler yukarıda anlattığım hastalıkların tekrarlama riskini azaltmaktadır. Kısaca dünyaya geldiğimiz genetik mirasla bu skalanın neresine yakın olduğumuzun bilincinde olmak ve ‘’bir ömürlük evrim’’ sürecinde olumlu deneyimlerimizi artırıp, öğrendiklerimizi pekiştirerek belleğimizi daha işlevsel kılmak yükümlülüğümüz var. Bunu gerçekleştirdiğimizde benliğimizin artı ve eksileriyle farkında, anılarımızı iyisi ve kötüsüyle gerçekçi bir şekilde kaydetmiş bireyler olacağız. Bu bireyler karşılaştığı sorunlar karşısında olduğundan farklı görünmeye çalışmayan, çözüm üretmek adına anılarını çağırmakta zorlanmayan veya bunları çarpıtmak zorunda kalmayan insanlardır. Sonuçta bu zihinsel fonksiyonlarımız sağlıklı işlediğinde, zihnimiz beynimize düşman olmak zorunda kalmayacaktır. Ruhsal iklim değişiklikleri her zaman olacak ama yıkıcı fırtınalar söz konusu olmayacaktır. BELLEĞİ DAHA İŞLEVSEL KILMAK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle