24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

• KÜLTÜR • DOĞAN KUBAN Yakındoğulu Osmanlılar Müslümanlar dünyayı öğrenmekte geç kaldıkları için 19. yüzyılın başında İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar sömürge olarak yaşadılar. Zorba rejimler altında yeni dünyayı anlamakta zorluk çektikleri için ikinci sömürge aşamasına başlamak üzereler. Fakat bu yeni sömürgelik biraz daha avantajlı. Arabaları, televizyonları, cep telefonları, internetleri ve kredi kartları olacak. Bugün bir şey değişmedi. 1964’te Suriye’de Kasr elHayr kazısında çalışırken işçiler civardaki bir bedevi şeyhinin aşiretinden geliyordu. Okuma yazma bilmeyen çöl Arapları bana ve asistanım Selçuk Batur’a Türk olduğumuzu öğrendikleri için, ‘Antakya’yı ve İskenderun’u geri alacağız’ diye laf atarlardı. Hatay’da zorbalık eden kim olduğu belirsiz adamlara lütfen dikkat edin! İslam dünyasında demokrasi olmasını istemek çok güzel. Ne var ki bu sütunlarda yineleyip durduğum Demokrasi cehaletle birlikte olbir söz var: Jefferson ‘D maz’ demiş. İslamda demokrasi zaten olmadı. Çünkü kütleler cahil. İslam dünyasında rüzgârsız yelken açmadan önce Türklere karşı Arap ve İranlıların tutumunu öğrenmeniz gerek. Benim o ülkelerde algılarım şöyle oldu. Arapların ve İranlıların okumuşları Türklere yukarıdan bakarlar. Bizi sonradan görme, cahil emperyalistler olarak görürler. Onlar için Türk kültürü iyi anlaşılmamış İran ve Arap kültürüdür. Mısır ve Irak’ta bazı Türk ve Çerkez kökenli Araplar bu konuda biraz farklı düşünürler. Cahil Araplar bütün Kuzey Afrika’da Müslümanın Arapça konuşması gerektiğini düşünürler. Türkiye’de cahillikten söz edince kimisi kaşını kaldırıyor. Fakat aklına matbaayı 300 yıl sonra aldığımızı, sanayi devrimini hâlâ gerçekleştirmediğimizi ve kurumların adını değiştirmekle içeriğini değiştirmek arasında büyük bir uçurum olduğunu akıl edemiyor. Yakındoğu bir mayın tarlasıdır. Tarlanın ortasında Suriye ve Lübnan vardır. Burada devletlerin sınırları masa üzerinde cetvelle çizilmiştir. Fakat içinde tarihin en eski dönemlerinden bu yana kalmış etnik ve kültürel mayınlar vardır. Orada Osmanlı bir mütegallibe olarak görülür. Arapların yazarları tarih yazarken kabilse hiç Türklerden söz etmezler. Müslüman kültürünün Ortaçağda kaldığını hatırlamazlar. Uluslararası kültür yaşamına katkısı olanlar içinde ülkelerinde yaşayan azdır. Fakat Batı Akademia’sında İslamı onlar temsil ederler. Sevgili Okuyucular, Bir rüya gördüm. Ermenilerle çok iyi anlaşıyorduk. İranlılar bizim gibi düşünüyorlardı. İrak ve Suriye Arzı ubudiyetlerini bildirmişlerdi. Kürtlerin birliği sağlanmıştı. Suriye Alevileri ve Hıristiyanları dört gözle Sünni Osmanlıları bekliyorlardı. Sadece, her şey bu kadar iyi iken, El Kaide’nin Antakya’da ne işi olduğunu anlayamadım. Onu da CIA çözümler diye düşünürken uyandım. Hayırdır inşallah, Allah yazdıysa bozsun!’ Teyzem ‘H derdi. CEHALETLE DEMOKRASİ OLMAZ F akat 2012 yıllıklarına bakınca petrolcü ortaklar dışında, Müslümanlar adam başına ulusal gelirleri birkaç bin doları geçmeyen 1.5 milyar fakir. Ulusal gelirin bölüşümünün insafsızlığını düşününce, tüyler ürpertici bir fakirlik var. Eğer Mısır’a, Pakistan’a giderseniz, istatistiğe gerek kalmadan, görürsünüz. Bütün dünyayı uyutan en büyük yalan, sömürgeci Viktorya devrinden kalan, küflenmiş sürekli gelişme yalanıdır. Harvard Üniversitesi’nin en tanınmış biyologlarından Edwar O. Wilson’un 1999 da yayımlanan ve ulusal ‘Bestseller’ olan bir kitabı vardı: ‘Consilience The Unity of Knowledge’ (Bilginin Bütünlüğü). O kitabın son bölümünün adı ‘Hangi Amaç İçin’ adını taşır. Oradan iki cümle aldım: ‘Homo Sapiens yer kürenin sağlayabileceği gıda ve su kaynaklarının sonuna ulaşmaktadır.’ ‘Bugünkü teknoloji ile dünyayı Amerika düzeyine getirmek için iki ekstra yerküre daha gerek!’ Bu ekstra yerküreler yok. Müslümanların da çağdaş teknolojiye Amerika gibi sahip olup ürettiklerini varsayarsak Müslüman dünyanın varabileceği refah düzeyi bugünün Türkiyesi’nden biraz hallice olur. Tabii eşit üleştirilirse! Bu ülkelerin bilgi ve teknoloji altyapısını da düşünürseniz, neredeyse olanaksız. Söürgelik olasılığı da burada yatıyor. mü Peki, Suriye’de hangi amaç ve kimin amacı için insanlar birbirlerini boğazlıyorlar? Yaşamlarını feda etmeye hazır insanlar İslam dünyasının bir köşesinden öbür köşesine nasıl taşınıyorlar? Zaten hiçbir yerde olmayan demokratik hak gibi bir safsataya inanılabilir mi? Komplo ya da başka şey, İsrail’in ulusal geliri İslam ülkeleri ortalama gelirinin dört katı nasıl oldu? Müslümanların bundan haberi var mı? . FaDünyaya köle olmak zor değil. Üç öğesi var: 1. kirlik 2. Cahillik 3. Toplumsal Parçalanma. KÖLE OLMANIN ÜÇ KOŞULU Toplumsal parçalanma bu bileşenlerin en aptalı, en yaygını ve en tehlikelisi. İslam dünyası da bunlarla dolu. Bir buçuk milyar Müslümanı bir yüzyıl daha köle olarak kullanmanın peşinde olanlar SünniAlevi, laikdinci, çağdaşgelenekçi bölünmelerine ellerini ovuşturarak bakıyorlar. Eğer buna kardeşlerin, hiziplerin, dostların örgütlenmelerini de eklerseniz her birini dost olarak destekleyecek ne çok Hıristıyan ve Yahudi örgütü olabileceğini tahmin edemezsiniz. Müslümanlar neden bu kadar aptal ve işbirliğine amade? Bu dünyayı birbirine dolaşmış bir bütün olarak düşünün. Yakın geçmişte ne oldu? İrak yok oldu. Şimdi orada herkes birbirinin boğazını kesmekle meşgul. Suriye’nin dengesini bozdular. Tunus, Libya ve Mısır’da rejimler çöktü . Bunun demokratik halk hareketleri olduğu hikâyesine kargalar bile güler. Arap Baharı bir Batı uydurmasıydı. Sonunu çabuk gördük. Şunu öğrendik: Sömürülecek İslam Batı’ya ‘ılımlı’ bakan İslamdır. Batı’nın dostu, çağdaşlığın dostu olduğu için değil, Batı’ya direnemeyecek kadar cahil olduğu için. Fakat İslam dünyasının başındaki bütün bu belaların Batı kapitalizminin Avrupa’da ve Amerika’daki ekonomik krizi ile eşzamanlı olması bir anlam taşımıyor mu? Adamlar kendi işlerini düzeltmeye uğraşsalar ve dünyayı da bir ekonomik çöküntüden kurtarsalar daha iyi olmaz mı? Fakat geç kapitalizmin çöküşünü engellemenin en kolay yolu sömürülecek ülkelerin dizginlerini ellerinde tutmaktır. İslam dünyasının başına bunu anlayacak idareciler neden gelmiyor acaba? Boyuna cehaletten söz etmek boşuna değil. Nedeni Müslümanların sürüp giden genel cehaletleri ve vurdumduymazlıkları. Dünyadan, bilimden teknolojiden habersizlik. Türkiye’de üniversitelerde ve tıp alanında yapılan uygulamaları bilimsel açıdan irdelerseniz, bu konuda oldukça aydınlanabilirsiniz. Türkler, Arapların ne kadar İslam dayanışmasına metelik verdiklerini Birinci Dünya Savaşı’nda gördüler. Tayfun Akgül 19.Ulusal Sosyal Psikiyatri Kongresi Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı, Türkiye Sosyal Psikiyatri Derneği ve Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından birlikte düzenlenmekte olan 19. Ulusal Sosyal Psikiyatri Kongresi, “Sağlıkta Dönüşüm: Sağlık Çalışanları ve Hekim Ruh Sağlığına Olası Yansımaları” temasıyla 5 7 Eylül 2012 tarihleri arasında Edirne’de Trakya Üniversitesi Balkan Kongre Merkezi’nde yapılacaktır. Kongre Eşbaşkanı Prof. Dr. Ercan Abay ve Doç. Dr. Bedriye Öncü, bu kongrenin sosyal konuların, hastaların ve yansımalarının hep birlikte değerlendirilebileceği bir platform oluşturacağını belirtiyor. Kongre ile ilgili ayrıntılı bilgi: http://www.sosyalpsikiyatri2012.org/ CBT 1324/ 5 3 Ağustos 2012
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle