Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SON ARAŞTIRMALAR Çift güneşli gezegenler var Şişmanlar ve diyabet hastalarına yeni ilaç umudu rıldıkları bilinmiyordu. Bu rolün irisin tarafından üstlenildiği sanılıyor. Söz konusu “spor hormonu” sadece farede değil insanda da üretilmekte ve irisin şaşırtıcı bir şekilde iki türde de aynı. Hormonun evrim süreci içinde değişmemiş olması önemli bir işleve işaret ediyordu. İşte araştırmacılar bu fonksiyonu incelemek için hareketsiz ve şişman farelerde irisin üretimini arttırdı. İlginç bir şekilde on gün sonra kan şekeri ve ensülin değerleri düzelmiş. Hatta beden ağırlığı bile biraz azalmış. Fakat, irisinin uzun vadede zayıflatıcı etki gösterip göstermediği henüz bilinmiyor. Planlanan uzun vadeli deneyler ilk önce deney hayvanlarında daha sonra ise klinik araştırmalarda uygulanacak. İrisinin doğal olarak kanda bulunması, tamamen tehlikesiz olduğu anlamına gelmiyor. Ayrıca leptin gibi diğer hormonlarla gerçekleştirilen araştırmalar da hayvan deneylerinin birebir olarak insanlar için de geçerli olmadığını gösterdi. Fakat bilim insanları yine de çok iyimser, hatta yeni ürünü pazarlayacak bir firma bile kurmuşlar. lı tünelleme mikroskobuyla mümkün olmuş. Pusula gibi aletlerde kullanılan bildik mıknatıslar genelde demir, nikel veya diğer elementlerden elde edilen ferromanyetik malzemeden üretilir. Bilgisayarlardaki veri baytları da minik ferromanyetik çubuklara yerleştirilir. Ancak hafıza noktalarının arasında, birbirlerine çok daha yakın durabilen anti ferromanyetik çubukların aksine, asgari bir mesafenin bulunması gerekiyor. Bilim insanları şimdi biri sıfır diğeri bir için olmak üzere, iki farklı anti ferromanyetik koşullar oluşturan kısa demir atom sırası üreterek dünyanın en küçük belleğini üretmeye başardı. Uzay teleskopu Kepler’in tespit ettiği iki uzak gezegenin semalarında çift güneş parlıyor. Bu iki uzaktaki gezegen iki yıldızdan oluşan bir sistemin etrafında dönüyor. Bilim insanları bu sistemi Star Wars filmindeki hayali gezegen Tatooine’ye benzettiler. Harvard Smithsonian Astrofizik Merkezi’nden Josh Carter, geçen yıl da benzer bir gezegen bulduklarını hatırlattı. Kepler34b ve Kepler35b katalog numarası alan Satürn büyüklüğündeki iki yeni gezegen, gaz halinde. Kepler34/b, birbirlerinin çevresini 28 günde tamamlayan iki güneşin etrafını 289 günde çevreliyor. Kepler35b ise birbirlerinin çevresini 21 günde tamamlayan yıldızlarını çevresini 131 günde tamamlamakta. Güneşler bizim Güneşimize benzeseler de, geçici olarak birbirlerinin üzerlerini örttükleri için gezenlere ulaşan ışın miktarı da düşüyor. Bu uzaktaki iki gezegende bu nedenle kaotik hava durumları da yaşanıyor olabilir diyen San Diego Eyalet Üniversitesi’nden William Welsh, dört mevsim içinde yılda birkaç kez olağanüstü sıcaklık oynamaları tahmin ediyor. Kepler araştırmacıları Eylül 2011 tarihinde çift güneşli bir gezegen daha bulmuşlardı. O zamanlar bunun istisna bir durum olup olmadığı bilinmiyordu. Ama artık Samanyolu’muzda milyonlarca çift güneşli gezegenin olrduğuna inanıyorlar. Bugüne kadar bulunan üç gezegen, yeni bir gezegen sistemi sınıfının varlığı olarak kabul edildi. Amerikalı araştırmacılar farede ve insan bedeninde yeni bir hormon tespit etti. Nature dergisindeki habere göre “İrisin” sportif etkinliklerden sonra kas hücrelerinde oluşmakta ve beyaz yağ hücrelerini kahverengi yağ hücrelerine dönüştürmekte. Bununla birlikte glikoz metabolizmasının da iyileşiyor olması, hareketsiz insanları spor yapmadan diyabet 2 hastalığından koruyabilmenin umudu doğdu. Boston DanaFarber Kanser Enstitüsü’nde Bruce Spiegelman ve ekibi, hormonu, Homer’in destanında tanrıların habercisi olan Yunan tanrıçası İris’ten esinlenerek isimlendirdi. İrisin içinde üretildiği, kas hücrelerinin hizmetinde yolculuk ediyor. Hedef organ, irisinin etkisiyle metabolizmalarını enerji depolamadan enerji yakmaya değiştiren yağ hücreleri. Bu süreçte beyaz yağ hücreleri kahverengi yağ hücrelerine dönüşür. Kahverengi yağ hücreleri daha birkaç yıl önce yetişkinlerde keşfedilmişti. Amerikalı irisini, PGC1alpha’nın anlamını araştırırken keşfetmişler. PGC1alpha sportif etkinlikle Papua Yeni Gine’de gelmiş geçmiş en küçük omurgalı bulundu. Kurbağa, topu topu yedi ila sekiz milimetre kadar büyüyor. Yeni kurbağa ilk kez görüldüğü Amau köyünden esinlenilerek Paedophyrne amauensis olarak isimlendirildi. Koyu kahverengi kurbağanın parmakları pek belirgin değil ve göreceli olarak büyük gözleri var, diyor Lousiana Eyalet Üniversitesi biyologu Christopher Austin. Sabahın erken saatlerinde ve akşamları etkin olan kurbağa tiz sesler çıkarsa da yeniden ses çıkarabilmesi için bir ila üç dakikada bir dinlenmesi gerekiyor. Tropikal ormanlarının zeminlerindeki nemli yeşilliklerinde yaşıyor. Bilim insanları geçen Aralık ayında da yine Papua Yeni Gine’de minik kurbağalar bulmuşlardı ve boyları 8,5 ila 9,3mm arasında değişiyordu. Honolulu (Hawaii) Bishop Müzesi’nden Fred Kraus, Paedophryne dekot ve Paedophyrne verrucosa olarak adlandırılan bu iki kurbağayla ilgili araştırma yazısını ZooKeys dergisinde yayımlamıştı. Yedi milimetrelik omurgalı rin ardından kaslarda üretilmekte ve anlaşıldığı üzere bedensel hareketlerin sağlık üzerindeki olumlu etkisinden sorumlu. Olağanüstü miktarda PGC1alpha üretecek şekilde genetik değişimden geçirilen fareler, Spiegelman’a göre adipositas (şişmanlık) ve diyabete karşı spor yapmaya teşvik edilen fareler kadar dirençliler. Bugüne kadar bu sinyallerin diğer hücrelere ne şekilde akta Amerikalı ve Alman bilimciler dünyanın en küçük manyetik veri belleğini üretti. Bir veri baytında on iki demir atomluk yer bulunuyor. Buna göre bellek yoğunluğu bildik sabit disklere kıyasla yaklaşık bin misli fazla. Bu açıdan bakıldığında yeni manyetik bellek insanın kalıtım malzemesi DNA ile aynı bellek yoğunluğuna sahip. Elektronik durmadan küçülüyor. Bilimciler bu gelişimin atomlara kadar devam edip etmeyeceğini araştırdı. Bu amaçta ilk kez, bugüne kadar veri güvenliği için uygun olamayan anti ferromanyetik malzeme kullanıldı. Science dergisinde tanıtılan süper bellek, ancak belli koşullarda üretilebilmekte. Bellek şimdilik sadece eksi 268 derece sıcaklıkta sağlam kalabiliyor. Ayrıca yapılar her atom için tek tek üretilmiş. Bu da sadece tarama Dünyanın en küçük belleği Avrupa’da da yedi milyon yıl kadar önce, yani bugüne kadar sanılandan daha uzun bir süre insansı maymunlar yaşıyormuş. Bulgaristan’ın Chirpan kentinde bulunan dişin kalın minesi hominid için tipik bir özellik. Hominidler aralarına insansı maymun ve in Avrupa’daki en yeni hominid kalıntısı sanların da dahil olduğu primat grubunun temsilcileridir. Yedi milyon yıllık yaşı, kalıntıyı, Avrupa kıtasında bulunan en yeni insan öncesi Hominid örneği haline getirdi, diyor araştırmacılar Journal of Human Evolu Araştırma ALKOL BAĞIMLILIĞININ MEKANİZMASI DA ÇÖZÜLDÜ Amerikalı bilim insanları ilk kez alkolün de kokain ve diğer uyuşturucular gibi beyinde endorfin salgısına neden olduğunu kanıtladı. Afyona benzer uyarı maddeler, beyindeki ödüllendirme sistemine dahil olan iki bölgeyi uyararak, yoğun rahatlama hissini uyandırır. Fakat bu afyonumsu uyarı maddeleri aynı zamanda daha fazlasını isteme arzusunu da güçlendirir. İşte bu mekanizma da alkol bağımlılığının itici gücü, diyor Kaliforniya Üniversitesi araştırmacıları, Science Translational Medicine dergisinde. Alkolün etkisi uzun bir süredir araştırılmasına rağmen, beyindeki hangi mekanizmaların bağımlılıktan sorumlu olduğu bilinmiyordu. Son araştırma sayesinde kesin süreçler saptandığı için alkoliklere daha iyi yardım olanağı doğdu. Araştırma çerçevesinde 13 alkol bağımlısı ve 12 bağımlılığı olmayan kişinin beyni alkol içiminden önce ve sonra pozitron emisyon tomografisiyle (PET) taranmış. Radyoaktif işaretli bir madde ise beynin neresinde ve ne miktarda endorfin salgılandığını göstermiş. Buna göre alkol, ön beynin iki alanında ( Nucleus accumbens ve orbifrontal korteks) uyarı maddeleri salgılıyor. İki bölge de ödüllendirme sisteminin bir parçası ve mutluluk duygusu kadar bağımlılıkta da önemli bir rol oynuyor. Bilim insanları alkolik olan ve bağımlı olmayan alkol tüketicileri arasında da farklılık saptadı. Alkolikler, orbifrontal kortekste ne kadar çok endorfin salgılanırsa sarhoşluk hissini o denli hissetmiş. Oysa diğerlerinde sarhoşluk hissi artmamış. Bu da alkolün, bağımlıların beynini değiştirdiği anlamına gelmekte. Yeni bulgu sayesinde alkol bağımlılarını daha iyi tedavi edecek olanaklar doğdu. Halihazırda kullanılan Naltrexon maddesi afyon benzeri maddelerdeki tüm kenetlenme bölgelerini bloke ediyor. Bu nedenle de kısmen şiddetli yan etkilere neden olmakta. Bu yüzden de tedavi olmak isteyenler ilacı almaktan vazgeçiyor. Son araştırmada alkol bağımlılığının sadece tek bir bağlantı noktasına (MuOpioid reseptörü) uzandığı bulundu. Dolayısıyla da sadece bu reseptörü bloke edecek olan ilacın da daha az yan etki yaratması bekleniyor. CBT 1297/ 4 27 Ocak 2012