Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) Cumhuriyet devrimi ve demokrasi Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkemizde demokrasinin bulunmadığını söyleyenler, devrimlerle demokrasi arasındaki bağdan habersiz olanlardır. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com Pazarlama, reklam, marka bilinirliğini artırmak, etkileşimi satışa dönüştürmek, üst düzeyde sosyal medya bilinirliği oluşturmak, sosyal medyayı şirket stratejisine ancak üç yılda bütünüyle entegre edebilmek, sosyal medya teknolojilerine daha çok yatırım yapmak... İşte gökdelenlerden bakıldığında görülen sosyal medya tablosu! C Sosyal Medya, Kurumsal Dünya Sosyal medyayı incelediğimiz bu dizide öncelikle belirtmek gerekir ki sosyal medya bireylerde başlayıp bireylerde biten bir olgu değildir. Milyarlarca insanı etkileyen bu dünyada şirketler, pazarlama, reklam, markalaşma, satış gibi kurumsal olgular da yer almaktadır. Kurumsal açıdan sosyal medya iki vadede ele alınıyor. Kısa vadede sosyal medyanın kurumsal getirileri finansal gelir ve dijital dünyada varlık olarak değerlendirilirken, uzun vadede bunların risk yönetimi ve marka güçlendirme şeklini alması bekleniyor. Marka güçlendirme çalışmaları uzun soluklu bir amaç olduğundan şimdiden başlamış durumda. Müşteri beklenti, görüş ya da şikâyetlerini iş süreçlerine dahil etme konusu hâlâ dördüncü sırada. Daha geniş bir müşteri potansiyeline ulaşma amacı ise altıncı. Sosyal medya olgusu en üst düzeyde algılanmış durumda. Şirket üst düzey yöneticileri sosyal medyada kişisel olarak var olmaya ve müşterileri ile etkileşim kurmaya başlamış durumdalar. Şirketlerin yüzde 80’i 2011’de sosyal medyayı en az bir kez kurumsal bir amaç için kullandığını beyan ediyor. Kurum içinde sosyal medya sorumluluğu da değişiklik gösteriyor. Bir analize göre dünya genelinde firmaların %41’inde bu sorumluluk pazarlama birimlerindeyken %30’unda kurumsal iletişim biriminde. Ancak %6’lık bir grup, ayrı bir sosyal medya yapılanması oluşturmuş. Yapılmış olan yatırım süreleri değerlendirildiğinde ise bir firmanın sosyal medyayı stratejilerinin içine bütünüyle entegre edebilmeleri için en az üç yıllık bir süreye gereksinim var. Sosyal medyanın her sektördeki olgunluk düzeyi de farklılık gösteriyor. Başı çekenler eğitim, iletişim, hizmet sektörleri. Nal toplayanlar ise üretim, kamu ve enerji gibi sektörler. Pazarlama departmanları, gelecek 35 yıllık bir periyodda pazarlama faaliyetlerini en çok sosyal medya teknolojileri üzerinde artırmayı planlamakta. Bunu müşteri analizi, müşteri ilişkileri yönetimi, mobil uygulamalar gibi teknolojiler izliyor. Buradaki temel motivasyon ise müşteri beklentilerinin sürekli değişiyor olması. Sosyal medya yatırımları her geçen yıl artıyor. Genelde yatırım kurum içi yapılanma ve personel alımı, sosyal medya sitelerinde var olma ve reklam verme faaliyetlerine yapılıyor. Global sosyal reklam pazarı her geçen yıl artıyor. 2009’da 2 milyar 380 milyon dolar olan reklam pazarının 2013’te on milyar dolara ulaşması bekleniyor. Facebook’un 2012’de bu pastadan yaklaşık altı milyar dolar, Twitter’ın ise 260 milyon dolar kazanması öngörülüyor. Firmalar sosyal medyaya ayırdıkları reklam bütçelerini genelde internetin diğer alanlarından kısarak yapıyorlar. TV, gazete ya da radyo reklamları devam ediyor. Ancak TV ile internet arasındaki uçurum, internetin lehine giderek kapanıyor. Sosyal reklam amacıyla dev markalar sosyal medya siteleriyle kurumsal anlaşmalar yaparak, özel sayfalar açmaya başladılar bile. Firmalar için kendi web sitelerinden sonra en önemli üç site sırasıyla Facebook, Youtube ve Twitter. Facebook kullanıcıları da Facebook sayfalarında daha çok indirim, promosyon sayfaları görmek istiyor. Sosyal medya pazarlama birimleri sayesinde ticarileşirken, iletişim birimleri sayesinde markalaşma, müşteri ile iletişim konularında güçlü bir unsur olarak olgunlaşıyor. Bu sayede müşteriyi dinlemenin önemi artıyor ve sosyal medya müşteri çağının katalizörü haline geliyor. umhuriyetin ilk yıllarında demokrasinin bulunmadığı ve ülkemizde demokrasiye ilk kez 1946’daki çok partili siyasi sistemle geçildiği düşüncesi o kadar çok ileri sürüldü ki, Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki demokrasinin varlığını savunmak neredeyse imkânsız hale getirildi. Bu nedenle burada bir kez daha 1923 Cumhuriyet devrimimizin aynı zamanda bir demokratik devrim olduğunu savunmayı zorunlu görüyoruz. Demokrasi, öncelikle insanlar arasındaki hak eşitlikleriyle ilgilenir. Aynı zamanda ve temel olarak da mümkün olabildiğince insanlar arasında fiili eşitliğin sağlanması sorunuyla ilgilidir. Toplumsal demokrasinin nihai amacı, sosyal sınıf farklılıklarının kaldırıldığı ya da en alt düzeye indirildiği bir toplumu ve toplumsal yönetim sistemini yaratmaktır. Hiç kimse istediği zaman devrim yapamaz. İnsanlığın şahit olduğu büyük devrimler halk kitlelerinin ağır ve uzun süreli sömürü ve baskı altında kalması koşullarında gerçekleşmiştir. Fransız devrimi, feodal rejimi yok ederek burjuvaziye, işçi sınıfına ve köylülere eşit insan hakları ve bazı fiili kazançlar getirmiş, Sovyet devrimi de Çarlık Rusyası’nın hem feodal, hem kapitalist rejimini devirmiş ve çarlığın vahşi kölelik koşullarındaki bütün yoksul halka özgürlüklerini vermiş ve onları köle statüsünden eşit vatandaşlar statüsüne yükseltmiştir. Fransız devrimi ve Sovyet devrimi insanlık tarihinin en büyük devrimlerinden ikisidir. Bu iki büyük devrim, halkları baskı altında tutan antidemokratik zırhları parçalayarak demokrasinin önünü açmış ve temellerini yaratmıştır. Sovyetler Birliği’nde demokrasinin gerilemesi Stalin döneminde olmuştur. Demokratik olduğu için gerçekleşebilen Sovyet devrimi, diğer bazı nedenlerin yanı sıra demokratik özelliğini yitirdiği için de yıkılmıştır. Şimdi Cumhuriyet devriminin demokratlığı meselesine gelelim. Cumhuriyet devriminin demokrat olup olmadığının ölçüsü, halkın eski kulluk rejiminden sıyrılması yönünde gerçekleştirilen dönüşümlerin biçimi, niteliği ve bunların toplam düzeyidir. Cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleşen demokratik dönüşümlerin başlıcalarını şöylece sıralayabiliriz: • Cumhuriyet devrimi, halk kongreleriyle başlamış, DEMOKRATİK NİTELİK Ulusal Meclis’le devam etmiş ve onunla zafere ulaşmıştır. • Ülke nüfusunun çoğunluğunu oluşturan köylülerin durumunu düzeltmek için önemli adımlar atılmıştır. 1925’te aşar vergisi kaldırılmış ve köylülere nakdi yardım fonları oluşturulmuştur. • Cumhuriyetin ilk yıllarında, Şark Demiryolları Şirketi işçileri, İstanbul posta dağıtıcıları, İzmir kuru meyve fabrikaları işçileri, İstanbul Liman İşletmesi işçileri, İstanbul tramvay işçileri grevler yaptılar. İşçiler bu grevlerinde, İttihat ve Terakki hükümetleri dönemlerinde yapılan grevlerdeki baskıların ve provokasyonların hiçbiriyle karşılaşmadan grevlerini sürdürdüler. • Yoksul fakat zeki ve yetenekli halk çocuklarının eğitimini üstlenmeyi devlet önemli bir görev olarak gördü. Ülkenin her yöresinde parasız yatılı bölge okulları açıldı ve başarılı öğrencilere yükseköğrenimlerinin sonuna kadar burs imkânı sağlandı. Ülkemizin daha sonraki döneminde bilim, eğitim ve siyaset yaşamında bu okullardan yetişen başka bir durumda kaybolup gidecek fakir çocukların önemli katkıları oldu. • Hamalın da, sandalcının da kısa sürede okuyup yazabilmesini sağlayacak büyük harf devrimi yapıldı. Tarihin ve siyasetin her zaman kıyısında kalmış yoksul kitleler ilk defa bu devrimden sonra dünyada ve ülkelerinde olup bitenleri anlamalarına imkân verecek bir olanağa kavuşmuş oluyorlardı. Bir devrim ile demokratik hakların ve imkânların geliştirilmesi ilişkisine 1928 harf devrimi kadar uyan güzel örnekler çok azdır. • 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun ile kadın erkek eşitliği gerçekleşti ve her vatandaş yasalar önünde özgür ve eşit bireyler haline geldi. • Laikliğin gerçekleştirilmesiyle, dinler ve mezhepler arasında ayrımcılık yapma, dinsel ve mezhepsel düşünceleri siyasi yaşama yansıtarak egemenlik sağlama ve böylece insanlar arasındaki eşitsizlikleri güçlendirme ortamları zayıflatıldı. Bütün bunlar, büyük demokrasi hamleleri değil midir? Demokrasinin daha yüksek formları, ancak yüksek bilinçli bireylerden oluşmuş uluslarda görülebilir, tarikatların, aşiretlerin vb. yönlendirdiği topluluklarda değil. Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkemizde demokrasinin olmadığını ileri sürenler, devrimlerin demokrasi ile ilişkisinden habersiz görünüyorlar. Ancak devrimlerin demokrasi ile ilişkisi görülmeden, ne demokrasi, ne de devrimler anlaşılabilir. olmak üzere tüm canlıların yaşamını tehlikeye atıyor. Dünyada 14 milyon ton üretimi olan demir çelik korozyona uğruyor. Bozunan malzemeler, tasarım amaçlarını sağlamadıkları için kullanılmaz hale geliyor ve bunun sonucu olarak başta insan olmak üzere tüm canlıların yaşama tehlikeye girdiği gibi çok büyük maddi kayıplara neden oluyor. Deniz kenarındaki betonarme yapının çökmesinin, işlevini yitiren kilit bir parçadan dolayı uçağın düşmesinin nedeni korozyon olabilir. Korozyon; atmosfere maruz kalan, su içinde, toprağa gömülü veya kimyasal malzemelerle temasta olan metalik malzemelerin en önemli düşmanlarındandır. Farkında olunmayan gizli tehlike korozyon dünyayı büyük bir ekonomik krize uğratıyor. Türkiye’nin toplam kaybının ise 45,6 milyar dolar civarında olduğu tespit edildi. 9 13 Eylül 2012’ de Sheraton İstanbul Maslak Hotel’de gerçekleşecek olan kongrede korozyonla mücadele konusu uzman bilim adamları tarafından ele alınacaktır. 5. Erdal İnönü Günü T.C İstanbul Kültür Üniversitesi, geleneksel Erdal İnönü Günü etkinliklerinin beşincisini bu yıl 24 Şubat 2012 tarihinde saat 15.0017.00 arasında gerçekleştirecek. Geçen yıl üniversitenin onursal doktora unvanı verdiği Prof. Dr. Doğan Kuban, bu yıl konuşmacı olarak etkinliğe katılacak Bu yıl ayrıca Erdal İnönü’nün kendisinin kurduğu Zehra Yıldız Vakfı sanatçıları da etkinliğe mini bir konser ile katılıyor. Bunun yanı sıra Erdal İnönü Karikatür Sergisi de etkinlikte yer alacak. CBT 1297/ 12 27 Ocak 2012 Gizli tehlike korozyon Metalik malzemelerin içinde bulundukları ortamın bazı element veya bileşenleri ile tepkimeye girerek bozunmaları olarak tanımlanan korozyon, en başta insan