Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Mevlâna Celalettini Rumi Yüz yılların ötesinden bize seslendi, Mevlâna Celalettini Rumi: “Gel, ne olursa olsun yine gel” dedi. Zirâ ümitsizlik kapısı değildi bu kapı. Neyden bir su misali dökülen incileri anla, aşkın semaya dağılan ve ruha şifa olan akışında kaybol dedi bize Mevlâna. Yrd. Doç. Dr. Hacer Gülşen (İstanbul Kültür Üniversitesi) Veled, Alâeddin Keykubâd’ın isteği üzerine, Konya’ya 3 Mayıs 1228 yılında ailesi ve dostlarıyla geldi. Altunapa (İplikçi) Medresesi’ne yerleşti. Mevlâna’nın babası Sultânü’Iulemâ Bahaaddin Veled, 12 Ocak 1231 yılında Konya’da vefat etti. Mezar yeri olarak, Selçuklu Sarayının Gül Bahçesi seçildi. O hep derunundakini söyledi bize. Gerçi farsça söyledi. Çünkü devrin beğenileri bu yöndeydi. Ona sahip çıkan Farisiler de bu sebeple “bizimdir” dedi. Biz, onu daha çok benimseyip tanımak için uğraşmalıydık aslında. Çünkü o mâhiler derya içreydi, deryayı bilmemek bir ayıptı bizce. Hatta Şems’le olan yakınlığını anlamamakta ısrar eden bazıları oldu. O bazıları bu deryanın bile mâhisi değildi aslında. Her şeyden önce onu tanımak lâzımdı. Bilmek, anlamak ve anlatmak lâzımdı gelecek nesillere. O halde yaz dedi kalem, anlat Mevlâna’yı bilmeyenlere… Mevlâna Celalettini Rumi, 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içinde yer alan, Belh şehrinde doğdu. Mevlâna’nın babası Belh Şehrinin ileri gelenlerinden Bahâeddin Veled, annesi ise Mümine Hatun’dur. Bahaeddin Veled, 1212 veya 1213 yılllarında ailesiyle Belh’den ayrılıp, 1222 yılında Karaman’a yerleşti. Mevlâna bu topraklar üzerinde yetişti, serpildi. 1225 yılında Gevher Hatun’la Karaman’da evlendi. Bu evlilikten Mevlâna’nın Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adlı iki oğlu oldu. Yıllar sonra Gevher Hatun’u kaybeden Mevlâna, Kerrâ Hatun ile ikinci evliliğini yaptı. Bu evliliğinden de Muzaffereddin, Emir Âlim Çelebi adlı iki oğlu ve Melike Hatun adlı bir kızı oldu. Bahaeddin Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şemsi Tebrizî ile karşılaştı. Mevlâna ve Şems’in dostluğu, Konya halkını bile kıskandıracak, güçlü bir dostluktu. Ancak bu dostluk uzun sürmedi, Şems öldürüldü. Bazı kaynaklarda da aniden kaybolduğu yazmaktadır. Mevlâna Şems’in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi. Daha sonraki yıllarda Selâhaddin Zerkubî ve Hüsameddin Çelebi, Şems’in yerini doldurmaya çalıştı. Mevlâna 17 Aralık 1273’te asıl sevdiğine kavuştu ve bugüne düğün gecesi (Şebi Arus) adını verdi. Konya’ya ilk kez onu görmek için gitmiştim. Mevsim sonbahar, hava biraz soğuktu. Bu soğuğa aldırmadım. Çünkü o, beni çağırmıştı, gel demişti bir kere. Kapısından içeri girerken o gün ben, sevgili dostu Şems’tim adeta. Sohbete başladık karşılıklı. Onunla konuşmak, onun ruha gıda veren semasına katılmak ne güzeldi. Beni ilk karşılayanlar Horasan Erenleri oldu. Ruhumda duyduğum ney sesini unutamam. Kapısında yabancı ülkelerden gelmiş, farklı diller konuşan daha birçok insan vardı. Onun gel! Diye çağıran sesini duymuşlar, gelmişlerdi ne mutlu!. Ölüm bazı insanlar için güneşin her batan günde son bulması ve her doğan günde yeniden ışıldaması gibi bir şey. İşte her 17 Aralık’ta Şebi Arus, yani düğün gecesi böyle bir anlam taşıyor. Hem Mevlâna: “Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir” dememiş miydi? Ve yine “insanoğlu, dilinin altında gizlidir. Dil, can kapısının perdesidir. Yel, perdeyi kaldırdı mı ne var, belirir bize” demişti. İşte şimdi yel perdeyi kaldırdı. İçinden inciler saçan bir gönül çıktı. Sen yeter ki dinle gönülden taşanları! O diyor ki: “Beri gel, beri ! Daha da beri! Niceye şu yol vuruculuk ? Mademki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik...” AVEA’dan sağlık alanında devrim yaratacak proje: MOBİL TAHLİL Kaliforniya Üniversitesi’nden (University of California Los Angeles / UCLA ) bioteknoloji ve nanoteknoloji alanında öncü çalışmalarıyla adından söz ettiren Elektrik Mühendisi Dr. Aydoğan Özcan’ın Mobil Tahlil Projesi, Avea’nın ortaklığı ve katkılarıyla hayata geçiriliyor. gereken diğer kişisel numunelerinin cep telefonu mikroskop gibi kullanılarak, Avea’nın mobil teknolojisi üzerinden teşhisi yapılacak ve sağlık merkezlerine iletilebilecek. Toplantıda, proje detayları Dr. Aydoğan Özcan tarafından canlı demonstrasyon aracılığıyla paylaşıldı. Basın toplantısında bir konuşma yapan Avea CEO’su Erkan Akdemir, “Projemiz, sağlık uygulamalarını zamandan ve mekândan bağımsız kılarak insanların ayağına götürecek ve devrim yaratacak bir nitelikte... Üstelik sadece Türkiye’de değil, dünyada örneği olmayan bu proje ile bilimkurgu filmlerinde göreceğiniz uygulamaları hayata geçirmiş olacağız’’ dedi. Konuşmasında, sağlık alanı ile mobil teknolojileri birleştirme yolunda ilk adımı attıklarının altını çizen Avea ARGE Direktörü Egemen Kurdoğlu, “Mobil Tahlil Projesi ile sağlıkta yeni bir formatın yaratılması için öncülük ettik. Projemiz, 7000’e yakın sağlık ocağımızı, merkezlerdeki gelişmiş sağlık kuruluşlarına bağlayacak bir köprü olacak” dedi. Toplantıda projenin detaylarını anlatan Dr. Aydoğan Özcan; “Kalifornia Üniversitesi’ndeki akademik çalışmalarımızla, sağlık sektörünün en önemli sorunlarından biri olan zamanında teşhis ve zamanında müdahale konusuna çözüm bulmaya odaklanmıştık. Bir takım hastalıkların uzaktan teşhisini mümkün kılacak yerinde tahlil yöntemleri üzerinde epey mesafe kat ettik. Bu noktada Avea çalışmamızı gerçek hayata taşımanın mümkün olabileceği bir platformda teknolojisi ile destek vermeyi teklif etti. Şu an çalışmalarımızı Avea’nın deneyimi paralelinde mobil iletişim platformuna taşıma yönünde sürdürüyoruz” dedi. M CBT 1241 / 14 31 Aralık 2010 obil Tahlil Projesi, yakın bir gelecekte hızlı ve ekonomik bir şekilde, sıtma, AIDS, tüberküloz vb. hastalıkların cep telefonu kullanılarak uzaktan tanı ve teşhisini mümkün kılacak. Avea, mobil teknolojinin hayatın her alanına katkı sağlayacak şekilde yayılması amacıyla girişimlerde bulunuyor. Avea, bu hedefe yönelik olarak Kaliforniya Üniversitesi’nden başarılı çalışmalarıyla adından söz ettiren Elektrik Mühendisi Dr. Aydoğan Özcan’ın uzun yıllardır üzerinde çalıştığı Mobil Tahlil Projesini gerçek hayata taşımaya hazırlanıyor. Sağlık alanında bir devrim niteliği taşıyan Mobil Tahlil Projesi tamamlandığında, sıtma, AIDS, tüberküloz vb. hastalıklara cep telefonu aracılığıyla uzaktan tanı ve teşhis konulması mümkün olabilecek. Mobil Tahlil teknolojisi ile hastaların kan ve teşhis için