23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) Türkiye bugüne dek dijital kültürden kendine düşen pay olarak “eğlence”yi seçmiş görünüyor. Dün bilgisayarların evlere girmesi, oyun oynamak içindi. Bugün de internetin evlere girmesini benzer amaçlar sağlıyor. Bunu değiştirmek ve bilinçli birer dijital vatandaş olmak ise tahmin edilenden çok daha kolay! İstanbul’un kültür envanteri, internet ortamında Büyük bir proje gerçekleştirildi. 32 ilçedeki 500 bin evrak taranarak 38.292 tescilli eserin 28.000’i geliştirilen sisteme aktarıldı, bu kayıtların belgeleri 60.000’e yakın fotoğraf ile desteklenmekte, bu belgeler 150.000 internet sayfası olarak www.istanbulkulturenvanteri.gov.tr adresinden ücretsiz.. stanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı etkinlikleri kapsamında, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü (IFEA) ortaklığıyla hayata geçirilen “İstanbul Kültür Mirası ve Kültür Ekonomisi Envanteri” projesi tamamlandı ve tanıtımı yapıldı.. Araştırmacılar, İstanbul’un kültür mirasına ilişkin detayları, “Kentsel Mimari”, “Kültür Ekonomisi”, “Arkeoloji”, “Halk Kültürü”, “Harita” ve “İstanbul Yayın Arşivi” alanları olmak üzere farklı 6 ana başlık altında toplanan bu arşivi inceleyebilecek. TÜBA Başkanı Prof. Dr. Yücel Kanpolat İstanbul envanterini tanıttı: İstanbul kültür başkenti ilân edildi, elimizde muhteşem bir tarih, olağanüstü bir coğrafya var! İstanbul’un tarihi kültür varlıkları nerede? Kaç çeşme? Kaç kervansaray? Kaç külliye? Kaç kilise? Taşınmaz kültür varlıklarının mimari özellikleri, arkeolojik özellikleri, bulunduğu yer, yapım tarihi, bugünkü durumu, sahipleri, kullanımı gibi özellikleri kayda geçmektedir. Bu kayıt sistemi ilk kez 2000’li yılların başında TÜBA tarafından iki pilot proje ile başladı. Kültür Bakanlığı ve Avrupa Birliği desteği ile, bu program 2008 yılında bitirilmiş ve kullanıma açılmıştı. Bu boyutu ile bu proje dünyada bir ilktir. Eksiklikleri kuşkusuz vardır. Ama proje 2009’da yoktu, şimdi var! Bu veri tabanı zaman içinde zenginleştirilebilir. Tüm kullanıcılara ve dünyaya açıktır. Salt bir bilgi ve sorumluluk projesidir. Bu proje ile; 32 ilçedeki 500 bin evrak taranarak 38.292 tescilli eserin 28.000’i geliştirilen sisteme aktarıldı, bu kayıtların belgeleri 60.000’e yakın fotoğraf ile desteklenmekte, bu belgeler 150.000 internet sayfası olarak sunuluyor, 2010’dan 1970 yılına kadar İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin son 40 yıllık taşınmaz arşivi sisteme aktarılarak sayısal hale getirildi. Avrupa Konseyince oluşturulan Compendium sistemi Türkiye için ilk defa İstanbul özelinde tamamlandı, 1923’ten bu yana yazılan tüm kitap ve tezler, tüm yayınların künyesi çıkarıldı ve sunuldu. Bu proje ile dünyada örneği olmayan bir sistem yaratıldı. Bu sistem kültür mirası alanında kültür ekono 2011’den Beş Temel Dilek Yeni bir yıla giriyoruz. Teknolojinin yayılma hızı sürat kaybetmeden devam ediyor. Altı çizilmesi gereken şey teknolojik yenilikler olmamalı (çünkü bu tür yenilikler her devirde vardı; var olmaya da devam edecek). Daha ziyade iki farklı hususa dikkat çekmeli: Teknolojik yeniliklerin ulaştığı kitlelerin büyüklüğü ve ulaşma hızı! Her ülke, kültür ya da birey bu dönüşümden kendine düşeni alıyor. Kendine düşen payın boyutlarını ve içeriğini ise (genel kanının aksine) kendisi belirliyor. Türkiye bugüne dek dijital kültürden kendine düşen pay olarak “eğlence”yi seçmiş görünüyor. Dün bilgisayarların evlere girmesi, oyun oynamak içindi. Bugün de internetin evlere girmesini benzer amaçlar sağlıyor. Neden? Çünkü bilgi iletişim teknolojilerini kullanarak neler yapabileceğimiz konusunda araştırmacı bir kimliğe sahip değiliz. Neden? Çünkü eğitim sürecinden geçerken “araştırmacı” olmaması için öğrencilere her türlü “kolaylığı” sağlıyoruz. Yaş iken eğilen ağaçların ilerleyen yaşlarında “düzelmesi” kolay olmuyor. O halde 2011’den neler bekleyebiliriz? Öyle bulutların üstünde dolaşmak yerine en temel konuların altını çizmenin yararlı olacağını düşünüyorum. 2011’de ülkemizdeki internet kullanıcıları arasında yaygın bir şekilde aşağıdaki şeyleri yapabiliyor hale gelmek muhteşem bir işi başarmak olacaktır : EPostayı, arkadaşlardan gelen fıkra ya da karikatürleri arkadaşlara yönlendirmek yerine gündelik yaşamımıza katkı sağlayacak amaçlar için kullanabilmek (ör. seçim bölgesindeki milletvekilleri ya da yerel yöneticiler ile iletişim kurup, bölgesel sorunları dile getirmek) Dijital medyayı daha yakından takip etmek! Kalitesiz içeriği eleştiren, kaliteli içeriği taktir eden, yazar ile direkt iletişim kuran, web sitelerindeki okur yorumları kısmına aktif katılan, ancak “nefret söylemini” terk eden bilinçli medya okuru olabilmek. İlgi alanlarına, hobilere, yerel konulara duyarlılık gösteren ve bunlarla ilgili devamlı yazışma gruplarına üye olan, yoksa bu tür grupları kurmada başı çeken, bu gruplarda aktif katılımcı olan birer dijital vatandaş olmak. Ebeveyn ya da öğretmen olarak evdeki çocuklarla ya da sınıftaki öğrencilerle, onların dijital diliyle iletişim kurabilecek kadar bilgisayar ve interner okur yazarı olmak; bu konudaki bilgi açığını kapatmak üzere eğitim almak; buna şahsen gereksinimimiz yoksa, en yakınımızda bu tür eksiği olan bir ebeveyn ya da öğretmen dostumuzun açığını kapatması için onu motive etmek. Facebook, Twitter gibi sosyal ağların sadece birer eğlence ya da yozlaşma merkezi olmadığını görecek seviyede deneyimlemek; bu ortamların gündelik hayata ne tür olumlu katkılar sağladığını şahsen tecrübe etmek ve deneyimleri yakın çevre ile paylaşmak. Bu beş temel madde birey olarak dijital okur yazarlığımızı artırdığı ölçüde toplumsal anlamda da “olumlu” bir dijital dönüşümü yaşamamızı mümkün kılacaktır. Dijital teknolojileri aktif ve olumlu anlamda kullandıkça “kötü” olanın bunlar değil, bunları kullanan niyeti kötü kişiler olduğunu daha iyi idrak edebileceğiz. İ TÜBA Başkanı Prof. Dr. Yücel Kanpolat CBT 1241/ 12 31 Aralık 2010 misi kavramları da dâhil olmak üzere bilgiyi toplayabilen tek örnektir. Bu sistem, bir kurumun tekelinde olmadan, yetkilendirilmiş tüm kurumların sistemi ve bilgiyi güncelleyebilmelerine, sistemde bulunan bilgiyi kullanabilmelerine olanak sağlayan bir yapıdır. Sistemin ana çatısı tüm Türkiye için kullanılabilecek şekilde oluşturuldu. Bu alt yapı sadece harita bilgilerinin eklenmesi ile tüm Balkan ve Orta Doğu ülkelerinde de kullanılabilecektir. Sonuç olarak bu proje, sunduğu bilgi kaynağı kadar, kurumsal işbirliği için de ideal bir örnektir. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti gibi olağanüstü iddialı ve büyük projenin, önemli ve değerli bir bölümüdür. Bu çalışma ile temel amaç İstanbul’u anlamak, İstanbul’un geleceği ile ilgili planlamalar yapabilmek, dünyanın ve bu coğrafyanın bir kıymeti olan İstanbul’u sonsuzluğa taşıyabilmektir. Proje, İstanbul 2010 Kültür Başkenti Ajansı desteği ile Kültür Ve Turizm Bakanlığının TÜBA ile ortak yürüttüğü örnek bir bilimsel çalışmadır. Katkı veren Kültür Bakanlığı çalışanlarına, başta İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdür Sn. Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili olmak üzere Bakanlığın adsız kahramanlarına; TÜBA tarafında mutfağı hazırlayan Sn. Ayşe Ergüven’e, Proje Koordinatörü Hakan Tanrıöver’e, katkıda bulunan bilim insanlarına ve tüm kişi ve kuruluşlara teşekkür ederim. Pek çok bilim kuruluşu ve insanından olağanüstü yardım aldık. Benden önceki iki Başkanın katkı ve iradelerine müteşekkirim. Burada sevgili Ufuk Esin hocamızı rahmetle anıyorum. Zeynep Altay
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle