Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Düşünmeyi öğretmek Ülkemizde bugüne değin ortaöğretim izlencelerindeki derslerin öğretimi konusunda değişik görüşler ileri sürüldü. Derslerde öğretim yöntemlerinin yetersizliğinden, en çok da ezberciliğin bütün okullara egemen olduğundan çok yakınıldı. Bu sorunlar güncelliğini giderek arttırdı. Öğretilen bilgiler araç sayılıp bir türlü düşünme etkinliğinde kullanılamadı. Emekli Öğr. Celil Altın (celilaltin@yahoo.com) O ysa ortaöğretimden sonra yükseköğretim sürdürecek gençlerin bilgiden önce düşünmeyi öğrenmiş olmaları gerekir. “Bilgi amaç de il araçt r” yargısı, bu düşünceden türemiş bir özlü sözdür. Bir yüksek öğretim dalını seçmiş öğrenciye o dal için gerekli bilgileri, o bilimin öğretim elemanları gereğince öğretecektir. Bu nedenle öğrencilerin ortaöğretimden yükseköğretime, düşünmesini öğrenmiş olarak geçmeleri gerekir. Yüksek öğretim elemanlarınca da, sınav kazanarak bölümlerine gelen lise çıkışlı öğrencilerin Türkçe yetersizliğinden yakınılıyor. Türkçe yetersizliği, öğrencilerin düşündüklerini doğru dürüst söyleyememelerinden, yazamamalarından ileri geliyor. Düşünebilmek ise, başta anadilimizin çok iyi bilinmesini gerektiriyor. Bunun için Türkçe çalışmalarında, özellikle kalem de kullanılmalıdır derslerde. “Kalem yazma arac olmaktan çok, dü ünme arac d r” sözü de buradan gelmektedir. Hiç kuşkusuz öteki derslerde, matematikte de, sosyal bilgilerde, fen bilgilerinde de düşünmeyi öğretirken başlıca aracımız yine Türkçedir. Türkçenin asıl görevi, bilgilerin yazılı – sözlü aktarılmasından önce bilgilerin düşünceye dönüştürülmesidir. LKÖ RET M N ÖNEM Ancak DÜ ÜNMEY Ö RETMEK bakımından matematikte, fen bilimleri derslerinde, sosyal bilimlerde de çalışmak kaçınılmaz bir gereksinimdir. İlköğretimin daha ilk sınıflarında öğretilen matematik işlemlerinin çözümü yanında, çözümü verilip de o çözüme bir problem metni yazmaları istenmiyor öğrencilerden. Çözümü verilmiş bir problem için sınıfta kaç öğrenci varsa o sayıda metin yazılır bir problem için. Problem metinlerinin başka başka oluşturulmasına karşın hepsi de doğru olabilir. Yanlış yazanlar da yanılgılarını anlarlar. Ancak ülkemiz okullarında matematik derslerinde yazarak düşündürülmüyor, bu nedenle de matematiğin kazandıracağı düşünme düzeyinden yoksun kalıyor öğrenciler. Bir üniversitenin matemetik bölümünün kırk sekiz öğrencilik bir sınıfında öğrencilere: “Baya kesirlerin toplama ç karma i lemlerinde paydalar e itlenir de, çarpma bölme i lemlerinde paydalar neden e itlenmez?” sorusu sorulmuş; bir tek öğrenci bile doğru yanıt verememişti bu soruya. Bugün okullarımızda matematik dersine ilişkin bilgilerin ezberletildiğinin apaçık örneğidir bu durum. Derin anlamlı sözlerin, özdeyişlerin, atasözlerinin açıklanmasında öemli yanılgılara düşülüyor; bu yanlışlar kitaplarda da yer alıyor. “Ak akçe kara gün içindir” atasözümüzün anlamı bile kitaplarda, sözlüklerde yanlış açıklanıyor öğrencilere. CBT 1156 / 12 15 Mayıs 2009 sorunlar üzerinde düşündürülmelidir. Örneğin yer çekimi konusu işlendikten sonra öğrencilere “Merdivenden ç karken neden öne do ru e iliriz? inerken de neden geriye do ru dikiliriz?” diye sorulduğunda, öğrencilerin buna işlenen konudan yararlanarak doğru yanıt vermeleri beklenir. Aksi durumda konu öğretilmemiş, ezberlenilmiş sayılır. Konuları işledikten sonra yaptığımız sınavlarda düşünmeyi öğretip öğretmediğmizi yoklamazsak, sorunlar karşısında öğrencileri ezberlettiğimiz bilgilerle bırakmış oluruz. Sosyal bilgilerde de böyle. Örneğin tarih dersinde öğrecilere daha ilk okul sınıflarında İstanbulun 1453’te Fatih Sultan Mehmet tarafından alındığı öğretilir. Ama lise sınıfında öğrencilere, “İstanbul’u Türkler 1453’te değil de yüz yıl önce, 1350’lerde alsaydı ne olurdu?“ diye sorduğumuzda kaç öğrencimiz bize: “O tarihte Avrupa her bak mdan yüz y l daha gerideydi. Bilim de, teknik de yüz y l sonras na göre çok ilkeldi. En önemlisi, matbua da bulunmam t daha o zaman. Bu durumda biz Viyana’ya kadar gidip hemen geri dönmez, belki o gün Avpupa’n n kim bilir nereleri Osmanl mparatorlu u s n rlar içine girerdi” yanıtını verebilir? Bugün okullarımızda sosyal bilgiler dersi sadece bellek yükü olmaktan öteye gidemiyor. Sınavlar da bu durumu büsbütün körüklüyor. ri üretmektir düşünme. “Bilgi dü üncenin arac d r” derken bu anlam amaçlanmıştır. Terzi, bir kumaştan çeşitli giysiler üretebilir, ancak verilen kumaşı ölçüp, kesip, biçerek istenen biçimde bir giysi ya da başka bir şey üretmek, bilginin düşünceye dönüştürülmesi gibi bir eylemdir. Soruldu unda okunanlar n, anlat lar n, ö retilenlerin de i ik durumlar, sorunlar kars nda verilecek yan ta gösterilecek davran t r dü ünme. Yukarıda verilen örneklerden amaç budur. Ayrıca öğretilenlerden, bir konuya ilişkin bilgilerden alınan düşünce bir değil, bilginin içeriğine göre bir bilgiden yüzlerce düşünce üretilir. Öte yandan bilgiler ö retilir ama dü ünceler ö retilemez. Düşünmenin yolu öğretilebilir ancak. Bir duruma, bir soruna ilişkin çözüm yolu, düşünme biçimi bir değildir. Aynı sorun için değişik düşünceler vardır; dahası birbirine zıt görüşler bile sorun niteliğindeki bir durumun çözümünü verebilir. Hangi dersten olursa olsun çocuklara, gençlere öğrettiğimiz bilgiler böylesine çok yönlü olduğu kadar çok kapsamlı ve çok çeşitlidir. Sözün k sas dü ünce ö retilmez, verilen bilgilerle üretilir. YEN SORULAR ÜRETMEL Bu nedenle okullarda uyguladığımız sınavlarda, yazılı sınav olsun, çoktan seçmeli test olsun bilgi sorularının ardından, sorularının içine sindirdiğimiz düşünce düzeyini yoklayan sorular da üretmek kaçınlmaz bir gereksinimdir. Sınıfta işlediğimiz konudan her öğrencinin düzeyine göre not alması çok doğaldır. Ama bir sınıftaki en yetenekli öğrencilerimiz bile bir konudan çıkarılan sorularda beklenen başarıyı gösteremezlerse, o durumda ya biz soruyu yeterince açık soramamış ya da konuyu sınıfta yeterince işleyememiş sayılırız. Doğrusu, bugün okullarımızda öğrettiklerimizin düşünmeye yarayıp yaramadığını akla bile getirmeyiz. Öğretilerimiz ne yazık ki bu nitelikten çok uzaktır. Bu durum karşısında derslerimizde her konuyu, kimi kez önceden, kimi kez de konuyu işledikten sonra düşünsel sorularla öğrencileri yoklamak, öğretim etkinliğimizin sonucunu değerlendirmek gerekir. Bu tür sorularla öğretmen olarak kendi kendimizi de denetlemek olur bu tutum. Büyük Ödülü: İzmir Büyükşehir Belediyesi – “Kemeraltı Anafartalar Caddesi” ve “İzmir Havagazı Fabrikası Restorasyon ve Çevre Düzenleme” Uygulama Projeleri. Süreklilik Ödülleri: Gaziantep Büyükşehir Belediyesi. Tarsus Belediyesi. Osmangazi Belediyesi Proje Ödülleri: Altındağ Belediyesi (Ankara): Ulucanlar Merkez Kapalı Cezaevi Müze, Kültür ve Sanat Merkezi Dönüşüm Projesi. Konak Belediyesi (İzmir): Kavaflar Çarşısı ve Saadet Mirci Evi Projeleri. Kozan Belediyesi (Adana): Kozan Kalesi Çevre Düzenlemesi. Tokat Belediyesi. Sulu Sokak Kentsel Tasarım Projesi. Odunpazarı Belediyesi (Eskişehir): Kurşunlu Cami Sokak ve Mücellit Sokak, Sokak Sağlıklaştırma Projesi. Uygulama Ödülleri: Antalya Büyükşehir Belediyesi: Tarihi Kültürel Merkez. Çanakkale Belediyesi: Çanakkale Belediyesi Kent Müzesi ve Arşivi. Kuşadası Belediyesi (Muğla): Kaleiçi Mevkii ve Barbaros Hayrettin Paşa Bulvarı Sokak Sağlıklaştırma ve Çalıkuşu Evi Restorasyon Uygulaması. Selçuklu Belediyesi (Konya): Zazadin Han Restorasyon Uygulaması. Ödemiş Belediyesi (İzmir): İbrahim Hakkı Ayvaz Kent Müzesi ve Bedia Akartürk Sanat Müzesi ve “Yıldız Oteli ve Keçecizade Hanı. B LG B R ARAÇTIR Okullarda düşünmeyi öğretmek, bilgilerin öğretildiği gibi aktarılmasını istemek de değildir. Öğretilenlerin bir araç olarak kullanılıp yepyeni, bambaşka, düşünsel bir ve 2008 Yılı Koruma Ödülleri Tarihi Kentler Birliği, kentsel, kültürel ve doğal mirasın bir Ortak Miras anlayışıyla korunması ve yaşatılması amacıyla 2000 yılında kuruldu. Sayıları 239’a ulaşmış bulunan üye belediyeler arasında, tarihi kent dokularını ve kültürel mirası koruma ve yaşatma doğrultusunda üretilen projeleri ve uygulamaları özendiren ve ödüllendiren bir yarışma düzenlemekte. Kültürel birikim ve değerlerin, süreç içinde farklılaşan değerlerle bütünleşerek yaşanabilir çevreler yaratılmasını hedef alan yarışmaya 2008 yılında, 26 belediye toplam 43 çalışmayla katıldı. TKB Danışma Kurulu üyeleri, Tarihi Kentler Birliği merkezi olan Şerifler Yalısı’nda yaptığı toplantıda katılımları değerlendirerek Koruma Ödülü alacak belediyeleri belirledi. Koruma Ödülleri, 2224 Mayıs 2009 tarihlerinde TKB Beşiktaş Buluşması sırasında yapılacak bir tören ve sergi açılışıyla sahiplerine verilecek. Ödül alan belediyeler: Prof. Dr. Metin Sözen Koruma FEN KONULARI VE DÜ ÜNCE Öğrenciler fen konularından da öğrendikleriyle düşünsel