02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR KANAYAN BUZULUN G Z AYDINLANDI Bir buzul içinde bugüne kadar bilinmeyen mikroorganizmalar bulundu. Oksijen yerine demir “soluyan” bu organizmalar ışığa da ihtiyaç duymuyor. Söz konusu ekosistem 1,5 milyon yıldır izole durumdaydı diyor bilim insanları. Mikroorganizmaların yaşam alanlarında ne ışık ne de oksijen var, bunun yerine bol miktarda, tuz, kükürt ve demir bulunuyor. Harvard Üniversitesi’nden Jill Mikucki, Science dergisindeki (Sayı 324, s.397) yazıda, bir buzulun altındaki suyun milyonlarca yıldan bu yana söz konusu ekosistem için gerekli tüm içerikleri barındırdığını söylüyor. 1,5 milyon yılı aşkın bir süredir izole durumda olan ekosistemden fışkıran su darların onarılmasında önemli olan öncü hücreler üzerindeki etkisi ölçülünce, flavonid içerikli kakaonun koroner kalp hastalarındaki öncü hücreleri etkinleştirdiği saptanmış. Flavonid oranı ne kadar yüksekse etki o kadar büyük diyor bilim insanları. Flavonidlerin diğer olumlu bir özelliği de cildin yapısını ve işlevini güçlendirerek cildi UV ışınlarından koruması. yavaş yavaş açığa çıkan klorla ortaya çıkıyor. NHalaminler klorlu ağartıcılara benzeseler de çok daha dayanıklıdır. Klorlu ağartıcılar organik maddelerle göreceli olarak kolay reaksiyon gösterdikleri gibi kanserojen olduğu düşünülen halojen hidrokarbürleri açığa çıkarıyorlar. Bu reaksiyonu göstermeyen NHalaminler öte yandan bakterilere direnç kazandırmıyorlar. Deneyler sırasında mavi ve beyaz lateks boyalara az miktarda NHalamin katılmış. Araştırmacılar, halaminlerin boyanın kapatma gücünü etkilemediğini söylüyorlar. Halaminlerin antibakteriyel etkisi 25 derece sıcaklıkta ve %3090’lık bir nem oranında bir yılı aşkın devam ediyor. Halaminli boyalar küf mantarı, maya mantarı, bir virüs ve ikisi antibiyotiklere karşı direnç kazanan dört bakteriye karşı etkili. Bu nedenle halihazırda satılan antibakteriyel boyalardan çok daha etkili diyor uzmanlar. Yeni boya South Dakota Üniversitesi’nde Zhengbing Cao ve Yuyu Sun yönetiminde çalışan bilim insanları tarafından geliştirildi. GÜLMEK, D YABET HASTALARINA Y GEL YOR Güney Kutbunun doğusundaki Taylor buzulundan kırmızı renkte akıyor. Mikroorganizmalar, oksijen yerine demir “soluyarak” enerji kazanırlarken, kükürt de bir katalizör görevini görmekte. Organizmaların, en azından 1,5 milyon yıldır kendileriyle kapalı kalan organik maddeyle beslenerek hayatta kaldıkları tahmin edilmekte. Mikucki ile çalışan ekip, 1911’de bulunan “kanlı akıntıyı” yeniden inceledi. Akıntıyı ilk kez keşfeden araştırmacılar, kırmızı rengi kırmızı yosunlara bağlamışlardı. Fakat son araştırma kızıl rengin, mikroorganizmaların buzulun altındaki kayalık zeminde açığa çıkardıkları demiroksit olduğu anlaşıldı. Buzulu kızıla boyayan mikroorganizmalar, diğer okyanus bölgelerindekilere benzedikleri için, bilim insanları bunların bir fiyorda veya göle ait olduklarını ve buzul tarafından izole edildiklerini düşünüyorlar. Koloni, dünya henüz tümüyle buzla örtülüyken varlığını sürdürmeye başlamış olabilir diyor bilim insanları. BAKTER LER ÖLDÜREN DUVAR BOYASI Amerikalı bilim insanları virüsleri, mantarları hatta bazı dirençli bakterileri bile zararsız hale getiren bir tür azot bileşimleri geliştirdiler. Normal duvar boyasına karıştırılarak kullanılan bileşimlerin etkisi bir yıldan fazla devam ediyor. Yeni geliştirilen azot bileşimleri NHalaminlere dahildir. Bakteri öldürücü etki, bileşimlerin içinde Sık sık gülmek diyabet hastaları için ek terapi etkisi yapıyor. Çünkü gülmek stres ve iltihap değerlerini düzenlediği gibi kolesterol seviyesini de düşürerek kalp dolaşım hastalıkları riskini azaltmakta. Loma Linda Üniversitesi bilim insanları konuyla ilgili sonuçlarını Amerikan Psikoloji Birliği’nin konferansında sundular. Kan şekeri seviyesini, kan basıncını ve kan yağı değerlerini düşüren ilaçlar kullanan yirmi diyabet hastası her gün 30 dakikalık komedi filmi izlemiş ve sadece iki hafta sonra kanlarındaki adrenalin ve noradrenalin değerleri kontrol grubuna kıyasla önemli ölçüde düşmüş. Bir yıl sonra ise kolesterol değerleri dörtte bir oranında düzelmiş. Ayrıca iltihap için tipik olan uyarı maddeleriyle ilgili değerler de gülme terapisiyle önemli ölçüde düştü diyor bilim insanları. Bundan sonraki araştırmalarla, gülme terapisinin arteryozkleroz ve kalp hastalıkları üzerindeki olumlu etkileri araştırılacak. Nilgün Özbaşaran Dede Araştırma ÖLÜ YILDIZLARIN ETRAFINDA DÜNYA BENZERİ GEZEGENLER VAR MI? NASA’nın Spitzer uzay teleskobuyla gözlemler yapan uluslararası bir astronomi ekibi, yüz Beyaz Cüceden en az birinin etrafında bir asteroit ve bir gezegenin döndüğünü keşfetti. Bu nedenle Beyaz Cücelerin bizimkine benzer bir gezegen sisteminden geliştiği düşünülüyor. Beyaz Cüceler, güneşimiz gibi yıldızların, yaşam döngülerini tamamlamalarından sonra geriye kalan yoğun ve kızgın kalıntılardır ve dış kılıflarını atarak yalnızca kızgın çekirdekleriyle kalan Kırmızı Devlerden gelişirler. Enerji kaynağı olan füzyon söndüğü için, zamanla soğuyarak Kara Cüceye dönüşürler. Atmosferlerinin geriye kalanı normalde yalnızca hidrojen ve helyumdan oluşur. Ancak Spitzer teleskopuyla gerçekleştirilen son gözlemler sayesinde bilim insanları bazı istisnalar keşfetti. Atmosferde bazen kalsiyum ve magnezyum bulunur ve toz, enfraruj ışını soğuran bir sis perdesi oluşturur ki bu da enfraruj teleskopuyla kolayca izlenebilmekte. Leicester Üniversitesi’nden Jay Farihi yönetiminde çalışan astronomlar şimdi bu kirlenmenin nedenini araştırdılar. Verilere göre Beyaz Cücelerin %13’ü bu şekilde kirlenmiş. Toz tam olarak yıldızın Roche sınırda yer almakta. Astronomlar, ölü yıldızların yörüngesindeki asteroit ve gezegen gibi katı gökcisimleri ağır elementlerin ve tozun kaynağı olabileceğini dü Ç KOLATA DAMARLARI DA ONARIYOR CBT 1154/ 4 1 Mayıs 2009 Sadece kırmızı şarap ve yeşil çay değil, yüksek oranda flavonol içeren kakao ve çikolatanın da kalbe iyi geldiği anlaşıldı. Kaliforniya Üniversitesi ve Aachen Üniversitesi (Almanya) bilim insanları ilaç tedavisi gören koroner kalp hastalarına her gün iki kere yüksek oranda flavonol içeren kakao içeceği vermişler. Flavonidler her şeyden önce meyve, sebze, kırmızı şarap ve çayda bulunan boyar maddelerdir ve hücrelere zarar veren serbest radikalleri engelliyorlar. Çeşitli parametrelerle flavonidlerin, hasarlı damar ci şünüyorlar. Ancak tozun kaynağı parçalanmış küçük gezegenler de olabilir deniyor. Sadece Samanyolu’muzda Beyaz Cüceler etrafında bu tür beş milyon kadar gezegen sistemi bulunmakta. Beyaz Cücelerin atmosferlerindeki ağır elementlerin ölçülmesiyle, bozulmuş asteroitlerin içerikleri belirlenebilmekte. Hubble uzay teleskobu gibi yüksek çözünürlüklü optik ve UV gözlemleriyle tozlu Beyaz Cücelerde iki düzine kadar farklı element saptamayı bekleyen astronomlar, bu şekilde güneş sistemimizin dışında da dünya benzeri gezegenlerin bulunup bulunmadığı kesin olarak anlayabileceklerini söylüyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle