05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNCEL TIP Mustafa Çetiner cetiner.m@superonline.com Sağlık “Bilim ve sanat bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar, uçamayanlar ise tavuk olur. Tavuk toplum önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz.” Sigara bağımlılığı Sigara kullanımı dünyada ölümlerin birincil nedenidir ve her yıl yaklaşık beş kişiden biri sigaraya bağlı nedenlerden kaybedilir. Günümüzdeki gelişmeler 2.030 yılına gelindiğinde sigaranın 8 milyon ölümden sorumlu olacağını gösterir. Ayrıca sigara içenler içmeyenlere göre ortalama 14 yıl az yaşar. Dr. Elif Altuğ Kolsuk, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü Sigara Bırakma Kliniği Biz Kuş muyuz, Tavuk mu? Günlerdir internette dolaşıyor bu söz, gerçekten Darwin’e mi aittir, bilmiyorum. Ama kim söylemiş olursa olsun, öylesine doğru söylemiş ki… Peki, şu soruyu Türkiye dahil bütün İslam âlemine sorsak? Biz kuş muyuz, yoksa tavuk mu? Sorunun yanıtını bulmak için ilk olarak Arap İnsani Gelişim raporunun yazarlarından Nader Fergany’e kulak verelim. (Fergany N: Nature (2006); 444: 7115, 334): 1000 yılda tüm Arap dünyasının çevirdiği kitap sayısı İspanya’nın bir yılda çevirdiğine eşittir. Son 50 yılda toplam 500 bin Arap entelektüeli ülkesini bırakıp Batı’ya göçmüştür. İslam Konferansı üyelerinin gayri safi milli hâsıladan bilimsel çalışmalara ayırdığı pay sadece binde 2’dir. Oysa bu oran Batı ülkelerinde en az yüzde 3’dür. Üstelik bu İslam Konferansı üyelerinin önemli bir bölümü petrol zengini ülkelerdir ve parasal sıkıntıları yoktur. Bu konferansa üye ülkelerde her milyon kişiye sadece 8 bin 500 bilim insanı, mühendis ve teknisyen düşerken gelişmiş batı toplumlarındaki oran milyonda 140 bin civarındadır. Milyon kişi başına düşen bilimsel makale – çalışma – sayısı batı ülkelerinde 137 iken, İslam Ülkeleri Konferansı’na üye ülkelerde sadece 13’tür. Nüfusu 58 milyon olan İtalya’da yapılan bilimsel çalışma sayısı 1.4 milyar nüfusa sahip Arap ülkelerindekine eşittir. Sözü yeniden hatırlatalım ve soruyu tekrar soralım. “Bilim ve sanat bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar, uçamayanlar ise tavuk olur. Tavuk toplum önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz.” Peki, biz kuş muyuz, tavuk mu? Kopernik’in 1543 yılında ortaya koyduğu güneş merkezli gezegen sisteminden tam 117 yıl geçtikten sonra Osmanlı, bu sistemden Tezkereci Köse İbrahim Efendi’nin Fransızcadan çevirdiği “Feleklerin Aynası ve İdrakin Gayesi” isimli kitabı ile haberdar olmuştur. Kurulan ilk rasathane 1580 yılında Şeyhülislam Ahmet Şemsettin Efendi’nin “gözlem yapmak ve evrenin sırlarını açıklamaya cüret uğursuzluk getirir” biçimindeki fetvası üzerine yıkılmıştır. Bunu izleyen ilk rasathane ise ancak 1911 yılında kurulabilmiştir. Otopsi yasağı ulemadan korkulduğundan ancak 1841 yılında kaldırılabilmiştir. Bu tarih, Leonardo Da Vinci’nin ilk otopsisinden neredeyse 300 yıl sonradır. Büyük İslam âlimi İbni Sina, yüzyıllar önce İslam dünyasını uyarmıştı. Diyordu ki, “İlim ve sanat iltifat görmediği ülkeyi terk eder”. Anlatmak istediği şuydu, sadece tüccarlık yaparak, sanat ve bilim olmadan var olmaya çalışırsanız, kuşlarınızı kaybeder ancak tavuklar topluluğu olabilirsiniz. Geçtiğimiz günlerde oğlum iphone uygulamaları arasında bulduğu “find Mecca” (Mekke’yi bul) programını gösterdi. Programı, Quotes Bank LTC isimli şirket, iphone kullanan “çağdaş” Müslümanlara kıbleyi bulabilmeleri için 0.99 sente satıyordu. Oğlum sordu. “Bu programı Hıristiyanlar, Müslümanlara satmak için mi yapmış?”. Bana sorduğu soru size yönelttiğimin aynıydı aslında… Biz kuş muyuz, tavuk mu? Oğlumun bile yanıtını bildiği soruyu kuşların önemsiz ve değersiz bir figüranı olarak var edilen ve orada burada “nutuk” atan büyüklerimiz ile onların söylediklerine inanan ve dökme suyla “çağ atladık” sanan saf ve cahil yurttaşlarımızın bilmesi mümkün mü? Sanmıyorum. Çünkü bu yüzyılda “tavuk” olmanın bir özelliği de tavuk olduğunun ayrımında olamamaktır aynı zamanda… E konomik açıdan bakıldığında da ABD verilerine göre sigara kullanımının yıllık maliyeti 193 milyar dolar olup, pasif sigara kullanımına bağlı sağlık harcamaları da yaklaşık yıllık 10 milyar dolardır. Sigara vücudun hemen her organına zararlıdır. Kanser en sık ikinci ölüm nedeni olup sigara kullanımı ile doğrudan ilişkilidir. Akciğer kanserinden ölümlerinin erkeklerde %90’ı, kadınlarda ise %80’ninden sorumludur. Sigara kullanımı aynı zamanda mesane, ağız ve başboyun, ösefagus, serviks, böbrek, pankreas, mide ve akut myeloid lösemi gelişimine de neden olur. Sigara kullanımı koroner arter hastalığı oluşturup, enfarktüs ve inme gelişim riskini 24 kat artırır. Benzer şekilde kronik obstruktif akciğer hastalığına bağlı ölümlerde 10 kat artışa neden olur. Sigara infertilite riskinde artış, preterm doğum, ölü doğum, düşük tartılı doğum ve ani çocuk ölümü gibi gelişimsel istenmeyen olayların de nedenidir. 250’Sİ ZEHİRLİ Sigara dumanı içinde yaklaşık 4.000 kimyasal madde bulunur ve bunların 250 kadarı toksik veya karsinojenik özelliktedir. Sigaranın içeriğindeki bu maddeler iç organların çalışma düzeninden vücudun bağışıklık sistemine kadar çok geniş bir alana etki ettiği gibi, genellikle yıkıcı ve yaygındır. Renksiz ve zehirli olan hidrojen siyanid de sigara dumanındaki toksik ürünlerden biridir. Bu gaz II. Dünya Savaşı’nda Zyklon adıyla genosidal bir ajan olarak da kullanılmıştır. Günümüzde böcek ve fare ilacı olarak kullanılır. Sigara dumanı ile siyanür zehirlenmesi ve ölüm gelişmese de, başağrısı, baş dönmesi, bulantı ve kusma gibi etkiler doğurabilir. Sigara dumanında yüksek düzeyde bulunan diğer bir zehirli, kokusuz ve renksiz gaz ise karbonmonoksitdir (CO). CO nefes ile akciğerlere ulaştığıında buradaki eritrositlerdeki hemoglobine bağlanır ve COHb (karbonmonoksit intoksinasyonu) oluşturur. Bu durum da vücut için oksijen dağıtımından sorumlu olan hemoglobin miktarını etkileyip CO zehirlenmesi semptomlarına yol açabilir. CO inhalasyonu da başağrısı, baş dönmesi, uyuklama ve bulantı oluşturabilir. Sigara dumanındaki CO kardiyovasküler hastalıkların gelişimini de hızlandırır. Sigara içenlerde veya pasif sigara içicilerde kandaki COHb düzeyi içmeyenlere göre çok daha yüksektir. Sigara dumanındaki karsinojenler ise hücrelerin çoğalmasından sorumlu olan önemli genleri kontrol eder ve bu hücrelerin anormal büyümesine veya hızla çoğalmasına yolaçar. Karsinojen benzo(a)piren de sigara içenlerde havayolları ve majör organlardaki hücrelere bağlanarak zarar verir. Sigara dumanı içeriği oksidatif stres yaratarak DNA mutasyonu sağlar ve aterosklerozu başlatır. Bu da kronik akciğer hasarı, yaşlanma, kardiyovasküler hastalıklar ve KOAH gelişimini hızlandırır. Pasif sigara dumanı da zehirli ve karsinojenik maddeler içerir. Bir sigara içildiğinde dumanın yarısı içen kişi tarafından kullanılırken, diğer yarısı ise havaya dağılır ve pasif sigara içimi oluşturur. Pasif sigara içimi ile ilişkili kanserler akciğer, orofarengeal, servikal ve mesane olarak bildirilir. Özellikle pasif sigara dumanına maruz kalan çocuklarda düşük doğum tartısı, ani çocuk ölümleri, astım, kronik solunum yolu enfeksiyonları, orta kulak iltihabı sıklığında anlamlı artış görülür. Yine erişkinlerde özellikle kardiyovasküler sistem etkilenir. Akut ve kronik koroner kalp hastalığı (dumana maruziyeti olmayanlara göre %30 fazla), karotis arterinde daralma ve sonucunda inme ve enfarktüs sıklığında artış en belirgin olumsuzluklardır. Tüm bu verilerle düşünüldüğünde pasif sigara içimi beklediğimizden çok daha zararlı sonuçlar doğurur. BAĞIMLILIK Nikotin ise sigara içiminde bağımlılık yaratan psikoaktif bir maddedir. Çoğu sigara içici nikotin bağımlısıdır ve nikotin bağımlılığı dünyada en sık madde bağımlılığı şekillerinden biridir. Araştırmalar nikotinin en az esrar, kokain veya alkol kadar güçlü bağımlılık oluşturduğunu gösterir. Sigara dumanı ile inhale edilen nikotin akciğerlerden, kan dolaşımına ve ve 710 sn. de beyne ulaşır. Burada nikotin, sigara içen kişi için geçici ve dakikalar içinde kaybolan, sigara içiminden zevk alma duyuları yaşatır. Kandaki nikotin düzeyi azaldıkça, sigara içiciler sinirli olmaya ve nikotin yoksunluk semtomları göstermeye başlar. Bu huzursuzluğu ortadan kaldırmak için de bir sigara daha içerler. Bu kısır döngü nikotin bağımlılığının özünü oluşturur. Bu süreçte beyindeki etkileşimlere bakarsak, nikotin kan dolaşımına geçtiğinde adrenalin salınır. Bu da kalp hızında artış ve kan dolaşımına daha fazla glukoz geçişi anlamına gelir. Yüksek kan şekeri iştah kesici gibi davranır ve bu yüzden sigara içen kişiler sigaranın iştahı azalttığı duygusuna kapılır. Nikotin ayrıca beyinde dopamin düzeyini de artırır ve kişinin kendini ‘iyi hissetmesini’ sağlar. Ancak nikotinin akut etkileri dakikalar içinde kaybolur ve bu iyilik halini korumak için gelişen davranış sigara bağımlılığı olur. Bu nedenlerle, sigaranın bırakılmasında kişi zorlanabilir ve irritabilite, endişe, konsantrasyon kaybı, iştah artışı gibi yoksunluk yakınmalarına bağlı olarak tekrar sigara içmeye başlayabilir. En çok zorlanılan kısım nikotin yoksunluk belirtileridir, ancak bu en fazla 23 hafta sürecek bir durumdur. Sigara içicilerin yaklaşık %70’i sigara bırakmayı ister ve %40’ı da her yıl sigara bırakmayı dener. Bu rakamlara, tekrarlanan sigara bırakma girişimlerinin kişinin sigara bırakabilme şansını artırdığı gerçeği de eklendiğinde sigara bırakmada ilk koşul bırakmayı düşünmektir. Kararlılık, başarıyı da beraberinde getirecektir. CBT 1179 / 13 23 Ekim 2009
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle