01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GENETİK ZÜMRÜTTEN AKİSLER A.M. Celal Şengör Kromozom 1’in şifresi çözüldü İnsandaki en büyük kromozomun şifresi de ayrıntılı bir şekilde çözüldü. Bundan sonra DNA’nın ayrıntıları ve işlevleri hakkında öğrenecekleri daha çok şey var. Kara kedilerin talihsizliği yaşlı cadıların kedilerinin olduğuna, hattâ cadının bazan kara kedi kılığına girerek gizlendiğine inanılmasıymış. Bazı Batıl İnançların Kökleri Tabiatın kucağında çalışan fizikî coğrafyacı, jeolog, zoolog, botanikçi gibi doğa bilimciler sık sık çalıştıkları yerlerde, çalıştıkları nesneler hakkında çevredeki insanların doğru olması mümkün olmayan inançları olduğuna hayretle şahit olurlar. Meselâ Türkiye'de gökkuşağının altından geçen bir kişinin cinsiyetini değiştireceği söylenir! Kara kedilerin uğursuz olduğu inancı ise çok daha yaygındır. Bunlar ve benzeri pek çoklarının nasıl ortaya çıktıklarını tahmin edebilsek bile belgeleyemeyiz. Bazılarının ise dayandıkları mitolojik hikâyeleri, masalları duymuşuzdur: Örneğin, Urfa'da Aynzeliha ve Halilür Rahman göllerinin İbrahim Peygamber'in atıldığı ateş, içindeki balıkların da ateşi besleyen odunlar olduğuna, bunların Tanrı emriyle değiştiklerine inanılır. Bu nedenle balıklar yöre halkınca kutsal sayılır. Caltech'de misafir araştırıcı olduğum sene Pasadena'daki evimde bir akşam televizyonda bu tür inançlardan bazılarının kökenlerini tartışan ilginç bir program seyrettiydim. Oradan not ettiklerimi geçenlerde bir defterimin içinde buldum: Bunları bu hafta sizlerle paylaşmak istiyorum: Belâdan korunmak için tahtaya vurmak âdeti, insanların ağaçların tanrılarla temas içinde olduklarına inandıkları, hattâ bizzat tanrı oldukları dönemlerden kalma bir âdetmiş. İnsan tahtaya vurarak, tahtanın içinden çıktığı ağacın tanrısıyla temas ettiğine inanırmış. Hristiyanlıkla beraber ağaç tanrıları gidip yerlerini İsa'nın babası alınca, bu sefer tahta, İsa'nın çarmıha gerildiği haçı temsil eden ve tahtaya vuranın İsa'nın yardımını talep ettiği bir sembole dönüşmüş. Merdiven altından geçmenin uğursuzluk getirdiği inancının ise kutsal teslisi ihlâl etmek anlamına gelmesinden kaynaklandığı sanılıyor. Bu teslis, bilindiği gibi tâ çoktanrılı Mısır dinleriyle başlar (İsisOsirisHorus) ve aslında üç tanrılı bir din olan Hristiyanlıkla günümüze kadar gelir. Hristiyanlıkta kutsal teslis TanrıİsaKutsal Ruh olarak ifâde edilir. Ayrıca teslis MeryemİsaYusuf'u da imâ edebilir. (Tabiî merdiven altından geçmenin merdivene çarpıp üzerindekini yere düşürmek veya merdiven üzerindeki kişi veya eşyanın alttan geçenin tepesine inmesi gibi pratik tehlikelerin de bu "uğursuzluk" inancının pekişmesinde rolü olabilir.) Özellikle A. B. D. 'de ayın 13'ü Cuma tarihlerinin uğursuz olduğuna inanılır. (Pek çok Amerikan otelinde onüçüncü kat yoktur!) Neden? İsa'nın havâri Yahuda tarafından ihbarıyla neticelenen son yemekte onüç kişi vardı. (Ama yeni bulunan Yahuda İnciline inanmak gerekirse, bu ihbarı düzenleyen bizzat İsa'nın kendisiydi!) Üstelik Âdem ile Havva Cennetten Cuma günü kovulmuşlar, Nuh Tufanı Cuma günü olmuş, İsa Cuma günü çarmıha gerilmişti. Gel de ürkme. Neyse ki Müslümanların Cuma'yı kutsal gün ilân etmeleri bu talihsiz günün şöhretini en azından Müslüman kültür çevrelerinde kurtarmıştır. Salı'yı uğursuz addeden pek çok İstanbullu acaba bunun İstanbul'un Salı günü fethedilmiş olmasından kaynaklanan bir Bizans kalıntısı olduğunu bilir mi? Ayna kırmanın da uğursuzluk getireceğine inanılır. Bunun kökeni de ilkel insanların sâkin bir su sathında kendi yansımalarını görünce aslında ruhlarını gördüklerine inanmalarından kaynaklanıyormuş. Ayna da su sathı gibi imajımızı yansıttığı için insana ruhunu gösterdiği sanılmış, ruhu gösteren bir şeyin kırılması ise insanın ölmesini gerektiren bir olay olarak yorumlanmış. Zira aynayı kıranın, o aynaya akseden ruhu tahrip ettiğine inanılmış! Cadılık Hristiyan âleminde hem günah hem de uğursuzluk sayılır. Nedeni, büyücülüğün kılise faaliyetine rakip olmasıdır. Dolayısıyla kılise, büyücülüğü ve cadılığı lânetlemiştir. Solakların ısrarla salak yapılmaya çalışılması da solak olanların şeytan tarafından elde edilmiş olmalarına inanılmasındanmış. Bu yüzden sinistral kelimesi hem sol, hem de uğursuz, karanlık, tehlikeli anlamlarına gelir. (Son bir yoklamada Türk halkının soldan giderek uzaklaştığı tesbit edilmiş. Şimdi anladınız mı neden!!!) Doğum günü pastası ise tanrıça Artemis'in pastasından geliyor. Eğer doğum günü olanlar dikilen mumları bir nefeste söndürebilirlerse Artemis'in takdirini (yardımını) kazanıyorlarmış. Bilimin bir faydası da bu tür zırvalıkların köklerini aydınlatıp, yaşamımızın kararmasına engel olmasıdır. Ama bu tür zırvalıklarla yaşamak kimisine cazip geliyor. K romozom 1 şifresinin çözülümüyle birlikte insandaki 24 kromozom tümüyle aydınlanmış oldu. İngiltere ve Amerika’dan 160’ı aşkın bilim adamının katılımıyla gerçekleşen araştırmada, kromozom yapıtaşlarının sekansları aydınlandı. Konuyla ilgili sonuçlarını Nature dergisinde yayımlayan bilim adamları, sekans verilerinin yardımıyla, çok sayıdaki hastalığın genetik temellerini açıklayabilmeyi umuyorlar. Tüm insan kalıtımının %8’ini taşıyan ve en büyük kromozom olan kromozom 1’in üzerinde diğer kromozomlara göre iki misli gen bulunmakta. Kromozom 1, protein üreten 3,141 geniyle en fazla gene sahip olan kromozom. "Kromozom 1, en küçük kardeşi kromozom 21’den altı kat büyük, bu yüzden bu dev kromozomun üzerinde çok daha uzun süre çalışmak zorunda kaldık" diyor Duke Üniversitesi’nden Simon Gregory. Bilim adamları kromozom 1’deki mutasyonla 350’yi aşkın hastalığın ilişkili olduğunu tahmin ediyorlar. Bunların arasında çeşitli kanser hastalıkları, Alzheimer ve Parkinson gibi nörolojik hastalıklar da yer almakta diyor Gregory. Bir araştırma ekibi ise yarık dudak ve yarık damaktan sorumlu bir gen bulduklarına inanıyor. %99.9’U GÜVENİLİR Bilim adamları ilk olarak 2000 yılında insan kalıtımını çözdüklerini açıklamışlardı. Ancak o tarihte sunulan sekanslar henüz taslak halindeydi. On üç yıllık bir çalışmanın ardından araştırmacılar 2003 yılında insan genomunun %99’unu çözdüler. Daha sonraları ise kromozomların yapıtaşlarındaki sekansları en ayrıntılı bir şekilde çözüp sunmaya başladılar. Son çalışmayla böylece insan kalıtımının %99.9’u güvenilir bir biçimde açıklanmış oldu. Bilim adamları ayrıca sekanslama çalışmaları sırasında ortaya çıkan genlerini işlevlerini de bulmaya çalışıyorlar. İncelemeler sırasında fark edilen büyük topaklar ve harf diziliminde değişimlerin (SNP= tek nükleotid polimorfizm) insandan insana değiştiği ve karakteristik özelliklere veyahut da hastalıklara işaret ettiği düşünülmekte. SIRADA AYRINTILI İŞLEVLER Alfabenin A ile başlamasına karşın insan kalıtımının başında "C" nin bulunduğunu düşünebiliriz. İnsan kalıtımı, artık kromozom 1’in en üst noktasından Y kromozomunun ucuna kadar biliniyor ve DNA’da tekrarlanan motifler, telomer olarak adlandırılan kromozom uçları olarak açıklandı. Bilim adamlarının elde ettikleri sekans verilerine göre kalıtımımız kimyasal yapıtaşı sitozin veya C ile başlamakta. İnsan kalıtımındaki genlerin yarısının işlevi henüz bilinmemekte, araştırmacılar bunların görevlerini bulabilmek için insanlardaki kalıtım farklılıklarını araştırıyorlar. Ayrıca bunun dışında işlevleri olmadığı düşünülen genler de yeniden incelenmekte. Peki bu çalışmayla insan genom projesinin sonuna gelindi mi? Gregory’e göre çalışmanın son bölümü tamamlanmış oldu ama bilim adamları bulabildikleri kadar bilgi çıkarmak istiyorlar yeni sonuçlardan. Ve bundan sonra DNA’nın ayrıntıları ve işlevleri hakkında öğrenecekleri daha çok şey var. Nilgün Özbaşaran Dede CBT 1007/5 7 Temmuz 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle