14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP Uyum ve evrim her zaman daha iyi olmayabilir! Fiziksel olarak mükemmel insan yaratmak ya da ömrünü uzatmaktan önce, doğaya, yaşama ve insanlık idealine önem veren, hem insanlık hem de doğa olarak birbirine olan bağımlılığının farkında olan bir evrime ihtiyacı var.. Meryem Koray, Yıldız Teknik Üniversitesi [email protected] Mayıs tarihli Cumhuriyet Bilim ve Teknik’te insan evriminin sürüp sürmediği konusunda ilginç, ilginç olduğu kadar düşündürücü bir yazı vardı. Konu ve soru şuydu: Yeryüzünde milyarlarca yıl geriye giden yaşamın evrimi insanla doruk noktasına ulaşmış ve bazı bilim insanlarının dediği gibi 50.000 veya 100.000 yıl önce durmuş muydu; yoksa doğal seçilim devam mı ediyordu? Gelecekte de bugünküne benzer bir insan türü mü devam edecek, yoksa mutasyonlar devam ederek insan başka bir şeye mi benzeyecekti? Yazı sizi kışkırtıcı sorularla karşı karşıya getiriyor ve teknolojiden anlamasanız da kara kara düşünmeye başlıyorsunuz. Anlaşıldığı kadarıyla yazıda, birçok yazar gelişmiş bir dünyada insan türünün hayatta kalma olasılığının arttığını söylüyor ve insanın evriminde Yazı sizi kışkırdoğal seçilimin bütünüyle ortadan kalkmasa da öneminin tıcı sorularla azaldığı görüşünde birleşiyor; karşı karşıya bir bölüm araştırmacı da bugetiriyor ve gün doğal seçimi tetiklemede kültürün ön plana geçtiği göteknolojiden rüşünde. Sonuç olarak da yaanlamasanız da zı, "artık insan evriminin tanımlayıcı özelliğinin aklımıkara kara zın çevreyi şekillendirmesi ve düşünmeye bunun karşılığında çevrenin de evrimsel değişiklikleri yabaşlıyorsunuz. ratması olduğunu" söyleyerek, tartışmaları da son derece kışkırtıcı bir noktaya getiriyor. 13 lamına gelmeyebilir" diye düşünüyorsak, ne yapalım evrim kaçınılmazdır deyip geçecek miyiz, yoksa mesele insan aklı ve seçimleri olduğuna göre bu seçimlerin ahlaki boyutunu mu tartışmaya açacağız diye sormamak elde değil. Bugün doğal ayıklanma kültürel/sosyal ayıklanma olarak devam ediyorsa, etrafımızdaki insanların fiziksel özelliklerinde değilse de zihinsel özelliklerinde değişimlerin bize geleceğimiz açısından bazı ipuçları verdiğini söylemek mümkün. HANGİ DEĞERLER? Bugün gerek küresel, gerek toplumsal gerekse bireysel düzeyde insanın seçimlerini etkileyen ve uyumu istenen değerler neler? Örneğin, bireye kendi başının çaresine bakmasını söyleyen neoliberal politikalar, başarıyı ve parayı kutsallaştıran bir dünya, piyasanın egemenliğinde biçimlenen bir toplum, rekabet edeceğiz diye insanları tüketen bir ekonomi, büyük ölçüde çıkar ilişkisinin belirlediği ilişkiler diye bugünkü dünyayı tarif etmeye kalksak yanlış mı yapmış oluruz? Eğer bu değerler egemense ve insanlar da ayakta kalmak için bunlara uyum zorundaysalar, gelecek nasıl biçimlenecek dersiniz? Birçoğumuzun bu sorulara verdiği yanıtlar pek iç açıcı olmasa gerek. Günümüzdeki gelişmelere bakarak, bir yandan piyasanın tetiklediği teknolojiye, öte yandan çıkarların şişirdiği akıl ve ego ilişkisine uyum sağlayabilenler için maddi koşullar açısından seçme şansının arttığı, daha dengeli, eşit ve adil bir dünyada yaşamak isteyenler için seçme şansının azaldığı bir dünyaya doğru evriliyoruz, gibi bir saptama çok mu yanlış olur? Hadi bunu kabul ettik; peki bu gidiş ya da evrim insanın eseri de, "insanlığın eseri mi" diye sormayacak mıyız? Yani, yaşamın ve insanın bir doğrultudaki evrimine yol açan bu gidişte, bu gidişin yönünde genel olarak insanlığın seçiminden söz edebilir miyiz? Herhalde, hiç kimse bu gidişin insanlığın genel bir seçimi ve uzlaşması ile olduğunu söyleyemez. O halde, geçmişte neden olduğunu tam bilemediğimiz iklim ve coğrafya değişimleri gibi, şimdi de nedenlerini kestirsek de doğrultusunu değiştiremediğimiz "evrimsel bir sürükleniş" içinde miyiz? Galiba aslında determinist olmamak adına kullanıma sokulan teknolojiler, yükseltilen değerler, ortalığı kaplayan söylemlere karşı başka neler söylenebilir, hangi kavram ve söylemlere güç kazandırılabilir, daha farklı ve yararlı hangi teknolojiler üretilebilir diye düşünmek ve başka evrim yolları için şansımızı zorlamak durumundayız. Yani, bilimlerin ve teknolojilerin büyük ölçüde araştırmaya ve teknolojiye yatırım yapanların seçimleri doğrultusunda geliştiğini söylemek çok mu yersizdir? Eğer bu saptamada doğruluk payı varsa, o zaman geçmişte olduğu gibi bugün de birilerinin seçimlerinin insanlığın seçimleri haline geldiği bir dünyada yaşadığımız ortaya çıkmaz mı? Kısacası, birçok alanda seçme şansımız ve özgürlük alanımız artıyor görünse de, gerçekte seçim yelpazesi ve seçeneklerinin bizler tarafından belirlenmediği bir dünyada yaşadığımızı görmezlikten gelmek değil, vurgulamak ihtiyacındayız. Bir de bu durum insanlığın ve yeryüzündeki yaşamın evrilmesi anlamına geliyorsa, o zaman yalnızca atom bombasıyla ya da ürettiğimiz bazı teknolojilerle değil, üretemediğimiz çözümler ve teknolojilerle de insanlığa ve yeryüzüne ne kadar ihanet edildiğini sorgulamak şart oluyor. ÖNCELİK NEYE? Örneğin, aynı yazıda cinsel seçilimin de evrimin sürdürülmesinde rol oynadığı belirtilirken, günümüzde cinsel açıdan seçim şansının artması ve daha nitelikli genlerin birleşmesi nedeniyle daha avantajlı mutasyonların beklenebileceği gibi, genetik mühendislik yoluyla daha mükemmel insan türleri elde etmemizin de mümkün olduğu ileri sürülüyor. Hatta aynı yazıda Lahn, "piyasaodaklı genetik teknoloji itici güç olarak sosyoseksüel seçilimi geride bırakacak" demekte. Böylece, insan istenilmeyen özelliklerin yok edildiği, beğenilir özelliklerin öne çıkarıldığı "daha sağlıklı ve duygusal açıdan daha dengeli" olacakmış. Buna sevinelim mi bilmiyorum. Genetik mühendisliğinin insanlık yararına çalışmalar yaptığına kuşkum yok; ancak arkasındaki paranın iyi niyetli ve insanlık hayrına bir şeyler yaptığını düşünmekte zorlanıyorum. Kısacası, kendi adıma, insanlığın fiziksel olarak mükemmel insan yaratmaktan ya da ömrünü uzatmaktan önce, doğaya, yaşama ve insanlık idealine önem veren, hem insanlık hem de doğa olarak birbirine olan bağımlılığının farkında olan bir evrime ihtiyacı var diye düşünüyorum. İnsan seçimleriyle insanlığın ve yaşamın evriminde belirleyici bir hale gelmişse, bunun ne anlama geldiği meselesini de daha fazla düşünmeye ihtiyacı var. Bu kaygılara "dinozorluk" adı mı verilecekmiş; varsın öyle olsun. AHLAKİ BOYUT Kuşkusuz genlerdeki değişim ve insan türünün gelecekteki evrimi gibi bilimsel arayış ve tartışmalar son derece ilginç, ancak bu tartışmaların ahlaki boyutu da bir o kadar önemli. İnsan yeryüzündeki evrimin ortaya çıkardığı bir tür ve kendisiyle yaşam arasındaki ilişkinin ya da yaşamın evriminin şöyle veya böyle sürdüğü de bir gerçek. Ancak insan aklının ve seçimlerinin, ya da ortaya koyduğu kültürün bu evrimde belirleyici olduğunu düşündüğümüzde, insanın seçimlerinin yalnız kendi türünün değil yaşamın geleceği açısından da çok önemli olduğu/olacağı noktasına geliyoruz ki, işte burası çokça tartışmayı gerektiriyor. Kısacası artık doğanın değil de daha çok insan aklının ve seçimlerinin belirleyicilik kazandığı söyleniyorsa ve edindiğimiz deneyimler nedeniyle "Daha uyumlu olmak daha iyi olmak an CBT1007/20 7 Temmuz 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle