01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu ging Cherenkov (MAGIC) teleskop, gama ışınları atmosferin üst tabakalarına çarptığı zaman çıkan ışık çakmalarını tespit edebiliyor. Şimdi Davis’teki Kaliforniya Üniversitesi’nden Daniel Ferenc’in başkanlığındaki bir grup, ışığa duyarlı yarı iletken malzemelere dayalı dedektörler üretti. Fotonlar bu yarı iletkenlere çarptığı zaman elektron yayıyorlar. Bu elektronlar da ölçülebiliyor. Dedektörler, nötronlar veya plütonyumdan çıkan gama ışınlarının çarpması karşısında benzer reaksiyonlar verdiği için ABD Ulusal Nükleer Güvenlik Birimi, dedektörlerin bu özelliğinden yararlanarak yasadışı nükleer silah ticaretini tespit etmeye çalışıyor. [email protected] İnternet aslında toplumlara, aracısız, hamisiz, suistimale mahal vermeden, çok basit bir olgunun aynası rolünü oynamakta Ne Kadar Özgürsen... Ülkemizin, Türk toplumunun internetle, dijital çağ ile ne alıp veremediği var? Sanki kale bomboş, top yuvarlanarak ceza sahasına giriyor. Sanki tribünlerde oturmuş, peşinden bir futbolcumuzun gelip o son vuruşu yapmasını bekliyoruz. Sanki topun peşinden gelen kimse yok. Top yuvarlana yuvarlana avuta çıkıyor. Hayıflanıyoruz. Internet aslında toplumlara, aracısız, hamisiz, suistimale mahal vermeden, çok basit bir olgunun aynası rolünü oynamakta. Toplumun ne kadar özgür olduğu, özgürlüğü ne kadar algılamış, idrak etmiş olduğu ile ilgili bir ayna rolü. Buyrun internete bakarak, ne kadar özgür olduğunuzu tespit edin. Birey olarak, toplum olarak internetten ne kadar istifade edebiliyorsunuz? Gündelik hayatınızın operasyonel süreçlerinden tutun da geleceğinizle ilgili stratejik konulara kadar internet, dijital kültür size ne tür kolaylıklar sağlayabiliyor? Bunların özgürlük olgusunu, demokrasiyi idrak etmekle ne ilgisi mi var? Bir toplumun, bir organizasyonun demokrasiyi yaşayamıyor olması için illa ki dikta ya da benzeri totoliter bir rejimle yönetiliyor olması gerekmez. Siz perde arkasında toplumu, topluma yön verenleri uygun bir şekilde manipüle ederseniz, o toplum adı demokrasi olan ortamlarda bile diktabenzeri bir rejimde yönetilir. Topluma yön veren kişi, kurum ve kuruluşlar ne yapıyor? Özgürlüğün bireyler, organizasyonlar, toplum tarafından idrak edilmesini nasıl sağlıyorlar? (Ya da böyle bir görevleri olduğunun ne kadar bilincindeler?) Ülkemizde internet kullanımına baktığımızda temel olarak şunları görüyoruz : • Yeni insanlarla tanışmak, hatta onlarla arkadaşlık yapmak için chat odalarını aşındırmak • Sanal ortamın kimlik gizleme özelliğinden istifade ederek, olduğu gibi değil de belki de olmayı arzu ettiği kimliklerle ortalıkta boy göstermek • Haberleşme listeleri vasıtasıyla söylemlerini diğer insanlara ulaştırabilmek (ve bunu yaparken o diğer insanların özel hayatlarına müdahale etmek – nasıl mı? Örneğin haberiniz olmadan kaç tane haberleşme listesine üye yapıldığınızı bir düşünün) • Web siteleri vasıtasıyla bulundukları mekândan uzak kalmış (sıla özlemiyle tutuşan) memleketlilerine bir nebze çözüm üretmeye çalışmak Bunların özünde görüyoruz ki ya iletişim kurma ya da özgürlüklerini idrak etme gereksinimi var. Bir başka deyişle bugüne dek sanal ortam olmadan önceki (ya da o ortam dışındaki) zaman ya da mekânlarda eksikliğini hissettikleri olguları Türk insanı sanal ortamda arıyor. Elbette ki bu konularda yönlendirici ya da liderlik rolünü üstlenmiş ya da tanım gereği üstlenmek durumunda olan birey, kurum ya da kuruluşların bu pratik sonuç hakkında herhangi bir sorumluluğu olamaz. İnanıyorum ki kitabı açıp baktığınızda onlar kendi üstlerine düşen ve kitapta yazan her şeyi eksiksiz olarak yerine getirmişlerdir. Paradoks değil mi? Sorun nerede peki? Sorun küçük bir noktada saklı. Süreçleri verim esasına göre değerlendirmiyor olmamız. Bizim kültürümüzde verimli sonuç almak değil, kelleyi (koltuğu) kaybetmemek için (herhangi) bir şey yapmış olmak esastır. Öyle olmasaydı bu kadar işsiz üniversite mezunu olur muydu? Diğer yanda kalifiye eleman bulmakta zorlanan onca işveren varken. Eğer birileri şu internetten neden doğru dürüst istifade edemiyoruz, neden bizim de dünya çapında bir başarı öykümüz yok diye kara kara düşünüyorsa, sorunun çözümünü burada aramalarını tavsiye ederim kendilerine. Yoksa bu internet erişim ücretlerinin ucuzluğu ya da pahalılığı gibi yurtdışı internet çıkış kapasitesi gibi teknik kavramlarla ilgili değil. Sorunu bu tür konulara bağlamak ise zaten öteden beri yapmakta ustalaşmış olduğumuz güzel bir hedef şaşırtma. Bunun temelinde de beceriksizlik, yeteneksizlik, vizyonsuzluk yatıyor. Ya da böyle yapmak işimize geliyor. ÖRÜMCEK AĞI ÜZERİNDE İNSAN HÜCRESİ ÜRETMEK Tıp teknisyenleri, bilinen en sağlam doğal fiber olan örümcek ipeğinden yaptıkları yapı iskeleleri üzerinde insan hücrelerini geliştirebiliyor. Bu yapı iskeleleri, sertliğinin ayarlanabilmesi durumunda daha kullanışlı hale gelebilirler. Örneğin kemik gibi sert bir yapı iskelesi üzerinde geliştirilen hücreler, vücuda yerleştirildiğinde kolaylıkla kemik dokusu ile kaynaşabilir. Şimdi Boston’daki Tuft Üniversitesi, İngiltere’deki Nottingham Trent Üniversitesi ve Ohio’daki WrightPatterson Hava Kuvvetleri Karargâhı’ndaki Hava Kuvvetleri Araştırma Laboratuvarı’ndan bir grup biyotıp mühendisi, örümcek ipeğini nasıl sertleştirebileceklerini araştırıyor. Bu bağlamda en kritik aşama ipeği mikroskopik cam boncuk diyatomları, tek hücreli deniz yosunu ile güçlendirmek. Bu iki malzemeyi birbiri ile kaynaştırmak için mühendisler Nephila clavipes adı verilen örümcekten alınan ipek genini, R5 adı verilen peptid geni ile birleştirdiler. Bu değiştirilmiş geni bakteriyel hücrenin içine yerleştirdiler. Sonuçta R5’in kimyasal yapısı ile birleşmiş ipeğin özelliklerini taşıyan yapay bir protein elde ettiler. Ekip daha sonra bu proteinden ipek iplikler dokudular ve iplikleri silikon molekülleri ve sudan oluşan bir eriyiğe batırdılar. Böylece yapı iskeleleri daha güçlü hale geldi ( Proceedings of the National Academy of Sciences, DOI: 10.1073/pnas.0601096103) İNTERNET KİTAPÇISI ARTIK YİYECEK DE SATIYOR Dünyanın ilk internet kitapçısı olan Amazon.com artık bakkalların sattığı ürünleri de satmaya başladı. Ünlü online satıcısı, halihazırda sattığı kitap ve müzik ürünlerinin yanı sıra "gurme" diye adlandırılabilecek gıda maddelerini de pazarlıyor. Ancak artık bu özel yiyeceklerle birlikte arasında pirinç, mısır gevreği, çocuk bezi, deterjan gibi 10 bin çeşit bakkaliye ürününü de satmaya karar verdi. Bu düşük fiyatlı ürün yelpazesinde yalnızca taze sebze, meyve, süt veya ekmek gibi çabuk bozulabilir ürünler bulunmuyor. Hazırlayan: Reyhan Oksay CBT 1007/15 7 Temmuz 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle