Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cönülden Bilime Ahmet Inam Sevgililer çekildi mi dünyadan? Gorulmuyor mu? Holderlin yıllar once feryad etmişti, haykırarak Tanrıların yeryuzünden çekildiğini. Tanrılarla sevgilılerin ne ilgısı var? Olmaz mı? Tannlar, Eskı Yunan kulturunun onlara verdiği anlamların dışında, insanın tukenmez gucunu, duşuncesinı, duşlerını taşıyan ideal insanlar belkı. İnsanın bıtimsiz olana ozleminin taşıyıaları. Ben yirmibinna yuzyılda, Tannların bu son yorumuyla dile getınlışınde "Tannlar" sozcuğünün yerine "Sevgililer" denmesini oneriyorum. Dunyada sevgiyi yasatacak insanlar, sevgililer. İnsanın tukenmediğini bize duyuracak, gösterecek, guzel olmaya çabalayan, guzel insanlar. Sevgililer, onlarla sevgiyi yaşadığımızda ("aşk" da dıyebilirsinız, sevgi yerine; aralannda bir ayırım yapmıyorum) sevgiyi olanca doluluğuyla gerçekleştirebıleceğımiz kışiier. Sevgililer, bugun dunyada sevgi diye yaşanan çarpıklıkları, sığlıkları, çırkinlikleri yuzumuze vurup, bu konuda tozumuzu atabilecek kışiler. Sevgi maskesiyle yürütülen zulmün, haksızlığın, yakıp yıkıcı siddetin ıpliğinı pazara çıkarabilecek olgun insanlar. Sevgiyi onlardan oğreniyoruz. İnsanın sevgiyle nasıl guz.elleşebileceğini. Elbette, ınsan sevebılen bır varlık. Ama sevgiyi kolayca değersızleştıren bir varlık da aynı zamanda. Sevgi, insanın ınsan olmasında onemlı bır olanak. Onun erdemli, guzel, bilgili sağlıklı olmasında, onsuz edilemez bir yeri var. Sevgısiz ahlaklı, sevgisiz estetik, sevgısiz bilgili, sevgisiz sağlıklı olamazsınız. Sevgisiz gelişemezsıniz. Buyuyemezsıniz. Anlayamazsınız. Sevişemezsiniz. Duşunemezsiniz. (Abartmazsınız, belkı benim gibi, sevgiyi de seven biri olarak, ama içimdekı ses fazla atma da sevgiyi somurme diyor, içımdeki sesten ozur dilerim!) Kımden oğrenecektik sevgiyi? Elbette, kitaplardan, vaazlardan, kurslardan değil. Yaşayarak oğrenecektik. Sevgililerden oğrenecektik. Sevmeyi, sevılmeyı bılebıienlerden. Sevgının bir etkileşim olduğunu, karsılıklılık tasıdığını. Bir iletişim olduğunu. Bır ülesim olduğunu. Paylaşılarak yaşandığını. Neyimizle? Bedenimizle. Beden sevgiyle de beslenır. Sevgisiz beden ne denli tıkıştırırsa tıkıştırsın, kurur. Şişmanlasa da kurur. Solar. Bedenin sevgi gereksınımını duyamamıs, sevgisini bedensız yaşamaya kalkmış ınsanlann sevgisi eksiktir, Tanrı sevgisi bile bedenle yaşanır Bakın yuce sufilere... Duygumuzla. Bedeninızle uyum ıçindeki duygulanmızla. Duygularımız da sevgiyle canlanmak ıster. Duygu evinin gül tokusudur sevgi. Duygu ırmağını besleyen bir pınardır, temiz sularıyla. Aklımızla. Sevgının, aşkın akılla yaşanabileceği, bunu başarabilen sevgililer farkedilmedığı için, aklımıza gelmiyor pek. Sevgiyle akılı birleştiremediğimiz için, sevgınin yarattığı urunler, yaşantılar, duşunceler, kavrama bıçımleri, sanat yapıtları, bilimsel duşunsel araştırmalar, çalışmalar, etkinlikler insanın insan olmasında tam verlmle ortaya konamıyor. Sevgi uzerimize yağıyor, onun altında kalıyoruz, eziliyoruz, onu yoğurup, guzel paylaşımlara donuşturemıyoruz. Sevgiyi, insanın bır gelışım olanağı olarak, başaramıyoruz. Çevremizle. Seven ve sevilen dunyada yalnız değildir. Kendilenni dunyanın merkezi sanmalan yanlıştır. Sevgi, çevresıne sevgi yaymalıdır. Elbette çatısmalar, sorunlar yaşayabilir sevgi, çevresiyle. Diğer insanlarla. Toplumun değeherıyle. Ama onları yok sayamaz. Bu dort oğenin kaçıyla seviyorsunuz? Birıyle mı? 0 halde sevginiz çeyrek sevgıdır. Ikısıyle mı? Sevgınız yarımdır. dort dortluk sevgıler, dort oğenin birlikteliği ile gerçekleşir. Sevgililer bu dünyadan çekılmıştır. Sevgıler eksik ve ozurludur, bu yuzden. (Nedenlerini birlıkte duşunelim!) Bilım insanının sevgilisi olarak hakıkat, bu dünyadan çekılmıştır. Hakıkati mıstik, karanlık, ıçı boş bır kavram sandığımız için. Oysa, o, bilgimızın surekli yenilenmesi, genışletilmesıne duyulan sevgidır. Bilim insanı, onune konulanı koru korüne uygulayan, bilımı, ev odevı yapmak sanan hakikatsiz bın değildir. 837/2 BEYIN: Ikİ önemli gelişme Sinirleri onaran çipler Nöronları uyarmak için elektrik pulsları yerine kimyasal maddeler kullanan mikroçip geliştirildi Yapay slnaps Elektrik verildlğl zaman depodan pompalanan nörotransmlter kanala doğru akar ve buradan dellğe ulafarak komfu K yaşayarak, bedenimizle, duygumuzla, aklımızla, çevremizle öğrenebiHriz imyasal madde salgılayarak beyın kımyasını etialeyen bır çıp, sınır sısteıruyle etküeşım ıçıne gırebılen ımplant donemını başlatması açısından üp dunyasında devnm yaratu Dektnk pulslan, noronlar uzerınden ımpulslan taşırken, hucreler kimyasal habercıler salgılayarak bırbırlerıyle ve dıger hucrelerle haberleşır Bu norotransmıterler hucre nın bırleşme noktasının bır ucundan salgüanır Dıger uçlakı reseptorler tarafındarı yakalanan norotransmıterler elektrik ımpulslannı tetıkler Sınapslar (ıkı komşu noron çıkıntısının bırbırlenyle temas etngı bolge) arasındakı açıkhk tıpık olarak 50 nanometredır ve puskurtme şeklındekı her kimyasal aum bırkaç bın molekul ıçerır Bu ozellıklerınden dolayı yapay sınaps uzermde çdkşan büım adamlan bugune dek başanlı olamadılar Kalıfornıya Stanlord Unıversıtesı nden Mazk Peterm a n ve Harvey Fishman bu konuda bır ılk'ı başararak bır santımetre kaıelık sılıkon çıp uzennde 4 adet "yapay sınaps' yaratmayı başardılar '* otı Slnlrleri kimyasal roleler yönlendlrir. Çıkan uvn ransmıterler bazı hucrelerı aktıf hale getırırken bazüannı kapatırlar Bu da şu anlamd gelu Noıotıansmıteıleıdcn ya rarlanan aygıtlar ışlevlerını çok kesın çızgılerle belıılenmış sınırlar ıçınde gerçekleşürmesı gerekır Unıversıty of Southern Calıfomıa'dan bıyologmuhendıs Gerald Loeb en dogru yolun tek bır ımplant uzennde kimyasal ve elektnksel uyanyı bırleştrmek olduğunu ılen suruyor Daha ustesınden gebnmesı gereken çok buyuk sorunlar var Oncelıkle her sınapsa bır kanal gerektığı goz onune alınırsa, sınapslar kuçuk bır alana nasıl sıgdınlu' Yapay sınapslar yenne yerleştırüdığı zaman bagısıklık hucrelerınm kandUan ü kamasına nasıl engel olunur° Aynca norotransmıter depola9 n ne sıkhkla dolduıulmalıdu Son soruyu yanıtlamak ıçın Peterman bır sanıyede bın kez ateşleyen bın cıvannda yapay sınapsa yanm mılılıtre sıvı gerektıgıru hesapladı Yıne yaptıgı bır hesaba gore bu mıktar ancak 250 yılda tukenecektı Dıgeı soıxılar çok daha karmaşık olduğu ıçın yanıtlanması epey zaman alabılır Bu arada bu teknık, doku araşürmalannda hemen kullanılabılır Üaçlar, doku orneğı ıçindeki hucrelere tek tek en jekte edılerek, soz konusu üacın tum sıstemı nasıl etkıledıgı arasünlabüır New Scıenüst, 22 Mart 2003 Bu duzenekte yapay sınaps, sılıkon uzennde bır delık şekhnde goruluyor Arıcak her delık, çıpın arkasındakı plasük tabakanın uzerıne ıslenmış bır mınık kanala açılır Bu kanal ıla uçtan norotransmıter deposuna bağlıdır Elektrik verıldıgı zaman depodan pompalanan norotransmıter ka nala akar ve buradan delıge ulaşarak komşu hucıelen uya nr (Bknz grafik) 5000 nanometre genışlıgındeb bu yapay sınapslar boyut olarak gerçek sınapstan çok hucreye yakındır Yıne de bu sıstem çıpın uzerındekı tabakada tek bır hucreyı uyardığı ıçın başarüıdır Bu çalışmada nıhaı hedef noral bır protez uretmektır Elektııksel uyandan yararlanan aygıtlar arük sıradanlaştı Buna en tıpık ornek kulak salyan gozuna yerleşürüen ımplantlardır Bu ımplantlar ışıtme duyusunu buyuk olçude guçlendıııyoı Ancak elektrik pulslan sınır hucrelerım hıç ayınm yapmadan uyanr Oysa farklı norotransmıterler her hucrede farklı etkıler yaratır Dahası, tek bır norotransmıter bır hucreyı farklı bır şeküde etkılerken, baska bır hucreyı daha farklı etkıler Sozgehmı leünal hucrelerın kullandıgı norot Dünyanın ilk beyin protezi Y apay hıpokampus şeklındekı dunyanın ılk beyın protezi onumuzdekı gunlerde Kalıfornıya'da denenecek Yalnızca beyın faalı yetlennı uyaran koklea (kulak salyangozu) ımplantlanndan farklı olarak bu sılıkon çıp ımplanü, beyınde yerine geçtıgı hasarlı bolgenın gorevını yuk lenecek Bu protez ılk olarak sıçan beynınden alınan bu doku uzennde denenecek daha sonra canlı hayvanlara geçılecek Eğer her şey yolunda gıderse, ınmeye baglı olarak beyınlen hasar goren ınsanlann tedavısınde kullarulacak Beyne protez yerleşurme konusu her şeyden once übbı ahlak çerçe Beyinde hipokampusun işlevlerini yüklenecek bir çip geliştirildi. Bu çip bir gün gelip hasarlı beyin dokularının yerini alabilecek mi? vesı ıçınde ele ahnmahdır Beyın yalnızca bellegı değıl ruhsal durumu, bı lıncı ve algılamayı da etkıler Beyın protezını gelısnrenler bunu bır deney olarak goruyor "Eğer bu uygulama hıpokampusta başanlı olursa, beynın her yennde yarar sağlar" dıye konuşan ebbın lıden Unıversıty of Southem Calıfomıa'dan Theodore Betger, "Hıpokampus beynın en du zenlı ve en planlı bolumudur Aynca bugune dek beynın en fazla ıncelenen kısmıdır En onemhsı ışle vının test edılmesı dığeı b sımlara gore daha kolaydır" dıyor Hipokampusun goıevı dene yımlen kayda geçırerek uzun vadelı anılar olarak beynın başka bır yennde depolamaktır Beıger, "Hıpokampusunuzu yıtırdıgınız zaman yenı deneyımlennızı kaydetme yetenegınızı kaybedersınız" dıyor Bu da hıpokampus çı pının denenmesı ışlemını kolaylaşüran bır faktor Protez takılan kışı yenı deneyımlermı depolama yeteneğını yenı