Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gönülden Bilime Eşcinseller tercih değiştirebilir mi? ır nesü once Amerıkalı psıkıyatrıst Robert Spitzer, rrulyonlarca Amerıkahnın bır anda hasta statusunden sıyrümasınanedenoldu 1973yılındaColumbıaUnıversıtesı'nde gorevh Spitzer eşcınselhgı akıl hastalıklan lıstesınden çıkartmayı başardı Boylece cınsel yonden sapkın olduğu ılerı surulen bır grup Amerıkalı bır anda akıl sağlığına kavuşmuş oldu Ahmet Inam B Geçtığımız hafta Amerıkan Psıkıyatrı Dernegı'nın (APA)yıllık toplantısında bır ko nuşma yapan Dr Spitzer, yülar oncekı ıddıasına bır anlamda ıhanet ederek "motıvasyonu yuksek" eşcınsellerın az bır çabayla heteroseksuellığe donebüeceklerıru ılerı surdu Bu çalışma hem A PA, hem eşcınsel hakları savunuculannın tepkısını çektı Ayrıca psıkıyatrı uz manları arasında sert tartışmalara yol açtı Spıtzer'e yonlendırılen en buyuk eleştın, çakşmasının yontemı ıle ılgüıydı Temel olarak telefon goruşmelerıne dayanarı çalışma, 143 erkek ve 57 kadını kapsıyordu Bu kışılerın pek çogu çeşıtlı nedenlerden dolayı yaşam şekülerınden hoşnut degıldı ve cınsel tercıhlerını degıştırmek ıstıyordu Çalışmanın sonunda Dr Spitzer kadınlann yuzde 44'unun, erkeklerın ıse yuzde 66'sının "olumlu heteroseksuel ışlevsellık'' kazandıgına ınandı Bu sayüar oldukça şaşırtıcıydı Ancak ornek alıridn grup goz onunde bulunduruldugunda ortaya bambaşka bır tablo çıkıyordu Çogunlugun ızledıgı yoldan ılerlemeye heves eden eşcınselerın cınsel tercıhlerıne bakıp sonuç çıkartmak, dın degıstırmek ısteyen ınsanlara başka bır dın hakkında soru sormaya benzıyordu Bu çalısmasının temel hedefinın eşcınsellerın taraf degıştırebılecegının mumkun olabılecegını gostermek olduğunu ılerı suren Spitzer, taraf degıstırme çabasındakı kışüer üe temas kurmanın en mantıklı yol oldugu9 nu one suruyor "Burada soru 'Herkes degışebıkr rru ', değıl, 'Kım degısebılır'' olmalı" Gerçekten degışen oldu rmP Bu soruyu yanıtlamak ıçın Spitzer 'olumlu heteroseksuel ışlevsellığı" bır takun oznel standartlarla olçtu Bu baglamda deneklere kurduklan heteroseksuel deneyımlerden hoşnut olup olmadıklannı sordu Oysa gerçek bır büımsel çalışmada, deneklerın farklı uyanlar karşısmda ne tur tepkıler verdığı olçulmelıydı Dahası, Spıtzer'ın çalısmasının hıçbır yerde yayımlanmamıs olması çalışmanın büımsellıgıne golge duşuruyordu 2001 yüındakı Spitzer, 1973 yılındakı Spitzer ıle hâlâ aynı goruşlerı paylaştığını ıddıa edıyor Bu açıdan baküdığında büım adamının eşcınsellığı bır hastalık olarak gormedıgı ılerı surulebılır Ancak bu yenı çahşma eşcınsellık konusunda geçerlı goruşe ters duşuyor Dığer bıhm adamlanna gore cınsellık beynın kımyasından çevresel faktorlere uzanan çok sayıda degışkenın bır bıleşımı Bir eşcınsel cınsel tercıhlerınden vazgeçecegıne ıhşkın yermn etse dahı farklı bır tercıhe gızlıce yonelebüır Ancak bu onun temel yapısını degışürmez Ulusal Halk Enstıtusu'nden genetık büımcı Dean Hamer bu konuda şoyle konuşuyor "Hemen hemen her davranış degışürılebüır Ancak temelde yatan mekaruzmayı degıstırmek ayn bır şeydır" Aynı toplantıda sunulan bır başka çalışma, degışmek ısteyen 202 eşcınselın 178'ının başarısız olduguna dıkkat çekıyor Ote yandan ıddıalarının dogrulugu konusundakı ısrarcı tutumuyla dıkkatlen çeken Dr Spitzer, bulgulannın hıçbır şeküde eşcınsellere karşı bır sılah olarak kullanümayacagına garantı verıyor Reyhan Oksay Tıme, 21 Mayıs2001 REM aşamasında oluyor Ne var kı, bugune dek hıç kımse hayvanlarda da boylesı bır surecın yaşandıgından emın degüdı VVüson ve meslektaşı Kenway Louie, seçtıklen uç erkek faremn beyınlerındekı bellı sınır hucrelerıne mıkroelektrotlar yerleştırdıler Çember bıçımındekı bır yolda koşmalan ogretüen fareler bellı noktalarda odullendırıldı Fareler koşarlarken elektrotlar beym hucrelermdekı etkınlıgı kaydettı Koşmanın guzergâhın kımı noktalarında farelerm beyınlerınde çok belırgın etkınlık dızgelerıne neden oldugu goruldu Farelen uykudayken de ızlemeyı surduren araştırmacüar, REM uykusundayken beyınlerınde 45 farklı oykuye tanık oldular Sonuçta farelerın duşlerınde kımı deneyımlerını, hemen hemen ılk yaşandıklan hızla yenıden canlandırdıklan goruldu Gerek ınsanlar, gerekse fareler gecelen guzel bır uyku çektıklerınde kımı şeylerı çok daha ıyı anımsayabılıyorlar Bana acı veren insanların başında, kendilerinin rasyonel olduğunu soyleyenler gelir. Gerçekten de, "kafalarına gore" nasyoneldirler. Kendilerine göre belirli ilkeleri, tavıhan, aydınlık kılınmış kavramlan, kurallan önceden belirlenmi} çıkanm yollan vardır. Binalannı kurarlar ve içinde otururlar. Sonra varsa birkaç pencereleri bakarlar; dunyayı, kurduklan ev mimarisiyle görurler, Kurallar ve ilkelerie zaptı rapt altına alınmi} cihanı, kendi kafalanndaki nizam içinde görurler. Buna bir itiraztm yok! Sorun, kafalarındaki duzeni, evrenin duzeni sanmalarından kaynaklanır. Bu, dar kafalı, kendi akıllarına tıkılı, akılları bu yüzden tıkalı insanlarla tartışmak çok zordur, aalıdır. Onları ancak kendi tanımları, kurallanyla tanıyabilirsiniz. lletişim onların koyduğu kurallarla sağlanabilir. Bu akıl bağımlılannın gozünde, benim gibı biri, duygusal, mistik, kafası karışık, garip, edebiyatla felsefeyi kanştıran, "sistematik" (onlar gibi) dufunemeyen, "meczup" bir insandır. Elbette mantık derslerime girmemişlerdir. Girseler de, kendi mantık düzenlerini terkedemedikleri için neyin ardında olduğunu anlayamazlar, bir turlu. Bana bu akıllarına tıkılı ınsanlara haksızlık ettiğimi soyleyebilirsiniz. Sanmıyorum. Onların "shtematiği" içine girmekten (eğer tepemi attırmamışlarsa!) korkmam. Pencereleri olduguna inandıklarımla tartışabilirim de. Hem de onların duzeni içinde. Onların sahasında. Onların diliyle. Kendimi elimden geldiğince paranteze alabilirim. Umudum, sistemlerinde gedikler bulup, onları kendi aniayısıma çevirmek değildir. Elbette sistemlerinde gedikler vardır. Belirsiz, iyice tantmianmamıs terimler. Çıkanm çarpıklıklan. Çunku, insan "aksiyomatik" bir sistemle gunluk yaşamını yurutemez. Günlük dili kullanarak, boylesine yıkılmaz kaleler kuramaz. Bu insanların "mimari" zayıflıklarına saldırmanın hiçbir aniamı yoktur. Onlardaki takınaklı (obsesif) kişilik, zayıflıklarını turlü cambazlıklarla onanverirl Bir ikisinin yüzlerine vurabilirsiniz ozürlerini ya da imâ edebilirsiniz. Asıl iç "mimari" anlayışlannı tartısmaktır. Bu katı akıl yoğunluğuyla yaşadıklan, yaşamaya çalıştıkları hayatın nasıl tutucu (kabız, zâbıt) tutup bırakmayan, dönüşmeyen, kendileriyle yuzleşmeyi engelleyen, iç bağımsızlığı ortadan bir kayıt olduğunu sezdirebilmektir. Sezmekten korktukları için akıla abanırlar. Bunlardan "yaratıcı", "kalıpları kırıa" insanların çıktığı çok az gorulmüştür. Aklı mı kötülüyorum? Hayır! Onların akıl dedikleri şeyle ilişkilerini eleştiriyorum. Bu ilişkilerin siyasal uzantılarının çok teblikeli olacağını düşünüyorum. Totaliter yonetimlerin katılığını destekleyen bu hava almaz, kokan akıl anlayıpna karşı çıkıyorum. Bu akılın insan bütunlüğünü kusatamadığını düşünüyorum. Kendi aklımı böyle bir akıla yakıştıramtyorum. İnsan kafası, kansıklığı sevmiyorl Duzenleyip, sağlamlaştırmak istiyor kafasını. Akıl sağlığı bunu gerektiriyor. Soru da: Nasıl bir sağlamlık? Aklı bir kışla olarak gorüp, onu silahlarla donatarak, yanılmayı, bunalımı, sarsılmayı en aza indirgemeye çaiışmak, aklın ordularını, hep "teyakkuz" halinde, alarm halinde tutmak. Aklın Hitler Yönetlml diyorum buna. Ruh kibarlığını, inceliğini, derinliğini, yumusaklığını, isyanını ortadan kaldırıa bu yoğun şiddetteki akıl bağımlılığı, küçucük beyniyle kâinatı anlamak isteyen insanın içi boş sişinmelerinden başka bir şey değildir. Aklımızdan gayri guveneceğimiz neyimiz var? Aklımız var. Bu akıl, duygularla, sezgilerie, düşlerle, arayışlarla, aranışlarla, isyanlarla, farklılıklarla, duyarlılıklarla, zenginleştirilmiş bir akıl. Bunu, Batı'daki IQ'dan EQ'ya geçiş onerileri yapan, "akıl yönetimiyle" pragmaa yarar sağlayabileceğini uman goruşlerden esinlendiğim için soylediğim sanılmasın. Hiç ilgisi yok! Temel tezim şu: İnsan aklını değiştirmedikçe bu duzeni değiştiremez. Bu duzense değişmelidir. Oyleyse aklı da değişmelidir. (Mantık sevenler için, durumu tam yansıtmasa da, Ilk onermem A D, ikinci onermem D, sonuncusu A'dır!) Kısaca: Bu akılla, bu duzen değışmez. Daha doğrusu, bu akıl anlayışıyla bu duzen değişmezl Aklını kişiliğiyle, yaşadığı çevreyle etkileşime sokamadığı için kendini tahrip eden bir arkadaşım geldi aklıma. Aklını cephanelik sanmıştı. Biraz daha yaşayabiheydi arkalardaki gul bahçesini gorebilecekti. Bu evrendeki hayattan, insandan, geleceğin insanından sorumluysak, aklımızı değiştirmeliyiz. 740/9 Kendi akıllarına takılmışlar... S on bu araşürma, kedüenn uykularmda, gerçekten de, gun ıçmde kovaladıkları farenm duşunu gorduklerıru ortaya koyuyor Bulguldr, hdyvanlaıın da, tıpkı ınsanlar gıbı gun ıçınde ydşadıklarını duşlerınde yeruden canlandır dıklarım ortaya koyuyor Massachusetts Teknulojı Enütıtu su'nden Matthevv Wilson, bu konuda bır kuramın duşleruı bırbırlenyle ıimtılı olan ancak aynı zamanda yaşanmamış olan deneyımlerı toparlama olanagı verdığı yonunde olduguna dıkkat çekerek, "Bu araştırma hayvanlann bellı şeylerı yaşadıktan sonra bu deneyımlerını yemden degerlendırme yetenegıne sahıp olduklarını gozler onune serıyor," dıyor Hayvanların uyku duzenlerı ınsan lannkını yakından andınyor Her üosınde de agır seyreden dalgalanmalı bır sureç ve "hızlı goz devınımı" REM donemı yaşanıyor Uyanıkken yaşanan olaylann, ya da bu olaylardan kımı parçalann uykuda yenıden yaşanması Hayvanlar da duş gorur • •• •• ••