24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BEYİN ARAŞTIRMALARI HAFTANIN GÜNDEMİ * Ulusal gözlemevi ve 400 yıllık gecikme ^ Yabancı dili en iyi çocuklar öğreniyor O na "TanTan" adını vermişlerdi, çünkü ölünceye dek 21 yıl boyunca sadece tek bır hece söyleyebılmıştı, "Tan" 1861 yılında Paul Broca adında bir antropolog bu Parıslı akıl hastasının beynını inceledi ve konuşma merkezının sol kulağın arkasında olduğu (Broca bolgesı) sonucuna vardı. Geçen haftalarda Nature dergısınde New Yorklu araştırmacı Joy Hirsch'in Broca bölgesinin nasıl çalıştığını ınceleyen bır araştırması yayımlandı. Araştırmacı sadece yabancı dıl oğrenmenin anatomisini ve bu eğitim sırasındakı zorlukların nedeninı ortaya koymakla kalmıyor, konoşmanın nasıl oluştuğunu da gösterıyordu. Bu araştırma sırasında deneklerin kişisel farklılıkları da dikkate alınmıştı. Bir milimetrelık doğrulukla Hlrsch beyın tomografisinin yeni geliştırilen bir varyantıyla, sağlaklarda sol kulak üzerinden, solaklarda diğer taraftan Broca bölgesıni analız etti Tomografiye giren 65 New York'lu denek, dudak hareketlerı resim netliğınl bozduğu için, Man hattan'daki yollarını hayal edip Içlerinden anlattılar. Ingilizce, Hırvatça, Japonca, Türkçe ve Almanca dillerinde yapılan bu sessız monologlar sırasında resmedilen ve bilgisayar tarafından renklendirilen manyetık akımların sonuçları oldukça şaşırtıcıydı. Tek bır ana dıl konuşan insanların beyni, iki lisanla büyüyen ınsanların beyninden daha farklı çalışıyordu. Birbirlerinden sadece küçük bır mesafeyle ayrılan Broca bölgesinin ıki kısmı beyin ana dil ıle sonradan oğrenılen yabancı dıl arasında gıdip geldikçe bilgisayar ekranında farklı renkler veriyorlardı. Buna karşın iki lisanla büyümuş olanlar bu dıllerı tek bır bölgede blrleştirebıliyorlardı. Beyın dalgalarının resımlendirilmesınin gosterdiği gibi Broca bölgesinde sıfatlar turetıliyor, fiiller çekilıyor ve cumleler kuruluyor. New York'lu bir beyîn araştırmacısı yabancı dil öğrenmenin anatomisini inceledi daha buyuk öğrencılerin yabancı lısan gramerı öğrenme konusunda gösterdıklerı farklı başarı düzeylerı ıncelendı. Neville'ın verdığı sonuçlara gore, yabancı bır dilin kurallarını zamanında oğrenemeyen bır kımsenın ıleri yaşlarda fazla şansı olmuyor. Çın'den gelen goçmen çocuklar uzerinde yapılan ıncelemede, tam anlamıyla ınukemmel Ingilizce konuşabılenler iki veya üç yaşında başlayanlar Daha ıleri yaşlardakilerın kelıme hazınesı genış olabılıyor ama gramer yanlışları ve aksanlarını duzeltmelerı mumkun olmuyor. Doğumdan sonrakı ilk aylarda beyınde dıl öğrenmek ıçın tum fonksıyonlar çalışmaya başlıyor ve yenı araştırmaların sonuçlarına gore bebekler bile ana dıllerını tanımaya başlıyorlar. İlk on iki ay içinde bebekler tüm dıllerı mükemmel olarak oğrenebılıyorlar ve 140 farklı harfı ayırt edebilıyorlar. Bır Japon bebeğı, 10. aydan sonra "r " ve "I" seslerını artık anlıyamıyor, çünkü onların dilinde bu harfler yok. Ikı farklı lisanla büyüyenler ıse sonradan kaybolan bu bzellikten en çok yararlanabilenler. Ikı lisanla büyuyenlerin aslında hıç bır dile tam anlamıyla hukmedemedikleri ınancı artık çurütuldü. Aksıne bırden fazla anadilı olanlar değişik lehçeleri de kolaylıkla konuşabıliyorlar. Yabancı çocukları Almanca eğıtimde çoğunlukla Alman öğrencılerden daha başarılı oluyorlar ve daha iyi Almanca konuşuyorlar. Bunun en akla yakın açıklaması ıkı anadilı olanlar beyınlerındekı dil merkezını dığerlerıne gore daha fazla çalıştırıyorlar ve yaşamları boyunca bu özelliklerınden yararlanıyorlar. Araştırmacı Hirsch'ın dedıği gibı, beyınde tum lısanları öğrenebllecek genel bir dil programı var ama önemli olan bu programı zamanında çalıştırmak. Kaynak: Spıegel 29/1997 Alev Kırım Anadilini unutunca Nörologların bildirdiği birçok vakada, beyın kanaması geçirmiş ve blrkaç dil bilen hastalar, kanama sonrasında anadıllerıni unutup yabancı lisanlardan biriyle konuşmaya başlayabılıyorlar, açıkça beyinin bir kısmı tahrıp oluyor. Amerıkalı dıl araştırmacısı Helen Nevllle'nın geçen yıllarda yaptığı bır inceleme bu sonuçları desteklıyor. Araştırmada küçuk çocuklarla yaşı biraz Imlâ, Ifade hddaebüyuyan Ernfce bolgetl Sözcük daflarcıfjı Bpocaboloetl Oll alsnlan TUrkç» InglHzce Ortak atanlar Tophane'deki rasathanesi zamane Şeyülislamının fetvası ve Padişah'ın emriyle topa tutularak yıkılan (1580'ler) Takiyüddin'den 400 yıl sonra Türkiye bir gözlemevine kavuştu! Biraz abartıyorum tabii... Çünkü büyük kentlerimizde küçük gözlemevleri var. Ama bunlar üniversitelerin gözlemevleri. Ankara'da, Izmir'de, Istanbul'da bir zorunluluk gereği kuruldular. Ulusal bir karakter taşımıyorlar. Antalya'nın Beydağları'nda, Bakıriıtepe'de kurulan gözlemevi ise ulusal bir iradenin kararı olarak doğdu. Bu nedenle, Kandilli Rasathanesi'nin varlığını ve bir süre çalışmasını gözardı edersek, geçen hafta sonunda Antalya 'da açılışı yapılan Ulusal Gözlemevi'ni 400 yıl öncesine, Takiyüddin'e bağlamak çok da yanltş olmayacaktır. Ulusal Gözlemevi'nin kurulma düşüncesi 20 yıl kadar öncesine gidiyor. Bu düşünce, 1979'da kurulan Uzay Bilimleh Araştırma Ünitesi'nde biçimlenmeye başlamış; Gözlemevinin kurulacağı yerin saptanması çalışmaları 1986 yıllannda bitmiş; nihayet 1992 yılında "Ulusal Gözlemevi "Projesi" hayata geçirilmeye başlanmış; 1995 yılında da, gözlemevinin TÜBlTAK'a bağlı olarak Antalya'nın Beydağlar'nda kurulması için harekete geçilmiştir. Gözlemevinde iki teleskop var. Biri Hollanda Utrecht Üniversitesi'nden gözlem zamanı karşılığında (yüzde 20) alman 40 cm'lik, diğeri ise Rusya Federasyonu'ndan yüzde 60 gözlem zamanı karşılığında alınan 150 cm'lik, ülkemizin en büyük teleskopu. Beydağları, gözlem açısından uluslararası değere sahip. Kanarya Adaları 'ndan sonra, hava ve gözlem koşulları bakımından dünyada en iyi ikinci yerin Bakırlıtepe olduğu belirtiliyor. 2550 metre yüksekliğindeki Bakırlıtepe'ye Saklıkent'ten 6,5 km uzunluğunda biryolla çıkılabiliyor. Uzun bir maratonu arkasında bıraktı Ulusal Gözlemevi ve astronomlara kapılarını açtı. Uzay çalışmaları günümüzde giderek önem kazanıyor. Ikibinli yıllara damgasını vuracak bilim alanlarından biridir uzay çalışmalan. Şimdi Türk astronomları uzay araştırmalarına daha güçlü bir şekilde katılma fırsatını yakaladılar. Türkiye bir başka uzay projesinin de içindedir. Rusya Federasyonu'nun 1988 yılında uzaya göndereceği XGama uydusu projesinde bilim adamlanmızın katkılan vardır ve projeye maddi katkı da yapmaktayız. Bu uydu, özellikle, dünya atmosferinden geçip yeryüzüne ulaşamayan X ve Gama ışın Bakırlıtepe Gözlem İstasyonu ve uzaya larını inceleyecektir. Uzaya fıryerleftirilen teleskop (iistte). latılacak bu teleskopun saptadığı bu ışınlann kaynakları da ilk kez Bakıriıtepe'de kurulan Ulusal Gözlemevi'nde optik olarak gözlenecektir. Türkiye şimdi her bakımdan uluslararası teknik kalitede bir gözlemevine sahiptir ve gökbilimcilerimizin de bu gözlemevinin, bunca emeğin ve çalışmanın hakkını fazlasıyla vereceklerine inanıyorum. *** Gelecek cumartesi yeniden birlikte olmak umuduyla hoşçakalın... • • e posta: obursali@prizma.net.tr Cumhuriyet BİLİMTEKNİK • No: 547 13 Eylul 1997» Basan ve Yayan: Yeni Gün Haber Ajansı A Ş • Genel Yayın Yonetmenı Orhan Erinç • Genel Yayın Koordınatoru Hikmet Çetinkaya • Yazı Işlerı Mudurlerı Ibrahim Yıldız , Dinç Tayanç • Sorumlu Yazı Işlerı Muduru. Fikret llkiz* Yayın Yonetmenı: Orhan Bursalı • Grafık Yonetmenı. Tüles Hasdemir • Reklam. Medya C. 5473
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle