14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PSİKOLOJI HAFTANIN GÜHDEMİ İyi ki kaçıklar van! M. Emin Ceylan* er ailenin bir yaramazı, her köyün bir delisi, her sokağın bir züppesi ve her okulun bir kaçığı vardır. Toplum genel olarak bilinenlerin aksine yaramazlarını, delilerini, züppelerini ve kaçıklarını korur, büyütür, hatta var eder. Çünkü toplum kaçıklara kelimenin tam anlamıyla muhtaçtır. Çünkü züppe kızı olmayan sokağa, mini etek geç girer. Yaramazı olmayan aile "Asmalı Mescitin Meyhaneleri"ni bılmeden yaşar. Delisi olmayan köyün eğlencesi ve nihayet kaçığı olmayan okulun, toplumun yaratıcısı olmaz. Hadi Einstein'dan bansetmeyelim, Van Gogh'u da ismen anıp geçelim ama Schuman'ın yaşam boyu süren manik depresyonunu ve eserlerini neredeyse bütünüyle manik ya da iyiden iyiye kaçık dönemlerinde ürettiğini anmadan edemeyeceğim. Evet Schuman bu dünya için ne kadar gerekli ise, az Kaçıklar huzursuz kişiliklerdir. Mevcut olan her şeyden rahatsızlık duyan her an arayış içindeki insandır Mars ve insanlığın sorun çözme yeteneği Bir dostum, uzay çalışmalarına harcanan paraları boşa atılan milyarlar olarak niteliyor ve Amerikalıların uzay çalışmalarının dünyanın gözünü boyamaya yaradığını söylüyordu. İlk kez uzay araştırmaları üzerine böyle biryorumla karşılaşmıştım. Şaşırdım. ne diyeceğimi de bilemedim. Çünkü dostum neyin he olduğunu çok iyi bilen biriydi. Ona göre, sonuçta harcanan milyarlar Amerikalıların değil, dünyalılarındı. Yeryüzü üzerinde bu kadar yoksulluk varken, yazık değil miydi? Bu çalışmalardan dünyalıların elinde kullanacakları ne kalmıştı? Sadece bir teflon tava! (Teflon, uzay araştırmaları sonucu geliştihlmişti) Bu "eksantrik olma merakı"nı bir kenara bırakırsak, uzaya yönelik atılan her somut adımın beni büyüleyen yönü, insanlığın "sorun çözme"de gösterdiği başandır. Ay'a gidiş programını düşünün. Uzaya atılan uydulann gezegenleri bir bir dolaşıp araştırmalarını; Hubble Uzay Teleskopunu; yerin yörüngesi üzerinde dolaşan türlü amaçlı uyduları; uzaydaki MIR istasyonunu; uzay adamlarının boşlukta yürüyüşlerini anımsayın. Bütün bunlar, insanlığın temel bilimsel, tasarım, mühendislik, teknolojik uygulamadaki bilgi birikiminin ve yeteneğinin göstergeleri. Aletli gözlemlerle uzay hakkında elde ettiği bilgilerin doğruluğunun göstergeleri. sanlığın sorun çözmedeki başarısının göstergeleri. Şu Mars'a inen Kaşif'in tasarımı ve yolculuğu, Tanrı Misafiri robotun tasarımı, laboratuvarın çalışmasının programlanması, enerji sorununun çözümü... Mars'a yolculuk, dev bir projenin hayata geçirilmesidir. Bu yolculuğun ardında yüzlerce yetenekli insan, milyonlarca iş saati, yüzlerce yeni sorunun adım adım çözümü, yüzlerce teknolojik yenilik, irili ufaklı parlak düşünceler ye buluşlar vardır. Her şeyden önce, insanlığın büyük bir problemin üstesinden gelme merakı, isteği ve inadı vardır. Ve en önemlisi de budur bence: bu merak ve istek olduktan sonra büyük sorunlan adım adım çözme macerası başlıyor ve örneğin Mars'a yolculukla yeni bir aşamaya ulaşılıyor. Şimdi insanlığın elinde, Mars'a gerektiğinde bir dünyalı göndermenin planları var. Ana bilimsel ve teknik sorunlan çözülmüş birplan ve program. Bu, tavalarımızın, tencerelerimizin teflon olmasıyla kıyaslanamayacak değere sahip "insanlığın üretimi ve kazanımı" değil mi? Gelecek cumartesi yeniden birlikte olmak umuduyla.... I sayıda kaçık bize toplumumuz için de o kadar gereklidir. Niye gereklidir demeden önce, kaçığın kim olduğuna bakmak gerekir. Kaçığın temel belirleyicisi huzursuz kişilik yapısıdır. Mevcut her şeyden rahatsız olan yapı. Kurulu düzenden, mevcut giyim şeklinden, halihazır aile yapısından, işle(me)yen trafikten, her gün günaydın demekten rahatsız olan kişidir kaçık kişi. O nedenle de her an arayış içinde olan kişidir. Bu durum onu doğal bir kâşif durumuna sokar. Mahallede ilk farklı tıraşı o olur. ilk mini eteği o giyer. ilk kaykayı o kayar, ilk bayrağı o asar, ilk serenadı o yapar. ilk okulu o kırar. Bazen bütün milletvekillerinden dayak yer, fakat en büyük sözlerı de o söyler: "Sizin orada oturmanız bir marangoz hatasının sonucudur". Evet kimi zaman bir Çetin Altan, kımi zaman bir Ece Ayhan, ya da "soframızdaki sırası öküzümüzden sonra gelen" diyen Nâzım Hikmet'tir. Kaçık bu haliyle aslında, toplumun çimentosu, eğlencesi, sürükleyicisi ve kimi zaman da belalısıdır. Kaçığı olmayan toplum sıkıcıdır, tembeldir, geri kalmıştır, kendini tazelemekten yoksun ve içten içe kurtlanmıştır. Eleştireni olmayan, delimsirek kafaları bulunmayan, kendi karşıtlarını yaratıp muhafaza edemeyen toplum kendini stabilize edemez, yenileyemez dolayısıyla uzun erimde var olamaz. Ya da kendinden olmayan ithal karşıtlarına muhtaç olur ki, bu durumda toplum rayından çıkar gider. Bugün Türk gençliğinin dilinde efsaneleşmiş rock şarkıcılarla, sosyalist devrimciler varsa, bunun en önemli nedenlerinden birisi, bu toplumun kendi karşıtlarını yaşatmamış olmasından değil midir? Toplum karşıtlarını yaşatmadığı için onların geri dönüşlerini de izleyemiyor. Örneğin çok sert bir devrimcinin yaşı ilerledikçe daha ılımlı bir sosyalizme kayışı gibi ömekleri bu toplumun gençleri göremiyor ve ondan yeterince ders çıkartamıyor. Toplum korkulu olduğu için en ufak sapmayı ölümle cezalandınyor. O zaman da önümüzde hıç kaçık örnek kalmıyor. Batıda, hukuk üstün olduğu için bütün kaçıklar kendilerini koruyabilirler. toplum belki onlara kızar, ama onları korur, onlardan gerekli dersleri çıkarır ve onlardan öğrenirl. Kaçıklar bir şekil'de büyüktürler. Fransızlar'ın tescilli kaçığı Jean Genet, hırsızlıkları, homoseksüalitesi ile Fransız muhafazakârlarını az korkutmamıştır. ama onların ve tüm dünyanın gözünde marjinalitenin filozofisi konusunda anıtlaşmıştır. Hani nerede bu ülkenın lezbiyen, homoseksüel, devrimci, psikopat, sarhoş, serseri yıldızları. Niçin etrafta bu kadar "normal" insan dolaşıyor, televizyonlarda, gazetelerde, aile sohbetlerinde. Bunca birbirine benzeyen "normal" insanın sonunda toplumu çatlatmaya başlattığından emin olmalıyız. Dikkat edilirse konuşan herkes aynı dilden, aynı kelimelerle, aynı hareketleri ya parak konuşuyor. Hiç kimsenin ince liği kalmadı. Hepimiz sonuçta aynı ınsanlar olup tıkıldık kaldık. Isimlerimiz farklı yalnızca. Onlar da ihmal edilebilecek şeyler zaten. Ve en sonunda bir özet yaparsak, 35 milyon Mehmet Ali ile 35 milyon Sabahat'ın yaşadığı bir ülkeyiz artık. Ne yapmaya çalışıyoruz yani, kaçığı olmayan Japonya gibi sıkıcı bir toplum olmaya mı özeniyoruz. Inanın bu iyi değildir. Evet bu toplum bütün kaçıklarını yiyip bitirmiştir. Ve yeni bir kaçık olarak doğmaya kimsenin cesareti yoktur. Peki başka toplumlar beslerken, biz niye yiyip bitiriyoruz kaçıklarımızı? Bunun çok temel bir nedeni var. O da Türk toplumunun çok korkulu bir toplum olmasından geliyor. Dikkat edilirse, etrafta dolaşan bütün laflar; batıyoruz, biz adam olmayız, ne olacak bu memleketin hali, dillere peleseng olmuş durumdadır. Bu psikoloji o kadar derindir ki gülmek bile kuşkuyla karşılanır olmuştur. Bir zamanlar, doğu illerimizden birisinde, gülen her çocuğun tokatlandığını duymuştum. Bu kadar kötümser ve korkulu başka bir toplum yoktur. Yüzyıllardır Amerikalılar'ın darmadağın ettiği Kızılderililer bile böylesine kötümser değildir. Bu kadar iyimserlikten uzak ve korkulu bir ülkenin insanlarının paranoid bir yapı taşıyıp bütün marjinallerin kendi kuyusunu kazdıklarını düşünüp onları biçmesınden daha doğal bir şey olamaz. Evet korku ve paranoya bu ülkenin temel direkleridir. * Doç. Dr. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Herşeyden önce in £, e posta: obursali@prizma.net.tr Cumhuriyet BİLİMTEKNİK • No: 539 19 Temmuz 1997» Basan ve Yayan: Yeni Gün Haber Ajansı A.Ş. • Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç • Genel Yayın Koordınatörü: Hikmet Çetinkaya • Yazı Işleri Müdürü: Ibrahim Yıldız (sorumlu), Oinç Tayanç • Yayın Yönetmeni: Orhan Bursalı • Grafik Yönetmeni: Tiiles Hasdemir • Reklam: Medya C. 5393
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle