Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EDİTÖRE MEKTUP TARTIŞMA ÇeviH yanlışları Yunus Alyaz* Çevırı yanlışlarının zaman zaman komık durumlara neden olduğu ve sorun yaratabıldığı bır gerçek olmakla beraber çok buyuk bır sorun olduğu kanısında değılım Bazı reklam sloganlarının amatorce çevrılmesı belkı de tebessum edılıp geçılecek bır olaydır özellıkle de bu yanlış, yaşamın herhangı bır kesıtınde, yanlış mesaj ıletımı sonucu olumsuz bır sonuca neden olmamışsa Fakat yıne de yanlfş çevırıyı savunmak gıbı bır yaklaşımım söz konusu değıl 'Çeviri Üzerine' (CBT Sayı 527) başlıklı yazıda yer alan çevırı yanlışlarını ılgınç buldum Ve çeşıtlı zamanlarda benzer yaklaşımlara bızzat tanık oldum Asıl ılgınç bulduğum ıse çevırı hatalarından yola çıkıp, henuz kısa bır sure once gundeme gelen Turkçe nın kullanımına yonelık yasa tasarısının ıçerığıne benzer bır noktaya varılması Yazı da sık sık Turkçe nın yanlış kullanıldığından bahsedılmekte" Örneğın, 'home' sozcuğunun bağlamda 'ev' değıl de 'memleket' anlamında çevrılmesı gerektığı vurgulanmakta Bır çevırıye alternatıfler onermek son derece doğal, ama çevırı yanlışları sonucu dılımızın bır sure sonra tanınmaz hale geleceğı kaygısına katılmıyorum başlarında, belırgın olarak F. de Saussure, L. Bloomfıeld ve çağdaşlarının yapısalcılık akımlarında kendısını hıssettırmeye başlayan betımsel dılbılım anlayışı, bır yandan dıle fazla mudahale et menın yararsız olduğunun, dığer yandan da bılımsel yaklaşımla bağdaşmayacağı anlayışının sonucunda ortaya çıkmıştır Yanı, bılimadamı, gozlemledığı olaya mudahale etmez, sadece gozlemlerını not eder, şeklınde ozetlenebılecek bu yaklaşım, sadece dılbılımsel bır tavır ol manın otesınde, bır yaşam felsefesıdır de Ancak, bu yaklaşımı hayata geçırme nın çok zor olduğunun farkındayım özellıkle dıl soz konusu olunca ış daha da zorlaşıyor Nesnel olamıyoruz çunku dıl, ulusal, tarıhsel, toresel, vb değerlerımızın bır parçası olmakla beraber, bıraz da kışısel bır mulkıyetımız konumunda Bu yuzden dıle karşı nesnel olmak bır başka alandakınden daha zordur Butün bu mudahalecı veya betımsel yaklaşımlara karşın tarıhte dılle mucadelede başarılı olunduğuna daır bır or nek yoktur 'Turkçe'dekı şu sozcuk yan lıştır ya da şu ıfade doğru kullanılmamıştır' deme hakkımız her zaman vardır ama sonuç degışmez O yanlış, kısa bır sure sonra kural olur karşımıza çıkar Eugen A. Nida bunu çok guzel bır bı edemezler Amerıkan külturunün butun dunya uzerındekı hegemonyasının bır sonucu olarak dığer dıllere ve Turkçe'ye sızan sözcukler gelıp geçıcı modadır Bır muddet sonra show ya da boom gıder başka sözcukler gelır, bu sureç boyle surup gıder Bu arada bazı sözcukler veya deyımler kalıcı olsa da bunlar toplam dıl dağarcığı ıçerısınde çok kuçuk bır yer kaplar ve bunlar Turkçe'ye bır renk blle katabılırler örneğın, 'mukavemet', 'direnç' ve rezistans' sozcuklerı Turkçe'de varlıklarını surdurmektedırler Çeşıtlı kıtaplarda, meslek dallarında veya yaş grupları ıçerısınde her uç sozcuge de rastlamak mumkundur Ama bu durumun Turkçe ıçın tahammul edılemez bır durum olduğuna katılmıyorum Ben de 'edebıyat' yerıne 'yazın' sozcuğunu tercıh edıyorum Ama 'edebıyat' sozcuğunun, edeplı olmak, terbıye etmek, vb ıçerıklı olduğundan gunumuz 'yazın' kulturune ve dılımıze aykırı bır sozcuk olduğundan dolayı kullanılmaması gerektığı yaklaşımını doğru bulmuyorum 'Yazı' ıle kastedılen kavramı 'edebıyat' sozcuğuyle ıfade etmek çok kotu ya da çok lyı bır ış olamaz Yanlış ıfadeler E Zeybekoğlu, 'Çevırı Uzerıne' başlıklı makalesınde çevırmenlerın becerıksızlığı sonucu dılımıze yanlış ıfadeler veya doğrudan yabancı kelımeler aktarıldığından bahsedıyor örneğın 'Iktısadı boom' gıbı yarı Turkçe yarı Ingılızce ıfade bancı sozcuk1, vb gıbı tartışmalarla değışıminı surdurür gıder lyı bır eğıtım sıstemıne sahıp olduğuna ınandığımız gelışmış Batılı ulkelerde dıl ıle ılgılı sorunların veya tartışmaların bıttığını soyleyemeyız Henuz bır yıl gıbı bır zaman once Almanya'da da bır dıl yasa tasarısı gundeme geldı Bu yasa uygulandığında, ınsanlara, hangı sozcuklerın nasıl yazılırsa daha doğru, daha bır Almanca olduğunu oğretecek Örneğın, '&' harfı hangı durumda 'B' şeklınde, hangı durumda 'ss' şeklınde kullanılırsa daha doğru (!) olacağını yenı reform yasası belırleyecek Oysa kı, bu reform tasarısından önce de, Almanca'ya gırmış yığınla Ingılızce sozcuğe karşın, 'Almanca elden gıtmemıştı' ve yozlaşmamıştı Langenscheıdt'ın sozluklerı ıle Turk Dıl Kurumu'nun bastığı AlmancaTurkçe sozlukler, VVahrıg, Duden ve Knaur soz luklerı kıyaslandıgında Almanca'dakı yabancı kokenlı sozcuklerın çokluğu gorulecektır Sonuç olarak, dıl konusundakı yanlışlara karşı takınılan pessımıst ve taraflı tutumlara katılmadığımı belırtmelıyım Çunku, dıle karşı öznel yaklaşımı bılım geleneğıne çok yakın bulmuyorum Ay rıca, yanlışın krıterını belırlemek ve sınırlarını çızmek oldukça zordur Butun bu gerekçelerle, konunun bıraz abartıldığını sanıyorum Gerçek sorunu, dılın yuzey sel boyutunda değıl de, dıl hakımıyetinın, dıl bılıncının ve ıletışım kavramının derınlıklerınde aramak belkı bıze bıraz daha fazla yardımcı olabılır * Uludağ Ünlversitesi Eğitlm Fakültesı Almanca Bol Araştırma Görevlisi. (1) Nıda, Eugen A , Dılbılım Uzerıne Tartışmalar, Çe Ö Başkan, Edebıyat Fakuftesı Basımevı, Istanbul, 1973 Kaynakça "Dılı Yasayla mı Eğıtımle mı Duzeltmelı?". Yusuf Çotuksöken, Bılım ve Utopya, S 32. Şubat 1997 Eınfuhrung ın dı moderne Lınguıstık, John Lyons 6 Auflage, C H Beck'sche Verlagsbuchhandlung, Munchen, 1971 Crystal, Davıt, The Cambrıdge Encyc lopedıa of Language, Cambrıdge Unıversıty Press, Cambrıdge, 1987 Grundlagen der modernen Lınguıstık, Hasan Sebüktekın, Gazı Buro Kıtabevı, Ankara, 1990 Lınguıstısches Worterbuch, Theodor Lewandowskı uuelle & Meyer 4 Auflage, Heıdelberg, 1984 'Yazıcı mı Prınter mı?", mehmet Çıçek, TÖMER Dıl Dergısı, s. 50, Aralık 1996, fgfg Öznel yaklaşımlar Dıle karşı oznel yaklaşımlar hep olageldı Özellıkle 18 yuzyıla kadar belkı de butun bılımlere yansımış olan prasknptıf (dayatmacı, mudahalecı) bılım ve dıl anlayışı ulkemızde gunumuze kadar varlığını surdurebılmıştır Uzun yıllar hararetle tartışılan özturkçe kavramı bunun en belırgın orneğıdır Mıllattan oncesıne kadar uzanan bır tarıhten, ortaçağın sonlarına dek suren bır zaman dılımıne kadar suren bır sureçte Iskenderıyelı, Bergamalı, Romalı, Basralı, vb bılgınler, dılın herhangı bır lehçesının ya da herhangı bır bıçımının (yazılı/sözlu) bır dığerınden ayrıcalıklı ya da ustun olduğu goruşunu savunurlar ve dılın dığer bıçımîerını us tun olan bu bıçıme gore duzeltmeye çalışırlardı örneğın, Ingılızce'dekı 'It ıs I' veya 'It ıs me' hangısı doğru tartışması It's me şeklındekı kullanım bırtakım dılbılımcıye göre yanlıştı Çunku 'to be' fıılı yalın nesne gerektırıyordu 'Me' ıse ıhalınde (akkusatıv) olduğundan kullanılamazdı Bu dıl yanlışlarıyla mucadeleye I Ö III yuzyılda, Homer'ın eserlerınde kullandığı dılın daha temız ve daha doğru olduğunu, guncel dılın zaman ıçınde ınsanlar tarafından bozulduğunu ve kırlendığını, bu bozulmanın onune geçılmesı gerektığını savunan Iskenderıyelı bıl gınlerde de rastlamak mumkun Bu tur tartışmalar yuzyıllar boyu surup gıtmıştır Tartışmaların odak noktasında ağırlıklı olarak ıkı kavram var dı, ayrıcalıklı sozcukler, ıfadeler, kurallar ve kultur pessımızmı Yanı ınsanlar çeşıtlı nedenlerle dılı yanlış kullanarak dıle ve dolayısıyla kulture zarar verıyorlardı Ama korkulan olmadı Hıçbır dıl, pe rakende sozcuk ıhracı ya da yanlış deyım kullanımı/aktarımları sonucu kokunden sarsılmadı, bozulmadı ve tarıh sahnesınden sı lınmedı Hıçbır kultur de yanlış aktarımlar, yabancı sözcukler veya yanlış kullanım so nucu yok olmadı ve yozlaşmadı Tarıh veya dılbılım kıtapların da, ansıklopedılerde boyle bır bılgı mevcut değıldır Dıller kulturler ve uluslar başka gerekçelerle evrımleşırler, değışırler, yozla şırlar veya yıkılırlar Özellıkle 20 yuzyılın A merikan kültürünün bütün dünya üzerindeki hegemonyasının bir sonucu olarak diğer dillere ve Turkçe'ye sızan sözcukler gelip geçici modadır. lerın Turkçe ıçın ne tahammul edılmez bır durum olduğundan yakınıyor ama aynı makalenın 4 sutununun 7 satırında becerıksız çevirmenlenn bazı 'kallfıkasyon' (nıtelıklerı / yeterlılıklerı/ bılgılen) edınmesınden bahsedıyor Kımbılır, belkı de 'kalıfıkasyon' sozcuğu de becerıksız bır çevırmenın hatası olarak Turkçe'ye gırdı ama bu sozcuk kımseyı rahatsız etmıyor Kanımca Turkçe'yle ılgılı kısa vadelı çozumler soz konusu değlldır Y. Çotuksöken, Bılım ve Utopya dergısının şubat sayısında yayımladığı makalesınde konuyu genış bır sorunlarçözumler yelpazesınde çok guzel bır şekılde ele alıyor ve tek çözumun eğıtımden geçtığinı vurguluyor lyı bır eğıtım sıstemı dılle ılgılı çok şeyı lyıleştırebılır ama olay burada bıtmez Dıl, kulturel, polıtık, teknolojık, vb gelışmeler sonucunda dığer dıllerle etkıleşerek ve kendı ıç dınamığı gereğı hep 'yanlış kullanım', 'yenı sozcuk' 'ya çımde vurgular, " gerçekten kaybedılmış bır savaşı surduruyorsunuz, o kadar Çunku dıl değışmelerı, veya sızın deyışınızle dıl yanlışları tarıh boyunca hep ustun gelmıştır, bundan sonra da geleceklerdır "(1) E A Nıda'dan aktardığım bu cumle, yasalarla ve psıkolojık yaklaşımlarla dıle 'çekı duzen' verılmeye çalışılan Turkıye'dekı durumu ne kadar lyı anlatıyor Baştan kaybedılmış bır savaşı ınatla surduruyoruz Kaçak giren sözcukler Sovyetler Bırlığı'nde veya Osmanlı Imparatorluğu'nda olduğu gıbı sıstematık bır uygulama (resmı dıl oiârak benımseme ve dllı dolaylı veya dolaysız olarak yonlendırme) olmadığı takdırde, dıle kaçak yollarla gıren vızesız sözcukler veya yanlış çevırı aktarımları koca bır dılı alt Yapıyor mu, Yapacak mı? Refik lpekçı C umhurıyet BılımTeknık dergısının 26 Nısan 1997 tarıhlı 527 sayısının 89. sayfalarında TUBlTAK'ın populer bılım yayıncılığındakı (neredeyse) mükemmel çalışmalan bır yazıyla tanıtılmakta Gerçekten bu çalışmalan ovmemek olanaksız Bılım ve Teknık dergısı, hele yenı formatına gırdıkten sonra çok çektci ve doyurucu oldu Kıtaplara gelınce, bunların yalnız (orıjınal) adlarına ve yazarlarına bakmak, yazıda belırtılen seçme surecının qerçekten uygulandığını gostermeye yetıyor Ancak yazının çevırıler ıçın söylenen "Benzer bir çalışma çevırmen seçımınde de uygulanır,... kitabı okurun karşısına çıkarabıleceğimiz 'kılığa burundürur'" ıfadesı galıba bu hususta yapılmış olanların değıl, yapılacak olan çalışmaların bır ışaretı Bunun sebebını bu derglnın 22 Mart 1997 tarıhlı 522 sayısının 10 sayfasında "Çeviriler, Çevirmenler ve Yayınevleri" adlı yazısında R. Omur Akyuz ortaya koyuyor Bu bakımdan yukarıdakı sozlerı, ancak ızleyen paragrafta harcanacağı belırtılen çabaların neler olacağının bır ışaretı olarak, o da ımzasız bır yazı yayımladığı ıçın Orhan Bursalı'nın kefaletı ıle kabul edıyorum 5334