02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

B İ L İ M D Ü N Y A S I N D A N K I S A H A B E R L E R Camlardan daha üneşli bir günde bir evin ya da bir arabanın camından içeri bakmayı deneyenler, camın tümüyle saydam olmadığını farkedebilırler. Ancak, Almanya'da geliştirilen yansımayı önleyici yeni bir tür kaplama maddesi pencere camları ve güneş kolektörlerine uygulanmakta olup, bunları, günümüzde kullanılan en hassas optik aletlerden daha fazla ışık geçirebilmesini sağlamaktadır. Adi cam, görünür spektrumda, havanın BİP depO benZİnle 8 0 0 0 km. Bilgisayar ağıyla koston'daki Northeastern |Üniversitesi bilim adamları "tarafından geliştirilen grafitli bir madde sayesinde, hidrojenle çalışan arabalar artık bir depo benzinle 8000 km. yol alabilecek. Nelly Rodrfguez ve ekibi, ürettikleri bu minik grafitli "nanoliflerin" hidrojen içinde oda sıcaklığında kendi ağırlıklannın üç katına eşit bir ağırlığı depolayabildiğini ileri sürüyor. Bu miktar günümüzde bir deponun alabildiği miktarın on katına eşit. Rodriguez'e göre, yeterli miktarda hidrojen içeren bir bölmeye yerleştirilen bu nanolifler elektrikle çalışan bir arabanın 8000 kilometre yol almasını sağlayacak. Tükenen bölme ya da kartuşlar yenilenebilecek ve yeniden doldurulabilecek. Araçlar, elektrik akımının elde edilmesi için hidrojenin oksijenle birleştiği yakıt hücreleriyle işleyecek. Yakıt hücresi yöntemıne dayanan aracın bir ilk örnegi olan Necar II geçen mayıs ayında DaimlerBenz şirketi tarafından sergilenmişti. Bu örnek hidrojeni basınçlı gaz silindirlerinde depoluyor. ABD'de birçok eyalet 1998 yılında piyasaya sunulan arabalann % 2'sinin çevreye zararlı atık atmayan türde arabalardan oluşmasını zorunlu tutuyor ve hıdrojenle işleyen arabalann bu amaç için biçilmiş kaftan olduğuna ınanıyor. Grafit lıflerin bu denli büyük miktarda hidrojeni nasıl depoladığı henüz tam olarak bilinmiyor. Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı'ndan Michael Heben ve ekibi tarafından geliştirilmekte olan karbonlu nanotüpler bile Rodriguez'in ileri sürdüğü düzeye yaklaşamıyor. Heben ekibi nanotüplerle en çok ağırlığın % 4'ü oranında hidrojen depolanabildiğine, % 300 gibi bir oranın, eger gerçekten olabiliyorsa, herkesin ilgisini çekeceğine parmak basıyor. Ne var ki, verilen yeni değerler konusunda kuşkuyla bakmadan da edemiyor ve "Doğada en yüksek hid* fazla guneş ışıgı i .*O8ton.dakiNortheastern •••••••*•••. » ^ U kırılma endeksi (1.00) ıle camınkı (1.51) arasındaki büyük fark nedeniyle güneş ışığının yüzde 8'ini yansıtmaktadır. Optik camlar ve kamera lensleri sırayla yüksek ve düşük kırılma endeksine sahip filmlerle kaplandığında gelen ışığın yansımasını engelleyen bir ortam oluştururlar VVürzburg Fraunhofer Sllikat Araştırma Enstitüsü'nden Dieter Sporn'un belirttiğine göre söz konusu işlem oldukça pahalı olup, özellikle geniş yüzeylere uygulandığında maliyet artmakta ve ışığın bir bölümünün geçişini engellemektedir. Sporn ve arkadaşları, Freiburg'daki Fraunhofer Güneş Enerjisi Sistemleri Enstitüsü'nde, camın üstünde delikli bir tabaka oluşturan silikon dioksit kaplamasını geliştirmişlerdir. Araştırmacılar camı bir silikon dioksit solüsyonuna batırarak fırında 500°C'de pişirmişlerdir. Kaplama tabakası, çapı 15 nanometre olan delikleri bulunan bir süngere benzetilebilir. Bu mikroskopik yapı, görünür ışığın dalgaboyundan daha küçük olduğundan, ışık sanki havayı katediyormuş gıbi bu kaplama tabakasını aşar. Sporn, silikon tabakanın kırılma endeksinin 1.22 olduğunu ve bunun, görünen ışık sözkonusu olduğunda yüzde 99.5'luk, tüm güneş ışığı spektrumu söz konusu olduğunda ise yüzde 97'lik bir geçirgenlik sağladığını belirtmektedir. Sporn'a göre ilk uygulamaların güneş enerjisi alanında olması olasıdır. Sporn, "Güneş kolektörleri günümüzde, gelen enerjinin yüzde 9'undan fazlasını yansıtan adi camlardan yapılmışlardır. Bu kaybı yüzde 3'e düşürmek demek, düşük maliyetle büyük verim sağlamak anlamına gelir" demektedir. (Kaynak: N.S.) Feza Akça HMrojen İçin daha güvenM depotama Grafit •levhaları rojenkarbon oranına metan gazında rastlanıyor ki, bu oran da ağırlığın % 25'i kadardır," diyor. Rodriguez'in değerleri eğer gerçekten doğruysa, o zaman hidrojen de bir grafit nanolif kartuşun ağırlığının % 75'ini oluşturuyor demektir. Bu son kerte etkileyici depolama yeteneğinin gizi grafit nanoliflerin birbirlerine sıkışık yapısında yatıyor. Bu lifler grafit çubuklardan elde ediliyor ve çaplan 5 ile 100 nanometre arasında değışıyor. Kuramsal hesaplamalar tek kristalli grafitin hidrojeni soğurma yeteneğinin, kristal yüzeyinin hidrojen moleküllerinden oluşan tek bir katmanla örtülmesi durumunda her bir gram grafit için 8.2 litre hidrojen olduğunu ortaya koyuyor. Rodriguez ekibi ise bu miktarı 30 litreye çıkarttığını ileri sürüyor. Ekip bu denli yüksek bir oranın grafit "gözenekleri" içinde çok sayıda hidrojen molekül katmanlarının sıkışması sonucunda elde edildiğini belirtiyor. Grafit katmanları arasında 0,34 nanometrelik bir boşluğa karşın, hidrojen moleküllerının yarıçapı 0,26 nanometre olduğuna göre, daha çok hidrojen molekülü için bol miktarda yer kalıyor demektir. Ince yarıklar ya da gözenekler oksijen ve başka büyük moleküllerin içeriye sızmalarını engellediğinden, patlamayla sonuçlanabılecek tepkime olasılığı en aza indirilmiş oluyor. Bilim adamları yine de güvencenin en önemli sorun olduğunu ileri sürüyor ve kartuş için birtakım koruyucu önlemler alınması gerektığine dikkat çekiyorlar. (N.S.) Rita Urgan kalması gerekmektedir." demiştir. Burl'ün aygıtı, havaalanları yakınlannda bulunan yer radarlarının hava trafiğı gözlemlerinden yararlanmaktadır. Bu gözlemler halihazırda yalnızca yer kontrolörleri tarafından kullanılmakla birlikte, FAA bu yıl, bunları değerlendirmeyi hedeflemektedir. Burl'ün aygıtı, radar verilerini kullanarak yakınlardaki uçakları saptamakta ve bu bilgiyi kokpitte bulunan bir ekrana taşımaktadır. Ancak, Burl'e göre pilotlara yakınlarında bulunan uçakların varhğını bildirmek, güvenliği sağlamak için yeterli değildir. Dolayısıyla kokpitteki ekran, aynı zamanda, yakınlardaki uçakların konumlarını ve hızlarını belirtmekte ve çarpışma tehlikesi gösteren konumda uçak bulunduğu takdirde pilotu ikaz etmektedir. (Kaynak:N.S.) Feza Akça yanık Almanlar "tereyağından kıl çekercesine" banka soymanın yolunu buldular. Chaos Bilgisayar Kulübü'ne göre, Internet ve Ouicken adlı çok ünlü bir finans yönetimi programı yazılımların güvenlik sistemlerine girilmek suretiyle bir banka hesabından başka bir banka hesabına, kimsenin ruhu duymadan, para aktarılabiliyor. Bu tür suçların kurbanları ancak banka dekontunu görünce başlarına gelenin ayırdına varabiliyorlar. Ouicken yazılımından yaklaşık 9 milyon kişinin yararlandığı bildiriliyor. Bu yazılımı kullanarak modem aracılığıyla bankalarından para aktarımı yapan herkesin başına her an böylesi bir felaketin gelebileceğine dikkat çekiliyor. Chaos Bilgisayar Kulübü ağın bir sayfasına gizlenebilen "kötü niyetli" bir programın o sayfalarda gezinmekte olan birinin bilgisayarına kendi kendine kopyalanabildiğini gözler önüne seriyor. "Applet" adıyla bilinen, örneğin, görüntülere canlılık kazandırmak ve farklı sesler yaratmak gibi işlevleri gören bu minik program genelde Ağ sayfalarının canlandırılmasına yarıyor. Bu programın yazılmasında kullanılan en yaygın iki bilgisayar dili ise Java ve ActiveX. Kötü niyetli program bilgisayara yüklenir yüklenmez, Ouicken sayfalarında başına geleceklerden habersiz ev sahibinin peşine düşer. Eğer söz konusu paketi bulursa "applet" bilgisayar sahıbının hesabından soyguncunun hesabına bir havale yapılması için komut verir. Ouicken bu havale işleminin kökenlerıni araştırmadığından, kurban fatura ödemek, bakiye öğrenmek ya da çek karnesi istemek için bankasına bağlandığın soygun merika Birleşik Devletleri'nde her yıl yaklaşık 25 hava kazası olmakta ve bunun çoğuna küçük özel uçaklar neden olmaktadır. Ama, Amerikan hava sahanlığı, Michıganlı elektrik mühendisi bir profesörün geliştirdiği bir aygıt sayesinde artık biraz daha güvenlik kazanacaktır. Hovvghtpn'da Michigan Teknoloji Üniversitesi'nden Jeffrey Burl, diğer uçaklar tehlikeli biçimde yaklaştığında pılotları ikaz edecek ucuz bir aygıt üzerinde çalışmalar yapmaktadır. ABD'de yolcu taşıyan büyük uçaklar, diğer uçakların fazla yakına gelmesi halinde pilotu ikaz eden sistemlerle zaten donatılmıştır. Ancak, bu sistemin maliyeti yaklaşık 100.000 $ olduğundan, fiyatı 35.000 $ olan Küçük uçaklara ucuz radar küçük uçaklar için fazlasıyla pahalı olmaktadır. Burl'ün aygıtı ise yaklaşık 3.000 $'dır. Burl, "Insanlar güvenlık için para harcamaktan kaçınmamakla biıiikte, bu harcamaların makul sınırlar içinde A da, kötü niyetli işlem de aktarılmış olur. Bunun üzerine banka müşterisinden geldiği varsayılan bu yönergeler doğrultusunda işlemlerini görerek bir başkasının hesabına parayı aktarır. Bilgisayar ağlarında gezinme olanağı sağlayan yazılımlar evrildikçe, kötü niyetli programlar sorununun da giderek ciddi boyutlara tırmanacağı belirtiliyor. Günümüzün en yaygın programları olan Internet Explorer ve Netscape'in Navigator programları çokmegabaytlı büyük programlar. Ancak kısa bir süre sonra bu programların Java, ActiveX, ya da benzer bir dilde yazılmış, aralarında gevşek bir bağlantı olan "applef'ler olmanın dışında bir özelliği kalmayacak. Bu da gelecekte Internet'te gezinmenin daha çok bir "applet" değiş tokuşuna dönüşeceği anlamına geliyor. Pennsylvania, Carnegie Mellon Üniversitesi'ndeki Bilgisayar Acil Durum Ekibi bu tür güvenlik sistemlerının denetimine çalışıyor. Java ve ActiveX ile ilgili olarak bir uyarıda bulunan ekip, bugüne dek böylesi bir olaya tanık olunmadığını bildiriyor. Uyarıda, kötü niyetli programların sızmasına olanak tanımayan yeni yazılımlara sahip olmayanların Java ve ActiveX denetleme sistemini devreden çıkartmaları öneriliyor.(N.S.) Rita Urgan 5265
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle