Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
E D İ T Ö R E M E K T U P / T A R T I Ş M A Kızıyorum, yazıyorum Levent Mete* O nsekızıncı yuzyılda bır Ingılızce sozluk hazırlamış olan Dr Johnson duygu ve onyargılan akıl yurutme surecıne karıştırmanın tıpık bır örneğıdır Johnson, borsada hısse alıp satan kışı anlamına gelen "stock jobber" sözcuğunu, "Hısse alarak ve satarak para kazanan aşağılık rezıl" şeklınde tanımlar, "Tuketım vergısı"nı, "rezıllerın koyduğu nefret edılesı vergı" olarak nıtelendırır Doktor M Emın Ceylan'ın 4 Ekım tarıhlı Cumhurıyet Bılım Teknık ekınde çıkan "Boyun Eğmeyı Önerıyorum' başlıklı yazısı da Johnson'ın sozluğu gıbı, onyargılar tarafından bıçımlenmış ve aşırı duygusal olduğu ızlenımı verıyor Anlaşılan yazarın başı kapıcı, garson, mustahdem, otopark kâhyası gıbı kışılerle hoş değıl Bu ınsanlara kızıyor, onları boyun eğmez ve "kustah" buluyor Ayrıca, topraklarını kaybetmış ağalar, teknelerı batmış eskı sahıl zengınlerı, modası geçmiş şarkıcılar, fabrıkası kapanmış patronlar ve oyunları para etmeyen eskı tıyatroculardan olu şan bır "boyun eğmeyenler" grubu tanımlıyor ve bellı kı, 'eskı asaletlerını, kendı hayallerınde alkol desteğınde surdururler" dıye soz ettığı bu ınsanlardan da pek hoşlanmıyor Hoşlanmayabılır, herkesı sevmek zorunda değılız Ancak onun elınde herkeste olmayan bır sılah var Kızınca kalemı alıp Cumhurıyet Bılım Teknık dergısıne yazı yazabılıyor Bu durum oncelıkle adıl değıl Sorun yaşadığı kapıcının aynı dergıde "Asabı ev sahıplerı" başlıklı bır yazı yazma olanağı var mı? Ya da otopark kahyasının "Asıl kustah odur" dıye bır yanıt gonderdığını duşunun "Teknesı batmış eskı sahıl zengınlerı" dıye soz ettığı kışı (boyle bır toplumsal kesım olmadığına gore) acaba bu yazıyı okudu mu, okuduysa ne duşundu? Sayın Ceylan'ın yazısı, Carlos Fuentes'ın kendısıyle yapılan bır roportaj sırasında soyledıklerını akla getırıyor Fuentes, yazmaya ılk başladığı yıllarda, elıne çevresındekı kışılere karşı kullanabıleceğı guçlu bır sılah geçırdığını duşunmuş Ancak yazar, gıderek kışısel çekışmelerın ötesıne geçıp evrensel olana ulaştığı olçude başarılı olduğunun farkına varmış Bu durumun, her tur yazınsal etkınlık ıçın geçerlı olduğunu duşunuyorum Sayın Ceyfan bu arada, "gereğınden fazla boynu eğık" bır topluma "daha fdzla boyun eğın" çağrısında bulunuyor Duygusal bır ruh halı ıçınde yazıldığını duşunduğum ıçın, bu konuda ılerı surduğu fıkırler hakkında yorum yapmak ıstemıyorum Emınım kı, çevresındekı kışılerle yaşadığı çekışmelerın uzerıne çıkarak, yazıyı yenıden gozden geçırdığınde, kendısı de yaptığı çağrının yaratabıleceğı olumsuz çağrışımların farkına varacaktır 'Ataturk Eğıtım Hastanesı Psikıyatri Klınıği, Basın Sıtesı İZMİR "Boyun eğme" mecazı uzerine... Aydan Balamır* ıçınde, ve postmodern durumun " mış gıbilık" yanılsamalarına denk duşer bıçımde, en özgurlukçu, en demokrat, en humanıst mış gıbi hısseder kendlnı C umhurıyet Bılım Teknık'te yayınlanan Dr M.Emin Ceylan'ın "Boyun Eğmeyı önerıyorum" (4 Ekım 1997) başlıklı yazısı ıle, Dr. Flgen E. Tokuçoğlu'nun yanıtı (18 Ekım 1997) okurlar arasında bır tartışmayı başlatacak temalar ıçermektedır Ceylan ın sozunu ettığı "boyun eğme" edımlnın, Tokuçoğlu'nun uzerınde durduğu şeklıyle "emre ıtaat" ve "uşaklık" çağrışımlarını taşımayıp, yazıda dıle getırıldığı gıbı, "kalıtenın, adaletın, lyılığın, este tığın ve geleneğın onunde boyun eğme" olarak mecaza dokulmuş bır olgunluğa, bılgelığe, duyarlılığa ışaret etmekle kalmış olmasını dılerdım Ne yazık kı, Ceylan'ın talıhsız örneklerınde (Boyun eğerek varolmayı surdur muş soylu uşakları ) soz konusu çağrışımiar buiunmakta, öte yandan, Tokuçoğlu nun yanıtı ıse, konuyu yalnızca bu çağrışımiar çerçevesınde tartışarak, mecazın dığer açılımlarını dıkkate almamaktadır Tokuçoğlu'nun tarıhten orneklerle değındığı baskıcı ve somurgecı du zenlerin nesnesı konumundakı bırey ve toplumların eleştırısıyle, Ceylan'ın yazısından anlamayı umduğum şeklıyle hukuka ve kurallara saygılı hu ner ve mezıyetlerın değer bulduğu, kaba bır yararcılık yerıne yaşamın her alanına sanatın, estetık ıncelığın nufuz edebıldığı duzenlerın oznesı konumundakı bırey ve toplumlara ovgu, bırbırıyle çelışmeyen tartışma eksenlerıdır Bırıncısıne karşı olmamız, ıkıncısıne ozlem duymamıza engel değıldır Hatta tersıne, bırınde gelıştırmış olduğumuz bılınç, dığerını de benımsememıze katkıda buluna caktır Ne kı, bırbırını desteklemesı beklenen bu ıkı bılınç durumunun her zaman bırlıkte seyretmedığı de bır gerçektı B Itaat odakları Tokuçoğlu'nun "benzer ıçerıktekı ıletılerı hepımız çok farklı kaynaklardan, çok farklı amaçlarla dmleyıp durmaktayız" şeklındekı ortulu sapta masını, buyuk olçude paylaşırım Kastedılen kaynaklar, bırbırıne ne Boyun eğmemenın on koşulu bağımsızlık duygusu ıse eğer, bıreyın önce duşuncede bağımsız olabılmesı ve kımsenın kolesı olmadan yaşayabılmesi ıçın de ekonomik bağımsızlığa sahıp olması gerekir Toplum olarak ıse, mevcut sıyası coğrafya kökten değışmedığı surece (sınırların olmadığı bır dunya duşu gerçekleşmedıkçe), ulusal bağımsızlık ıdeallerı de henuz geçerlılığını korumakta Oysa ekonomik ve sıyası ozgurluğun, tez elde değışme olasılığı pek olmayan bır dunyada zorunlu koşulları olan 'sosyal devlet' ıle 'ulus devlet' modellerının artık irey olarak düşüncede mıadını doldurduğu solun tumden tukendığı, ulusal ba bağımsızlıktan vazgeğımsızlığın ıse kureselleşen çebilen (düşünsel orta dunyada anlamının kalmadığı tekerlemelerını sureklı mı işgal eden tekerlemelerle duymaktayız düşünen) kişinin, diğer baÇeyrek yuzyıl önce antıem peryalıst 'Bağımsız Turkiye ğımsızlıklardan da artık vazsloganlarını dılden duşurmeyenlerın bugun sosyal duzen geçilmesini öğütleyen düve bağımsızlığı demode bul şünce akımlarının bağımlılıması nıce bır değışımdır? Doğrusu, bırey olarak duşuncede ğına girmesine şaşmamak bağımsızlıktan vazgeçebılen (duşunsel ortamı ışgal eden te gerekir. kerlemelerle duşunen) kışının dığer bağımsızlıklardan da artık vazgeçılmesını oğutleyen duşunce yerlı ıdeolojılerı ("resmı ıdeolojı"yı akımlarının bağımlılığına girmesine yalnız bırakmayıp yanına dın, rejım, şaşmamak gerekir cinsıyet ağırlıklı "sıvıl" ıdeolojılerı de katınız) sorgulama gereğı duymayan Dr Ceylan'ın yazısından, yukarıda lardır Diğer yüzü Ise, kulağa pek tarıflenen turde bır bağımlılık ya da hoş gelen demokrası soylemlerıyle, "emre ıtaat" ve "uşaklık" öğutunun yerlılerınden daha guçlu Ideolojılerı çıkmamasını dılerdım Ceylan'ın ıde(Amerıkan resmı ıdeolojısı, sıvıl şır olojık konumunu tam olarak bıleketler ıdeolojısı, beyaz kultur ıdeolomem, ama kendı konumumdan bajısı vb) sorgusuz sualsız kabullenıp, karak şunu soyleyebılırım Baskının bılerek ya da bılmeyerek, Yenı Dun ve baskıya boyun eğmenın ulusal ya Duzenı'nın taşeronluğunu ustlesınırlarımız ıçınden ya da dışından nen, en azından omuz verenlerdır gelsın her turune karşı dururken, bır mecaz olarak boyun eğmeye hıç Her ıkı kumeyı bırbırıne yakınlaştııtırazım olmayacak guçler arasındaran 'ıtaat' bıleşkenı, bırıncılerde daha dır "adaletin, lyilığın, estetiğın' yalınkat gozlemlenebılırken, ıkıncılebaskıları Adaletın baskısı yok murın ıtaatını deşıfre edebılmek ıçın, dur? (lyı kı vardır) Doğruluk gıbı, lyıAtilla llhan'ın terımıyle "sıstem"ın ışlık duşuncesının de kımılerınce taşı leyış mantığını kavramak gerekir namayacak ağırlığı vardır Güzelliğe Sıstem, pek çok aracının yanısıra, gelınce toplumumuzda "estetıkzarıf paradıgmalar yoluyla da çalışır köstetık" olarak kuçumsenen bu Ve her paradıgmuhakeme alanının ezıcı ağırlığını, ma değışımıne bılenler bılır anında ayak uy durabılme yeteCeylan'ın değındığı"kalıte" ıle neğıne sahıp bır "gelenek" karşısında boyun eğmeye kesım entelekgelınce, yazıdan edınılebılecek ıztuel, dağarcığılenım tepkı duyulacak turde olmasa na yuklenen ye gerek, örneğın medyada köruklenen nı tekerlemelerzuppece 'kalıte' (marka, etıket, le duşunmenın asalet, sınıf farkı) merakından, ve bu rahatlığı ıçınde merakla bırlıkte seyreden koylu duş sıkça pozısyon manlığı, gecekondulu/ışçı/ışşız/lumdeğıştırıp, her pen tıksıntısı ve sankı sekız gobek yenı pozısyonun kentlıymış edasıyla dıle getırılen metmılıtanı oluverır ropol soylemlerınden haylı uzak bır ÖrneŞın "tarı'nıtelık' anlayışından söz edılmekte hın ve ıdeolojıYazının hıç katılmadığım 'geleneknın sonu" vaçı' vurgusu bır yanda dursun, yıtıp azıyla bırlıkte gıtmesının çoğu kez önlenemez olıçıne duştuğu duğu gelenekler (hunerler, kulturel boşlukta, post mıras vb) konakladığımız gezegenın modern lıberaınsan seruvenını canlandıran değer lıst söyleme sakaynakları olarak gorulmelı rılır, yeni mıhraHele, yerıne gelen kımı pratıklerın bının zorunlu kabalığı karşısında, geçmiş pratık kıldığı terımlerle lerın nıtelıklı yönlerını hatırda tutduşunur yalnızmanın yararı var Nıtelık sorunuyla ca ve kendı akhıç hesaplaşmayan (bu gezegenden lıyla, vicdanıyla oylesıne gelıp geçen) bırey ve top duşunebılme lumlar, doğaldır kı ınsanı yucelten, özgurluğunu yıonurlandıran, varoluşu anlamlantırır Artık tutdıran yenı geleneklerı de oluşsaktır, çoğu turamıyorlar kendısının blle farkedemedığı * Doç.Dr. ODTÜ Mimarlık Fakülbır ıtaat çemberı tesı, Ankara kadar karşıt glbl dursa da, bir madalyonun ıkı yuzu kadar yakınlığı olan "ıtaat odakları" olsa gerektır Bır yanda, yerleşık duzene ve onun her tur ıktıdar kaynağına (dın, devlet, rejım, sermaye, cınsıyet ıktıdarlarına) koşulsuz ıtaatı savunanlar, dığer yanda ıse, bu sayılanların ulke bağlamındakılerıne karşı dururken, dunyayı yonetenlerın duzenıne (ve gızıl ıktıdarına) ıtaatın teorık kılıflarını savunanlar nâmı dığer, somurgecı kureselleşme turünun teorısyenlerı kı, uluslararası sermaye ve sıyasetın araçları olan 'yerelleşme' ve 'özelleşme'nın avukatlığını yaparlar Madalyonun bir yuzu, egemen Ekonomik ve siyasi özgüıiük 5554