24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

UZAY HAFTANIN GÜNDEMİ 500 bin öğrenciyi eritebilmek... Üniversite konusu, sadece bilim dünyamızı ilgilendiren bir konu olmaktan çoktan çıkmıştır ve uzun zamandır toplumsal boyutu ağırlık kazanan bir konu olarak Türkiye gündeminde yerini korumaktadır. Olayın toplumsal boyutunu ağırlıklı olarak, üniversite öğrenimi görmek isteyen ve sayıları 500 binden aşağı düşmeyen öğrenci kitlesi oluşturmaktadır. Artık sorun, öğrenim görmek isteyen bu kadar gencin üniversite kapısında niçin yığıldığı, önlemlerini niçin alınmadığı, suçlunun kim veya kimler olduğu tartışmasının ötesindedir. Çünkü bugüne kadar bu tartışmanın az çok yapıldığını ve nedenleri üzerinde de epey konuşulduğunu varsaymalıyız. Gençlerin liseden yeteneklerine göre yönlendirilmesi gerektiği, herkesin üniversite okuması gerekmediği, lise başlangıcında konulacak barajlarla teknik ve mesleki alanlara yönlendirilmelerin yapılması gerektiği, buna göre meslek ve teknik öğrenime çok daha büyük ağırlık verilmesi ve bu alanda yeni ve hızlı örgütlenmelere yapılaşmalara gidilmesi gerektiği, sanayi ve ekonominin ara güçlere ihtiyacı olduğu vb... bütün bu görüşler de yeni değil, eğitim ve öğrenimin gündeminde bulunuyor. Fakat bu örgütlenmeler ve düşünceler ileriye yönelik karakter taşıyor. Şimdiden doğru temel taşlan koysanız, belki ancak 15 yıl sonra sonuçlarını toplayabilirsiniz. Şöyle görünür gelecekte, üniversite kapılarında giriş vizesi bekleyen gençlerin sayısında bir azalma olacağını da söylemek mümkün değil. O halde? Üniversite sınavlannı, dolayısıyla üniversite öğrenim hakkı kazanan 160 bin kişi üstün, zeki, çalışkan öğrenciler de; sınavı kazanamayan 400 bin genç aptal, geri zekalı, tembel mi? Sınavı kazanamamak, sistemin gereğidir. Sınav sonuçları, gençlerin üniversite okuyup okuyamayacağının bir göstergesi asla değildir. Binlerce yetenekli, zeki, kazanandan daha çok üniversite okumayı hakeden öğrencinin üniversite dışında kaldığı da bir başka gerçektir. Üniversite okuyacak donanımda ve yetenekte olmayan öğrencilerin sayısının ise oldukça sınıhı olduğunu varsaymak zorundayız. O halde gençlere çektirilen bu işkenceye nasıl son verilebileceği konusunda daha çok kafa yorulmalı ve çözümler üretilmelidir. Ailelerin çocuklan üniversiteye girebilsin diye tonlarca para akıttığını biliyoruz. Dershanelere bir yılda en az ödenen miktar 200 milyon TL'dir. Ege Üniversitesi'nden Gürbüz Çelebi, bize gönderdiği bir yazıda, dershanelerin temel görevinin "öğrencileri yeniden sıraya dizmekten başka bir şey olmadığını" belirtmekte, dershanelere akıtılan paraların doğrudan üniversite öğrenimine ve yüksek öğrenime yöneltilmekle önemli bir maddi kaynak yaratılabileceğine işaret etmektedir. Üniversite yönetimleri ve Yüksek öğrenim Kurumu, bu soruna ortak çözümler önermelidir. Üniversitelerde kaliteyi yükseltmeye yönelik programlan ve kuralları aksatmadan, üniversite okumak isteyenlere nasıl yeni olanaklar sağlanabileceği yeniden tartışılmalıdır. Bu konuda pratik çözümler üretilmek; pratik çıkış yolları bulmak zorunluktur. *»• Geçen haftaki sayımızda yayımladığımız "Fizyolojide Anadolu Kaplanları" başlıklı yazısının bir bölümünde, sayın Nuran Hariri bir süredir ülkemiz araştırmacılarını uluslararası yayın yapmaya teşvik eden sistemi eleştiriyor ve "Dış yayın ve citation salgını gözleniyor" diyerek, bu sisteme olumsuz yaklaşıyor. Türkiye'de uluslararası düzeyde ve kalitede araştırma ve yayın yapmaya giden başka bir yol var mı bilmiyoruz. Alternatifi, eski sistemin olduğu gibi sürmesi mi? Citation, yani yazıya atıf alma, araştırmanın güncel bir ilgi çektiğinin göstergesidir. Amaç, uluslararası arenaya çıkmak ve orada boy ölçüşmektir, şartlar ne kadar eşit ve uygun olmasa da. Araştırmaların Türkiye'nin sorunlanyla birleştirilmesi de ortak plan ve programlarla, işbirlikleriyle eninde sonunda gerçekleştirilmek zorundadır. Üniversitelerimizde başlayan iyi şeyleri savunalım. Gelecek cumartesi yeniden buluşmak umuduyla... Galaksiler nasıl çarpışıyor? Insanoğlu, Dünya'dan 600 kilometre uzaklıkta bir uzay teleskobunun yardımıyla, evrende bugüne dek sahneye konulmuş en büyük gösteriye yakından tanık olma şansına kavuştu. 1 990 yılında Discovery uzay mekiği ile yörüngeye oturtulan Hubble Uzay Teleskop'u (HST) son günlerde çok önemli bir doğa olayını görüntüledi. Baltımor Uzay Teleskobu Bilım En6titüsü bilim adamlarından François Schweizer ve Brad Whitmore, son 7 yıldır büyük bir sabırla çarpışan galaksilere ilişkin bilgi toplamaya çalışıyordu. Doğal olarak en büyük bilgi kaynakları da HST idi. Bilim adamlarının bu gayretleri boşa çıkmadı. Nıhayet geçtiğimiz hafta Hubble, 63 milyon ışıkyılı uzaklıktaki ikı Antennae galaksısinin çarpışmasını ve bu çarpışmanın sonucunda bin dolayında parlak yıldız kümesinin oluşumunu görüntüledi. Bilim adamları, bu görüntülerin ışığında, galaksilerin (50 milyar dolayında yıldız, gaz ve tozdan oluşan küme)sanıldıgı gibi statik yapılara sahip olmadığını, tam tersi birbirleriyle çarpıştığını, birleştiğini, bir diğerinden parça aldığını, zamanla karardığını ve şekil değiştirdiğini ortaya çıkarttılar. "Bu olay devrim niteliği taşıyor" diye konuşan Carnegie Gözlemevi bilimadamlarından astrofizikçi Alan Dressler, "Bizler galaksilerin hep aynı olduğunu sanırdık. Ancak degilmiş. Galaksilerin nasıl oluştuğunu ve nasıl evrim geçirdiğini bize gösteren Hubble, aynı zamanda dünyanın nasıl oluştuğu konusuna da açıklık getiriyor" diyor. Insanoğlu, Dünya'dan 600 kilometre uzaklıktaki bir uzay teleskobunun yardımıyla, evrende bugüne dek sahneye konulmuş en büyük gösteriye yakından tanık olma şansına kavuştu. Bunun yanısıra infilak eden yıldızları da görüntüleyen Hubble, son yıllarda bilim adamlarının en önemli bilgi kaynağı halıne geldi. Bu 1.5 milyar dolarlık cihazın gönderdığı fotoğrafların tümü bilim dünyasında bomba etkisi yapıyor. Hubble'ın, hafif bir astigmatızm içerdiğı iddia edilen 235 santimlik esas aynasının, 1993 aralık ayında uzaya gönderilen iki astronot tarafından ince bir tabaka ile kaplanarak düzeltilmesi, fotoğrafların kalitesine ilişkin kaygıların gıderilmesine yol açtı. 2005 yılına kadar görevde kalması düşünülen Hubble, 1999 ve 2002 yılında iki kez servise girecek. Günlük Güneşlik Bir Hava Yıldız üretme labrikaları öner bir gözlemevi tarafından Ihayret verici bir hızla yıldızlar "oluşturan genç yıldız kümeleri saptandı. Işıgın, 7 milyar ışık yılı ötedeki yıldız kümelerini evrenin şimdiki yaşının hemen hemen yarısında olduğu bir dönemde terk ettiği belirtiliyor. Londra Kraliyet Üniversltesi'nden Michael RovvanRobinson önderliğindeki bir ekip Kızılötesi Uzay Gözlemevini gökyüzünün küçük bir bölümüne odakladı. Elde edilen sonuçlar uzaklardaki yıldız kümelerinin birçoğunun kızılötesi dalga boyutlarında, gözle görülebilen dalga boyutlarına kıyasla, yüz kat daha parlak olduklarım ortaya koydu. Kızılötesi ışığın büyük bir bölümü içlerinde kızgın genç yıldızlar barındıran toz bulutlarından geliyor. Bu bulgular yıldız oluşumunun sanıldıgından çok daha hızlı olduğu yönündeki kuşkuları doğruluyor. RovvanRobinson, yıldız oluşumunun yüzde sekseninin gözlerden uzak, yalnızca kızılötesi ışıkta görülebilecek bir biçimde meydana geldiği olasılığına dikkat çekiyor. (ns/ru) k , ilim adamları güneşin gözle ıgörülebilen yüzeyi altındaki "sıcak ve iyonlaşmış gaz deviniminin dünya üzerindeki iklim düzenine benzer bir dalgalanma gösterdiğini ileri sürüyorlar. Gökbilim uzmanları oldum olası güneşteki ısıyayımın gazın son derece yumuşak ve düzenli bir biçimde devinmesine olanak tanıdığını düşünmüşlerdir. Ne var ki, kısaca SOHO olarak bilinen, Güneş ve Güneşküre Gözlemevi geçtiğimiz günlerde bir rapor sunarak güneşin yüzeyi altında beklenmedik hızda hava akımlarının bulunduğuna parmak bastı. SOHO'ya göre, daha düşük enlemlerde ise güneşin yüzeyini farklı hızlarda boylu boyunca yalayıp geçen madde kuşakları yer alıyor. Yeryüzündeki alizelere özdeş sayılabilecek bu kuşaklar 20 bin kilometreye varan derinliklere ulaşıyor. Uzmanlar bunların gizemli güneş lekesi çevrimiyle ilintili olabileceğine dikkat çekiyor. (ns/ru) obursali@prizma.net. tr Cumhuriyet BİLİMTEKNİK • No: 555 8 Kasım 1997* Basan ve Yayan: Yeni Gün Haber Ajansı A.Ş. • Genel Yayın Yönetmeni: Ortian Erinç • Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya • Yazı Işlerı Müdürleri: Ibrahlm Yıldız , Dinç Tayanç • Sorumlu Yazı Işleri Mudurü. Fikret llkiz* Yayın Yönetmeni: Orhan Bursalı • Grafik Yönetmeni: Tüles Hasdemir • Reklam: Medya C. 5553
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle