24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİR B İ L İ M A D A M I N I N A R D I N D A N Ratip Berker'in ardından... | azen daha dünmüş gibi yakın, ban de tarih kitaplarındakiler ka"dar uzak anımsadığım, ülkemizde ancak üç dört ünıversitenin var olduğu, 1950'li yıllardı. O yıllarda liselerimizde okuyan gençlerin, özellikle de matematik ve fen konularına aşırı ilgi duyanların hayalinde hep İTÜ yardı. Özel bir seviye sınavı ile giriien İTÜ. Işte öylesine ciddı bir sınavı kazanarak İTÜ'ye, makine fakültesine girmiştik. Daha önce bu onuru kazanmış olanlardan duyduklarımız, hocaları iki gruba ayırıyordu: Aşırı ölçüde saygıya değer olanlar ve diğerleri... Birinci grubun başında, bir efsane kahramanı gıbı Ratip Berker vardı. Onun derslerinden başarı ile geçmiş olanlar kadar, tekrar tekrar gırdiği sınavlarda hep dönmüş, sene kaybetmiş olanlar da ondan hayranlıkla söz ediyorlar, O'nun öğrencısı olmaktan gurur duyuyorlardı. Bir yıl süresince, O'nu yakından görmeden duyduklarımız bizde de, bilinç altında, O'na karşı bir hayranlık ve saygı uyandırmıştı. Ertesi yıl O'nun önünde idik. O, karşımızda Newton'un veliahdı gibiydi; bize Nevvton mekaniğini anlatıyordu. Adeta, sahibi bulunduğu ve her yanını herkesten iyi bildiği bir köşkü tanıtır gibi, kendinden emin, söylediklerinden zevk duyarak, heyecanla konuşuyor, bizi de büyülüyordu Çok önemsediği bazı şeyleri söyledikten sonra, 'Bunun altını onyedi kere çizin', diyordu. Altının çizilmesini sitediği şeyler kaçımızın aklında kaldı, bilemiyorum ama bu 'on yedi kere çizmek' işini o dersleri izlemek ayrıcalığına erişmiş olanların hiçbirinin unutmadığını sanıyorum... Neden onyedi kere? Onu bilmedik, sormadık da. Burada hemen belirtmek istiyorum ki; Berker'e karşı duyulan bu hayranlık sadece öğrencilere özgü bir duygu değildı. Sözünü ettiğim o günlerden kırk yıl kadar sonra, bir gün Cahit Arf'la sohbet ederken O'na sormuştum "Hiç kıskandığınız yerinde olmayı istediğiniz biri olmuşmuydu?" Önce "Neden olsun?" dedi, sonra da biraz düşündü ve ekledi$ "Belki Ratip'i kıskanmışımdır?" Ben adı tarihe geçmiş birilerini söyleyeceğini umuyordum. Cevabı böyle olunca şaşırdım ve "neden?" diye hayratle sordum. Cevabı çok samimi oldu "Çok yetenekli ve başarılıydı, çok beğeniliyordu" Mithat tdemen * Berker'in derslerini, o günlerde, makine ve elektrik fakültelerinin öğrencileri ile biriikte, çok büyük bir dershanede izlerdi. O dershanenin iki kapısı vardı. Geç kalanlar veya ayrılmak isteyenler, bütün derslerde, ikinci kapıdan girip çıkarlardı. Bu giriş çıkışlar sadece mekanik dersinde olmazdı. Çünkü, Ratip Bey, saygı ve sevgi uyandıran otoritesi ile bizi uyarmıştı: 'Ben sınıfa girdikten sonra içeri girmeyin'. Geç kalanlar kapının önünde birikir, sessizce O'nun ara vermesini beklerdi, kızmadan, homurdanmadan... Sıraların üzerinde palto, çanta vb. şeylerin olmasını da istemezdi. 'Bakınca hepinizin yüzünü görmeliyim', derdi... Oyle olsun istiyordu, çünkü; önemli bir iş yaptığına inanıyordu; bizi Galile'nin, Newton'un, Euler'in, d'Alembert'ın, Lagrange'ın, Hamilton ve diğerlerinin kristal sarayında dolaştırıyordu. Derslere elini kolunu sallayarak gelir, her şeyi, herkesin bilmesi gereken temel bağıntılardan hareketle, bir bir türetirdi. O'nu dinlemek, karatahtanın önünde büyük bir titizlikle muhakeme yürüttüğünü görmek hepimize çok zevk ve heyecan verirdi. Berker'den iki mekanik dersi aldık. İkinci dersin sonunda bizi, yazılı sınavlara ek olarak, bir de sözlü sınava çağırdı. Başka hiçbir hocanın külfetine katlanmadığı, akıl etmediği bu sınav birkaç sürdü. Sınav salonuna konmuş bir koltuğa oturmuştu, şehzadeleri etrafında ayakta dolaşıyor.. Bizi mekanikle yoğurup duruyorlardı. Sınavda bana sorulan sorular, verdiğim cevaplar ve Berker'le asistanlarının benimle ilgili olarak kendi aralarında yaptıkları konuşmalar hayatımın en onur verici beş on dakıkasını oluşturur... Sınav sonrasında uzun bir Derslerdeki sevgi N'oldu onlar?', dedi. Buruktu, kırılmıştı, gücenmışti. Ama gene de ulusunu ve ülkesini düşünüyordu... Yıllar sonra Türkiye'ye, anavatanına geri döndü (1972). 27 Mayısçılar ortada yoktu. Hatta, zor duruma düşmüşlerdi. Aşağılık komplekslerinin dürtüsü ile onları yanıltanlar yaz tatili idi. Gümüşsuyu'nda öğrenci birilerinin gammazlaması ile üniversida değişmez kaderlerini sürdürüp gidikalmamıştı. Bir akşam eve geldığımde, tenin dışına itilmişti... Kimlerin gammazyorlardı. Görünürde hiçbir şey değişmeİTÜ öğrenci Birliği'nden birinin geldiğini ladığı açıklanmadı ve bilinemedi. Açıkmiş gibiydi. Oysa, dikkatlice bakıldığınve Berker'in beni görmek ıstediğini söy lanmış olsaydı, emınim, bunun altından, da bir şeylerin, geri dönüşü olmayacak lediğini öğrendim. Geceyi büyük bir meBerker'den ve diğer 147'liklerden himabiçimde değişmiş olduğu hemen anlaşırak ve heyecanla geçirdim. Ertesi gün, ye görmüş, onların hoşgörüsü ile (gerlıyordu: Gümüşsuyu'nda mekanik efsaerkenden, Berker'in odasında, O'nun çekte haketmedikleri) konumlara gelmiş nesi sönmüştü, Berker'in kurduğu ekol karşısında idim. O odayı ilk görüşümdü. kimseler çıkardı. Onlar, devamlı bir şeyok olmuştu. Bütün duvarlar, yerden tavana kadar, kikilde, geceli gündüzlü kendilerini kemiBerker, bir ara TÜBlTAK'ın Bilim Kutaplıklardan oluşmuştu. Raflar, masalaren 'aşağılık komplekslerinin' dürtüsü ile rulu Başkanı da oldu. Bu görevi sürdürrın üzeri, her yer kitap ve dergi doluydu. İTÜ'de Berker'in var olmasından rahatdüğü sırada, bir gün Gebze'ye, MarmaNevvton'un veliahdı güven veren bir tesız olmuşlar, ezilmişlerdi. Milli Birlik Kora Araştırma Enstitüsü'ne bizleri görmebessümle beni karşısına oturttu ve sormitesi Üyeleri, deneyimsizliklerinin soye geldi. TÜBlTAK'ın iç düzeninden yagulamaya başladı. Neye ilgi duyuyornucu olsa gerek, bu dalkavukluk ruhlu kınıyordu. Çok geçmeden o görevden dum, gelecek için ne planlarım vardı, kurnaz gammazcıların bilimsel ağıriıklaistifa etti. Kişiliğine uygun bulmadığı bir vs., .s. Sonra, masanın üzerinde duran rını tartamadıklanndan. şöylediklerinin görevi yürütüyormuş gibi görünmeyi oldukça kalın ve cildi dağılmış bir Frantemelindeki kompleksleri de fark edeonuruna yedırememiştı. Bu, yuksek kosızca kitabı bana uzatarak numlarda bulunanların, 'Bunun Türkçe tercümesı de yerı geldiğınde yapması var ama ben senin bunu okugereken, bizim ulusal manı istiyorum,' dedi. Verdird. Prof. Dr. Ratip Berker hasletlerimiz içinde pek ği, Eric Temple Bell'in Büyer almayan soylu bir gösterişten uzak, kendi ekolünü yük Matematikçiler adlı, ünlü darvanıştı. Ulusumuzun kitabı idi. Büyük bir gururla kurmaya çalışan, çok iyi bir öğretproblemlerıni halledemeodasından ayrıldım. Birkaç yişinin nedenlerinden biri ay sonra da, o günlerde men ve araştırmacıydı. de, bence, bu eksikliktir. İTÜ'nün başarılı öğrencilerine Berker bunu yapmıştı. verılen Ağaoğlu ödülünün Gün geldi, Boğaziçi Ünimekanik dersi için bana verildiğını versitesi'nden de emekli öğrendim (1956). Ratip Berker'in olarak ayrıldı ve evine takdirı ile bu ödülü almış olmak be kapandı (1979). Artık bünim hayatımın en onurlu anısıdır. Bu tün zamanını, sadece, ilgiyi Berker, şüphesiz, tutku sahibi çoktan beri yazmayı tabütün öğrencilerine ve herkese karşı sarladığı Analiz kıtabına gösteriyordu; etrafında matematik, hasrediyordu. fizik, elektrik, makine vb. kökenli, değişik yaşlarda çok insan vardı.Onları teker teker, peryodik aralıklarla Gösterişten uzak evine çağırıyor, onlarla, önemli bulBerker, gösterişten ve duğu bazı teoremleri ve kavramları reklamdan uzak, bilimin ayrıntılı bir biçimde tartışıyordu. sırça köşkünde yaşamaİTÜ'de gerçek anlamıyla bir bilim yı yeğleyen bir insandı. adamı, bir ekol yaratmaya çalışıyorÇok önemli kişilerin öğdu. Bunu bir ölçüde başarmıştı da. rencisi olmuş, çok önemli çevrelerde bulunYıllar çok çabuk geçti. 1960'a muştu ama bunları ileri yaklaşan günlerde, ülkemizin her yösürerek kendine yer açresinde olduğu gibi, İTÜ'de de gençmayı düşünmedi. Kendi ler diktaya, talana ve daha da önemekolünü kendisi kurmaya lisi, düzeysizliğe karşı eylemlere giçalıştı. Bunu bir ölçüde rişmişlerdi. Gümüşsuyu Cadde başardı da. 147'ler olayı si'ndeki gürültünün büyük boyutlara olmasaydı daha da görçıktığı anlarda Berker'in dış kapıya kemli bir ekol yaratabilirkadar gelip olayları ilgiyle izlediğini di. Onunla karşılaşanlagörmüştüm. Kendisi o günlerde bir rın, yazdıklarını okuyanRölativite Semineri düzenlemiş, buların O'ndaki cevheri nun için üç yıllık bir program yapkeşfetmeleri için fazla mıştı. Bu gürültü patırtı içinde bizlerı çaba harcamalarına gebaşına topluyor, rölativistik kinematirek yoktu. Nitekim, ği doğuran temel fikiıieri ve sonuçlaSpringer'in uluslararası rını bütün ayrıntılart ile tartışıyordu. çabayla çıkardığı 'handRölativistik dinamige sıra daha sonra buch der Physik'in akışgelecekti. Seminerin sonunda, bütün kanlar mekaniği ile ilgili izleyicilere çay ve pasta ikram etti. bölümünü yazmasmı Bu toplantıda konuşmayı politik koO'ndan istemişlerdi. O nulara kaydırmak isteyenler çıkınca, günlerde, o konunun hemen, 'Beyler, bizim denklemleriyeryüzündeki otoritelerinden biri olarak miz var. Onları tartışalım' diyerek, buna mediler. Ülke için iyi şeyler yapıyoruz görünüyordu. Bundan bütün İTÜ'lülerin izin vermedi... Çok geçmeden 27 Mayıs düşüncesiyle İTU'den, diğer 147'likleıie onur duymuş olduğuna eminim. TÜBİdarbesi oldu. Berker'in bu darbeyi nasıl birlikte, Berker'i de uzaklaştırdılar. O TAK Bilim Odülü'nü de bu konudaki karşıladığını ne kendisinden ne de yakın Berker ki, İTÜ'ye uluslararası bilim ortakatkılan nedeniyle almıştı (1968'de kençevresinden duydum. Fakat sempatik mında onurlu bir yer sağlamak için dididisine verılen bu ödülü reddetti). Fransız karşıladığını düşünüyorum. Çünkü, nenlerden, İTÜ Bülteni'ne saygınlık kahükümeti O'na Legion d'Honneur, Hadarbecilerin oluşturduğu ve ülkemizin zandırmaya çalışanlardan, kısacası cettepe Üniversitesi de Şeref doktoru geleceği bakımından büyük umutlar İTÜ'yü İTÜ yapanlardan biriydi. (1975) unvanı vermişti. Yıllar sonra TÜbağlanmış olan bir 'Eöitim KomisyoBİTAK O'na bir ödül daha verdi. Bu, ülnu'nun başkanlığını yüklenmişti. Gazete Sıkıntılı günler kenin onuruna ve bilimin gelişmesıne haberierinden, bu görevı kendisine özgü Yaşamının en olgun çağında açıkta yaptığı katkılar nedeniyle verilen 'Hizmet ciddiyet ve titizlikle yürütmeye başladıkalan Berker'in çok sıkıntılı günler geçirödülü' idi. Sonra da TUBA Şeref Üyesi ğını gözlüyorduk. diğini tahmin edebiliriz. Ama O'na, ulusseçildi (1994). (19511962) de UNESÇok geçmeden, bir sabah, tüm ülkeca bizden daha uygar olan Fransa, heCO'nun bilim uzmanı, uzun yıllar İTÜ de hayret ve dehşet uyandıran bir hamen sahip çıktı. önce Lille'e (1961Bülteni Yazı Kurulu Başkanı, (1944berle uyandık. Milli Birlik Komitesi 147 1972), sonra da Paris'e (19671972) da1948) de Makine Fakültesi Dekanı ve öğretim üyesini üniversitelerden uzakvet ettiler. Yıllar sonra, Fransız Hükümebenzeri görevleri özveri ile yürütmüştü. laştırılmışlardı (1960). Bunların arasında tinin bir bursu i|e Paris'te bulunduğum Bu kurumların tarihçesi yazıldığında, Newton'un veliahdı da vardı... Onuruna sırada, fen fakültesinde O'nu ziyarete Berker'in bunlara yaptığı katkılar ve kason derece düşkün olan Berker'in onuru gittim. Çok mutlu olmuştu. Benimle zandırdığı onurlar, şüphesiz, minnetle kırılmıştı, üniversiteye ve odasına bir dauzun uzun konuştu. Çok zor günler geyadedilecektir. ha uğramadı. Ama kendisine yakışan bir çirdiğini, o günlerde sadece bilimsel çabüyüklük sergıleyerek, Eğitim Komişyo1950'li yıllarda İTÜ'de okumuş bulubaların kendisine dayanma gücü verdinu'ndaki görevini bir süre daha yürütnan ve Berker'in öğrencisi olmanın zevğini anlattı. Yakında Türttiye'ye dönecetü... 27 Mayısçıların bu eylemi, aklı bakini tadan bütün arkadaşlarımın duyguğimi duyunca üzüldü, 'Gitme, seni başşında, onur sahibi, ülkesini ve ulusunu larına tercüman olduğuma inanarak ka arkadaşlarla tanıştırayım, onlarla daseven hiçbir kimsenin onaylayabileceği, kaydetmek istiyorum ki; O'nun öğrencisi ha verimli işler yapabilirsin', dedi. Ben hoşgörü ile karşılayabileceği türden bir olmaktan büyük onur duyduk. Bıze bu de cevaben, 'Efendim, gelirken söz verolay değildi. O'nuru verdiği, matematiği ve mekaniği miştım; gidip dersimi vereceğim', desevdirdiği için O'na minnettarız ve bunu Berker de, şüphesiz bunu içine sindidim. 'O dersleri başkaları da verebilir. yaşadığımız sürece hep hatırlayacağız. rememişti. ülkesini, ulusunu, işini, gençAma burada kalarak sağlayacağın yaHepimizin başı sağ olsun. leri seven, heyecan dolu biriydi; içine girarlar ıleride Türkiye'ye o derslerden darilen dönemi heyecanla karşılamış ve ülha çok yarar sağlar. Ben ne kadar çok * Prof. Dr., TUBA Üyesi kesine büyük yararlar sağlayabilecek işkomisyonda, jüride, kurulda çalıştım. Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi ler yapmaya kalkışmış olduğu bir sırada, Oi 5552
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle