24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

UZAY ARAŞTIRMALARI lyal mi? enin başarısının nedeni yalnızca yeni :eknolojı olmayıp, gösterilen olağalüstü özen, birden fazla yapılan kontoller ve çalışmayı yenilemek için ku•ulan ikinci bır laboratuvardır. Thomas, "Başka ekıpler de aynı titizliği gösterseler bile başarıya ulaşaTiayabilirler." demektedir. DNA içeren airkaç örneğin araştırılması sırasında Dek çok değerli örnek zarar görebilir. Tomas ye çalışma arkadaşları Jeemy Austin ve Andrew Smıth, yaptıkarı araştırmada, kehribardakı böcekerden ve diğer fosillerden elde ettikle•i DNA'ların, hepsı olmasa da çoğunun <irletıciler olduğunu belirtiyorlar. Dlnotor DNA'sının insanın yol açtığı kirlenneden kaynaklandığı neredeyse kesinleşmiştir. 20 milyon yıllık termit DNA'sına iliş<in iddiası da tartışılmaya başlanan De Salle, "New York Doğal Tarih Müjesi'nin yaptığı çalışma çok iyi ve çok titiz bir çalışmadır. Kendi verilerimizi /eniden gözden geçirdim, ama daha ince açıkladığımdan farklı bir biçimde açıklama yolu bulamadım. Başarıya jlaşamamalarına hayret ettim." de"nektedir. Bununla birlikte, De Salle, başarı şansı düşük oluşu ve kullanılan yöntemlerin kirlenmeye müsait oluşu nedeniyle kehribar içine hapsolmuş ender böcek örneklerinin manşet olmak çin harcanmamaları gerektiğini belirti/or. Çoğu araştırmacı bu mesajı kabul stmekle birlikte ekibin hüzünlü sonuçarına karşı tepkiler çeşitli. Bir yanda sski DNA'ya ilişkin hikayenin sonuna geldiğine inanan Smıthsonian Müzesi mpleküler sistematik laboratuvarından Michael Braun gibi uzmanlar yer alıyor. Öte yanda ise çalışmalarını savunan makale yazarları var. 17 milyon /ıllık manolya yapraklarından eski DNA topladığını bildiren Edvvard Golenberg, ileriye dönük olarak bu kadar olumsuz kararların yanlış olduğu inancında. Uzun süredir ölü mikroorganizmaların yeniden canlandırılması ve diğer DNA çalışmalarına imza atmış olan Kaliforniya Politeknik Üniversitesi'nden Raul Cano da bu sonucu reddedenlerden. "Kendileri başarıya ulaşmadığı için bizim de başarısız sayılmamız gerekmiyor. Sonuçlarında fazla dogmatik davranıyorlar" demekte. Başka araştırma gruplarmın da kehribar içindeki böceklere ilişkin iddiaları araştırıp başarısız olduklan da bir gerçek. Bunların arasında eski DNA araştırması konusu öncülerinden ve en saygın uygulayıcı kabul edilen Pââbo da yer alıyor. Pââbo'ya göre kanıtlamak, başardıklarını iddia edenlere düşüyor. Bu durumda, eski DNA araştırmaları için bir gelecek söz konusu olabılir mi? Thomas'a göre bu mümkün, ancak başka bir yaklaşım gerekmekte. Dünya müzeleri DNA kaynağı olabilecek hayvan ve bitki örneklerıyle dolu. Geçmış birkaç yüz ya da bin yılda yaşanan evrim değişimlerini, bu sayede incelemek mümkün. Thomas'a göre Jurassic Park'ın şöhretini yakalayamasa da son derece önemli bir çalışma. Galaksimiz kaç yaşında? Galaksimizin kaç yaşında olduğunu öğrenmek istiyorsanız önümüzdeki Mart ayına kadar beklemek zorundasınız. Hubble Uzay teleskobu BPM 37093 adlı cüceye odaklandığında bazı ilginç ipuçları bulabilecek. G alaksimizin kaç yaşında olduğu, önümüzdeki mart ayında Hubble Uzay Teleskobu, Centaurus güney takımyıldızındaki BPM 37093 adlı cüceye odaklandığında öğrenilebilecek. Austin, Teksas Üniversitesi'nden Don Wiget'in amacı "krıstalize" hale geldiğini sandığı yıldızı Hubble ile incelemek. Kristallenme izlerine raslanırsa, bazı yıldızların Ev ren'den daha yaşlı görülmesi çelişkisine açıklık getirilebilir. Bir yıldız nükleer yakıtını. basıncını ve ısısını yrtirdiğinde, çekirdeğindeki elektronlar atomlardan koparak aşın yoğun "dejenere" madde oluşiururlar. Büyük yıldızlar kara detiğe dönüşürken, küçüklen beyaz cüceleri oluştururtar. Bunlar, Dünya boyutlannda yıldız korları olup, soğuyarak ve soluklaşarak büyürier. Kristalize beyaz cüce Astronomlar, bu yıldızların yaşlarını parlaklıklarına bakarak sıcakhklarından bulurtar. Yıldız ne denli soğuksa, o denli yaşlıdır. Bu bazda yapılan hesaplar, beyaz cücelerin Evren'in tahmini yaşından daha yaşlı olduğu sonucunu verir. 30 yıl önce Rus ve Amerikalı kuramcılar, çekirdeğin yoğun sıvısının ve elektronların soğumasıyla ters yüklü taneciklerin termik enerjilerini aşarak, tuzun kristalize hale gelişı gibı maddenin katı bir örgü oluşturduğunu saptadılar. 1987 yılında VVİnget, bu kristalleşmenin saldığı enerjinin, beyaz cücelerin yaşının birkaç milyar yıl olarak tahmin edilmesine neden olduğunu belirledi. Yıldızların yaşı Krlstalize çekirdek (% 8090) Yıldızların yaşlarının belirlenmesinde yanılma payı, yıldızın içindeki karbon ve oksijenin ne oranda karıştığına bağlıdır. Eğer beyaz cücelerin kristalize çekirdeği safsa tahmini yaşları 4 milyar yıl olur. Bu da en yaşlı yıldızların 79 milyar yıllık olduğu sonucunu çıkarmamıza yol açar. Kristalleşmeyi gözlemenin en iyi yöntemi alışılmamış bir titreşime sahip olan BPM 37093 gibi beyaz bir cücenin titreşimlerinin incelenmesidir. Hubble ile yapılacak gözlemler sayesinde sağlanacak veriler, titreşim frekanslannın hesaplanmasını, dolayısıyla da kristalleşmenin boyutunu verecektir. Bir sonraki adım ise oksijen ve karbonun kanşım oranlarının saptanmasıdır. New Scientist 27.09. 97 Feza Akça Bl L İ M POLİTİ KASI grup 6 Şubat 1997 ve 26 Şubat 1997 tarihlerinde yaptığı iki toplantıda yapılacak araştırmanın çerçevesinin ne olacağı ve nasıl bir örgütlenme içinde gerçekleştirilebileceği konusunda bir tasarım geliştirilmiştir. Proje grubu, Türkiye'nin dünyanın yaşamakta olduğu, değişime uyum sorunlannın aşılmasına olanak verecek bir proje tasarımının geliştirilmesi için, en az on üç konuda aynntılı çalışma yapılmasını gerekli görmüştür. *lnsan Haklan *Demokrasi ve Siyasal Partiler *Adalet Mekanizması 'Devletin Yapısal Sorunları ve Yeniden Düzenlenmesl 'Türkiye'nin Dış llişkileri (küreselleşme) ve Yeniden Düzenlenmesi *Teknolojik ve Bilimsel Gelişme *Ekonomik Regülasyon 'Toptumsal Farklılaşma ve Kimlik Sorunlan *Medya *Kültür ve Sanat Alanlarında Gelişme *Eğitim *Sağhk *Yaşam Kalltesi olarak belirlenen bu alanlarda araştırma yapılacak bilim adamları belir TÜBA'dan 13 proje Türkiye'nin yaşamakta olduğu demokratik bir düzen içinde çıkabilmesi ve süreklî bir gelişmeyi gerçekleştirebilmesi için izlenebilecek yaklaşımlar konusundaki TUBA Projekemokratik bir rejimin işlerliği Ibuyuk ölçüde bu rejimde yaşa"yan kişı ve kurumlann kendilerine düşen sorumlulukların bilincinde olmasına ve bu sorumluluklan yerine getirmesine bağlıdır. Bu sorumululukların en önemlilerinden biri de bir sorunla karşılaşıldığında bu soruna ilişkin düşünceler geliştirerek, projeler oluşturarak, kamuoyuna sunmak ve bu düşüncelerin kamu alanında tartışılmasını sağlayarak üzerinde oydaşma sağlanacak çözümlerin oluşrnasına yardımcı olmaktır. Bir toplumun bireyleri ve kurumlan ancak böyle bir sorumluluk anlayışına sahip olursa, o toplumda siyasal gü cün demokratik oluşumundan söz edilebilir. Kuşkusuz, karşıt çıkariann, çok farklı fikir akımlannın bir arada yaşandığı bir toplumuda, teşhiste birleşmek bile kolay degildir. Dolayısıyla, yapılacak olan öneriler, toplumu bir uzlaşmaya götürme iddiası taşıyan öneriler degildir. Bunlar, toplumdaki demokratik karşılıklı etkileşme sürecine, demokratik sorumluluğu yerine getirerek katılmanın bir biçimi olarak düşünülmelidir. TUBA üyeleri de böyle bir sorumluluk anlayışı içinde, TÜBA Genel Kurulu'nda Türkiye'nin içinde yaşadıgı bunalımı ve yozlaşmayı göz önünde tutarak, TÜBA Başkanı Prof. Dr. Ayhan O. Çavdar'ın önerisi üzerine, bir çalışma grubu oluşturarak bilimsel bir araştırma yapılması ve sonuçlarının kamuoyuna sunulmasını kararlaştırmışlardır. Bu düşünceyi uygulamaya koymak üzere Prof. Dr. Bahattin Akşit, Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof. Dr. Bpzkurt Güvenç Prof. Dr. Orhan Öztürk, Prof. Dr. llhan Tekell'den oluşan ve çalışmalann gelişmesi doğrultusunda zaman içinde yeni bilim adam larının katılmasıyla genişleyebilecek bir proje grubu oluşturulmuştur. Bu / Feza Akça N. Scientist 5587
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle