Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
S AĞ L l K KISA H A B E R L E R ta analız adı verılen şpyı gerçekleştırdıler Geçen 50 yıl ıçınde butun dunya uzerın de erkeklerde yapılan bırbırıyle ılgısı ol mayan 61 sperma sayımının ve nıtelık ıncelemesının sonuçlarını bır araya topla yarak bır mılılıtredekı ortalama sperma sayısının, 1938'dekı 113 mılyondan, 1990 da 66 mılyona duşmuş olduğunu saptadılar Skakkebaek'ın bıldırısının yayımlanma sından ardından Myers, "doğanın, bır şeylerın yanlış gıttığı yolunda çok guçlu bır sınyal vermekte olduğu hemen gozle gorulur hale geldı," dıyor, Tıpkı.on yıl sonra, 1970 lerde, kuramsal kımyanın ozon delığını onceden soylemesı gıbı, "çevre toksınlerıne ılışkın laboratuvar ça lışmaları da sperma sayısındakı duşuşu onceden gostermış oldu,' dıyor Başlangıçta pek çok tıp araştırmacısı buna son derece kuşkulu gözlerle baktılar Parıs te Cochın Hastanesı'nde Yu murta ve Sperma Muhafazası Inceleme Merkezı'nde çalışan, kendı çahşmalarına bır yıl sonra başlayan ureme bıyologu Pıerre Jouannet de bunların arasındaydı Jouannet şunları soyluyor "1993'te kendı çalışmalarımıza başladığımızda, daha oncekı çalışmaların onyargılardan yola çıkmış olduğunu duşunuyorduk " Oysa onun saptadığı verıler, bu kuşkuları te melınden yıktı Parıslıler'ın spermlerı açıkça duşuş halındeydı Çevresel ostrojenlerle ureme hastalık Duşen uretkenlık: Sperma yogunluğu yuksek olan (Mılımetrede 100 mılyonun ustunde) yuzde. ları arasındakı bır baglantı bulundugunu herkes kabul etmıyor Texas A&M Unıversıtesı'nın toksıkolojı profesoru Stephen Safe bunun 'tartışmaya açık ve kanıtlanmamış" bırşey olduğunu one suruyor Hatta, sperma sayılarının dunya çapında duşuş halınde olduğu duşuncesı de tartışmaya açıktır Bazı araştırmacılar, Skakkebaek'ln uyguladığı bılımsel yontemı eleştırmışlerdır Danımarka'da bır duşuş olduğu yolundakı bulgusunu genellıkle kabul etmekte, fakat daha kapsamlı yorumu oldukça spekulasyona açık bulmaktadırlar Daha başka bırkaç araştırmacı Fınlandıya'da sperma sayısının, en azından normal kalmış olduğunu gostermışlerdır, Fransa, Toulouşe'da erkekler uzerınde yapılan bır ınceleme aynı sonucu vermıştır Yayımlanan bıldırılere gore, uç Amerıkalının Fertılity and Sterility dergısının mayıs sayısında yayımlanması olası daha uç bıl dırısı vardır Texas'ta Baylor Tıp Kolejı'nın urologlarından Dr Larry üpschultz, "Bızler or neğın Danımarka'da bır şeyler olmadığını soylemıyoruz, ne var kı yerel bır sorundan dunya çapında sonuçlar çıkarmaya kalkmak, yapmamamız gereken bır şeydır," gozlemınde bulunuyor Tartışmanın her ıkı yanında yer alan bılım adamlarının yapabıleceklerı şey, araştırmaları hızlandırmaktır Sperma sayıları dunyanın bır bolumunde bıle ol sa, duşuyorsa, bunun nereden ılerı geldıgı U7erınde durmak akıllıca bır tutum olur Ve eger her yerde bır duşuş olduğu saptanırsa bunu bır an önce bılmek daha lyıdır Skakkebaek'ın herkesçe tar tışmalı olduğu kabul edılen verılerınden yola çıkarak yapılacak tahmınle, bır yuzyıl ıçınde ortalama bır erkeğın kısır hale gelecegı duşunulebılır Gerçek yarısı ıle bıle sınırlı kalsa bu ınsan soyu ıçın gerçekten kotu bır habprdır Yazan:Mıchael D. Lemonıck Çevıren: M. Halım Spatar ngılız bılım adamları, normal bır gelışme gosteren çocukta okurken kımı harflerı bırbırıne karıştırma bıçımınde belıren dısleksı hastalığı nın, beyınde dılın ışlendığı ıkı bolge arasındakı bağlantı bozuklugundan kaynaklandığını ılerı suruyor Bu goruş, belkı de soz konusu rahatsızlığın ozunde dırımsel, kulturel ya da edınılmış bır sorun olup olmadığı konusunda yıllardır suregelen tartışmalara bır ışık tutacak Dahası, bu sorunla ılgılı daha olumlu tanı ve çozum yontemlerının bulunmasına da yardımcı olacak Londra Tıp Araştırma Heyetı bılım adamlarından Uta Frıth onderlığınde gerçekleştırılen araştırmada, zekâ duzeyı normalın ustunde, beşı dısleksılı, beşı sağlam on erışkın denek ıncelemeye alındı Gönullu deneklere bır yandan dıl bılım ıle ılgılı sınavlar uygulanırken, bılım adamları da bu arada, kan akışının duzeyını olçerek beynın en çok etkınlık gosteren alanlarını belırleyen pozıtron yayılım tomografısı (PYT) aracılıgıyla be yınlerınde olan bıtenı ızledı Dısleksılı hastaların en çok ses ve hecelerın yerlerını karıştırdıklarına tanık olundu örneğın 'John Lennon' Lohn Jennon'a donuşuyordu PYT taramaları beynın, kulagın tam ustundekı sol perısılvıan" bolgesının ıkı grupta farklı oldu gunu ortaya koydu Bu bolge sozcuklerın ışlenmesınden sorumlu olan Broca ve VVernıcke alanlarını ve ınsula adlı bır doku kutlesını ıçerıyor VVernıcke adlı alan Frıth e gore tam ve yazılı sozcuklerın tanınmasından sorumlu ıken Broca aynı sozcuklerı par çalara bolerek seslerınden anlaksal bır ım yaratıyor Insula nın ışlevı ıse bugune dek tam olarak bılınmıyordu Ancak PYT taramaları bu doku kutlesının yuka rıda sozu edılen ıkı alan arasında çok onemlı bır kopru oluşturdugunu gosterıyor Dısleksı sorunu olmayan gonulluler de sınav sırasında gerek ınsula gerek dıl ıle ılgılı otekı ıkı alanlarda ışık yandığı, sorunlu deneklerde ıse, ınsulada ışık yanmadıgı ve ıkı alanın bırbırlerınden soyutlanmış bır bıçımde etkınlık gosterdığı goruldu Frıth, beynın dılden sorumlu olan her bır bolgesının sozcuklerın ışlenmesı ıle Beyin, harffleri karıştırınca II •• S ılgılı bellı bır yonunu ele aldığını ve nor mal ınsanlarda ınsula'nın bu farklı ışlerın eşzamanlı olarak gerçekleşmesıne olanak tanıdığını belırtıyor Boylelıkle, çoğu ınsan yazılı bır sozcuğu gördugunde, aynı zamanda da bu sozcuğu kendılığınden kafasında "duyuyor" Dısleksı sorunu olanlarda bolgeler arasındakı bağlantı kopuk olduğundan, bu kışıler yazılı sozcuğun sesını anında kavrayamadıklarından, her sozcuğun uzerınde duşu nerek bunu bır bıçımden öburune aktarmak zorunda kalıyor Bu aktarma Ja ponca gıbı, resımlı ımlere dayanan dıllerde daha oiay yapılabılıyor Ama, Ingılız ce gıbı, sozcuklerın genellıkle parçalara ayrılmak zorunda olduğu dıllerde dısleksı bozukluğu olanlar sorunlarla karşılaşı yor Ne var kı, bu tur bozukluğu olanlar beyındekı başka çıkış yollarından yararlanarak sorunun ustesınden gelıyor ve guçluk ancak streslı durumlarda ortaya çıkıyor Gelqelelım bozukluğun bu bıçımde ortbas edılmesı bu tur rahatsızlıgı olanların hemen hemen yarısına tanı konmasını guçleştırıyor Uzmanlar bu tur bozuklukları olan çocukların çok daha yoğun bır anlaksal çaba harcadıklarını, bunun da strese yol açtıgını ılerı suruyor Dısleksının tam olarak kavranamaması bu kışılere yanlış tanı konulmasına ya da çok yeteneklı olsalar bıle orta duzeyde yeteneklıler sınıfına sokulmalarına neden oluyor PYT taramaları dısleksı tanısının kon ması yolunda her zaman kullanılacak bır yol olarak gorulmuyor Araştırmacılar beyındekı etkınlıklerın ızlenmesı amacıy la, şımdı daha duyarlı bır manyetık goruntuleme yontemının gelıştınlmesıne çalışıyor Havuzlarda yeni şenlik ,u yaz kAmerı'ka'dakı yuzme havuzlarında garıp bır şey olacak Roket bıçımındekı "Toypedo"nun babası John Warner, yenı buluşunun ne tur yeteneklere sahıp olduğunu anlamak ıçın onu kendı gözlerımızle gormemız gerektığını belırtıyor Toypedo oylesıne akıllara durgunluk veren şeyler yapıyor kı, ınsanın ınanası gelmıyor Az bır alıştırma ıle, 12 yaşında bır ço cuk bıle havuzun dıbınde kaymasından once, Toypedo'yu 10 metreyı aşkın bır derınlığe atabılıyor Oysa kı, toplar an cak bırkaç metrelık bır yol alabılıyor Daha once ABD Denız Kuvvetlerı'nde muhendıs olarak çalışan ve nukleer denızaltı tasarımları çızen VVarner, yaklaşık ıkı yılını bu buluşuna adadı Patent hakkı Swısways oyuncak şırketıne verılen Toypedo'nun en onemlı ozellıgı bıçımı Alman V2 roketlerını andıran Toype do NASA tarafından gelıştırılen hıdrodı namık kurallarından esınlenerek uretıldı Kuçuk buyuk herkesın kullanması ama cıyla uretılen Toypedo'nun gı derek ıncelen puruzsuz bır yuzeyı, 30 santı metrelık bır bedenı ve dengeyı saglayan yuzgeçlerı var Bıçımı hızlı devınıme elverışlı olarak tasarlanan Toy pedo havaya fırlatıldığında sendeleyıp yere duşuyor Toypedo nun bır başka ozellıgı de, suyun uzerınde durabılme yetısı VVarner, olumlu yuzme yetısıne sahıp bır oyuncağın yuzeyde hızla yol aldıktan sonra durduğunu olumsuz olanın ıse hızla dıbı boyladığını ılerı suruyor Şımdı uzmanlar, eğıtımlı atletlerın 100 metre derınlığe atabıleceğı daha buyuk ve daha agır Toypedo modellerının uretılıp uretılemeyeceğı konusunu tartışıyor VVarner boylesı bır tasarının gerçekleştırılebıleceğıne, ancak o zaman bıçımının farklı olması gerektığıne parmak basıyor Dı Hcıscın Mıı sul* everız mıdemız bulanır, kızarız kolumuz tutmaz, ofke ama baldan tatlı olanı başımızı dondurur Bazen de "metaforlara" sığınırız Içımızde "yangın" vardır, başımızın ıçınde "su", tenımızde "karıncalar" dolaşır "Dıl" ınsan davranışının sosyal, psıkolo jık ve bıyolojik blleşkesını oluşturan onemlı bır kavramdır Dılın ustlendığı bu ışlev, psı kıyatrıde tanı ve sağaltım ışlemlerınde onun gorevını bır kat daha arttırmakta dır Teknolo|inın sağladığı butun olanaklara rağmen, bugun ıçın ınsanı ve gıderek has talığı ozellıkle psıkıyatrık olanını tanıma da hekımın elındekı en onemlı ve belkı de tek yardımcı duygu, duşunce ve davranı şın ıfade edıldıgı "dıl"dır "Ağrım var mıdem bulanıyor başım do nuyor elım uyuşuyor" yakınmalarındakı onemı ılk kez Mısırlılar M Ö 1900 yılında vurgulamalarına rağmen, bu ıfade tarzının yanı somatızasyonun (basıt anlamda, or ganık bır hastalık olmaksızın bedensel ya kınmaların olması) gızemı halen tıp dunyasını "sıkıntıya sokabılmektedır (1) Çağlar boyu "hısterı hıpokondrıyazıs nevrastenı vs " gıbı ısımler alan bu hastalık grubu gu numuzde genel tıp ve psıkıyatrı arasında mekık dokuyan hastaları ıle onemlı bır sağlık sorunu oluşturmaktadır Somatızas yon, kımı kez 'ıçsel bır çatışmanın bedendekı" (2), kımı kez bılınce çıkması engellenen sıkıntının organlardakı" (3) ıfadesı, kımı kez de ılışkı kurma ve yaşama bıçımı" (1) olarak değerlendırılmıştır Teorık tıbbı gıderek hastalık olma anlamının yanında çok olası kı kulturel sosyal bır ko numu da var bu kavramın Dılın rlıhsal du rumu anlatmaya yetmedığı soyutun anla mının kavranamadıgı ve 'yaralıya kurşun atılmaz' anlayışının egemen olduğu top lumlarda bu kavramın elbette farklı bır anlamı olmalı Sıkıntım var moralım bozuk sozlerının yerıne "şuramda bır ağrı var sankı bır çıvı santım santım kalbıme sapla nıyor" metaforunun kullanılmasının oiuş turdugu etkının belkı de etkıleşımının duy gusal boyutu daha sıcak, daha çekıcı ola bılır Ancak bu sadece başlangıç ıçın geçerlı butun "zararlar' bır yana gece yarıları sıren seslerıyle aralanan "Acıl kapıları varı yogu supuren pahalı tetkıkler, bu etkıleşı mı" verımsız hasat mevsımlerını anımsatan burukluğa surukleyebılır Sağlık sıstemımı zın ışleyışı geregı ulkemızde bu tıp hastalar ıçın yapılan tetkıklerın ekonomık yukunu saptamak olanaksız gıbı gorunmektedır Ancak gelışmış ulkelerde yapılan çalışma larda, sağlık butçesının % 20 kadarının (4) somatizasyon hastalarııçın kullanılması, durumun onemını kavramamıza yardımcı olmaktadır Bıraz cesaretle "somatık dıl" kullanmaya çok daha yatkın bır toplum ol duğumuzu kabul edersek bu hasta grubu ıçın harcadığımızın oran olarak bu rakam lardan hıç de aşağı olmadığını rahatlıkla soyleyebılırız Kuşkusuz bıreyın kendını ve bu bağlamda sıkıntısını ıfade etme tarzı bır sureç so runu olabılır Değışım belkı de olması ge rekmıyor , eğıtım vb gıbı kısa surelı çözum çalışmalarının çok otesıne taşmakta dır Kanımca, somatizasyon konusunun çozumunde "anlaşılma" "anlamanın" bır adım onunde gıtmektedır Bu da "profesyonellerı" bır kat daha fazla sorumlu kıl maktadır Tanınma olçutlerı, ortaya çıkarıcı faktorlerı, tedavısı ve gıdışı gıbı ozellıklerı bakımından oldukça onemlı yolların alındığı bu hastalık grubu "bedenın dılı" yanın da "dıldekı bedenın" de en az onun kadar onemlı olduğunu duşundurmektedır Yennde, zamanında mudahale ve tedavı, bu "metaforun" çozumlenmesını kolaylaştırarak ekonomık kayıpları onleyecek, sos yal aıle, ış ılışkılerının de doyurucu duzeyde surdurulmesıne onemlı katkılar sag layacaktır KAYNAKLAR 1 Lıpovvskı ZJ Somdtudtıon The conrept and ıs rlınıral aplıcatıon Am J Psychıatry 1988 145 1358 1368 2 Hınsıe LE Cdcnpball HJ Psychıatrır dıc tıonary 3 rd ed New York Oxford Unıversıty Press 1960 3 Mennınger WC Psychosomatıc medıcıne Somatızatıon reactıons Psychom Med 1947 ?9? 97 4 Kellner R somatızatıon and hypochond rıasıs New York Praeger 1986 "Kelimeler yetmez derdimi anlatmaya Somatizasyon »• 476 8