25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

A R A Ş T I R M A D Ü N Y A S I N D A N in mavi"nin atası bir "Türk"tü 3erin Mavi)" adlı bır bılgisayar programıa karşı rnücadelesi günlerce satrancı bı)n ya da bılmeyen, seven ya da sevmeen ınsanı yakından ilgılendırdı. Olay. dunya bılgisayar üreticileri, özelkle "Derin Mavfyi programlayan IBM şiretı ıçın, belkı de son yılların en önemlı aromotıon (tanıtım)"u oldu. Yaklaşık son çeyrek yüzyıldır vıdeo yunları ya da bılgisayar programı yapan rmalar, amatörler ile profesyoneller ıçın zel ve değışık satranç, dama ve tavla yunları pazarladılar. Insanlar, bu oyunları ynayarak, bılgi ve yeteneklerını geliştirdı• Bilgisayarı yendıkJerınde sevındiler ve r vündüler. Yenildiklerinde "N'olacak elette kı bılgisayar... Kolay mı?" gibi geîkçeler uydurdular. de aygıtta boşluklar vardı. Sadece bır yerinde bazı çarklar ıle tekerlekler görülüyordu. yüzyıl önce "Türk" içın soruluyordu. O günlerde bu makınenın gizemini pek çok kişı çözmeye çalıştı. Bunlardan bırı de ünlü Amerıkalı ozan Edgar Allen Poe ıdi. Poe, "Malezel'ın Satranç Oyuncusu" diye, bır de makale yayımladı. Bazı kişiler, hatta Poe bile içıne ustaca gızlenmış ve aygıtın çarklarını marifetli bir bıçimde kul lanan bir cucenın varlığından dahi söz edıyorlardı. Bu arada, Charles Babbage'in icadı olan bir hesap makınesı konuya bır başka tartışma boyutu getirmişti. "Türk" mu yoksa "hesap makinesı" mı daha üstündü? Aradan yıllar geçecek ve bu hesap makinesi bılgısayarın; "Türk" ise "Derin Mavi"nin yaratılmasına yol açacaktı. Ne var kı "Tütk", 1854'te Phıladelphia'da bir yangında yok oldu. "Turk" gızemını de beraberinde götürdü. Işin ilgınç yanı Gary Kasparov'un "Derin Mavi" ıle kapışması da "Türk"ün yanıp kayboldugu yine aynı kentte gerçekleştı. Yoksa "Türk", dünya televızyon kanallarının vazgeçilmez durumundakı robot polis "Robocop" gibi "Derin Mavi" olarak "basubadelmevt (yeniden dirılış)" mi yapmıştı? "Derin Mavi", sanıyede mılyonlarca satranç hamlesi olasıhgını düşünebılen bır aygıt. 15 hamle sonrasını görebılen bir düşünce sistemi. Nasıl çalışıyor? Kasparov gıbı düşünerek ya da sezgiyle mı? Yoksa bilgiyı ışleyerek ve hesaplayarak mı? Herhalde "içine doğuyor" dıyemeyız. Birinci planda onemlı olan, bilgisayara "Derin Mavi" programını yükleyen "programcı"nın becerısi. Ikincisi ise, bıl gisayarın bilgi ışleme hızı. Programın özü oldukça basıt. Bilgisayara şimdiye kadar oynanmış, bılinen tüm satranç oyunları ve hamleleri yükleniyor. Sonra iş bilgisayara kalıyor. Klavyede "gır" anlamına gelen "enter" ya da "return" tuşuna basıp bılgisayar komutlanıyor. Daha sonra "Derin Mavi" sanki Akdenız'ın mavılıklerındekı derınlere dalıp "mıdye çıkarmak" yerıne "bilgi" ve "hamle" çıkarmaya yöneliyor. Artık amacı, bir saniyede milyonlarca ışlemi yapıp karşısında kendısını yaratan bir başka insanoğlunu yenmek. Günümüzde, bu olağanüstü mücadeleyi Gary Kasparov adlı insanoğlu kazandı. Acaba insanoğlu yine insanoglunun yaratacağı yarının bilgisayarını yenebilecek mi? Bılgisayar yapan bilgisayara prograrnlanmış satranç karşısında mat olacak mı? Yoksa bılımkurgu öykülerının gerçek olduğu döneme mi giriliyor? Insanoglu, Sovyet Genelkurmay Başkanı'nın, ABD Başkanı'nın ya da Irak Başkanı Saddam'ın beyınlerıni okuyacak, belkı de onları yönlendirecek yeni aygıtları yaratmaya mı başlıyor? "Gelin Türk'ü yenin" Bundan sonra Malezel, güçlu "Türk"ü gürültülü bır bıçırnde kuruyor ve oradakılere meydan okuyordu: "Haydı baylar! Kendine güvenen varsa, çıksın ortaya... Gelin 'Türk'ü yenin." (Macarlar'ın eski ve ünlü bir şarabı vardır. Adı "Törükverö Türkuyenen" dıye. Romalının "satranç ve şarap" sözleri ınsanda ister istemez bu benzerlığe "acaba?" dedirtiyor.) 1975'te bır kıtap yazan Charles Mıchael Caroll, "Türk"u "Büyük Satranç MaYunan vazosunda satranç mı toprak bölüşümü mü? kınesı" olarak tanımladı. Bu aygıbaşında turban vardı. Onu ve kolları kurkta "Türk" adının verilmesı ve daha doğrule kaplanmış bır kaftan giyıyordu. Başını su satrancı oynayan kuklanın "Türk" giyoluşturan tahtaya özellıkle yüzünedoğusili olmasını ıkı nedene ındirgedi. lu bir görünüm kazandırılmıştı. Yüzünü bıBırıncisı, satranç doguda keşfedılmıştı yık tamamlıyordu. Bu arada upuzun bır sive Turk'un bu gıysısi bu gerçeği vurgulugara çubuğu da "Türk" görünümünu pe yordu. Ikincisi ise bızzat kendı ıçındekı gıkiştirıyordu. Çunkü o dönemde Avrupa'da zemdı. Yaratıcısı Kempelen, "Aydınlanma "Türk gibi sigara ıçiyor" deyımı modaydı. Çağı"na gıren Avrupalılar'a doğunun algı"Turk"ün nasıl çalıştığı daima bir gız lanamaz gizemini bu yöntemle aktarmayı olarak kaldı. Yaratıcısı Kempelen ve daha amaçlamıştı. sonraki günlerde sergileyicisi Johann Ma"Düşünce" ve "yaratıcılık" ya da ılkel bir lezel, aygıtı tekerleklerı üzerınde satranç "sanallık'la "meydan okuma"yı bağdaştıoynanacak odaya getiriyor, sonra ran bu aygıt acaba nasıl çalışıyordu? Ola"Türk"un oyuna başlayabılmesi içın bazı cak ış değildi. "Bir makine düşünebilır kapaklarını açıyor ve çekmecelerını çıkarımiydı? Düşunuyorsa nasıl düşünüyordu?" yorlardı. Günümüzde "Derin Mavi" konusunda Herkes aygıtı, ancak kurulması tamamyoneltılen soruların pek çok benzeri, iki landıktan sonra inceleyebiliyordu. Genellarda artış da etkenlerin arasında yer alıyor. Iç çamaşırı modasında gevşek kısa paçalı külotlardan, vücudu sıkı sıkıya saran çok kısa ve dar külotlara geçiş bile bunu açıklayacak bir neden olarak ileri surülmüştür. Yoğun bir biçimde tanıtılan yeni bir kitaba göre, başka bır varsayımı destekleyen güçlü kanıtlar vardır. Our Stolen Future (Dutton; Çalınmış Geleceğimiz) üreme ile ilgili kapsamlı bır dızi hastalığa DDT, bazı digoksinler ve poliklorodıfenıller (PCB'ler) ve daha başka birtakım sentetik maddeler de ıçınde olmak üzere, bu duruma kimyasal çevre kirleticileri birer etken oluşturabılır. Dölyatağında bu kimyasal maddelere eser miktarlarda bile maruz kalmak, üreme sisteminin gerektiği gibi gelişmesinı engelleyebilir, yıllar ya da onyıllarca sonra ortaya çıkacak ciddi sonuçlara yol açabilir. Bu kitabın yazarları, erkek üretkenliğınin, söz konusu sorunun yalnızca bır parçasını oluşturduğunu söylüyorlar; bu kirleticıler, hayvanlardaki sapkın cinsel ilişki davranışlarının ve cinsel organlarda oluşan bozukluklarının (örneğin, böcek öldürücülerle temasa gelmiş Florıda alligatorlarında çok küçüîmüş penisler) yanı sıra, insanda meme ya da daha başka kanserlerin artışında da sorumlu olabılir. Kimyasal madde üreticileri bu spekülasyonları kabul etmeyerek, hıç kımsenın nedensonuç ilişkisini gösterecek kadar gerçege yaklaşamadığını ılerı sürüyorlar. Aslında, kimyasalkısırlıga ilişkın kanıtlar buyuk olçude dolaylı kalmaktadır. Bılim adamlarının lyı bıldıklerı şey, butun dunyada su, hava ve topragın bu kimyasal maddelerden pek çoğunun kü 8. yüzyılın satranç aygıtı: Türk" Bu tur "satranç makineleri"nin bırincisin ve hatta en ilgıncının "Türk" adını taşıgını geçenlerde Washington Post gazesinde okudum. "Türk", adı verilen bu aygıt, yanı "satnç makınesı" 1770 yılında Avrupa'da apsburg Imparatorlugu'nun makıneler ınusunda harıka bir bürokratı olan VVolfıng von Kempelen tarafından yaratılmışAygıt, olaganustü üstün düzeyde satnç oynayabiliyordu. Donemın satranç .talarına karşı dahı oyunları genelde kaınıyordu. Aygıt, önce Avrupa ve sonra nerıka'da yarım yüzyıl kadar dolaştırılıştı. I ezgah gibi bir nesnenin üzerine satnç karelerı boyanmıştı. Masanın bir yanda tahtadan yapılmış, ayakta duran, rı boyda Osmanlı gıysılı bir insan duru>rdu. Başı, boyunun ıçıne yerleştırılmış ' mil ıle sağa sola dönebiliyor, gözleri ? yuvası içinde oynuyordu. Bır anlamda • kukla gıbiydi. Solak olmalıydı. Çunku ımlelerinde taşların yerını sol eliyle dejtirıyordu. Eğer, şahınızı tehdit edecek • hamle yapmışsa ağzından "kış" anlanda Fransızca bır sozcuk çıkıyordu. Bazı gizlerinın zaman zaman sergılenssine karşın, yıne de üstün becerısi karîinda herkeste hayranlık yaratıyordu. ıtta kendısını aldatmaya yeltendiği söyıen Napolyon'la ilgili bır oyununu da ıs/enlere sergıleyebılıyorc(u! "Türk"ün görünümü çok ılgı çekıciydi. paylarını aldılar; çok az sayıda bazı 5 " incelemede de ya herhangi bir dü?ÜŞ olmadığı ya da yer yer artışlar olduğu saptandı. Böyle olmakla birlıkte, rahatsız edici bir olgunun ıregitmekte olduğunu gösteren daha ışka belirtiler de var. Yalnızca sperma lyısında bir düşüş görülmekle kalmıyor lermanın kalitesinde, saglıksız, yani bim bozukluğuna uğramış, miskin bir ırumda olanlara karşılık sağlıklı, güçlü ıcrelerin yüzdesinde de ciddi bır düşüş ır gibi görünuyor. Bunun yanı sıra tes. kanserlerinde ve torbalara ınmemış stıs olgularında da bir artış olduğu da ıktorların dikkatinden kaçmıyor. Bütün bu etkenlerin bir araya gelmiş kek üretkenlığınde anlamlı bir düşmei oluştuğu anlamına geliyor. New York lakent Üretkenlik Araştırma Vakıf'ndan . Masood Hatamee, 1960'larda kontI ıçın gelen erkeklerin yalnızca % 8'ın• üretkenlik sorunu olduğunu; bugün ı sayının % 40'a kadar çıktıgını belırtır. "Bu da bızde buyük bir kaygı uyan'iyor, nedenlerini bulmak yolunda bu •nlı ısrarlı çaba göstermemiz bu yüz•n," diyor. Bunun nedenlerinin tam olarak neler Jugu hâlâ buyük olçude gizemini ko/or. Stres, sigara ve uyuşturucu kullanı, bununia ılgılı olduğu bilinen etken. Sperma sayısının doğal olarak düşju ilerı yaşlarda çocuk sahibı olmak, rıca cınsel ılışkı yolula geçen hastalık' •. ' . • » Tehlike altındaki tür. 10 milyonun altına düşen sperma sayısı çoğunlukla kısırlık anlamına gelir. çük mıktarlarıyla bulaşık bır duruma gelmiş olduğudur. Bu kırletıcılerın vücuda gırmelerı halınde, normalde östrojenı ve diger doğal hormonları tanıyan reseptörlere (alıcılara) bağlanabileceğini bilıyor lar. Ve normal bır ureme sisteminin gelışmesı için bu hormonların son derece önemlı olduğunu bıhyorlar. Ayrıca, en azından hayvanlarda yapılan laboratuvar deneylerınde, dölütsel gelişmenın en önemli evresınde verilen eser denecek kadar kuçük miktarlardaki endüstrıyel kimyasal rnaddelerın, erkek embriyonu "dışıleştırdıç)i"ni, testislerı küçulttüğünü, toplam sperma üretımini düşürdügünü ve penisi ya minyatür bır penıs bıçimıne soktuğunu ya da yok ettiğini de bilıyor lar. Ne var kı bılım adamları, 1992'ye gelinceye kadar, erkeklerin yaygın olarak, üremeyle ilgili sorunlar yaşamakta olduklarına ilişkın ınandırıcı kanıtlarla karşılaşmamışlardı. Ardından Kopenhag Ulusal Ünıversite Hastanesı'nin endokri noloğu Danimarkalı Dr. Niels Skakkebaek'in çığır açıcı bildirisi çıkageldı. Skakkebaek ve çalışma arkadaşları, meLütfen sayfayı çeviriniz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle