24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HAYVANLAR DUNYASI Bin papağanla söyleşi Satranç ustası "Deı Alex, İngilizce konuşabilen ve söylediklerinin ne anlama geldiğini bilen belki de insan dışı tek yaratık... . HuysuzAlex Alex'ın dikkatıni toplayabilmesi, bizim de çalışmaya koyulabilmemız için dostum odadan çıkıyor. Öğrencilerden bır tanesi elindeki dört şişe mantarını göstererek, "Kaç tane?" dıye soruyor. Ne var kı, Alex biraz huysuz; oralı bile olmuyor. Sonra hızla, "ıkı, mantar fıstığı" dıyerek, badem ıstedigıni belirtiyor. "Yanlış, Alex. Sana mantar fıstığı yok. Kaç tane?" Alex, "Dört," diye yanıtlıyor. Odanın obür uçundan Kyaaro da "Dört" dıye bağırıyor. Bu arada Griffin de, ben not tutmaya çalışırken, saçımdaki tokaları çıkartmaya çalışıyor. Derken öğrenci madeni bır anahtarla yeşil plastik bir anahtarı elıne alıp, "Gozlerin bende değil, hangi oyuncak?" diye soruyor. "Anahtar." "Kaç tane?" "İki." "Fark ne?" "Renk." Bu kez Alex "mantar fıstığını" hak edıyor. Alex bademıni kemirirken, Griffin de Alex'ın yıyeceğıni kapmaya çalışıyor. Ben de bu arada fotoğraf makınemı alıyorum. Alex ansızın tüylerını şışırerek doğrulu yor. Fotoğraf makınesını o atağa kalkışmadan ortadan kaldırmam gerekiyor. Alex, bır taşa "kaya", kareye "dört köşe" ve yan yana getırilen O ve R harflerine "OR" dıyerek tanımlamalarını sürdürüyor. Bu arada "mantar fıstığını" istemeyi de unutmuyor. Pepperberg papağanlarını, o, ' Alex ve bır öğ>». , rencısinden olus a n U V;"*'**" • Ç' U ekıple eğitiyor. Ekibin bir üyesi bir nesneyi elinde tutarken, ötekı yanıtını veriyor ve o nesneyle ödüllendiriliyor. Papağan, kendisine yeni bir oyuncak kazandıracak sözcüğü dinleyip, görüp, alıştırma yapıp öğreniyor. Son zamanlarda Alex, insan eğıtmen yerine, genç kuşların eğitimini üstlenmiş durumda. Bu sorumluluğunu yerıne getırirken hemen hemen hiç yanlış yapmıyor; Kyaaro ve Griffin de, Alex'le, bir insanla olduğundan çok daha hızlı öğreniyor. Gary Kasporov'un büyük alkışlarla yendiği elektronik satranç ustası "Derin Mavi"nin ilk atası "Türk" adlı Türk giysili 1770 yılında Avusturya'da yapılmış bir mekanik makineydi. frika'nın "medarı iftıhar"ı, "kuşbeyınlı" yakıştırmasına yenı bır boyut kazandıran grı papağanla tanışmak ıçın aylardır sabırsızhkla beklıyordum. Arizona Unıversitesi'nden Irene M. Pepperberg tarafından eğitilen "Alex", belkı de İngilizce konuşabilen ve söylediklerinin ne anlama geldiğini kavrayabılen tek insan dışı yaratık. 20 yaşındaki papaganın altıya kadar sayabildığı ve 100 farklı nesneyı tanıyıp, rengı, dokusu ve biçımiyle adlarını verebildigi söylenıyor. Alex'ın sınıflandırma yetisinin şempanzelerı bıle golgede bırakacak bır düzeyde olduğu belirtiliyor. A Özgcn Acar eslekdaşım Orhan Duru anlatmıştı. Amerikan Hükümeti'nin konuğu olarak bu ulkede ınceleme yaparken, Duru'yu bir grup yabancı gazeteci ile birlıkte Merkezı Haberalma Örgütü (CIA) için bilimsel deneyimler yapan bir kuruma götürmüşler. Gazeteciler, bınanın bir odasında, bırtakım insanların bir satranç masasının çevresınde toplandıklarını gormüşler. Içlerınden biri, önündeki bazı kâğıtlara bakıyor ve sonra bır hamle yapıyormuş. Bundan sonra da bu hamlenin nedeni ye ne anlama geldiğini tartışıyorlarmış. Önce, burada ınsanlara satranç dersi verıldiğini sanmışlar. Oysa CIA; 1960'lardaki Sovyetler Birliği Genelkurmay Başkanı'nın oynadığı tüm satranç oyunlarını ele geçırmış ve bu I Cin bakışlı bir kuş Pepperberg'in ufacık laboratuvarına bır dostumla bırlikte gırmek üzereyken, zamparaca ıslıklarla irkilip kaldım. Islıklar masanın üzerıne tünemiş, orta boyda, cin bakışlı grı bır kuştan geliyordu. "Alex uzun boylulardan çok hoşlanır," derken Pepperg dostumu işaret etti. Aradan bırkaç dakika geçmeden, Alex oyunları bu kuruma göndermış. CIA, bu kuruma satranç ustaları ve bilim adatnlarının bir araya gelerek şu soruyu yanıtlamaları talımatını vermış: "Sovyet Genelkurmay Başkanı'nın satrançta izledığı düşünce sıstemını, oyun geliştirme mantığını, dolayısıyla bır savaş olasılığında vereceğı kararda ızleyeceği olası stratejı vo taktıklerı saptayın." Duru ile birlıkte olan gazeteciler o gün sıradan bır "satranç kursu"na değıl, Sovyet Genelkurmay Başkanı'nın beyninın nasıl çalıştığının araştırılmasına yönelık "bilimsel deneyler"den birine tanık olmuşlar. Satrancın, ne zaman, nasıl ve kım tarafından keşfedildiği bilinmiyor. Genel kanı 7. yy'da Hındıstan'da bulunduğu, Iran'da geliştirıldiğı, Araplar'ın üstün cebirsel necerısı ıçınde yogrulduğu ve kurgulandığı söylenir. Ayrıca, tam anlamıyla satranç denilmese bile, dama ya da benzerı beyınsel oyunların Çin'de, antik Yunan'da oynandığı da bıliniyor. Antalya Müzesı'nı gezenler, burada antik dünyadan günümuze kalmış, satranç masası benzeri bir oyun masasını gormüşler. Satranç zevki Yunan antik vazolarında satranç türünden bazı oyunlara rastlanır. Bunlardan bırinde görülen satranç sahnesi, kimilerine göre gerçekte oyuncuların elindeki mızraklardan dolayı bir satranç oyunu degıl, bır toprak bölüşümunü betımlemektedır. İS 1. yy'da Roma dunyasında söylenmiş şu söz, satrancın bır başka boyutunu anlatmaktadır. "Benım basıt yaşamırndakı tatların mütevazı şeyler ister... iyi şarap ve yıyecek. bır berber ve bır hamarn, bır satranç tahtası ve taşları..." Hıç kuşkusuz satranç; insan beyninın hücrelerınde yaratıcılığı, ileriyi görmeyi, hızlı düşünmeyı, çözüm aramayı ve hatta genel bir strateji ıçinde yerel ve degışken taktiklerle saldırmayı gerektıren bir oyundur. Dünya Satranç Şampiyonu Gary Kasparov'un, Phıladelphıa'da "Deep Blue 18. yy'ın "Derin Mavi"si olan "Türk" Kimilerine göre "Türk" beceresini içindeki cüceye borçluydu. dostumla yüz göz olmuş, coşkuyla omuzuna konuyor, bır oraya, bir buraya zıplıyordu. Pepperg'in yardımcısı, Alex'ın, birinden gerçekten hoşlanırsa, ağzındakini onun kulağının içine fırlatacağını söyleyerek, yiyeceğin çığnendikten sonra eşe verılmesi papağanlara öz gü bir davranış olduğuna dikkat çekti. Ansızın Alex, genızden gelen ama açık ve anlaşılabilir bır sesle dostuma seslenerek, "Üzüm ister misin?" dıye sordu. Şaşkınlıktan donakalmıştım ki, Pepperberg Alex'in dilinden, zaman zaman bılınçlı olmayan sözcüklerin dökülebildiği konusunda bir açıklamada bulundu. Ama Alex'in bilinçli olarak konuştuğu da oluyordu. Elimde huzursuzca debelenırken, "Geri dönmek istiyorum," dıyerek bir iskemlenin arkasına ilişti. Tüm olanları iki gri Afrika papağanı daha ızlıyordu. Pepperberg'in ılgiden yoksun bir çocuğa benzettiği, aşırı sinirli Kyaaro ve uzun tuylü, kocaman gözlu altı aylık Griffin. Şımdı yemek saatı ve Kyaaro söylendiğine göre sinirlerıni yatıştıran kahvesini yudumlarken, Grıffın'in de muzla gönlü alınıyor. "Ekmek" diye seslenen Alex, kendısine bir parça ekmek uzatıldıktan sonra, yaban mersınleriyle birlıkte ekmeğini de yemeye koyuluyor. Spermalarımız aza Son araştırmalar, son 25 yıl içinde doğan erkeklerin spermlerinin sayılarında önemli düşüşler olduğunu gösteriyor. ken bir eğilimden son derece kaygı duyulmasının nedeni budur. Bütün dünyada erkeklerde birbiri ardına yapılan incelemeler, sperma sayısında urkutücü bir düşüş olduğu yolunda bulgular vermektedir. Bu incelemelerden en sonuncusu, nisan ayında British Medical Journal'da yayımlandı. Iskoçya, Edınburgh'takı araştırmacılar, 1970'ten sonra doğan erkeklerin, 1959'dan önce doğan erkeklerden % 25 daha az spermleri bulunduğu nu bildiriyorlar; bu yılda % 2.1'lik bir düşüş anlamına gelır. 1995'te yapılan bır incelemede Parisli araştırmacılar, geçen 20 yıl ıçınde yılda, yıllık % 2.1'lik bır duşüş saptamışlardır. Yapılan çalışmaların en kapsamlısı olan, 21 ülkeden 15.000 erkegı kapsayan bir çozumlede ıse, Danimarkalı bilginler, geçen yarım yüzyıl ıçınde ortalama sperma sayılarında teh like zilleri çalan % 50'ye yakın hızlı bir düşüş saptadılar. Bu çalışmaların hepsi de eleştirilerden TEHLİKE: Erkek üretkenliğinde di I Kıvrak bir beyin Uzun bir süre bilim adamları, kuşların, ufacık beyinleriyle ancak kımı mimik ve basıt iletışim yollarını öğrenebileceklerini sanıyorlardı. Pepperberg, en azından Alex'ın, dilı yaratıcı bır kıvraklıkla kullanabileceğini ve usa varmayı, başka hayvanlara kıyasla çok daha karmaşık bır biçımde becerebilecegini kanıtladı. Dostum odaya gırınce, Alex'in dikkatı yenıden dagıldı. Oradan ayrılmamız, uzun boylu bir öğrencınin gelmesiyle kolaylaştı. Bız çıkarken Alex de bır adamın omuzlarında kendinden geçercesıne dans edıyordu. (Madhusree Mukerfee, SA7 Türkçesi Rita Urgan nsanda gebelik neredeyse anlamsız denecek kadar verımsız bir süreçtir. Cinsel birleşme sırasında, erkek, partnerinin dölyatağına oldukça büyük bır güçle on milyon sperma fışkırtır. Başlangıçtaki bu atılıma karşıt olarak, minik, ırıbaş bıçimlı, kendı kendilerini ileri iten bu hücrelerin çoğu, hiçbir zaman kadın yumurtasının menziline ulaşamaz, Fallop borusunun derinliklerinde yüzer durumda kalır. Sonunda aralarından bir tanesi yolculuğunu tamamlasa da, dollenmeyı gerçekleştirebilecek bir enerjisi ya kalır ya kalmaz. Bu son derece büyük olumsuzluklara karşın, erkek kesinlikle en son hücreye varıncaya kadar bütün bu hücrelerin hepsine muhtaçtır. Atmığın mililitresinde 20 mılyondan daha az sayıda hücre bulunması tipik bir ejakülasyonda bu sayı 40 milyon ile 120 milyon arasındadır bu erkegin babalık olasılığında dikine düşmenın başlamasına yol açar. Geçen bırkaç yıl ıçınde doktorların dikkatlerini çe
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle