24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T A R T I ŞM A E D İ T Ö R E MEKTUP Felsefe, nesnel gerçek ve sosyal bilim Doğan Ergım jılımın en onemlı sorunları, bılımın ıkendısının sorunlarıdır Bu sorunlar, "başta kuram sorunu olmak uzere, sırasıyla, yontem ve araştırma teknıklerı sorunlarıdır Bu sorunlar, daha doğrusu, aşa ma olarak sırasıyla bu borunlar, hem doğa bılımlerı ıçın geçerhdır hem de sosyal bılımler ıçın geçerhdır Ve hem doğa bılımlerınde hem de sosyal bılırnlerde, aşama olarak bu sorunları, uygulamaya geçırme zorunluluğu vardır Burada, çok kısaca, kuramın, yöntemın ve araştırma tekmklerının hem tanımlarının yapılmasının hem de ışlevlerının belırtılmesının, bu yazımızın konusunun gereğı olarak, yararlı olacağı kanısındayım "Bılım, once genelın bılımı olduğuna gore ve genel belırleyıcılığe oncelık verdığıne gore, genellığı açıklayıcı ve genel belırleyıcılığı buldurucu, yuzyılların ve şımdıkı zamanın gozlemlen, (deneylerı) duşuncelerı, bılımsel verılerı, bır onerıler sıstemı kurar kı, buna kuram dıyoruz Kurarnlar, tarıhsel evrımın ve toplumsal evrımın gereklı sonucu olarak, bılımlerdekı evrımlere göre değışırler, bu değışıklık onların geçıcı olduklarını gosterır, fakat bu geçıcllık, onların açık lamaya yardımcı olmalannı, geçıcı kesınlık taşımalarını engellemez Her yenı kuram yenı bır kesınlık getırır, ve bılımlerın ılerlemesı kesınlığın değışmesını gosterır, sağlar (1)" Kuram, bılımsel bır genel yasanın ya da bılımsel bır genel yasalar butununun eşanlamı olarak da algılanmalıdır, çunku. kuram ve yasa olarak bu ıkı ayrı deyımın, aynı kavramı gosterdığı anlaşılmıştır artık Aynca, kuram, (ne'Tjyı ve (nedır')ı tanımlar ve gosterır Yontem'e gelınce, yontem. (nasıl')a ce vap verır, ve bır amaca gore bır araştırma planıdır Yontem bır ıdraktır, duşuncel bır gırışımdır, duşuncede bır tutumdur, ya da bır bılımın amacına ulaşmasını sağlayan zı hınsel tutumların ve duşuncel gırışımlerın butunune yöntem denır Başka bır deyışle, yontem, kuramın duşuncedekı/zıhındekı "kullanım tarzıdır (2)" Araştırma teknıklerı'ne gelınce, hemen şunu en başta söylemek gerekır kı, araştırma teknıklerını yaratan, ortaya çıkaran yontemdır Ve yöntemın (nasıl?)a cevap verebılmesı ıçın bırkaç ya da bır suru ışleme ıhtıyacı vardır kı, bunlar teknıklerdır. Goruluyor kı, yontem teknıkten önce gelır ve bır yonteme gore teknıklerden yararlanılır Yöntem, bir amaca gore bır araştırma planı olunca, teknıkler amaca ulaşmak ıçın gereklı araçlardır Bılınmektedır kı, Orhan Bursalı, 443 sayılı ve 16 Eylul 1995 tarıhlı Cumhurıyet Bılım Teknık'tekı koşesı olan Haftanın Gundemı'nde sonuçları çok yararlı olabılecek bır tartışmanın onculuğunu yapmış oldu Konu, kısaca. sosyal bilimcinin ve doğa bllimcinin kimlikleri ıdı Bu kımlıkler konusuna neden olan da, Nilüfer Göle'nın yıne bu kımlıkler konusundakı şu duşuncelerı ıdı. "Bır sosyal bılımcıler, toplumsal sorunlara bır doğa bılımcısı, bır teknısyen, kımlıksız bır uzman, bır porfesyonel glbı yaklaşamayız, bır entelektuel gıbı yaklaşmalıyız Kımlığımızm gereğı, toplumsal sorunları araştırmak, analız etmek ve sorunun nıtelığı ve çozumu uzerıne göruşlenmızı, toplumun genel eğılım ve ınanışlarına ters duşse de, olabıldığınce açıklıkla ortaya koymak olmalıdır (3)" Bursalı da, haklı olarak, Nılufer Göle'nın bu yaklaşımına tepkısını şu saptamayla dıle getırıyor "Aslında, bu çıkarsama bır açıdan ve belırlı bır noktaya kadar doğru olsa bıle, doğa bılımcılerı kendı çalışmala rında, kımlıksız bır teknısyen olarak tutma duşuncesı, doğa bılımcılerı tedırgın edebılır nıtelıkte gorunuyor(4)" Her şeyden once şunu söylemek ısterım kı, Nılufer Gole, boyle blr tutumla, hem sosyal bilimciyi bır entelektuellık ıçıne hapsetmış oluyor hem de doğa bılimcisinl bılım adamhğı dışında bır tekntsyen olarak goruyor Oysa, hemen söyleyeyım kı, doğa bılımcısı, bır teknısyen değıl, bır bılımcıdır/bır bılım adamıdır entelektuel olmak da, bır kışının sosyal bılımcı olması ıçın asla ve asla yeterlı degıldır Bır entelektuel gı bı yaklaşmak konusunda, Orhan Bursalı, 'bır açıdan ve belırlı bır noktaya kadar doğru olsa bıle demekle bence, Nılufer Göle'nın çıkarsamasının yetersızlığını vur guluyor Ben, ayrıca Nılufer Göle'nın bu çıkarsamasının bılımlerdekı olmazsa olmaz ıkı nesnellık olçutunden ancak bırıne tekabul ettıgını vurgularnak ıstıyorum Çunku, doğa ve sosyal bılımlerdekı ıkı ne&nellık olçutu çok genel olarak şunlardır 1) Bılımsel araştırma hıçbır değer yargısı kurmamalıdır 2) Araştırmacı, kendısını nesnel gerçekten uzaklaştırabılecek lyı ya da kotu her turlu kışısel dılek ve duygudan kurtulmalıdır Nilufer Göle'nın "entelektuel"ı ıkıncı ölçute tekabul eder Ve bılımsel araştırmalarda, yalnız ve ancak entelektuel olmakla yetınmek, bır yerde, değer yargısı kurmak olur ki, bu kez de, nesnellık olçutlennden bırıncısı de ortadan kalkmış olur. "Entelektuel gıbi." Şımdı yıne gelelım Nılufer Göle'nın "bır entelektuel gıbı yaklaşmalıyız" sözune "Entelektuel, anlama/anlamak yetısıne (melekesıne) tekabul eden bır sıfattır Ente lektuel, duyuların, duyarlıkların, duygusallıkların karşıtı olan anlama/anlamak yetısıne tekabul eden bır sıfattır(5) " Anlamak ıse, en basıt sozluk anlamıyla, bır şeyın ne demek olduğunu, neyı belırttığını, neyı tanımladığını kavramaktır Oysa, bllım açıklar Açıklamak ıse, en basıt sozluk anlamıyla bır konunun bılınmeyen yonlerını aydınlatmak demektır Açıklamak, anlanılanı belırterek aydınlanmak demektır Yıne, açıklamak, gorulenı belırterek gostermek demektır Isım olarak entelektuel, anlama/anlamak yetısıne sahıp bır kışl demektır Yıne, ısım olarak entelektuel, zekâ sahıbı bır kışı demektır Isım olarak entelektuel, anlama/anlatmak yetısı olarak kaldıkça, zekâ, zekâ olarak kaldıkça, ancak ve ancak entelektuel olunur, fakat, asla ve asla bılım adamı olunmaz Bılım, açıklar derken, bılım açıklayıcı olmalıdır derken, bır konunun bılınmeyen yonlerının belırtılmesı gerekır ya da o bılın meyen yonlerıne bır belırleme vermek/getırmek gerekır demek ıstıyorum, o bılınmeyen yonlerını belırtmek gerekır demek ıstıyorum Işte bu belırleyıcılığı/behrleyıcılıklerı sağlayacak açıklamalar da aşamalı olarak yapılır Her şeyden önce ve ozelhkle sosyal bılımlerde, ozne ıle nesne arasındakı, yanı sosyal bılımcı ıle araştırdığı toplumsal konu arasındakı, daha başka bır deyışle, sosyal bılımcı ıle bılgı konusu arasındakı kısımsal özdeşlık konusu ırdelenmeden, nesnellık konusu oluşturulamaz, gelıştırılemez Ve bu soz konusu ozdeşhk, ozel olarak sosyolojıyı ve genel olarak otekı sosyal bılımlerı, fızık, kımya, bıyolojı gıbı doğa bılımlerıne nazaran daha zor ve daha karmaşık kılmaktadır Şu halde, kısımsal özdeşlıgın az ve çok ya da buyuk ve kuçuk oluşuna göre, nesnellık sorunu değerlendırılecektır Sosyolog, zaten konusunun ıçındedır, kendısıyle konusu, yanı kendısıyle bılımın konusu bır butundur Bu butunun yaşantısından ve en genış anlamıyla tasarımlarından ve ıdeallerınden, sosyolog kendısını ne ka dar çok soyutlayabılırse o kadar çok nesnellığe yaklaşacaktır Bu soyutlama, doğa bılimlerınde hem daha kolaydır hem daha buyuktur/daha çoktur Sırası gelınce yıneleyeceğım kı, nesnellık sorunu, sosyal bılımlerde başka, doğa bılimlerınde daha başka bır tutum gerektırır Ör neğın, sosyolog, toplumu, toplumsal yapıyı, toplumsal ılışkıierı, ınsanı, ınsan ıradestnı, değışık toplumsal guçlerın toplumsal çıkarlarını, fıkırlerı, ıdeoloıılerı, kamuoyunu, kuramları ınceleyecektır Bır ınsan olarak sosyoloğun kendısının yuka rıda sayılanların ıçınde bulunması, kısacası, ınsan olması, yıne ozne ıle nesne arasındakı kısımsal ozdeşlığı gosterır Oysa, "atom çekırdegı ıçınde meydana gelen sureçlen ve partıkullerın ılışkılennı ınceleyen bır fızıkçı bır toplumdakı ıde olo/ık durumdan kendını soyutlayabılır Ama bu soyutlama da mutlak olmayacaktır, çunku değerler çıkarlar ve bır araştırmacının merakı ya da ılgı merkezı, onun konu seçımını etkılayecektır, yanı, araştırmacının ılgınç, onemlı ve çıkar saglayıcı olarak duşunduğu konulara oncelık verılecektır Bu ılgınçhk, bu onemlılık, bu çıkar sağlayıcılık, araştırmacının kışısel kanı ve eğılımının sonucu da olabılır, ya da ona, bunlar bır devletçe, bır orgutçe zonınlu olarak kabul ettınlmış olabılır Her ıkı durumda da değerle rin, çıkaharın, llgılerın ıdeolojik pay taşıyıcılığı her zaman gozlenebilır I Her turlu ıdeoloji oznellıktır ama, nesnel gerçeğı mumkun olduğu kadar çok yansıtabılecek ıdeoloji, bılımsel ıdeoloji adına kavuşur Her ıdeoloııye nesnel bır gerçek tekabul eder ya da başka bır deyışle gerçek ıdeoloji, nesnel araştırmaların sonucu olmalıdır(6)" Bıraz once, yalnız ve ancak entelektuel olmakla yetınmek, blr yerde, değer yargısı kurmak olur demıştım Unutmamalı kı, en genış anlamıyla değer yargısı bır şeyın gerçeklığının açıklanmasını engeller, ve o şeyı bır nesnel olmayan amaca gore değerlendırır başka bır deyışle, kımı kışı ya da kışıler, kendı ısteklerı doğrultusunda, gerçeğı, olması gerekene/arzu edılene donuştururler Işte butun bunlardan dolayı, zekâyı, entelektuellık aşamasında yanı anlamak yetısı aşamasında hapsetmeksızın, açıklama aşamasına çıkaracak gırışımlere, araştırmalara yonlendırmek gerekır, da,ha doğrusu, zekanın bu ışlemı/ışlemlerı, bılım yapmak ıçın zorunludur Ve kuramlar bılmek, yöntemler bulmak, araştırma teknıklerı gelıştırmek ışte bu ışlemlerdır Nılufer Gole, anlamakla yetınmek ısteyerek ancak anlamakla bılım yapıldığına/ya pılacağına ınanmaktadır Ve bunun sonucu olarak, kendısının, toplumsal pratıkler" dedığı toplumsal sorunları, butunluk kavramı ıçınde duşunmeden ya da butunlukle ılışkıler kapsamına yerleştırmeden ele almakla yetınmektedır Oysa, bu gırışım, amacı ve gorevı açıklamak olan bılımın eşığıne kadar bıle gelememek demektır, ya da amacı ve görevı, her şeyden once, genel belırleyıcılerı buldurucu olan bılımın eşığıne kadar bıle yaklaşamamak demektır Oysa hıç unutmamak gerekır kı, kurama/kuramlara dayanmaksızın toplumsal sorunları araştırmak, hem butunluk kavramını unutmak hem de yöntem olarak sadece tumevarımcı yonteme mahkum olmak demektır Oysa, bılım, tumevarımcı yöntemlerle değıl, tumdengelımcı yanı butunluk kavramına doğrudan doğruya bağlanan yontemlerie, açıklayıcı olmak nıtelığıne kavuşur Çunku, tumevarımcı yöntemler, ancak ve ancak bılgılerı toplarlar. fakat, gerçeğı açıklayamazlar Somut verıler ya da bılgıler, yanı tumevarımın getırdıklerı, kavramsal bır çerçeve ıçınde, yanı soyut bır butunluk ıçınde temellendırılecekler ve bu çerçeve ıçınde. yanı bu soyut butunluk ıçınde yenıden uretıleceklerdır Bılımsel araştırmalar, ışte boyle yapılır Nılufer Göle'nın deyımıyle, "entelektuel glbı yaklaşmak", yanı anlamakla yetınmek ya da toplumsal ılışkılerın anlamsal nıtelık taşıdıkları anlayışından hareket etmek, ınsanı bilımsel bılgıye değıl, "gazetecılıkte toplanan bılgı turune" goturur (7) Şengör'ün 'dehşet' duygusu Şengor'uıı, Bozkurt Güvenç ın ve Omur Akyüz'un yazıları ızledı Nılufer Göle'nın, doğabılımcılerının kımlıklerıyle ılgılı olarak yontembılımsel hıçbır değerı olmayan sozlerını, kendısı bır doğa bılımcısı olan Celal Şengor, haklı olarak, "buyuk bır dehşet ıçerısınde okuduğunu" vurguladı (8)" Bır sosyal bılımcı olarak benım de, Celal Şengör'ün dehşetını paylaştığım, yukarıdakı yazdıklarımdan bellı ol muştur herhalde Burada, Celal Şengör'ün, bu yazımın kapsamıyla doğrudan ılgılı gordugum duşuncelerıne, kendı tutumumu vurgulamak bakımından, çok kısaca değınmekle yetı neceğım Celal Şengor, gerek yazısının kaynakçasında belırttıgı gıbı gerek aşağıda alıntılayacagım şu duşuncelerınden dolayı, Karl R. Popper'ın bılım anlayışına daha çok dayanmaktadır Celal Şengör'ün yazısından alıntıladığım kısımlar şunlardır "Bılımcının yapabılecegı tek şey, bol kuram yanı fıkır uretmek ve elınden geldığı kadar bunların gozlem yardımıyla yanlışlarını bulup, yerlerıne yenılerını, daha lyılerını, yanı gozlemlerle daha yakın uyum sağlaya nını getırmeye çalışmaktır Bılımın ancak bu şekılde, yanlışlardan arınarak, ılerıye doğru gıdebılme umudu olabılır(9) " Yukarıda alıntıladığım Celal Şengör'ün duşuncelerıne ve Karl R Popper ın bılım anlayışına karşı olduğum konusunda çok kısa bır flkır vermek ıçın şoyle bır yola başvuruyorum Adı, Yontemı Bulmak olan kıtabımda, Karl R Popper'le ılgılı eleştırılerım tam yırmıdört sayfayı dolduruyor Bu eleş tırılerımden çok kısa kımı bolumlerı bu yazıma aktarmakla yetıneceğım "Popper, deneme ve yanılma yöntemı dıyor Bır kere, deneme ve yanılma ışı/eyleını yontem degıldır Deneme ve yanılma. bır araştırma eylemıdırlbır araştırma ışıdır; dolayısıyla bır araştırma teknığıdır; çunku, yöntem bağımsızdır Çunku, bılımsel araştırma konularından önce vo araştırma konularından bağımsız olarak bır tavır gerekır Bu bağımsız tavır, felsefe bakımından/felsefı anlamda yontemdır Çunku, telsefe, yuksek bır genellık derecesı sunan bır ıncelemeler ve duşunceler butunu olarak, bazı temel gerçeklen gostermektedır Ve dolayısıyla, bu gerçeklenn, ınsan bılırnlennın kendı temelınde ve ozelhkle yöntemlerınde bulunmalan gerekmektedır Temellerınde felsefı gereklerın ve felsefı yöntemın bulunduğu bılımsel yontemlere gelınce, bu yöntemler, hep yıneledığımız gıbı, nasıl'a cevap aradıkları ıçın, bırer araştırma planıdırlar "III Popper, zaten, genel olarak bır yontem algısı ıçınde degıldır Çunku, deneme ve yanılmayı, yontem olarak algılayan bır bılım adamı, bılımsel araştırmaya, zaten, ılkesız, yasasız dolayii>ıyla amaçsız başlıyor demektır, yanı, bılımsel açıklamayı amaçlayan bır tavır almıyor demektır, çunku, geçmıştekı nesnel gerçekle ılgılı olarak nasıl sorusu sorulmamaktadır "III "Zaten, Popper, kuramı da, yanı kuram kavramını da, genel belırleyıcılerı gösteren nıtelığınden soyutlayıp, koparıp, (ozel)ı, (az)ı, (bıraz)ı ve sonuçta (bırey)ı gosteren bır nıtelığe ındırgedığı ıçın, kuramla varsayımı bırbırıne karıştırmış oluyor "III "Yetecek kadar çok sayıda ve ustalıklı kuramın sunulması.l kuramların yeterı kadar çe şıtlı olması gıbı Popper'ın bu duşuncelen, yöntemın tanımlanması değıl, yöntemsızlığın tanımlanmasıdır Çunku, bu kuram bolluğu, bu kuram çeşıdı, ılkesızlığın, kuralsızlığın, dolayısıyla, ılkelerden/yasalardanlkural lardan oluşması gereken yöntemın yok sayılmasının ıtırafıdır III "Bılımsel ılerleme, Popper'ın duşunduğu ve onerdığı gıbı, yanlışlamalaha değıl, yanı bılınıyor sanılanları yanlışlayarak değıl, bılın meyenlen bularak/açıklayarak sağlanır (10 ' Orhan Bursalı'nın yazısını A.M.Celal Haftaya: Bozkurt Güvenç ile ilgilı eleştıri. Kaynaklar 1) Dngan Erqun Sosylojl VG Tarlh (Ankarn 199"i llke KY 3 ba.kO s S4/5S 2) l ouib Allhu'ab.ar Puuı Mark [Parıs 1986 LD Fundatıons) s 17£ı 3) O Bursülı/Nllufer Gölo (Cumhurıyol Bılım Teknık) No 11) 4) Orh ın Burialı (Cumlıurlyüt Bılım Teknık) No 44J 5) AndrĞ Lalande (Vocabulaıre de l s Phılosophıe) (Parıs < 1961) 6) Dogan Ctgun bosyoloıı VB Tarıh (Ankara 199S llke KY J baskı) s Jb 7) Aynıır ılyasoqlu Modern Mahrem ve Keşıt Duygusu Uîfnnf (Rırlkım nrcrgl".! 190? J'ı sayı) s 7' 8) A M Colal Şengör (Cıımhııılyet Bılım Teknık) No 460 9) A M Celal Şengör (CumhıınycM Bılım Teknık) No 4G0 10) Doğan Erguıı Yöntumı Bulmak (Istanbul, 1993 Gerçek Yayınevi) s 86 87 4774
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle