Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLİM DÜNYASINDAN HABERLER U nlü "australopithecine" ninemiz "Lucy" yoksa erkek mıydı? Insanbilim uzmanları onun 3 milyon yıllık iskeletini 1974'te Habeşistan'da bulduktan sonra, ona, o sırada orada çalmakta olan Beatles parçasından esinlenerek "Lucy" adını verdiler ve kısa bir süre içinde de tümü onun dişi olduğu görüşünde birleşti. Neden mi? Çünkü Lucy, aynı yörede bulunan "australopithecus afarensis" Lucy" yoksa çpkek miydi? 111 Kadının doğurganlık dönemi uzadı B ebek yapmakla ilgili geleneksel görüş, bunu denemenin en uygun zamanının kadının yumurtlamasından öncekı üç gün ile sonraki iki gün arasındaki dönem olduğu yolundadır. Çiftlerin yıllarca incelenmeleri sonucunda elde edilen bulgulara dayanan bu beylik uyarı, son bir araştırmaya göre artık geçersiz sayılıyor. Çevre Sağlık Bilımlerı Ulusal Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre, kadının aylık doğurganlık dönemi gerçekten de yaklaşık altı gün sürüyor. Gelgelo lim ki, yumurtlama gününde sona eriyor. Bu süreyi izleyen dönem içindeki cinsel birleşmelerin gebelikle sonuçlanmasının ise hemen hemen olanaksız olduğu bildiriliyor. Insan biyolojisinin bu en temel gerçeinin bulunması neden bu denli geciktı? on araştırmanın öncülerinden Allen Wllcox'un da belirttiği gibi, hastalıklı ınsanları incelemekte üstümüze yok. Ne var ki, sağlıklı yaşadıkları ile ilgili çok daha az bilgiye sahibiz. Daha öncekı araştırmaların bir eksik yönü de, yumurtlama dönemini beden ısısının hafif yükselmesiyle saptamaya çalışmasıydı ki, bu da son kerte sağlıksız bir ölçüttü. Gebe kalmak isteyen 221 kadın üzerinde bir araştırma yapan Wilcox ve ekibi, deneklerden doğum kontrol hapı kullanımına son verdikleri günden başlayarak ve gebelığin sekizinci haftasına dek, ya da gebelik gerçekleşmemişse altı ay boyunca, her sabah idrar örneklerı alır. Bu arada kadınlar son 24 saat içinde cinsel ılışkıde bulunup bulunmadıklarının da bir kaydını tutarlar. Araştırmacılar ıdrar örneklerindeki hormonal değişimlerden yumurtlamanın ne zaman gerçekleştiğini belirlerler. Yumurtlama gerçekleştiğinde, estrojen hormonu ortamında ani bir düşüş, projesteron oranında ise yükselme meydana gelır. Idrarda cenin tarafından salgılanan "koryonik gonadoptrin" hormonunun bulunması da kadının gebe kaldığının bir göstergesidir. Araştırma sırasında başlayan 192 gebelik olayının tümü de yumurtlama ile son bulan altı günlük süre içinde gerçekleştirilen cinsel ilişki sonucu meydana gelir. Söz konusu dönemin sorunlarına doğru gebe kalma olasılığının iyice artmasına karşın, bu tarihten sonraki ilişkilerin hiçbiri gebelikle sonuçlanmaz. Dünyaya ışın bombardımam U zayın bir ucundan öbür ucuna yaklaşık ışık hızında gidip gelen ve atomdan küçuk parçacıklardan oluşan kozmik ışınlar sürekli olarak dünyamızın atmosferine yağmaktadır. Bu parçacıkların bir bölümünü güneş üretmekle birlikte, büyük bir bölümü güneş sisteminin ötesinden gelmekte, ancak, uzaydaki manyetik alanlar elektrik yüklü olan bu parçacıkların yotunu saptırarak izlenmelerini güçleştirdiğinden, tam olarak nereden geldiği hiç kimse tarafından bilinmemektedir. Yıllarca süren araştırmalar sonunda uzaybilimciler, patlayan yıldız ya da sü pernovaların kozmik ışınlann bir kaynağı olduğu yolunda kesin kanıtlar elde ettiler. t türlerıne kıyasla daha ufaktı. Ne var ki, Zürih Üniversitesi'nden iki eskivarlıkbilimci şimdi "Lucy"nin dişi olduğu görüşüne kuşkuyla yaklaşıyor. Lucy'nin yeniden bir araya getirilen kalça kemiği ile çağdaş bir kadının ve Güney Afrika'da bulunan başka bir australopithecin türünün kalça kemiğini karşılaştıran Martin Hausler ve Peter Schmid, Lucy'nin 'erkek' olduğu yönünde en az 13 farklı özelliğe rastlandığını belirtiyor. Bu iki âraştırmacı ayrıca, Lucy'nin kalça kemiği açıklığının bir australopithecine yavrusu başının sığamayacağı denli küçük olduğuna da işaret ediyor. Tüm bu bulgular Lucy'nin erkekya da bambaşka bir türün üyesi olabileceğinin birer göstergesi sayılıyor. Durum böyle olunca da, Lucy'nin adının değiştirilmesi gündeme geliyor. Hausler ve Schmid Lucy'ye "Lucifer" ya da "Ludwig" adlarını öneriyor. Ancak "Ludvvig" adını aşırı "Alman" bulduğundan, ad konusu daha sonraki bir aşamaya kalıyor. (ru) Genellikle sperm en az beş gün Doyunca rahimde canlı kalmakla birlikte, Wilcox'a göre, araştırmanın sevindirici bir yönü, gebe kalmayı tasarlayan kadının cinsel ilişki için yumurtlamayı beklemek zorunda kalmaması. Zıra o zaman bebek umutları tümüyle suya düşebilir. Daha önceki araştırmalar sık sık boşalmanın sperm sayısını azaltabileceğini ortaya koymuş olmasına karşın, Wilcox'un araştırması her gün cinsel ilişkide bulunmanın doğurganlığı olumsuz yönde etkılemedığıni göstermektedir. Yumurtlama gününde cinsel ilişkide bulunan çiftler için o gün döllenmenin gerçekleşmesi olasılığı, o günden önceki bir hafta boyunca her gün cinsel ilişkide bulunulmuşsa, hiç de fena sayılmaz. Kısacası, sık sık cinsel ilişkide bulunmanın olumsuz olduğu pek söylenemez. (ru) belirtiliyor. Ne var ki, bu da, o yörelerde yaşayan insanların tüm yıl boyunca sıtma tehlikesiyle karşı karşıya kalmadıklarından, bu hastalığa karşı yeterınce direnç gösteremeyecekleri, bu nedenle de çok daha ölümcül mevsimlik hastalıklara karşı koyamayacakları an l a m ı n a geldiğinden, sevindirici olmaktan çok uzak bir haber niteliğini taşıyor. Tüm öteki . m e v si m e bağlı kestirimler gibi, sıtmanın yayılması ile ilgili kestirimler de belırsizliklerle dolu. Örneğın, atmosfere yayılan karbondioksit miktarında bir azalma olması durumunda, yukarıda sözü edilen durum ortaya çıkmayabilir ki, bu da bılım adamlarının yanılması anlamına bile gelse, en azından çevre sorunlarının çözümü konusunda bir adım sayılır. (ru) Gerçekten de, bu konuda en çok kuşku duyulan süpernovaların patlamaları sonucunda oluşan dalgalar, elektron, proton ve öteki iyonların hızını neredeyse ışık hızına yükseltebilen çok güçlü manyetik alanlar meydana getiriyor. Ancak, dünyanın atmosferi ivme kazanan parçacıklann yaydığı X ışınlarını engellediğinden, bu hız artışını belirlemenin son kerte güç olduğu, bunun için uydu gözlemlerine gerek duyulduğu belirtiliyor. Dahası, parçacıklardan yayılan ışınımın, ağır ağır soğuyan süpernovanın kendisinden yayılan X ışınlarıyla da başa çıkması gerekiyor. 1993 yılında, bir Manyetik alan meydana geliyor "Sıtmalı havalar" artıyor >ünyada her yıl 1İ2 milyon kişi sıt'madan yaşamını yltiriyor. Afrika ve Güneydoğu Asya'da görülen sıtma olayları her yıl yaklaşık % 90 oranında artıyor. Italyan bilim adamları gelişmiş ülkelerde çok ender görülmekle birlikte, bu durumun küresel ısınDünyada srtmg*İmı ma nedeniyle her an Bugün görül«V»rter değişebileceği konu(kahverengi) 2040 yı sunda uyarıda bulunugörülecekler (san) yor. Elli yıl gibi kısa bir % süre içinde, sıtmanın, bu hastalığa yol açan sivrisineğin barınmasına olanak vermeyecek denli soğuk olan bölgelere de sıçramasının büyük ölçüde engelleniyor. Ne yazık işten bile olmadığı belirtiliyor. ki, bilim adamları, bu durumun küresel "Anofel" grubu sivrisineklerin yaklaısınmayla her an değişebileceğini beşık 5060 farklı türü de, plazmodyum lirtiyor. adı verilen ve sıtmaya neden olan tek Yeni ısıtma alanlarının büyük bir bogözeli canlıların dört farklı asalak türülümünün Kuzey yarıkürede ve Avustnü de barındırıyor. Bu dört türün en ralya'da bulunduğu bıldırilıyor. Asya çekinceli olanı 19 derecenin altındaki ve Afrika'nın kimi bölgelerinde, ısınan ısılarda barınamıyor. llıman iklimin havanın, sivrisineklerin üremesine olaegemen olduğu ülkelerde, serin hava, nak tanıyan durgun su birikintilerinin bataklıkların kurutulması ve haşere sık sık kurumasına neden olacağı da ilaçlarının kullanımıyla sıtma olayları Lupus takımyıldızı süpemovasındaki partak kozmik dalgalar. (Mavibeyaz kuşak) JaponAmerikan uydusu olan A8CA aygıtlarını yaklaşık 2000 ışık yılı uzağımızdaki Lupus takımyıldızındaki bir süpernova kalıntısına odakladı. Bu yıldızın patlaması sonucunda ortaya çıkan ışık 1006'da dünyamıza ulaştı ve öylesine parlaktı ki, ayın parlaklığını bile gölgede bıraktı. Patlamanın oluşturduğu ve giderek genişleyen sıcak gaz bulutu gözle görülebılen dalga boyutlarında şimdı az buçuk seçilse de, son kerte güçlü bir X ışını kaynağı sayılıyor. NASA'nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi'nden Robert Petre ve ekibi A8CA verilerini inceledıklerınde, Lupus süpernova kalıntılarının büyük bir bölümünün X ışını tayfında engebeler gördüler. Bu da, ışınlann, hâlâ gazın içindeki atomlara bağlı elektronlardan geldiğinin bir göstergesiydi. Gelgelelim kı, genişleyen bulutun dış kenarı boyunca tayf giderek pürüzsüz bir görünüm alıyor, her dalga boyutunda X ışını yayılıyordu. Petre, böylesı sürekli bir X ışını yayılımının, ancak ve ancak, ivme kazanmış ve bir yere bağlı olmayan elektronlar tarafından üretilebileceğinı, bu özellikteki elektronların da kozmik ışının başlıca türlerinden biri olduğunu belirtiyor. Ancak, bilim adamları, kozmik ışın gizemınin henüz çözümden çok uzak olduğuna da parmak basıyor. 4705