Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HAYVANLAR DUNYASI Yarasaların olağanüstü sezgileri U zmanlık eğıtımı görmekte olan Ken Paige, inceleme konusunu oluşturan yarasa türünun avlanma sürecinı araştırırken bir garıplik sezer. Yarasalar yalnızca boceklerın de sürülerle dışarı çıktığı gecelerde mağaralarından dışarı çıkarlar. Bocekler az olduğunda ıse, onlar da yuvalarında otururlar. Mağara dıplerine çöreklenıp yaşayan yarasalar avlarının varlığını ya da yokluğunu nasıl olur da duyumsarlar. Şimdı lllınoıs Ünıversitesı çevrebılım uzmanı olan Paige bu giz perdesini araladığı kanısında. Ona gore, ınceledıği yarasa turü ve belki de birkaç başka yarasa türü, havadaki basınç değişımının ayırdına varabiliyor ve bu değişımlerden yararlanarak boceklerın davranışlarını da kestirebiliyor. salara ulaşrrjamakla birlikte, bu canlılar basınç değışımınden oldukça etkılenıyor. Alçak basınç ışık, havanın yukselmesı ve ılkyaz ıle güz dönemlerınde sıcak ve bulutlu hava anlamına geliyor. (Yarasalar yazın dışarı çıkıyor, kışın uykuya dalıyor). öte yandan, yüksek basınç soğuk ve cam gibı bır gecenın habercısı sayılıyor. Paige, ınceledığı yarasa türunun büyuk bır bölümunün yuvalannı yalnızca basıncın 29.1 inçın altına düştüğü zamanlarda terk ederek avlanma alanlarına gıttiklerinı görür. Vıtalı organı adı verılen ve göçmen kuşların da hava basıncını saptamalarına, dolayısıyla kötü hava koşullanndan kaçınmalarına yarayan bir orta kulak alıcısından yararlanarak yarasalar bır inçin onda birınden az bir basınç değişımını bıle kölaylıkla saptayabıliyorlar Paige, yarasalardakı Vıtalı organının basınç değişimine tepkı gösterdiğinin başka araştırmacılar tarafından da bılindiğini, ancak bunun ne ışe"* yaradığı konusunda herhangi bir görüşe varamadıklannı belirtıyor. Böcek sıcak havayı seviyor Soğukkanlı canlılar türüne gıren bocekler sıcak havaları yeğliyor. Soğuk onları mıskinleştıriyor ve uçmalarını engellıyor. Dışardakı ısı değışiklıklerı mağara derinliklerinde yaşayan yara U z manlar bu etkili sistemde bir bityejıiği olduğuna, alçak basıncın aynı zamanda yağmur anla^^ mına geldığıne, yağmu run ıse böceklerin ortalıktan çekilmesi demek olduğuna işaret ediyor. Yarasalar yaşadıkları mağara dıplerinden dışarıda yağmur olup olmadığını bilemiyor. Bu konuda bir bilgi edınmeleri ıçin mağaranın dışına uçmaları ıse yoğun bır enerjı tüketimını gerektıriyor. Uç gun boyunca böylesi bir uçuşu gerçekleştırıp de yıyecek bulamayan yarasanm yaşamı ise tehlikeye gırıyor. Ne var ki, yarasalar, metabolizmalarını düzene sokmak ve ener jilerinden tasarruf etmek amacıyla, hava basıncından yurarlanabıliyor. Vıtalı 5rganları beynin metabolizmayı denetleyen bölümü olan hıpotalamusa bağlı olan yarasalar yüksek basınçta kış uykusunu andıran bır mahmurluk içine giriyor. Ancak alçak basınçlı günlerde yarasalar, ısı ile metabolizmalarını oldukça düşük bır düzeyde tutarak enerjilerini avlanma dönemlerine saklıyorlar. Paige'e göre, bü yaratıklar enerjiyi hızla türettiklerinden, tasarruf ıçın de farklı farklı yöntemlere başvuruyorlar. (ru) Kambur balîna sevinci er yıl, Avustralya'nın doğu kıyılarında yaşayan balinalar gibi kambur balınalar, Antarktika'dakı beslenme yörelerini terk ederek üremek içın tropikal sulara göç ederler. Bu durum her nedense tüm biyoloji uzmanlarınca hep böyle bilinmiştir. Oysa kı, uueenslond James Cook Üniversitesi'nden Peter Corkeron ve Cape Town Üniversitesi'nden Miranda Brown söz konusu kambur I balinaları inceledığınde, bu balinaların % 75'ının erkek olduğunu gördü. Pekı, ya eksik olan dişiler neredeydi? Corkeron'a göre, genç dişi balinalar tum yıl boyunca Antarktıka'da kalabıliyor ve yalnızca olgunlaştıklarında burayı terk ediyotiar. Yıl boyu soğuk sularda kalmak kulaga her ne kadar inandıncı gelmiyorsa da, genç balinalar için sıcak sulara göç etmek, orada kalmaktan çok daha külfetli bir iş sayılabilır. Corkeron'un elde ettiği sonuçlar, doğu Avustralya kambur balinalar sayısının arttırılarak yeniden düzenlenmesi gereğini doğuruyor. 6O'lı yıllarda yalnızca 200 kadar olan balinaların sayısının şimdilerde 2800 dolaylannda olması, bu canlıların eski güçlerini kazandıklannı gösterıyor. Corkeron, elde edılen ortalama sayının % 25 arttırılması gerektığıne dıkkat çekerek, uzerlerinde onca bilimsel araştırmanın yapıldığı kambur balinalarla ilgılı bu bılgilerin son kerte sevindirici olduğunu da sözlerine ekliyor. (ru) Kayayla beslenen bakteriler ikroplar esnek yaratıklar olarak bilinirler. Kimi kaynar okyanus çatlaklarında barınır, kimi de ınsanı öldüren ışınımdan etkilenmez. Dirimbilim uzmanları şimdı de, yeryüzunun 1350 m. altındaki bazalt kayalıklarda bıle yaşamlarını sürdürebilen dirençlı canlılara rastladılar VVashington eyaletindekı Columbia ırmağı yakınlarında bulunan bu bakteriler, oksijen de dahil, güneşle aydınlanan dünyamızın ürünlerinden tümüyle bağımsız olarak yaşıyorlar. Yaşamları yalnızca kayalıklar ve suya bağlı olan bu bakteriler sonuç olarak milyarlarca yıl önce canlıların, Su içindeki yeşil renkli basalt kayfotosentez yöntemiyle beslenmeyi örğenmeden önce, alar üzerinde yaşayan bakteriler. dünya üzerinde yaşamlarını (kırmızı) nasıl sürdürdükleri konusuna da ışık tutuyor. başka mikroplann çürüttüğü Bakterilerin yuva adını verdikbitkilerden yanı sonuç olarak leri bazalt kayalıkları, 147 milfotosentezle alırlar. Ne var ki, yon yıl önce dünya üzerinde öylesıne derın yerlerde bıtkıye meydana gelen bir çatlak nederastlamak olanaksızdır. Araştırniyle ortaya çıkan erimiş lavlarmayı yürüten bilim adamları dan oluşan bir katman. Oluşubaşka bır araştırmadan elde etmundan bu yana geçen süre tikleri ıpuçlarından yola çıkarak, ıçinde bu bazalt katmanında kayalar matkapla delinirken hidmeydana gelen kırılma ve bürojen üretıldığıne tanık olurlar. külmeler nedeniyle, yağmur suGerçekten de, kayalarınr öğütülları çatlaklara sızarak zamanla mesi doğal tepkime sü ec: hızderinliklerde su canlılarının yalandırmakta ve hıdrojen üretımişamasına olanak tanıdı. ne olanak tanımaktaydı. Buralarda yaşayan canlılarBazalt ıle suyun nasıl olup da dan alınan örnekle, aralarında karışarak hıdrojen ürettiğı bılınçok sayıda bakterının bulundumiyor. Ancak, bilim adamları bu ğunu ortaya koydu. Mikroplann konuda farklı görüşler önerıyor. buyük bir bölümü "metanojen", Onlara göre bazalt, redüklenyani, karbonun organık bıleşimmiş, yani verebileceği elektronlere dönüştürülmesi için enerji ları olan demir içerdiğinden, kaynağı olarak hidroıenden yayapısında yoğun miktarda bir rarlanan türde canhlardı. Yapıenerjiyi de barındırıyor. Bazaltın lan izotop çözümlemeleri sonuiçindeki demir yıllar sonra elektcunda, bakterilerin karbon geronlarını su rnolekülleri içindeki reksınimlerini suda eriyen karoksljene teslim etmek zorunda bondıoksıtten sağladıkları gökalıyor, başka bir deyişle, okrüldü. Ancak sorun, hiçbır hidsıde oluyor ve böylece bakro|en kaynağına rastlanmamaterilerin ulaşmaya can attıkları sıydı. Metano|en turü canlılann hıdrojen de sağlanmış oluyor. büyük bir bölümü hidrojenı, (r.u) I Istakoz dudaklarında yaşam D irimbilımciler sınıflandırma duzenıne göre, tüm hayvanları 4050 bölüme ayırırlar. Örneğın, insanoğlu, balık ve belkemiği olan tüm ötekı canlılar Omurgalılar sınıfına girerler. Geçtiğimiz yılın sonlarında, Kopenhag Üniversıtesı bılim adamlarından Peter Funch ve Reinhardt Kristensen, başlı başına bir tür oluşturmaya hak kazanacak denli garip bir canlı türünü bulduklarını açıkladılar. Çıplak gözle zar zor seçilebilen ve "Sybion pandora" sınıfının bir üyesi olan bu canlı, ağzına yapışkan bir diskle ılişik olduğu Norveç istakozunun ağzında yaşıyor. Hunıyı andıran ağızlarıyla, bu minik canlılar ıstakozun yediklerınden kajan kırıntılarla beslenıyor ve istakoz kabuk değiştirip evlerini yok edene dek eşeysiz olarak üruyor. Daha sonra her biri cüce bir erkek ya da dişı doğuruyor. Erkek, bır başka eşeysiz "S. pandora"nın üzerine yerleşerek onun bır dışı doğurmasını bekliyor. Cuce tarafından döllendikten sonra dişi kendiliğınden devinen bir tırtıl üreterek anında can veriyor. Erkek de, sindirım sistemı olmadığından, dişinin ölümünden kısa bir süre sonra yaşamını yitiriyor. Tırtıl ıse, ya yenı bır evsahibi buluyor, ya da aynı istakozun yeni dudakları üzerine kurularak yeni bir beslenme ve üreme süreci içine giriyor. B i I im adamlarınına sorarsanız, "S. pandora"nın bu , kendlne özgü nıtelikleriyle var olan sınıflardan b i ri ne AJız yerleştirilmesı bir hayli 9İJÇ Yapıstan dısk 47012