Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SİNEMA VE TEKNOLOJİ Bİ LGİSAYAR 7. sanatın bilim konularına el atmasıyla gelişen sinemabilim ilişkileri, bilim dünyası için yeni bir pazar açtı. Sinema, bilimden öğreniyor Rogge'a şapka çıkartmak gerekirdi. Filmin çekimleri sırasında üniversiteye başvuran Spielberg l a b o r a t u varın oluşturulması için yetkili bir kişiden yardım istemış, bu görev de o sırada laboratuvar teknisyeni olan Rogge'a verilmişti. Kendisinden istenen, kehribar içinde korunmuş olan DNA parçalarından dinozorların yaşama geçirileceği çarpıcı ancak son kerte inandıncı bir laboratuvar oluşturmasıydı. Rogge, farklı araştırma laboratuvarlarından elde ettiği bir yığın fotoğrafı gözden geçirerek bunların içinden kendisine uygun olabilecekleri ayırmış, laboratuvar donanımını en pahalı ve çağdaş ürünlerden seçmişti. Içini farklı sıvılarla doldurduğu şişelerin etiketlenmeleri için ıki gün gecesini gündüzüne katarak çalışmıştı. Tüm bu çabalarına karşın, son söz yine de Rogge'a düşmemişti. Set tasarımını üstlenenlerle giriştiği savaşımdan kah yengiyle, kah yenik çıkmıştı. "Jurassic Park"ı görenler, DNA'yla oynaşan bir sanal gerçeklik adamı, daha da önemlisi, dinozordan DNA örneğini çekıp alan bilim adamı rolünde Ron Rogge'u da görmüşlerdir. Filmin çekimi sona erince Rogge gerçek yaşamındakı moleküler biyoloji çalışmalarına döndü. O günden sonra da başka bir filme danışmanlık yapmadı. Filmde kullanılan Zeiss çağdaş teknolojik ürünlerinin Los Angeles temsilcisi Randy Ito'ya göre ise, "Jurassic Park" ikinci bir meslek seçeneği olarak son kerte uygun bir adımdı. Ito'nun sinema dünyasına katkısı ev, hastane, mağaza vb. araç gereçlerini sağlamak değil. Onun ıızmanlık dalı yalnızca laboratuvarlar. "Species", "Outbreak", "I Love Trouble" ve "Junior" gibi filmlerde harıkalar yaratan Ito'nun işi o denli yolunda ki, bu alanda yenı yenı yatırımlar yapıyor. Film setleri düzenlemek başlı başına bir sanat. Sinema sanayisıne bilimsel gereç sağlamak Güney Kaliforniya yöresinde giderek yaygın bir meslek dalı oluyor. Bu alanda parsayı toplamak umuduyla her gün yeni yeni şirketler kuruluyor. Bu şirketler film yapımcılarına her alanda brlgi verecek danışman bilim adamları buluyor. Film yönetmenleri her şeyin inceden inceye düşünülerek en gerçekçi biçimde yansıtılmasına uğraşıyor. Ne var ki, yönetmen her şeyden önce, izleyiciyi kıskıvrak yakalayan ve onlara görsel bir şölen oluşturan filmler yaratmaya çalışıyor. Bu nedenle, filmde bu konunun uzmanı bir avuç insan tarafından gaf sayılabilecek, gerçek yaşamda rastlanması olanaksız ufacık bir ayrıntı bıle, izleyicinin üzerinde daha fazla etki yaratmak uğruna kullanılabiliyor. Sinema yapımcılarına danışmanlık hizmeti veren bilim adamları ise bu durum karşısında pek de büyük bir tepkı göstermıyor ve Hollyvvood'un düşler dünyasına boyun eğiyor. Onlar için asıl güç durum, iş bittikten sonra gerçekler dünyasına geri dönmek zorunda kaldıklarında ortaya çıkıyor. Bu konuda Ron Rogge, "Şışelere su doldurmak ve onları etiketlemek için saat başına 20 dolar aldığım günlerden acımasız gerçeklere dönmek çok güç oldu. "Jurassic Park"ın bilim adamı olmak, gerçek yaşamda bilim adamı olmakta çok daha eğlencelıydi," diyor. Rita Urgan T am da istenildiği gibi bir patent sözleşmesine son dakikada engel olan baş belası bir kışinin nasıl yok edilebileceği konusu Kevin Moses'ın kafasını uzun zamandır kurcalıyordu. Güney Kaliforniya Üniversitesi'nde moleküler gen uzmanı olan Moses, bu kötü adamı kaza süsü vererek nasıl yok edebilirdi? Onu ölümcül kimyasallarla mı zehirlemeliydi, yoksa elektrik yüklü bir telle DNA dizgesini mi alt üst etmeliydi? Belki de adamı otoklavın ıçınde ıstakoz gibı haşlamalıydı. Ya da, kesin çözüm için onu baş aşağı bir rotorun içine atarak kıyma gibi doğramalı mıydı? Moses bu konuyu bir sonuca bağlamak zorunda kalmadı. Zira, kendisini ziyaret eden kişi, senaryosunun günun birinde satın alınacağını ümit eden binlerce senaryo yazarından biriydı. Bu senaryo ise asla filme dönüşme şansına sahip olamadı. Ne var ki, bu tür senaryoların bırçoğu filme çekiliyor. Senaryonun konusunu bilim oluşturduğunda ise, bu tür moleküler biyoloji uzmanlarına, hekimlere ve bilgisayar mühendislerine de danışmanlık görevi düşüyor. Senaryoyla ilgili sorular az da olsa, çok da olsa bu hizmetler karşılığında yığınla para dökülüyor. Filmin elde ettiği başarı ne olursa olsun, "Outbreak", "Jurassic Park" ve "The Net" gibi filmlerde yapımcılar gerekenin yapılması için ellerinden geleni ardlarına koymuyor ve gerek konu gerek oyuncuların elden geldiğince gerçekçi bir izlenim bırakması için kılı kırk yarıyorlar. Bihmsel ve tıbbi danışmanlar olmak ilginç bir film. "Outblv.ı* t:ijııı,ı vıııı^u utoıtnu kurulu sızın, "Outbreak" fimindeki ince elenip sık dokunarak hazırlanan laboratuvarların gerçeklıği karşısında virüs uzmanları hayretler içinde donup kalamazlar (ilgisayar fiyatlarını ucuzlatma çajbalan ıçınde 500 $'lık ağ bilgisa"yarları hazırlanıyor. Sabit diski ya da disket sürücüsü olmayacak ve tüm yazılımlarını bilgisayar ağı kanalıyla ana bilgısayarlardan alacak olan bu bilgisayarların maliyetlerı düşürerek bilgisayarlaşmayı hızlandıracağı düşünülüyor. Ama bu bilgisayarların geleceğini parlak görmeyenler de var. Internet yeni bilgisayar paltformu haline gelirken bilgisayar ağlarının daha fazla fonksiyona sahıp olması gerektiği kabul ediliyor, ama uçlardaki bilgisayarların sağladığı bazı olanaklardan vazgeçilmesinin pek mümkün olmayacağı ileri sürülüyor. Uç bilgisayarlarda disk ve disket sürücülerın bulunması kullanıcının makinesi üzerinde daha fazla kontrol sahibı olmasını sağlıyor. Bu nedenle pek çok iş yerinde merkez makine yerine uç kullanıcının makinesinden çalıştırılan yazılımlar var. Ayrıca PC'nın sabit diskinden bilgilerin alınması yoluyla yapılacak çalışma bilgisayar ağı üzerinden alışverişle yapılacak çalışmadan çok daha hızlı olacaktır. Bilgisayar ağı çalışma hızlarında gelişmeler olacaktır, ama sabit disklerın çalışma hızlan çok daha yüksektir ve bu da gelişmektedir. Bu nedenle ağ bilgisayarlarının kontrol ve hızlı çalışma olanaklarının her zaman daha geride kalacağı düşünülebilir. Sık sık merkezileşmiş bilgisayar yapısı ile dağıtık bilgisayar yapısı arasındaki tercih tartışma konusu oluyor. BüyüR bpy bilgisayarlar ve uçlarda akılsız terminaller ile çalışıldığı dönemlerde tüm çalışma merkezileşmişti. PC'ler evlerde ve ofislerde yaygınlaşmaya başlayınca işlem gücünün yoğunluğu uçlara, PC'lere doğru ilerledi. Clientserver (hizmet alan / hizmet veren) bilgisayar yapısına geçişle iş istasyonlarıyla merkez bilgisayarlar arasında güç paylaşımının isteğe uygun düzenlenmesı başladı. Anlaşıldığı kadarıyla Internet çağında her iki uçta güçlü makinelere gereksinim duyulacak. Ama maddı olanakların kısıtlılığı karşısında bazı işyerleri için ucuz ağ bilgisayarları çözüm olabilir. Compaq ve Sun gibi bazı şirketler bu tür makinelerin yapımı için çalışıyoriar. Compaq ucuz bir Windows95 makinesi hazırlıyor. Şun bir Internet arabirim programı ve yeni geliştirdiği programlama dili Java'yı çalıştıran böyle bir makinenin kullanımından söz ediyor. Ağ bilgisayarları Havada kullanılan fare G yratıon'ın GyroPoint Desk adlı ürünü işaret etme cihazlarına yenilik getiriyor. Bu cihazı masada kullanmak zorunda değilsinız. Fareye benzer bir görüntüsü olan cihazı havada tutup hafif bilek hareketleriyle boşlukta serbestçe kıpırdatarak imleci kontrol edebiliyorsunuz. Cihazda minyatür bir ciroskop bulunuyor. Kablolu versiyonu 149 $. Sunularda kablosuz olarak kullanılabilen versiyonunun fiyatı 399 $. Greystoke ve Vahşi Doğanlar isimll filmlerde insanlar goril ve şepanze kılıklanna girdilar. Kaşlarının üstündeki oynak çıkıntı ise aslına uygun olarak. kemlkten yapıldı. • dı. Dustin Hoffman ve Brad Pitt otistık ya da manikdepresif bir kişiliği öylesine inandıncı bir biçimde cezalandıramazlardı. "Greystoke" filminde en azından bir şempanze hem dölyolu hem de bir çift erbeziyle ortalıkta dolaşıyor olur, "Apollo 13" aya geri gerı gıderdı. Ayrıntılar da bir fılmın can damarını oluştururlar. Öyle ki, bilimsel danışmanlar olmasaydı, "Jurassic Park" filmindeki )#boratuvarların dışındaki bankları süsleyen yeşıl kâğıt mendil kutularından Spielberg'in haberi bile olmazdı. Filme gerçekçi özelliğini kazandıran bu minicik ayrıntılar için Kaliforniya Üniversitesi doktora öğrencisi Ron Çok dilli kelime işlemci E ğer işıniz, eğitiminiz veya kişisel yaşamınızda uluslararası bir yapı varsa, çok dilli bir kelime işlemci kullanmak uygun olabilir. Accent Software International'ın 399 $'lık ürünü Accent Professional 2.0 30'dan fazla dilde yazım olanağı sağlıyor. Intemet üzerinde hhtp://www.accentsoft.com adresinde Accent Software'in tanıtımı var. Bir başka kelime işlemci Universal Word 6.2 100'den fazla modüle sahip; desteklediği diller arasında Bengal, Izlanda ve Gal dıllerı bulunuyor. Değişik bileşimleri temsil eden paketler halınde satılan yazılımın 52 Asya, Avrupa ve Sami dilini kapsayan paketi 299 $. Universal Word 6.2'nin deneme versıyonunu CompuServe'den almak mümkün. 4639