Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PSİKOLOJI PA N E L BEYIN VERILERİ NASIL İŞLER? Korkut Yaltkaya* Bilişim sınırlı mıdır? Bilişim; algılama, anımsama, karar verme, düşünme, akıl yürütme, problem çözme, öğrenme, dil kullanma gibi çok sayıda psikolojik süreci kapsar. yaklaşmak ıster Şu halde, bu şeylerın onunde yanında dışında kendısınden başka yerde oldugunu a pıorı olarak bılır Boyut kavramı dışında 'zaman ' kavra mı da a prıorı temel sezgılerden bırıdır Anlakta doğuştan zaman kavramı olma saydı bebegın devınımlerı bır sıra ıçınde olmaz, duzensız ve sırasız olurdu Zaman kavramı en gelışmış şeklıyle arıtmatıkte (sayılar bırbırını ızleyerek gelen anların ıfadesıdır), boyut kavramı da geometrıde vardır Böylece, bılışımı degıştırmedığı bıle duşunmedığımız bu kalıplar şekıllendı rır Ornegın neden sonuç ılışkısı yadsınıl ması zor bır gerçektır Ancak, pekala bu kalıbın yerınde bır başka kalıp olabılır ve şu anda o kalıbı savunuyor olabılırdık Orneğın nedensız sonuçlardan soz edebılır dık ve boylere tum dunya goruşumuz (bı lışımımız) değışebılırdı Soylenenler eskı bır soruyu usa getırmektedır normal gelışım ıçın hangısı da ha onemlıdır kalıtım mı çevre mı'' Yıllar boyu ınsan kapasıtesının çogunlukla daha çok çevreye bağlı olduguna ınanılmış ozellıklerde gorulen kışısel farklar, temel bılışsel ışlevlerın yapılmasında kolaylık ve hız fdrklarını oluşturur Bu yetı farkları bır dereceye kadar bılışımın ıçerığını de etkıler Bellek bılışsel yorumlarda ve tanımlarda onemlıdır Örneğın belleksel bılgılerı mız olmasaydı şekıldekı çızımı (şekıl) tele fon kulubesınde trombon çalan bır cuce olarak tanımlamamız olanaksız olurdu Bellektekı bılgıler unutulduğu sanılsa bıle duyarlı bazı testlerle açıga çıkarıl makta ünutuldugu sanılan anıların bır kısmının derınlerde saklandığı ancak ara nıp bulunup getırılemedıgı gorulmektedır Ornegın Penfıeld'ın beyın stımulasyonlan sırasında anımsanmayan çocukluk anıla rının çagrıştıgı saptanmıştır Boylece, belleğın bılışıme olan onemlı katkıları her za man denetımımız altında da olmayabılır HPIP SOZ konusu genlerdekı bellek ıse bu etkı çok daha derın olup bılışımı tumden oluşturacak nıcelıktedır Bılışsel yeteneklerın başında dıl kullanı mı gelır Davranışçılar (VVatsoncu varsa yımlar) duşuncenın ıç konuşma ve dıger ımle yıcı motor ışlevlerle oluştuğunu ılerı surmuş lerse de yapay solunum uygulanan tum kasları felçlı kurarıze hastalarda duşuncenın surduğu gorulmuştur Ancak bu demek değıldır kı duşunce dılden, dıl de du şunceden etkılenmez. Farklı dıller, yapıların da yaşadığımız çevrenın farklı yonlerını belır ten ozellıkler taşırlar Örneğın Eskımolar kar ıçın, her bırı karın farklı şekıllerını belırten 40'dan fazla sozcuk kullanırlar Benzer şekılde Fılıpınlerde bır toplum pırınçe 92 farklı ısım verır Araplar'da deve ıçın kullanılan bırçok sozcuk vardır Dolayısıyla kar ıçın tek bır soz cuk kullanan bır Ingılız'ın karı algılaması, bır Eskımo'dan çok daha farklı olabılır Kı saca dıl duşunceyı açık bır şekılde etkıler ancak duşuncenın oluştuğu kavram tıplerı uzerıne fazla etkıleyemez, duşuncenın ıçerığını butunuyle belırleyemez denebılır Psıkolınguıstık kuram denılen bır goru şe gore ınsanlar doguştan dıl ogrenme yeteneğıyle doğarlar Doguştan gelen programlar olmasaydı salt çevresel gozlem ve etkılerle dıl ogrenmek olanak dışı olurdu Çevre, sa dece çocuğun hangı dılı ve hangı sozcuklerı kullandcagını belırler dılın ussal kalıpları ıse doguştan gelır Tum dıllerın dılbılgısı ogelerının, kavramlarının ayrı ol ması da bu duşunceyı destekler Bır dılbılımcı olan Chomsky'e gore, doğal bır dılın oluşması ıçın olanaklar o denlı fazla dır kı konuşulan ınsan dılı ıçın belırlı bazı olasılıklar doguştan verılmemış olsaydı, konuşmak olanaksız olurdu Dılle ılgılı, son olarak ve yukarda soyle nenlerden çıkarsıyarak şunu da eklemek gerekır dıl oluşturan ve doguştan gelen programlar, kaçınılmaz bır şekılde duşun ceye de etkılı olur Afid* rsoıı IR Cognıtıve Psychology and Its Implı catıons Fourth Ed W H Freeman & Comp N«w Yoık i y 9 j CuLBİoğlu D Insan ve Davranışı Psıkolo|lnın Temel Kavramları Remzı Kıtabevı 1991 bİBİLk J Kaos Çev F Uççan Tubıtak Populer BI lırn Kll ıpl.lll 1995 Hnlmar V Dıtlurth Dınozorların Sessız Gecesı 4 cılt 42 57 Alan Yayıncılık 195 Raslak H M The braın the last frontıer Mırror of r< ılıly VVııılHrBooks NY 1980 Rork I Pprcpptıon S( ınntlfif Anıerıcan Lıbrary New York 1995 Rııelle U Rastlantı ve Kaos Tubıtak Populer Dılım Kltnplırı 1994 VVeber A Felsefe Tarıhı Çev V Fralp Istanbul 1919 S on yıllarda en fazla gelışen psıkolo|i alanı olan bılışımı (kognısyon), sınır sıstemının kendıne, duyu organları aracılıgı ıle ulaşan verılerı ışleyış bıçımını ınceleyen dal olarak tanımlayabılırız En sık rastlanılan dığer bır tanımı ıse "Bılışım, algılama, anımsama, karar verme duşunme, akıl yurutme, problem çozme oğrenme, dıl kullanma gıbı çok sayıda psıkolojık ya da anlaksal (zıhnı) surecı ve bu sureçlerın karşılıklı etkılerını kapsar " (1 5) Bılışımle ılgılı ılk bılgıler asırlar öncesıne dayanır ve konuya daha çok felsefe açı sıyla yaklaşılmış, tartışması ıse gunumuze kadar surmuştur Tartışmalar ıkı alanda yoğunlaşmıştır tum bılgılerın deneyım den geldığını savunan ampırızm (deneycılık, gorguculuk) ıle bebeklerın doguştan gelen oldukça zengın bır bılgı bırıkımıyle dunyaya geldığını ılerı suren natıvısm (do ğuştancılık) Doguştancılığın savunurları Descartes ve Kant olurken, ampırısım'ın temsılcılerı Berkeley Mıll gıbı Brıtanyalı duşunurler olmuşlardır Ilk kez Almanya'da kurulan psıkolojı laboratuvarında Wundt zıhınsel (anlaksal) ışlevlerın ıçe donuk ınceleme ıle (ıntrospectıon) anlaşılabılecegını ılerı surerken, daha sonra, 1920'lerde Watson psıkolo|inın tumuyle dış davranışlarla ılgılı oldugunu davranı şın arkasındakı anlaksal ışlevlerı çozumsemeye gerek olmadığını savundu (beha vıorısm) Bılışım 1950'hlı yıllardan sonra, bılqı teorısındekı yapay ahlaktakı ve dıl bılımındekı gclışmelerın zorlamasıyla "nesnellık, anlaksal ışlevlerın dışındadır' dıyen davranışçılıktan, koptu Bılışımı oluşuran temel sureçler, bılışımın yukardakı tanımında sıralanmıştır Bu ışlevlerın bazılarını açmaya çalışalım örneğın algılama duyu organlarından gelen verılerın beyın aracılıgı ıle anlamlı bır butune dondurulme ışlevıdır Bu ışte duyu organlarından çok, duyu organları nın arkasındakı beynın doguştan gelen ve sonradan kazandığı bılgılerın ışıgında yaptıgı yorum onemlıdır Duyu organları kısıtlı uyaranları algılayabılır Enerjı spektrumunun sadece kuçuk bır kısmı algıla nabıldıgı gıbı ancak belırlı modalıteler anlaşılabılır Örneğın bazı hayvanların re tınaları devınmeyen, duragan cısımlerı gormez Kurbağaların boyle olduğu bıl dırılmektedır hareketlı cısımlerı gorurler, hareketsız cısımlere karşı duyarsızdırlar Kurbağaların bu ozellıklerını sınamak ıçın şoyle bır deney yapılmış Kurbağa bır akvaryuma hapsedılır ve canlı hareket eden, uçan bocekler de akvaryuma konur hayvan bu hareketlı boceklerı gorup yakalar ve kurbaganın beslenmesınde bır aksaklık olmaz Ancak bırı kurbağaya lyılık olsun dıye boceklerı oldurerek akvar yuma koyarsa kurbaga etrafındakı onca yıyeceğe rağmen açlıktan olur Çunku kurbaganın gorsel algısını uyaracak hareketlı bocek kalmamıştır Berkeley ın 1709 yılında yazdığı dene mesınde verdığı ornekte olduğu gıbı ıkı boyutlu olan retına uçuncu boyutu dogru dan dogruya vermez (bu kanıya ıkı gozle gorme olayı gozardı edılerek varılmış gı bı) Dunyayı uç boyutlu gorebılmemız ıçın bazı ek bılgı ve ogretılere (orneğın baktığımız cısmın bızden ne kadar uzak oldu ğunu dıger nesnelerle olan ılışkılerını ışık ve golge farklılıklarını bılmek gıbı) gereksı nım vardır Bu bılgılerden ve çıkarsama ıçın kullandığımız ıp uçlarından bır kısmının genlerımızle aktarıldığını (doguştan geldığını de) duşunebılırız Bıraz sonra açıklayacağımız nedenlerden dolayı on ceden uç boyutlu dunya bılgısı olmasaydı yenı dogan bır çocuğun kendılıgınden annesının memesıne erışmebi olanaksız olurdu Doguştancılığın savunurlarından Kant a gore deneyden once olan bırtakım ana kavramlarımız (kategorılerımız) vafdır Al gılarımızı bu kategorıler kalıplar ve deney doguştan gelen bu ana kavramlarla bır duzen kazanıp bılgı olur Bılgılerın ya da bılışımın oluşmasında mekân ve zaman hpr turlu tecrubeden once gelen sezışler dır Bebekler hoşuna gıtmeyen şeyler den uzaklaşmak ve hoşuna gıden şeylere tır Arısto ya gore beyın bır tabula rasaboş bır karatahtadır Duyu organları bu tahtaya "ın san doğası nın gereklerını yazıp durur Once duyu organlarında bır şey yoksa, usda da bır şey yoktur ' Bugun bunun yanlış oldugunu bılı yoruz Yenı dogmuş bır bebegın kafasında bıle bır çok kompleks davra nış kalıpları ve algısal becerıler vardır Davra nış ve algı kalıpları mılyonlarca yıldır surup gelen evrım sonucu şekıllenıp bırıkmıştır Uç boyutlu dunya alışkanlığı bılışımı sınırlarken bu boyutları zorlamanın gerekır lıgı de ortaya çıkmaktadır Beş altı boyutlu ya da kesırlı boyutlu algılamaların bılışı mınde de yenı yenı açınsamalar saglayacagı beklenır Duşunme ve akıl yurutme (bır dereceye kadar karar verme ve problem çozmeyı de ıçerır), ılkel canlıdan ınsana ve kışıden kışıye nıtelık olarak da degışır Anlak yetılerı bır yonuyle ve kabaca yersel (spası yal) ve sozel yetıler olarak ayrılabılır Yer sel gorevlerı hızlı bır şekılde yerıne getıren kışılerde uzaysal yetenek yuksektır Spasıyal anlagı yuksek olan kışıler uznysal ışlevlerı çabucak yapabıldıklerı gıbı problemlerı de sozel olmaktan çok uzaysal ıp uçlarıyla çozumlemeye çalışırlar Sozcuklerın anlamlarını çabucak çag rıştıran ve genış bır sozcuk bellegı kapsayan sozcuk yelenegı ıle uzaysal anlak ye tenegı bırbırıne zıttır Uzaysal bır goreve tepkı zamanı spasıyal yetenegı yukbek olanlarda çok kısa ıken sozel yetenegı yuksek olanlarda çok uzun olmaktadır Boylece sozel ve uzaybal yetenek gıbı 22 Kasım 1996 gunu, Ankara'da TUBITAK Feza Gursey Salonu nda Prof Çığdem Kâğıtçıbaşı (Koç U ) başkanlığında yapılan panele Prof Ali Baykal (Boğazıçı U ) Doç Samı Gulgöz (Koç U ), Prof Eres Soylemez (ODTU ve OSYM Eskı Bşk ve Yonetım Kurulu Uyesı) Prof Fethi Toker (ÖSYM Başkanı), Dr Ibrahım Semız (Doğu Akdenız U ) ve Doç Yaman Barlas konuşmacı ve tartışmacı olarak katıldılar Ancak panelın dınleyıcılerı çok değıldı hele aday ya da velı sayısı çok azdı Genel olarak ÖSS ıle ÖYS'nın en çok konuşulan yanları uzerınde de durulan panelde Alı Baykal, sınavın ayırıcılığı korunarak kolaylaştırılması, ama ek puan, lıse bırıncı kontenıanı gıbı ayrıcahklann kaldırılması gereğını vurguladı Sami Oulgöz, Koç U oğrencılerının puanları uzerınde yaptığı ıncelemelerden elde ettığı sonuçlar, ozellıkle Ortaoğretım Başan Puanı'nın (OBP) anlamsızlığı uzerınde oturdu Ere6 Soylemez ve Fethı Toker OSYM nın bu sınavlarla ılgılı sorunlarını sınavların ozellıklerını ayrıntılarıyla sundular Ibrahım Semız, üniversiteye gırışte kullanılmak uzere, ortaoğretım kurumlarının başan durumlarını da hesaba katarak OBP'ye ağırlık veren yenı sıstemını tanıttı (1) Yaman Barlas, 198895 arasındakı ÖSYM verılerını kullanarak, adayların ortaoğretım kurumları cınslerıne ve sınava gırme sayısı bakımından 25 yıl ılerıyı onsoyebılecek ( gorebılecek) ayrıntıh bır sıstem araştırmasının ılk sonuçlarını tanıttı Paneldekı konuşma ve tartışmaları ıçeren kıtap oncekıler gıbı bir sure sonra TÜBA tarafından yayımlanacaktır Bu kıtaplar "TUBA Sekreterlığı, Ataturk Bulvarı 221, Ankara 06100' adresınden ıs tenebılir Rahmetlı Altan Günalp, ölumunden kısa bır sure once Boğazıçı Unıversıtesı'ndekı bır panelde korıuk sınav adaylarına yaptığı bır konuşmada üniversiteye gırışın, ulkemızın bır numaralı toplumsal sorunu halıne gereksız yere geldığını vurgulamıştı Gunalp ın ardından ÖSYM başkanları dort kez yenılendı ama sorun, başkanlardan bağım sız olduğu ıçın konumunu değıştırmedı Panelde en çok tartışılan konu OBP oldu Yapılan ıncelemelerın bunun hıçbır anlamlı katkı yapmadığını (2) gosterdığını ama ayrıcalığa ve haksızlığa yolaçtığı uzerınde durulurken, bu durumun bır "devlet polıtıkası" olduğu da salondan dıle getırıldı (tarafından) Bunun dışında, sınavın degerlendırılmesınde doğru sayısının yanlış sayısıyla "duzeltılmesının" hıçbır bılımsel" temele dayanmadığı sınavlar daha kolay yapıldığı takdırde 'başarısız' sayılanlarla yerleştırılmeyenlerın sınavın zorluğundan yakınacaklarına, "hay Allah, bunu bıle yapamadım" dıyeceklerı, yerleştırılmede en başarılı olanların sınava tekrar gırenler olduğu ve Ilgılı makasın gıttıkçe açıldığı soylendı Tartışmalar sırasında ıse uygulanan puan yaratma sıstemının, ıçerdıgı 'anlamsız" sabıtler yuzunden başarıyı ıfade etme bakımından yanıltıcı oluşunu (3) ÖSYM yetkılı lerı kuçumsedıler Aynı kuçumseme, yıllar once adayların sınava hazırlanmalarını kolaylaştırmak amacıyld yapılan değışıklıgm zamanla ortaoğretımın çokmesıne yol açtı ğı hususu hatırlatıldıgında da goruldu (4) Yetkılıler her ıkı durumu da manjnal" olarak nıteledıler Yıllar once bır meslektaşımla bırlıkte önerdığımız bır hususun (3) Talım Terbıye Kurulu uyelerınce de paylaşılmaya başlandığını duymak sevındırıcı oldu Bız ortaoğretımın ve oğrencılerın kendılerıne bıraz çekıduzen vermelerı ıçın lıse dıploıması olmadan ÖYS'ye gırılememesını. hatta bır Lıse Bıtırme Sınavı uygulanmasını onermıştık Bu durum sağlanabılırse lıselerın yenıden butunluğu olan bırer eğıtım, oğretım kurumuna donuşmelerının sağlanması yonunde sağlam bır adım atılmış olacaktır R. Ömur Akyuz Boğazıçı Unıversıtesı "Üniversiteye Giriş" Paneli Başlıca kaynaklar: (') Pmfesor Dr Akdenız Unıversıtesı Tıp Fakultesı Norolonı ABD ' Boylesıne bırtoplantı ÖSYM tarafından yeterlı bır hazırianma suresı ve çok daha yaygın bır konuş macı katılımıyla duzenlenmelıydı hala da bunda geç kalınmış sayılmaz! 1 I Semız Lıse Agırlıklı Yerleştırme Cumhuriyet BlllmTeknlk, sayı 440 (1995) 2 Bu durum 1988 yılındn BoÇazıçı U de rie qöz lenmıştı R O Akyuz H Beker Ortaoğretım Başan Puanının berçek Başarıdakı Yerı ya da Yersızlığl CBT y ıvıml ın ıcak 3 R O Akyuz H Beker 1984 ÖYS Somıçljrı ve Ortaögretım ve Ortaogretlm Reformu ve Llse Başan Sınavı Çağdaç Fızik 17(19Bb) 20 23 ve 4445 4 Sınavlar fen matpmatık sosyal Tıırkçp ve yabancı dıl konularının (degışık oranlarda) hepsını ıçerıyordu Yapılıin değıştklıklerle ayrı sınav turlerınde konuların kımılerı hulunnuıyınca kınıı dersler (ozellıkle fen) llselerde yapılamaz oldu Bu eğllım djratmdbi VÖ ıslHksızlık yoğunlaşması MEB yı yenl arayışlara goturdu Kıedılı iıslom vb bunun bir sonucudur 5088