Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B İ L İ M OKYANUS E Okyanus diplerinde yaşamın baslangıcına yolculuk Yaşamın okyanusun 400 derece sıcaklıktaki kaynaklarında doğduğu belirtiliyor. Bu sıcaklıklarda yaşayabilen ilkel bakteriler, en ilkel ve değişmeden kalan canlılar olarak yaşamın başlangtpının ipuçlarını veriyorlar. kyanusun derinliklerindeki 400 derece sıcaklıkta borumsu deniz solucanı, yengeç ve dev mfdye sürüleri kaynaşıyor. Bunlar, belkı de bu cehennemi ortamda yaşayabilen tek canlılar olan s"ıcaksever ilkel bakterilerle besleniyor. Yeni blr kurama göre yaşam, işte okyanusun bu kızgın kaynaklarında doğdu. Alman mikrobiyolog Karl Stetler, Regensburg'daki evlnln bodrumunda incelediği bakterilere ateş çubuğu1, 'sıcaksever suyapıcı', 'metan ateşi' gibi ad<ar vermiş. Bodrumunda kurduğu enstltünün kazanlarında buna benzer tuhaf isimler taşıyan yaklaşık 40 ilginç yaratık var. Hepsi de Stetter'in Atlas Okyanusu'na yaptığı son yolculuğun ganimetleri. Alman bilim adamı, yakınlarda özel ABD denlzaltısı Alvin ile yine böyle blr yolculuğa çıkıp, okyanusun volkanik çukurlarında yeni mikroplar keşfetmeyi tasarlıyor. O Derinliğln gizeml Bu kadar yuksek sıcaklıkta canlı varlıkların bulunması llk ağızda insana şaşırtıcı geliyor. Kızgın kaynakların tabanı, erimiş kurşun gibi sıcak Derin suların olağanüstü basıncı, buradaki suların buharlaşmasını önlüyor. Burada hüküm süren 300 Atmosferlik basınç bir insanı bir anda un ufak edebilir. 3 Kilometre kalınlığında su katmanı hiçbir ışık geçişine izin vermediği için ortalık zifiri karanlık. Sıcaklığı 400dereceye kadar yükselebilen kaynaklardan kükürtdioksit yükseliyor ve bu duman katmanından okyanusun dibine zehirli cevher içeren yağmurlar yağıyor. Ve, bütün bunlara rağmen ortalık canlı kaynıyor. Boyları 3 metreyi bulabilen boru vücutlu deniz solucanları derin sularda sıcak banyo yaparken, top biçimine bürünen yengeç sürüleri sıcak akıntının dibine kadar yaklaşıp ısınıyorlar. Hepsi için yeterli yiyecek var. Bilim adamları burada yaşayan 300 midye, yengeç, deniz solucanı ve başka deniz canlısı türü sınıflandırdı. Derin suların biyolojik çölünde yaşayan bu tuhaf canlılar, son yüzyılda, deniz biyolojisi alanında yapılmış en müthiş keşif olarak değerlendıriliyor. Kimi bilim adamlarına göre, yaşam belki de okyanusun bu kızgın derinliklerinde başladı. Derlnsulardakl kızgın su kaynaklan. Fokurdayan bu sular erimiş kurşun sıcaklığında. kınlıkları büsbütün artmıştı Aradan geçen zaman içinde olayın gizemı çözüldü. Deniz suyu çatlaklar ve yarıklardan içeri girerek, sualtı volkanik çukurlara ve yer kabuğunun magma tabakasının yakınlarına kadar inebiliyordu. Su, burada yüzlerce derece sıcaklığa ulaşıp, kayalardaki minerali çözüyor ve mineral ve kükürtlü hidrojen yüklü olarak, fokur (okur kaynar halde, iki derece daha soğuk derin sulara fışkırıyordu. Sogukluk şoku, sudaki mineralleri, doğruca volkanik çukurların ağızlarına baca olacak şekilde veya diplere cevher yagmuru biçiminde çökeltiyordu. Alvin1 in 1977de bu bölgeye yaptığı ilk yolculuktan sonra, her yıl denizaltı seferleri düzenlenmeye başlanmıştı Dalışlar 4 saat sürmekteydi. Denizaltı, 4 saat de volkanik bölgede kalıp canlı topluyordu. organik bağlantılar için enerji sentezliyorlardı Mikroplar ve borumsu deniz solucanları arasında çok ilginç bir besin alışverişi var Solucanlar, kükürtlü kaynak suyunu solungaçlarıyla suzüp, kanlarıyla birlikte, bedenlerinin geniş bir boşluktan oluşan iç kısımlarına pompalıyor. Bunları yiyerek beslenen mikroplar ise, karşılığında solucanlara şeker üretiyorlar. Buna karşılık yengeçler ve derin su balıkları da solucanları ve mid' yeleri yiyerek yaşıyor. Yeryüzünde buzul çağı, deniz yüzeyinde dramatik değişiklikler gibi aşamalar yaşanır ve yeni evrim sürecleri başlarken, okyanusun kızgın derinliklerindeki mikroplar dünyasında yaşam eskisi gibi sürüyordu Denizin dibinde yeni keşfedilen bu bakterilerin moleküler analizi de, yaşamın kökenlerinin ortaya çıkarıldığını gösteriyor. Evrim süreciyle birlikte değişen genler incelenerek, yaşamın kökenlerinin izleri, en eski zamanlara dek sürülebilmekte. Bakterinin kökeni ne kadar eskilere dayanırsa, yaşadığı çevre o kadar sıcak oluyor Buarda canlıların işi ne? Okyanusun kızgın derinlikliklerine ilk yolculuk 1977'de yapılmıştı. Yer fizikçilerinin amacı, kıtalara ve okyanuslara bugünkü oluşumlarını kazandıran gelişmeleri öğrenmekti. 'Alvin' ile derin sulara indiklerinde, volkanik çukurlar ve kızgın su kanallarıyla karşılacaklarını hiç beklemiyortardı. Bu ortamda canlıların olduğunu görünce, şaş Borumsu deniz solucanları. Kızgın sıcaklıktakibakterileri besinedönüstürerekokyunusun derinliklerindeki yaşam çevrimine katkıda bulunuyorlar. Yaşamda kalma şampiyonları Bu mikroplar, yaşamın kökenlerine sıkı sıkıya bağlı olduğu için büyük pnem taşıyorlar. öteki bakterilerden önce, yeryüzünün en eski çaglarında gelişebilmiş ve varlıgını bugüne dek sürdürebilmişlerdi. Çok önemli özelliklerinden biri de kükürtlü hidrojen gazını yakarak yaşamaları. Sadece onlar, siyah dumanların hidro termal enerjisinden yararlanabiliyor. llk fotosentezsel hücreler, ışığı enerjiye dönüştürmeyi ögrenmelerinden çok önce, bu ilkel bakteriler Yeni kuram 1368