22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

L İ M P İ YATLARI cileri yarışıyor matematik profesörü. Yafışma sonunda değerlendirme fashndan sonra puanlara göre madalyalar veriliyor. O da belki problemlerin zorluğu açısından bir ölçü, belli oranlarda veriliyor. Mesela Istanbul'da 400 küsur öğrencinin katılacağını düşünecek olursak, 30 civarında altın madalya olabilecek. Altın madalyayı almak için de » soruların 6'sını ya da 5'ini yapması gereki% yor. Puanlama 7 üzerinden yapılıyor. Bu ir durumda ancak 6 soruya yakın yapanlar madalya alabilecek. 6 soruya yakın derken, puanlamada da bazı kriterler var. örneğin, bir soruyu yarım çözmüş olabilir bu da puanlamada değerlendiriliyor. Tam puan tutturan kolay bir olimpiyat olduğu yıllarda bile 510 öğrenci filan olabiliyor. Bu olimpiyata her ülkeden en fazla 6 kişi katılacak ama bu öğrencilerin hepsi ferdi olarak yarışacaklar. Sınava 72 ülke katıldığına göre, sınavda "anlaşma dlli" sorunu nasıl çözülüyor? Erkip: Oluşturulan jüride her ülkeden bir temsilci var Bu temsilcinin önemli bir görevi var, Jüri başkanının evsahibi ülkeden olması gerektiği için bu yıl Prof.Dr. Atilla Aşkar ve Yardımcısı Prof.Dr. Semih Koray. 72 jüri üyesı bir de jüri başkanı var. Bu problemleri jüri belirledikten sonra, herkes kendi diline soruları çevirıyor. Daha doğrusu olimpiyatın resmi dilleri var. Bunlar Ingilizce, Almanca, Rusça ve Fransızca. Genellikle, Ingilizce ağırlıklı ama sorular önce 4 dilde hazırlanıyor. llk olarak bu 4 dilde birer metin hazırlanıyor Bu metinlerin aynı şekilde ifade edilmelerine dikkat ediliyor. Daha sonra, jüri tekrar toplanıp, çevirilerin birbirine uygun olduğunu saptıyor. Daha sonra her ülkenin jüri üyesi, ki biz bunlara grup liderleri diyoruz, bu metinleri kendi diline çeviriyor O çeviride yine kabul edilmiş çeviriye sadık kalma koşulu var. Herkes daha sonra bu çevirileri kontrol ediyor. Bir kez bu dilleri bilenler var, onların kontrolünden de geçiyor Bu çeviriler onaylandıktan sonra öğrencilere yöneltiliyor Sınav yapıldıktan sonra sınav kâğıtları ülkenin liderlerine teslım ediliyor. Bunlar kağıtlar üzerinde inceleme yapıyorlar. Daha sonra bir değerlendirme masası oluşturuluyor. Bir tarafta hakem görevi yapan ev sahibi ülkeden 2 koordinatör yer alıyor. Diyelim ki Taylandlı öğrencinin kağıdını o ülkenin temsilcisi, koordinatörlere, o 4 dilden bir tanesi olmak koşuluyla çeviri yapıyor. Ondan sonra değerlendirme yapılıyor. • Soruların ntteliği hakkında bilgi verlr mlsiniz? Koray: Burda asıl amaclanan yaratıcılık ve problem çözme yeteneği. Ama problemlerde konu dağılımı söz konusu. Matematiğin her alanını kapsayacak şekilde düzenleniyor. Matematik probleminin ölçtüğü şeyleri ölçüyor. Bilinen yöntemlerle çözülen problemler değilde hakikaten öğrencinin yaratıcı ve buluş yeteneğini ölçmeye yönelik. Türklye'nln geçmiş yıllarda başarı oranı ne oldu? Koray: Türkiye, katıldığı 1985 ytlından itibaren ortalama olarak hep ilk yüzde 50 içinde yer alıyor 1 yıl hariç mutlaka bronz ve gümüş madalya ya da .mansiyonumuz var. En iyi derecemiz, 1989'da Almanya'da yapılan olimpiyattaki 51 ülke arasında 17'ciliğimiz oldu. O zaman 4 bronz, gümüş madalya, bir de mansiyon aldık. Yani takımın bütün elemanları dereceye girdi. Ama genelde de yüzde 50'nin altına düşmedik. Tabii bu olimpiyatta başarılı olmak, hazırlık çalışmasının niteliğine bağlı. llk 10 içerisine giren ülkelerin çalışma biçimi genellikle, öğrencileri her şeyden muaf tutup. sadece olimpiyata hazırlamak şeklinde. Biz öyle bir çalışma tarzı izlemiyoruz Çün kü çok da olimpiyatın amacına uygun bulmuyoruz Belli niteliklerini geliştirmelerini amaçlayan bir yönü var ama bu organizasyonu daha çok bir beyin antrenmanı olarak değerlendiriyoruz. Olimpiyata katılmak İçin ögrenciter nasıl seçlllyor ve olimpiyat gününe kadar nasıl bir sürecten geçiyor? Koray: Bu aşağı yukarı 2 yıllık bir süreç. Busüreçkatılanöğrenciler açısından daha uzun ya da kısa olabiliyor. Lise 1'den itibaren herkese açık. Ama genellikle fen Anadolu liselerınde yoğunlaşma oluyor. Bunlar bir ön elemeden geçiriliyor, daha sonra hazırlık kamplarına alınıyor Yazın 23 haftalık bir kampa alınıyor. Genellikle lise 2 ve 3 sınıftan öğrenciler adaylar oluyor Aralık ayında bir eleme oluyor. Şubatta yeni bir eleme yapılarak daha küçük bir grup kampa alınıyor, eskiler ve yenıler olmak üzere iki grup Nisan ayında da takım elemesi yapılıyor ve 6 kişi seçiliyor Bu seçme sınavına şubat kampına dahil olanlar katılabiliyor. Olimpiyat takımı ODTU kampında ODTÜ Matematik Bölümü'nün ikinci katında küçük bir derslik. Tahtada matematik problemleri. Sınıfta yalnızca 6 öğrenci, harıl harıl problem çözüyor. Oysa dışarda günlük güneşlik bir yaz günü. Rüzgarın hafif hafif salladığı ağaçların hışırtısı, cam açılsa duyulacak. Ama ne güneş, ne esen rüzgar, ne de ağaçların "fısıltısı" bu 6 öğrenciyi "şimdilik" hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Herşey o "büyük sınavdan" sonrayı bekliyor. Büyük sınava hazırlananlarsa Türkiye'yi Matematik Olimpiyatlarında temsil edecek olan gençlerden başkası değil. Yaklaşık 1 aydır kampa alınan "olimpiyat takımında" özel Samanyolu Lisesi Oğrencisi Murat Atlamaz, Taner Kahveci, Bursa Anadolu Lisesi'nden Hasan Ateş, Robert Koleji'inden Kerem Limon, Itır Moğultay, Eskişehir Anadolu Lisesi'nden Hüseyin Akın bulunuyor Çalışma ve Sosyal Güvenlık Bakanı Mehmet Moğultay'ın kızı olan Itır Moğultay, ekibin tek bayan elemanı Hergün saat 17.30'a kadar süren yoğun bir çalışma programı bulunan ekibin hedefi olimpiyatta "ilk 10" içine girebilmek. Herşey şimdilik buna göre programlanmış durumda Olimpiyat ekibine, kamp süresince matematiğin bütün alanlarından sorular üzerinde alıştırmalar yaptırılıyor. Ayrıca, daha onceki olimpiyatta sorulmuş ya da önerilmiş sorulardan örnekler çözdürülüyor Olimpiyat ekibine, olimpiyat sonrası ne yapacaklarını sorduğumuzda ise hep birlikte, "Önce tatil" diyorlar. Yaklaşık 2 yıldır olimpiyata hazırlanan ekibin en büyük özlemi, "Olimpiyat başarısı"ndan sonra güzel bir tatil yapabilmek. Çünkü, yaklaşık 2 yıldır "büyük gün"e kadar, eğlenceyi, gezmeyi, okumayı "askıya almış" durumda olduklarını itade ediyorlar. Ekibin en ilginç özelliğinden biri de matematiğe karşı yetenekli olmalarına karşın hiçbirisinin de üniversite de matematik bolümünü tercih etmemesi. Kerem Limon, bu yıl girdiği üniversite sınavında ilk tercihinin Bilkent Elektrik Elektronik Mühendısliği olduğunu belirtirken, Itır Moğultay, "Boğaziçi Elektronik" diyor. Olimpiyat matematlğe olan llglyI arttırdımı? Koray: Sadece takıma son seçilenler değil, bu sürecin belli bir noktasında dahil olmuş öğrenciler içerisinde mühendislik ve benzeri diğer alanlar yerine, matematiğe meslek olarak, hayat biçimi olarak eğilim, matematiğı seçme oranı eskiye oranla yükseldi. Tabıı bu olimpiyat takımına seçılen 6 kişinin 6'sı da matematikle ılgıli bir alan seçiyor değil Üniversite sınavlarına girişlerde temel matematik alanıyla ılgili tercihte bulunanlarda son yıllarda artış olduğu görülüyor. Bu da doğrudan doğruya bu etkinliğin sonucu ortaya çıkan bir şey. Şunu diyebiliriz, bu zamana kadar matematiğe yetenekli olup da bu alana ılgisız kalmış öğrenciler olabilir Bunların sayısının daha azalacağı ve matematiğe olan eğilimi arttıracağı kanısındayız. Üniversitede öğrenciler temel matematik bölümünü secmiyorlar. Bunda iş alanlarının kısıtlı olmasının etkisi var mı? Erklp: Matematik bölümünden mezun olanlar daha çok bilimadamı oluyorlar matematikçı oluyorlar. Ama bir etektrilmühendisi, diğer mühendislikler gibi he men iş alanına yönelmeden çok, bilimadamı oluyorlar. Popülerlik açısından bakâr sanız, mühendisi iği seçmek de çok avan tajlı değil. Sadece elektrik, elektronik mühendisliği gibi alanlar gözde, ama bir çok mühendislikler var, onlara çok fazla talep yok. öğretmen olabiliyorlar, bir de şirketlerin bilgi işlem merkezlerine girebilıyorlar. Son zamanlarda bu tür talepler arttı. Oldukça da iyi ücretlerle bilgi işlem merkezlerine giriyorlar. Koray: Son olarak şunu söylemek istiyorum, bu iş dallanıp budaklanıyor, başka noktalara gidiyor da, matematiğin sosyal itibarıyla ilgili bir noktaya değinmek ıstıyorum. Matematik olimpiyatlarının amacını sayarken, yetenekli gençlerın keşfedilip, matematiğe yönlendirilmesi gibi bir temel amaç sayıldı. Bu şunu gösteriyor, mesela yetenekli gençlerın keşfedilip elektronik mühendisliğine yönlendirilmesi gibi bir problem yok, ne Türkiye'de var, ne başka biryerde var. Bu genel olarak temel bilirnlerin aslında içinde yaşadığımız dönemde böyle bir desteğe ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Türkiye gibi ülkelerde de bu daha belirgin bir biçimde ortaya çıkıyor. Mesela 50. hükümet kuruldu, bütün hükümet programlarında tarım politikası doğru veya yanlış vardır, sanayi politikası vardır, ihracat politikası vardır, eğitim politikası vardır ama benim bildiğim kadarıyla bilim politikasının ne olması gerektiği hiçbir hükümet programında olmadığını veya hükümetin bilimden sorumlu bakanlıklarının bu konuda tartışmaya girmediğini görüyoruz. Bir ülkenin gelişmesinde bence tarım kadar, ihracat kadar, bilimin de önemli olduğu kanısındayım. Tabii bu Türkiye'de bir bilim politikası olmadığı anlamına gelmiyor Bence bu alanda Türkiye'de belirlenmiş bir politika var ve bugüne kadar ama temel bilimlere darbe indiren bir politika bu. Bu da, gelişmiş ileri teknoloji diye isimlendirilen elektronik, bilgisayar ve benzeri mühendislikler; bunlarda dünya belli bir noktaya gelmiştir, biz o getirdikleri noktadan devralıp, devam edebiliriz, etmeliyiz. Bunların dayandığı temel bilimler konusundaki birikimi ülke içinde adım adım inşa etmek ve bunların temelinde ileri teknolijinin üretilebilir hale gelmesi yönünde Türkiye'de belirgin bir goruş. bir politika ben şimdiye kadar görmedim. 3299
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle