26 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURDAN BİZE HAFTANIN G Ü N D E M İ Onursal unvanlar Bilim Avrupası ve Türkiye Avrupa'nm ikimi büyük savaştan bu yana bir Avrupalılaşma soruını var. Amerika'mn eski kıta üzerindeki ekonoınik, ınali, a:;kıri, teknolojik, hilimscl egemenliği çok ıızım süniü. Belki bu doğaldır. Dcmck ki savaş yıkmlıkmnın uhından kcılkabilmck öyle bir çırpıda olamıyor. Avrupa'nm siyasi ve ckonomik gücünü Avrııpa Topluluğu'nda birleşlirme çabaları ilerledikçe, Avrııpa bağımsız ve başlı bafina bir giiç ohırak dünyada yerini alımtktadır. Tabii, lıerşcyin teınelinde ekonomi vaıdır. Sağlam temeller atacak, üreiici güçteriııizi çok iyi derleyip toparlayaı aksınız. Peki ekonominin lemelinde ne vaıdır? Teknoloji ve bilim, kaliteli ve eğilimli iıısan üretiei güçlerinin yanında ekonominin lemel ayaklarını oluşturuyor. Avrupa'daki ekonoınik krizden hiç c tkilenmeyen veya en az etkilenen Ick sektör bilim oldu. Bilime ve teknolojiye yapılan yatırımlar reel olarak arttı. Soıı 5 yıldaki ekonoınik bunalınuı, ifsizliğin artmasma ve genel anlaında tasarruf önlemlerine rağmen, Avrupa'nm bilim ve teknolojiye desieğini ariiırmasııun nedeııi, kendi bindiği dah kesmek islememesidir. Bunahmm geçilebilmesi, Avrupa ekonomisinin yerkiire üzerindeki pazarlarda, ABD ve Japonya karşısmda eiddi rakip olarak ayakla kalabilmesine bağlıdır. Yoksa, Japonya ve ABD, Avrupa pazarmm halını kayınağmı durmadan yerler ve giderler. Uzun vadede, birinci sınıf ekonoınik ülkeler ve birinci sınıf tüketim toplumları liglerinde kalabilmcnin olımızsa otınaz koşulu, bilim ve leknolojide de haşta güreşmeyi becennektir. Bu olgu, teknoloji çağmda bugün çok daha geçerlidir. Avrupa Toplııluğu, ekonomik ve siyasi birligin yantsıra, ortak bir bilim Avrupası yaratabilmek için de güçlerini birleştirmek görevi ile karşı karşıya olduğunu biliyor. Bu nedenle A vrupa 'da bilimin ortak kurumlan giderek güçlenivor. Bilimin A vrupa Topluluğu bürokratlarmm elinden kurtarılmaya ve bilim kurumlarının. bilim adamlarının giderek daha etkin ktlmmaya başlandığını görüyoruz. Araştırma fonları bilim adamlarının tercİhleri ve öngörüleri ışığmda yapılıyor. Bilim, bilim adamı, araştırma günümüz Avrupa'smm gözde konuları. Japonya ve ABD gibi devleri bilimsel ve teknolojik alanda vurabilmek ancak bu sayede mümkün. Ülkemizin A vrupa da bilime teknolojiye verilen bu önemi, düıiyaduki hu gelişmeleri dikkatle izlemesi gerekiyor. Türkiye'nin bir bilim politikası olduğunu düşünmüyoruz. Ülkemizdeki araştırma kurumlarının ve birimlerinin siyasi hedeflerden ve destekten yoksun olarak üretecekleri bilim, yapacaklan araştırınalar bir yönleriyle hep eksik kalacaklır. Bilimde Avrupa ile ilişkilerimiz, karşılıklı bilim kültürü, bilgisi, eğitimi alışverişi dışında yoğun değil. Avrupa Toplııluğu nun desteklediği EUREKA kapsanunda Türkiye 10'a yakın projede çeşitli Avrupa ülkeleri bilim adamları ve kurumlarıyla işbirliği yapıyor. Ama bunlar yeterli mi? Daha büyük projelere nasıl girebilir ve bilim Avrupası ile ilişkilerimizi nasıl derinleştirebiliriz? Derginizi pek çok Cumhuriyet okuru gibi (benimki gençlik yıllarından başlar) çıktığından beri izlemekteyim. Zaman zaman bazı eleştiriler göndermek istediğim olmuşsa da her zaman çabalarınızı takdir etmekteyim. Bu haftaki "Haftanın Gündemi" say(asındaki Üniversitelerin onursal unvan vermeleri ile ilgili yazınızı da ibretle okudum. Artık üniversitelerin ne hale geldiğini anlatmaya gerek yok. Bir yılda (1988) 2.400'den fazla üniversite profesörü (bunlar arasında iki makalesini özel bir basımevinde bastıranlar ile sadece iki makalesinin baskıya verildiğini bildirenlerin sayısını da unutmamak gerekir) unvanı verebilen plan ve koordinasyonsuz üniversitelerimiz (bu Çin, SSCB, ABD dahil gerçek bir dünya rekorudur ve Guiness Rekorlar kitabına girecek bir rekordur) artık onursal unvanlarda da seri üretime çoktan geçti. Burada değinmek istediğim bir iki nokta var. Istanbul Ünivesitesi'nin fahri doktorluk unvanı verdiği büyük Atatürk Cumhuriyet gazetesinin kurucusu ile yaptığı bir görüşmede "önce Meclis, sonra Ordu" diyen bir devlet adamıdır Yine Istabul Üniversitesinin fahri doktorluk ve fahri hukuk (evet HUKUK) profesörlügü unvanı verdiği 12 Eylül hükümet darbesini yapan, salonunda "Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir" yazılı Türkiye Büyük Millet Meclisini silah zoruyla kapatan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini dağıtan, üyelerini sürgüne gönderen, uyacağına dair yemin ettiği Anayasayı ortadan kaldırarak kendi sözünü anayasa ilan eden Istanbul Üniversitesi Hukuk Faküllesi Onursal Profesörü Türkiye dikkatle izlemeli Bilim krizden etkilenmedi Kenan Evren'dir. Bundan sonra onursal unvanların verilmesi ile ilgili görüş belirtmenin eleştiri yapmanın ve hatta gazete haberi yapmanın bir anlamı olacağını sanmıyorum. Özellıkle politikacılara (verdikleri sö'zlere ve programlarında ilan etmelerine rağmen) verilecek onursal unvanların gerekçesi "Her şeye rağmen iktidarların işine gelen YOK'ü, bir plebisitle ulusa evet dedirtilen 12 Eylül Anayasasını yaşatmak ve ülkede herkesin yaptığının yanına kalmasını sağlamak" olabilir. Bu arada yine benzer bir durum, YÖK'ün hülle ile profesör, ardından dekan ve rektör yaptığı bir kişi, bir devlet adamının yabancı bir ülkeye gezisi öncesinde bu ülkeye görevle gönderilir ve bir onursal unvan verilmesi sağlanır, ardından bu kişi en önemli bilim kuruluşunun başına getirilir ve bu kurum da YÖKIeştirilir. Şimdi onursal unvan verilmesinin, bunun eleştirilmesinin, basınla duyurulmasının ne değer taşıyabileceğini okurlarınıza bırakıyorum. Birinci sınıf ülke koşulu Türkiye'nin Dünya bilimine katkısı 1992 yılında arttı. Ulııslararası dergilerde yavımlanan makale savısı ortalama IJOO'den 13()()'e çıktı. Bu yükse/iş, Türkiye'yi Dün\ a sıralan uısında 44.cülüklen 38. ciliğe taşıdı. Bu rakamlar, ülkemizde bilim üretmeye ve uraştırmaya verilen önemin arttığını göstermesi hakımından sevindiricidir. Üniversitelerimizdc özellikle genç kadrolarda bilim ve araştırnuı merakı vükselmcktedir. Türkive de bilhn bu gençlerin omuzları üzerinde yükselecek. Üniversitelerimiz yönetimlerinde de araştırmayı destekleme eğiliminin giderek güçlendiğini görüyoruz. Bu eğilimin iyice kıırumtaşması, kök salması gerekiyor. Ama bilim ürctimi ülke bilim politikaları ve hedejleriyle, ülke gerçekleriyle ne kadar ilişkili? Bu soru giderek tartışma gündemine girecek tir. Tabii, bilim evrenseldir. Ama günümüz dünyasmdct politikasız bilimi düşünmek hiç gerçekçi değildir... Hele bilim politikası olmavan bir ülkeyi düşünmek?! Gelecek cumartcsi yeniden birlikle olmak üzere, sağlıklı bir hafta geçirmeniz dileğimizle. Türkiye'de bilime merak artıyor Prof. Dr. Tımcer Giivenç Hacetiepe Üniversitesi Sitesi Cumhuriyet BİLİMTEKNİK • N o : 346, 6 Kas'm 1993 •Basan ve Yayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş •Genel Yayın Yönetmeni: özgenAcar #Genel Yayın Koordinatörü: Hlkmet Çetlnkaya # 6 6 0 6 1 Yayın Danışmanı: OrhanErinç • Yazı Işleri Müdürleri AydınEngln(sorumlu) Celal Başlangıç •Yayın Yönetmeni: Orhan Bursalı •Gralık Yönetmeni: Tüles Hasdemir •Reklam: Reha Işıtman 3433
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle